DİLİN TANIMI
İnsanların duygu,düşünce ve dileklerini anlatmak için kullandıkları
işaretlerin hepsine
birden DİL
denir.
En yaygın tanımla dil, ”insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabiî bir
vasıta, kendisine ait kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen
canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar
sistemi, seslerden örülmüş içtimaî bir müessesedir”
Başka bir deyişle dil, insanların
birbirlerini anlayabilmeleri için kullandıkları bir araçtır.
SES BİLGİSİ
Ses Nedir?
Hava titreşimlerinin kulakla duyulanına SES denir. Parçalanmayan en küçük dil birliğidir, dil unsurudur.
Harf Nedir?
Her sesin yazıdaki biçimine HARF denir. Alfabenin en küçük birimidir. .
Ses ve Harfin
Farklılığı
*Ses
sözlü, harf ise yazılıdır.
*Ses kulağa, harf ise göze hitap eder.
*Ses
sesli, harf ise sessizdir. Harf bir yönüyle sesin elbisesidir, kılıfıdır.
Alfabe
Nedir?
Bir dildeki sesleri karşılayan
harflerin hepsinin birden meydana getirdiği, belirli bir sırası olan harf
topluluğuna ALFABE adı verilir.
Bugün yazı dilinde kullandığımız
Latin kökenli alfabede 29 harf bulunmaktadır. Bu harflerin şekillendirdiği sesleri
iki grup halinde incelemek mümkündür:
1- Ünlüler
(vokal)
2- Ünsüzler
(konsonant)
ÜNLÜLER-SESLİLER
Ses yolunda hiçbir engele
uğramadan, boğumlanmadan çıkanlardır. Türkçe’de sesli harfler 8 tanedir: a, e, ı, i, o, ö, u, ü’ dür. Bunlar tek başlarına
okunur ve hece olur.
Türkçe, ünlüsü bol bir dildir.
Ayrıca (ı) ünlüsü de yalnız Türkçe’de
bulunmaktadır. Dilimizde ünlüler açık olarak söylenirler. Bunlar, konuşmanın
asıl öğesidirler. Hem kendileri okunurlar, hem de ünsüzleri okuturlar.
Türkçe’de
ünsüzler üçe ayrılmaktadır:
1-Büyük
dilin durumuna göre ünlüler: Kalın-ince
Dilin geri çekilip, art damak
dediğimiz yumuşak damağa yaklaşması durumunda oluşan ünlülere KALIN ÜNLÜLER adı verilir. Bu ünlüler a, ı, o, u’ dur.
Dilin ileri sürülüp ön damak
dediğimiz sert damağa yaklaşmasıyla oluşan ünlülere de İNCE
ÜNLÜLER denilmektedir. Bu ünlüler e, i, ö, ü’
dür.
Kalın ünlülere ART ÜNLÜLER, ince ünlülere de ÖN
ÜNLÜLER adı da verilmektedir.
2-Alt
çenenin durumuna göre ünlüler:Geniş-dar
Alt çenenin çok düşük durumda olup
ağız boşluğunun genişlemesiyle oluşan ünlülere GENİŞ
ÜNLÜLER adı verilir. Bu ünlüler a, e, o, ö’ dür.
Alt çenenin düşüp ağız boşluğunun daralmasıyla oluşan ünlülere de DAR ÜNLÜLER denilmektedir. Bu ünlüler ı, i, u, ü’ dür.
3-
Dudakların durumuna göre ünlüler: Yuvarlak-düz
Dudakların yuvarlaklaşıp ileriye
doğru uzamasıyla oluşan ünlülere YUVARLAK ÜNLÜLER adı
verilir. Bu ünlüler o, ö, u, ü’ dür.
Dudakların yanlara yayılmasıyla
oluşan ünlülere de DÜZ ÜNLÜLER denilmektedir. Bu
ünlüler a, e, ı, i’ dir.
Ünlülerin
özellikleri şu
tabloda toplu olarak görülebilir:
|
DÜZ
|
YUVARLAK
|
||
Geniş
|
Dar
|
Geniş
|
Dar
|
|
Kalın
|
A
|
I
|
o
|
U
|
İnce
|
e
|
İ
|
ö
|
Ü
|
a: Kalın, geniş,
düz e: İnce, geniş, düz
ı : Kalın, dar,
düz i:
İnce, dar, düz
o: Kalın, geniş,
yuvarlak ö: İnce, geniş,
yuvarlak
u: Kalın, dar,
yuvarlak ü: İnce, dar,
yuvarlak
Ünlüler, kısalık ve uzunluk
bakımından da yine ikiye ayrılmaktadır. Ünlülerin süreksiz olanlarına KISA ÜNLÜLER, daha sürekli söylenişi olanlara da UZUN ÜNLÜLER adı verilmektedir. Dilimizdeki ünlülerin
tamamı kısa olup (ı) ünlüsü daha da kısa bir
söylenişe sahiptir. İçinde uzun ünlü bulunan kelimeler Türkçe değildir.
ÜNSÜZLER-SESSİZLER
Ses yolunda az çok engele
uğrayarak, boğumlanarak oluşan seslerdir. Ünsüzler, ünlülerle birleşmedikçe
okunamazlar ve hece kuramazlar.
Türkçe’de sessiz harfler 21
tanedir: b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r,
s, ş, t, v, y, z’ dir.
Çıkış
noktaları bakımından ünsüzler yediye
ayrılmaktadır:
1- Dudak Ünsüzleri: İki dudağın birbirine dokunması ile
oluşan ünsüzlerdir: b, p, m
2-
Diş-Dudak Ünsüzleri: Alt dudağın üst ön dişlere teması ile oluşan
ünsüzlerdir: f, v
3- Diş
Ünsüzleri: Dilin ucunun veya ön tarafının üst ön dişlerin arkasına veya
diş yuvalarına dokunması veya yaklaşması ile oluşan ünsüzlerdir: d, t, n, s, z
4- Damak-Diş
Ünsüzleri: Dilin ucunun veya ön tarafının diş yuvasına yahut sert damağa
dokunması veya yaklaşması ile oluşan ünsüzlerdir: c, ç,
j, ş
5- Ön Damak
Ünsüzleri: Dilin ucunun veya orta tarafın ön damağa dokunması veya
yaklaşması ile oluşan ünsüzlerdir: g, k, l, r, y
6- Arka
Damak Ünsüzleri: Dilin arka tarafının yumuşak damağa dokunması veya
yaklaşması ile oluşan ünsüzlerdir: g
7- Gırtlak
Ünsüzü: Bu ünsüz gırtlaktan önce hançerenin sonunda oluşur. Teşekkülü
sırasında ses telleri yarı açıktır: h
Sürekli
söylenip söylenmeyeceğine göre ünsüzler ikiye
ayrılmaktadır:
1- Sürekli
Sessizler: f, ğ, h, j, l, m, n, r, s, ş, v, y, z
2- Süreksiz
Sessizler: b, c, ç, d, g, k, p, t
Bir sessizin
sürekli olup olmadığını kolayca öğrenebiliriz. Başına bir sesli getirerek
söyleyelim. Ses uzayıp gidiyorsa sürekli, birden tıkanıp kesiliyorsa
süreksizdir.
Özzzz.
z istendiği kadar uzuyor; süreklidir. Ek. k uzamıyor, ses yolu birden tıkanıyor;
süreksizdir.
Ünsüzler,
ses kirişlerinde perdelenirken titreyip titremediklerine göre de ikiye ayrılır:
1-
Yumuşak-Sedalı Ünsüzler: Kimi ünsüzler söylenirken ses tellerini
titretirler. Bunlara YUMUŞAK ÜNSÜZLER denilir: b, c, d, g, ğ, j, k, l, m, n, r, v, y, z
2-
Sert-Sedasız Ünsüzler: Bunların oluşumunda ses telleri titreşmez. Bunlar
seslerini çarpma ve sürtünmeden alırlar. Kelimelerin içinde ünlülerin veya
yumuşak ünsüzlerin yardımıyla seslenir, duyulur ve onların arkasından kaynar
giderler: p, ç, t, k, f, h, s, ş
Ünsüzlerin
özellikleri şu tabloda toplu olarak görülebilir.
|
SERT
|
YUMUŞAK
|
Sürekli
|
f h s ş
|
ğ j l m n r
v y z
|
Süreksiz
|
p ç t k
|
b c d g
|
HECE
Ağzın
her değişik hareketinde çıkan ses veya ses grubuna hece denilmektedir. Hecenin
özelliği; bunun anlamlı olup olmaması değil, bir solukta söylenmesidir.
Türkçe’de her hecede bir ünlü bulunmaktadır. Ünsüzler bu ünlü çevresinde
toplanarak heceleri oluştururlar.
Dilimizde altı çeşit hece bulunmaktadır:
1- Bir
ünlüden meydana gelen heceler: a, o
2- Bir ünlü
ile bir ünsüzden meydana gelen heceler: al, ek, ok
3- Bir
ünsüz ile bir ünlüden meydana gelen heceler: bu, şu, ya
4- Bir ünsüz, bir ünlü ve bir ünsüzden meydana
gelen heceler: bir, tür
5- Bir ünlü
ile iki ünsüzden meydana gelen heceler: alt, ilk, üst
6- Bir
ünsüz, bir ünlü ve iki ünsüzden meydana gelen heceler: Türk, turp
Türkçe’nin bütün heceleri bunlardan birine
uymak zorundadır. Tek heceli kelimelerin de bunlara uygun olması gerekir.
Ünlü ile sona eren hecelere AÇIK ünsüz ile biten hecelere de KAPALI hece adı verilir.
1-
ÜNLÜLER İLE İLGİLİ
SES OLAYLARI
A-
BÜYÜK ÜNLÜ UYUMU
Bir sözcükte bulunan ünlülerin kalın ya da ince olarak birbirine
uymasına büyük ünlü uyumu denir. Türkçe
sözcüklerin ilk ünlüleri kalınsa, sonraki ünlüleri de kalın; inceyse, sonraki
ünlüleri de ince olur. Yarın kıra gidecek, güzel
çiçekler toplayacağız. Siz de gelmez misiniz? Cümlelerindeki sözcükler
bu kurala uymaktadır. Türkçede ekler de bu kurala uyar:
a-ra-ba-mız , ço-cuk-la-rın , ö-dev-le-rim , o-tur-mak , gül-en , e-vi-miz ,
ge-cik-ti-ler... gibi.
KURALA AYKIRI DURUMLAR
1- Anne, kardeş, elma, hani, hangi, inanmak sözcükleri,
Türkçe olmalarına karşın, büyük ünlü uyumuna aykırı düşer. Sayıları belli olan
bu sözcüklerin, eskiden büyük ünlü uyumuna uyduğu, sonradan değiştiği
bilinmektedir: Ana, kardaş, alma, hanı, kangı...
2- -ken, -ki, -leyin, -imtrak, -yor, -gil ekleri büyük ünlü uyumuna aykırıdır. Gel-i-yor,
koşar-ken,
sabah-ki, sabah-leyin, yeşil-i-mtrak, turunç-gil-ler... gibi. Koşuyor,
söylerken, içerdeki, öğleyin, sarımtrak, teyzemgil sözcükleri büyük ünlü
uyumunu bozmazlar.
UYARILAR
1- Yabancı sözcüklerde büyük
ünlü uyumu aranmaz: Televizyon, otomobil, istifade,
kalem, kitap,
insan, meydan, daire, dünya, gazete, telefon, kahve, doçent...
2- Kimi
yabancı sözcükler, raslantı sonucu büyük ünlü uyumuna uymuş olabilir: Kelime,
Emine. Pantolon...
3- Aykırı
durumlar dışında, büyük ünlü uyumuna uymayan sözcükler Türkçe değildir: Ahmet,
kiracı, kapasite...
4- Ekler,
büyük ünlü uyumuna aykırı Türkçe ve yabancı sözcüklerin son hecesindeki ünlüye
uyar: Anne-y-e, kardeş-ler-imiz, hangi-si... ; otomobil-e, kitab-ım, kalem-i...
5- Bileşik
sözcüklerde büyük ünlü uyumu aranmaz. Uyum bileşiği oluşturan sözcüklerde ayrı
ayrı aranır: Bilgi+sayar, gece+kondu...
6- Tek
heceli sözcüklerde büyük ünlü uyumu aranmaz: Koş, at,bir, gök...
B- KÜÇÜK
ÜNLÜ UYUMU
Bu uyum, ünlülerin
düzlük-yuvarlaklık; genişlik-darlık özelliğine dayanır. Türkçe sözcüklerdeki
ünlülerin düzlük-yuvarlaklık, genişlik-darlık bakımından birbirine uygun
düşmesidir.
Kural:
Türkçe sözcüklerde ilk hecedeki ünlü düz ise, sonraki hecelerdeki ünlüler de
düz olur: Katı, taşlamak,dişler, emzik,ıslık, ilgeç, araba... ; İlk hecedeki
ünlü yuvarlak ise, sonraki hecelerin ünlüleri ya yuvarlak (u, ü) olur: Solgun,
dolgun, vurgun, düzgün... ya da düz-geniş (a, e) olur: Öte, uzak, sulak,
közden...
Uyarı: 1-
İlk hecesinde yuvarlak ünlü bulunan sözcüğün ikinci hecesinde düz-geniş (a, e)
varsa birinci kural devreye girer, yani
düz-genişten sonra düz-dar (ı, i) ünlüleri gelebilir, tekrar yuvarlak ünlüler
gelemez: Kuraklık, söyleşiler, sorgulanmamış...
Uyarı: 2- İkinci
hece başındaki (b, p,m, v) dudak ünsüzleri bulunan kimi sözcüklerde düz ünlü
yerine, dar-yuvarlak (u) sesi kullanılmaktadır: Kabuk, tavuk, avuç, kavuk,
kavun, çamur, yağmur, sabun, kavurma, kavuşma... Kimi Anadolu ağızlarında bu sözcükler de küçük ünlü uyumuna uygun (ı)
ile söylenir: Kabık, tavık, çamır, karpız...
KURALA
AYKIRI DURUMLAR
1- Büyük ünlü
uyumuna aykırı eklerden olan “-ki” “dün”, “gün”, “öbür” sözcükleri dışında
küçük ünlü uyumuna da uymaz: Dünkü, günkü, öbürkü ; Gönül’ünki, gönlümünki,
Gül’ünki...
2- Büyük
ünlü uyumuna aykırı olan –yor eki, küçük ünlü uyumuna da aykırıdır: Al-ı-yor,
koş-u-yor, gel-i-yor, gül-ü-yor...
UYARILAR
1- Bileşik
sözcüklerde küçük ünlü uyumu aranmaz. Uyum bileşik sözcüğü oluşturan
sözcüklerde ayrı ayrı aranır. Şerefli+koç+hisar
2- İlk hecesinde
düz ünlü bulunan bir sözcüğün ikinci hecesinin başında b – m- v dudak
ünsüzlerinden biri varsa, ikinci hecenin ünlüsü
dar-yuvarlak olabilir. Bu sözcükler ana kurala uymamasına rağmen
Türkçedir: Ka-vur-ma, sa-vur-du, ça-buk, ka-buk, ça-mur, ha-mur, ka-vun...
3- Büyük ve küçük ünlü uyumunu bir arada düşünerek, hangi
ünlülerden sonra, hangi ünlülerin geleceğini saptayabiliriz.
4- Büyük
ünlü uyumu, tek başına bir sözcüğün Türkçe olup olmadığını belirtmeye yetmez.
Bu nedenle büyük ve küçük ünlü uyumunun birlikte düşünülmesi gerekir. Örneğin,
Türkçe olmayan aşağıdaki sözcükler, büyük ünlü uyumuna uymalarına karşın, küçük
ünlü uyumuna uymaz:
Pantolon, monolog, konfor, kamarot,
horoz, etüt...
5- Türkçe
sözcüklerde ikinci ve sonraki hecelerde, -( )yor eki dışında, kesinlikle o ve ö
ünlüsü bulunmaz.
ÜNSÜZLERLE
İLGİLİ SES OLAYLARI
A- SERT ÜNSÜZLERİN YUMUŞAMASI (
ÜNSÜZ DEĞİŞİMİ )
Bu ses olayı,
ünlülerin sert-süreksiz (p, ç, t, k) ünsüzlerini
etkilemesiyle ilgilidir. Sonunda p, ç, t, k ünsüzlerinden biri bulunan sözcüğe
ünlü ile başlayan bir ek ulanırsa, bu ünsüzler yumuşayarak b, c, d, g/ğ
ünsüzlerine dönüşür.
Sözcüğün sonunda “k” ünsüzünden önce
“n” ünsüzü varsa “k” ünsüzü “g” olur.
Örnekler: Kitap-a kitaba, bıçak-ı bıçağı, geçit-in geçidin, ağaç-a ağaca, renk-e
renge, kireç-e kirece,
kilit-i kilidi, çok-u çoğu...
UYARILAR
1- Tek heceli
sözcüklerin çoğunda bu kural aranmaz: İç-i
içi, sap-ı sapı, at-a ata... dip-i
dibi yumuşama olmuştur.
2- Özel
adlarda bu kural aranmaz: Atatürk’ün, Karabük’e, Sinop’ un, Bilecik’ e,
Tokat’a, Haliç’ e...
3-
Dilimize Arapça’dan girmiş sözcüklerin bazılarında bu kural aranmaz: Hukuk-a,
devlet-i, millet-e...
4-
Çift ünsüzle biten tek heceli sözcüklerin çoğunda bu kural aranmaz: Alt-a alta, kürk-ü
kürkü, çark-ı çarkı... Yurt-u yurdu, kurt-u
kurdu, renk-i rengi, burç-u burcu
yumuşama olmuştur.
5-
Batı kökenli sözcüklerin çoğunda yumuşama aranmaz: Kamarot-u, bank-a, tank-ı...
6- Kimi
eylemlerden “-t” ekiyle ad yapılmış sözcüklerde bu kural aranmaz: Taşı-t taşıtı, kon-ut konuta...
Bu kurala uyulmazsa yazım yanlışı
yapılmış olur.
B-
ÜNSÜZ
SERTLEŞMESİ(ÜNSÜZ BENZEŞMESİ)
Bu ses olayı,
sert ünsüzlerin kendilerinden sonra gelen kimi yumuşak ünsüzleri etkileyerek
sertleştirmesiyle ilgilidir.
Kural: Sert
ünsüzlerle “p, ç, t, k;f, h, s, ş” ile biten bir sözcüğe, “c, d, g” ile
başlayan bir ek ulanırsa, ekin başındaki yumuşak ünsüz sertleşerek “ç, t, k”ye
dönüşür. Bu konuda pratik önerimiz şudur: Çift Haseki Paşa, hoşafı iç tası
kapa, Fıstıkçı Şahap, Faik Paşa çok hasta ifadelerinin ezberlenmesidir.
1-
“c” ile başlayan
ekler
a) –ci/cı : saatçi, kayıkçı, geçti, kitapçı...
b)
–ce/ca : yavaşça,
konuştukça, oynadıkça...
c)
–cil/-cıl : balıkçıl,
sesçil...
d)
–cek/-cak : ayakçak
e)
–ceğiz/-cağız : kuşçağız
f)
–cik/-cık : ağaççık
2-
“d” ile başlayan
ekler
a) -de/-da : ayakta,
durakta, saatte...
b) -den/dan : kitaptan,kağıttan,
hafiften, Sultanahmet’ten...
c) -deş/daş : yurttaş
d) -di/-dı : sattı, kaçtı,
tuttu...
e) -dir/-dır : barıştır, konuştur,
serpiştir...
3-
“g” ile başlayan
ekler
a) -gi/-gı : atkı
b) -gin/gın : seçkin,
pişkin...
c) -gen/-gan : çalışkan,
konuşkan...
d) -geç/gaç : kıskaç
UYARILAR
1-
Bileşik sözcüklerde bu
kurala uygunluk aranmaz: Dik+dörtgen, ak+ciğer, alt+geçit,
üst+geçit...
2-
“de/da” bağlacı, başlı
başına bir sözcük olduğu için, bu kurala uymaz.
3-
Bu kural rakamlarda da
geçerlidir: 60’tan, 5’tir, 4’tür, 40’tır, 70’ten...
C-
ÜNSÜZ TÜREMESİ (
KAYNAŞTIRMA )
Türkçe sözcüklerde iki ünlü yan
yana bulunmaz. Ünlü ile biten bir sözcüğe, ünlü ile başlayan bir ek getirilecek
olursa araya ( n, s, ş, y ) kaynaştırma
ünsüzlerinden biri girer. “Yaşasın” sözüyle hafızada kalması kolay olur.
Örnekler: Oda-n-ın
kira-s-ı, su-y-un para-s-ı, iki-ş-er iki-ş-er oyna-y-ın...
Uyarı: Ad
tamlamalarında kaynaştırma ünsüzü olarak “n” ve “s” kullanılır. “Su” ve “ne”
sözcükleri bu duruma aykırıdır: Sınıfın kapı-s-ı, kapı-n-ın kolu, çeşme su-y-u,
su-y-un tadı, ne-y-in tadı, kitabın ne-y-i (nesi)...
D-
ÜNSÜZ DÜŞMESİ
Seslerin birbiriyle ilişkisi
sırasında bazı ünsüzler düşer. “-cik” “-cek” küçültme ekleri “k” ünsüzüyle
biten bir sözcüğe ulandığında “k” ünsüzü düşer: Ufakcık-ufacık,
küçükcük-küçücük, minikcik-minicik, büyükcek-büyücek...
E-
YARDIMCI ÜNSÜZ
Ekeylem denilen ve imek eylemine
bağlanan idi, imiş, ise, iken sözcükleriyle, ile sözcüğü ( zarf, edat, bağlaç )
olarak kullanılabilir. Ünlüyle biten bir sözcükle bitiştirilirse, başlarındaki
“i” sesi yerini “y”e bırakır. Bu ses olayına yardımcı ünsüz ya da koruyucu
ünsüz denir.
Örnek: Altı çizili sözcüklerin hangisinde “y” sesinin
kullanımı diğerlerinden farklıdır?
A)
O gün koroyu izlemeye
gittik.
B)
En sevdiğim konuydu
bu.
C)
Birileri sanayiye
gitmeli.
D)
Beriye ne koyacaktım.
E)
Bugün geriye gideceğiz.
Çözüm: A, C, D, E seçeneklerinde “y” sesi iki ünlü arasına gelmiştir. Bu
ünsüz, kaynaştırmadır. B seçeneğinde ise “y” sesi “idi” eylemindeki “i” sesi yerine
kullanılmıştır. Bu sese yardımcı ünsüz ya da okutucu ünsüz diyoruz.
F-
ÜNSÜZ İKİZLEŞMESİ
Yabancı
kökenli sözcükler ile “etmek”, eylemek” yardımcı eylemleri bitişik
yazıldıklarında ünsüzler ikizleşir: His+et->Hisset-, Hal+ol->Hallol-,
Zan+et->Zannet-, Af+et->Affet-, Red+ol->Reddol-...
ÜNLÜLER İLE
İLGİLİ SES OLAYLARI
A-
ÜNLÜ DÜŞMESİ(HECE
YİTİMİ)
1- İkinci
hecesinde dar ünlü bulunan kimi sözcüklere ünlü ile başlayan bir ek gelirse,
ikinci hecedeki ünlü düşer ve üç heceli olması gereken sözcük iki heceye iner:
Burun-u burnu, ağız-ı ağzı, alın-ı alnı, bağır-ı bağrı, göğüs-ü göğsü, karın-ı
karnı, oğul-u oğlu, gönül-ü gönlü, beyin-i beyni, akıl-ı aklı, omuz-u omzu...
2- Bu
ses olayı yabancı sözcüklerde de görülür: Kabir-i kabri, emir-i emri, asıl-ı
aslı, fikir-i fikri, hüküm-ü hükmü, zikir-i zikri, aciz-i aczi...
3- Ünlü
düşmesi, ünlü ile biten bir sözcüğün, ünlü ile başlayan bir sözcükle birleşmesi
olaylarında da görülür: Ne asıl-nasıl, Cuma ertesi-Cumartesi, kahve
altı-kahvaltı, ne için-niçin, kayın ata-kaynata, kayın ana-kaynana...
4- Ünlü
ile biten kimi sözcüklere “-la/-le” eklenirse sondaki ünlü düşer: Sız-ı-lamak
sızlamak, kok-u-lamak koklamak, yumurta-lamak yumurtlamak...
5- Kimi
renk adlarından “-ar/-er”ekiyle eylem türetirken sözcük kökünde ünlü düşmesi
olayı görülür: Sarı-armak sararmak, kara-armak kararmak...
6- Kimi
eylemlerden ad yaparken ünlü düşmesi görülebilir: Ayır-ım ayrım, kıvır-ım
kıvrım, sıyır-ık sıyrık...
7- Aynı
eylemlerden “-ıl/-il” ekiyle eylem türetirken yine ünlü düşer: Ayır-ıl-mak
ayrılmak, kıvır-ıl-mak kıvrılmak, kavur-ul-mak kavrulmak, savur-ul-mak
savrulmak...
Uyarı: “İçeri,
dışarı, yukarı, ileri” sözcüklerinde sondaki ünlüler düşebileceği gibi
kalabilir de. Yazı dilinde her iki biçim de kullanılabilir: İçeride koku var.
İçerde koku var.
B-
ÜNLÜ DARALMASI
Düz-geniş (a, e) ünlülerinden sonra
gelen “-yor” eki, bu ünlüleri daraltarak (ı, i, u, ü)ye dönüştürür: Gelme-yor
gelmiyor, alma-yor almıyor, gözle-yor gözlüyor, topla-yor topluyor, oyna-yor
oynuyor, söyle-yor söylüyor, de-yor diyor, ye-yor yiyor, kayna-yor kaynıyor...
Uyarı: Kaynaştırma
ünsüzlerinden “y”, kendinden önceki (a, e) ünlülerini konuşmada daraltır; ama
bu durum yazıda gösterilmez: Gelmeyen (doğru) gelmiyen (yanlış), almayan
(doğru) almıyan (yanlış), ağlayan (doğru) ağlıyan (yanlış), söyleyen (doğru)
söyliyen (yanlış)...
C-
ÜNLÜ AŞINMASI
Ünlü ile biten bir sözcük, ünlü ile
başlayan bir sözcükle birleşirse, ünlülerden biri düşer: Ne için niçin, ne asıl
nasıl, kahve altı kahvaltı, cuma ertesi Cumartesi...
Uyarılar: 1- Kimi zaman
araya “y” kaynaştırma ünsüzü girer ve ikinci sözcüğün başındaki ünlü düşer: Ne
ise neyise neyse, öyle ise öyleyise öyleyse, şöyle ise şöyleise şöyleyse...
2- Kimi bileşiklerde iki
ünlü yan yana gelmesine karşın düşme gerçekleşmez: Anneanne (doğru) annanne
(yanlış), babaanne (doğru) babanne (yanlış)...
D-
ÜNLÜ TÜREMESİ
Kimi sözcüklerin küçültülmesi, ya
da pekiştirilmesi sırasında fazladan bir ünlü türeyebilir. Türkçe’de ünsüzle
biten bir sözcük, yine ünsüzle başlayan bir ek aldığında araya “ı, i, u, ü”
kaynaştırma ünlülerinden biri girebilir: Azcık az-ı-cık, darcık dar-a-cık,
sapsağlam sap-a-sağlam(her iki sözcükte kullanılır.), bircik bir-i-cik, gülcük
gül-ü-cük, öpcük öp-ü-cük, gel-i-yor, koş-u-yor, al-ı-yor...
Uyarı: Sırsıklam
sır-ıl-sıklam, çırçıplak çır-ıl-çıplak sözcüklerinde iki ses türemiştir.
E-
ÜNLÜ DEĞİŞİMİ
Birinci kişi zamiri “ben” ile
ikinci kişi zamiri “sen” , adın “-e” durumuna girince yani yönelme ekini
aldıklarında “e” sesi yerini “a” sesine bırakır: Ben-e bana, sen-e sana.
SES ULAMASI
Türkçe’de ünlü ile başlayan
sözcük kendinden önce gelen hecenin son ünsüzünü kendisine çeker, buna ulama
denir. Yani ünsüzle biten bir sözcükten sonra, ünlüyle başlayan bir sözcük
gelirse, bu iki sözcük bir birine ulanarak okunur: “Genç olmak ister isen elini
çekmek olmaz işten.” Cümlesi şöyle okunur: Genç olmak
ister isen elini çekmek olmaz işten. Kırmızı harflerle yazılı olan hecelerde ulama
vardır.
Uyarı: Ulamanın olabilmesi
için sözcükler arasında noktalama işaretlerinin olmaması gerekir.
SES AŞINMASI
Birleşen iki sözcükten bir
ünlü bir ünsüz düşüyorsa, bu ses olayına aşınma denir:Pek+iyi>peki “yi”
hecesi düşmüş, Pazar+ertesi>Pazartesi “er” hecesi düşmüş...
Konuşma dilinde yaygın bir kullanımla karşımıza çıkar:
Hoca hanım>hocanım, Mustafa Efendi>Mustafendi...
-ar, -er ekiyle türetilen bazı sözcüklerde sözcüklerin
köklerindeki ünlülerde de aşınma olur: Kızıl-ar>kızar, yeşil-er>yeşer...
HECE ARTMASI-AZALMASI
Türkçe sözcüklerde aynı
hecede iki ünsüz yan yana bulunmaz. Tek heceli ve sonunda iki ünsüz bulunan
sözcükler bu kuralın dışındadır: Türk, kürk, kurt, alt, üst...
Bu yapıda olan Arapça ve Farsça sözcüklerin ünsüzlerinin
arasına bir ünlü eklenir; hece sayısı ikiye çıkar: Fikr fikir, akl akıl, şükr
şükür, sabr sabır, emr emir, haps hapis...
Uyarı: Bu şekilde hece
sayısı artan Arapça ve Farsça sözcükler “etmek, olmak, eylemek” yardımcı
eylemleriyle birleştiklerinde artan ünlülerini düşürürler ve bunların hece
sayısında bir azalma olur: Emir etti emretti, sabır eyledi sabreyledi, hapis
oldu hapsoldu, akis etti aksetti...
Bu tür bileşiklerde kimi zaman ünsüz türemesi
görülebilir: His etti hissetti, zan etti zannetti... Bu ses olaylarının
gerçekleştiği bileşik eylemler bitişik yazılır.
DUDAK ÜNSÜZLERİNİN BENZEŞMESİ
Dudak ünsüzlerinden olan “b”
kendinden önceki “n” ünsüzünü “m” ye çevirir. Özel adlar ve bileşik sözcükler
bu kuralın dışındadır: tenbel tembel, kanbur kambur, çenber çember, tanbur
tambur, penbe pembe, anbar ambar; ombaşı onbaşı, bimbaşı binbaşı, İstambul
İstanbul,Saframbolu Safranbolu...
TÜRKÇE KELİMELERİN SES
ÖZELLİKLERİ
Türkçe kelimelerde â, î, û
gibi uzun ünlü yoktur.
O, divân kâtibi midir?
Dînî Türk mûsikîsinin târihi araştırılmış
mıdır?
Fazîlet üstün bir niteliktir.
Fuzûlî, güçlü bir şâirdir.
Yukarıdaki cümlelerde altı çizili olarak verilen
kelimelerin ilk, orta ve son hecelerindeki ünlüler uzundur. Çünkü bunlar,
yabancı asıllıdır.
Türkçe kelimelerde ince a yoktur:
Şefkatli olmak gerekir.
“o ve ö” ünlüleri Türkçe
kelimelerin yalnızca ilk hecesinde bulunur. İlk hece dışındaki hecelerinde bu
ünlüleri bulunduran kelimeler yabancı kökenlidir: Doktor, televizyon, aksiyon,
horoz vb. gibi.
Anadolu ağızlarında bu kelimelerin Türkçe kurala
uydurularak söylendiği görülmektedir: Dohtur, televizyun, horuz... Şimdiki
zaman eki –yor, bu kuralın dışındadır.
Türkçe kelimelerde vurgu genellikle son hecededir. Bundan
dolayı vurgusuz orta hece ünlüsünün düşmesi olayı Türkçenin belirgin
özelliklerindendir: Ağız-ı ağzı, alın-a alna, burun-u burnu, göğüs-ü göğsü...
Türkçe kelimelerde aşağıda
sıralayacağımız ünsüzlerin bazıları ya nadiren bulunur ya da bulunmaz:
J ünsüzü: Türkçe kelimelerde
hiç yer almaz. Bu ünsüzü taşıyan kelimelerin tamamı yabancı kökenlidir:
Jandarma, jeneratör, jilet...
“j” ile başlayan kelimeler halk ağzında “c” ile söylenir:
Candarma, cilet...
İçinde “c” ünsüzü ihtiva eden yabancı kelimelerin bu
ünsüzleri halk ağzında “j” ile söylenir: Necdet Nejdet, Necmi Nejmi...
F ünsüzü: Türkçe
kelimelerde yer almayan ünsüzlerdendir. Türkçe birkaç kelimede bu ünsüze
rastlanırsa da bunların asılları “v”dir: Övke>öfke, yuvka>yufka...
Yansıma kelimelerde “f” ünsüzüne rastlanır: Fırıl fırıl,
fıngır fıngır, fokur fokur, fısıltı...
H ünsüzü: Türkçe
kelimelerin başında yer almayan ünsüzlerdendir. Bugün bazı kelimelerde
görülüyorsa da bunların asılları “k”dir: Kangı<hangi, katun<hatun
Yansımalarda bu ünsüzlere rastlanır: Horultu, horul
horul, hışırtı, hırgür, hey!...
C ünsüzü: Türkçe
kelimelerin önseslerinde bulunmaz. Yalnızca yansımalarda görülür: Cızıltı,
cıvıl cıvıl, civil civil...
Ğ ünsüzü: Türkçe
kelimelerin önseslerinde bulunmayan bir ünsüzdür:
L ünsüzü: Türkçe
kelimelerin önseslerinde bulunmaz. Yansıma kelimeler kural dışıdır: Lıkır
lıkır, lokur lokur, löp löp...
Bu ünsüzlerle başlayan yabancı kelimelerin başında
söyleyişte dar bir ünlü türetilir: İlimon, ilahana...
R ünsüzü: Bu ünsüz de
Türkçe kelimelerin başında bulunmaz. Bu ünsüzle başlayan yabancı kelimeler halk
ağzında başlarında dar bir ünlü türeterek söylenir: İrecep, İramazan...
M ünsüzü: Türkçe
kelimelerin başında bulunmaz. Ancak yansıma kelimelerde ve”mi” soru edatında
yer alır: Mışıl mışıl, mırıl mırıl, miyav... Tekrarlarda bu ünsüze rastlanır:
Kapı mapı, su mu...
N ünsüzü: Türkçe
kelimelerin önseslerinde olmayan bir ünsüzdür. “ne”den türemiş soru kelimeleri
ile yansıma kelimeler istisnadır: Ninni, nasıl, neden, niçin...
V ünsüzü: Türkçe
kelimelerin başında bulunmayan ünsüzlerdendir. Yansıma kelimelerle aslı “b”
olan Türkçe kelimelerde yer alır: Vız vız, vızır vızır, bar>var,
bermek>vermek...
Z ünsüzü: Türkçe
kelimelerin önseslerinde bulunmaz. Yansıma kelimeler istisna teşkil etmektedir:
Zırıl zırıl, zangır zangır...
Türkçe kelimeler “b, c, d, g” ünsüzleri ile sona ermez. Sonunda bu
seslerden biri bulunan yabancı kelimeler Türkçe’de “p,
ç, t, k” ile yazılır ve söylenir: Kitab<kitap, ilac<ilaç,
derd<dert, reng<renk...
Türkçe kelimelerin sonlarında bulunan “p, ç, t, k” ünsüzlerine ünlü ile başlayan bir ek
ulanırsa, bu ünsüzler “b, c, d, g” ünsüzlerine
dönüşerek yumuşarlar: Kitap-ı kitabı, çiçek-i çiçeği, uç-u ucu, dert-i
derdi,renk-i rengi... Bu ses olayına aykırılıklar da vardır. Bu kuralı daha
önce görmüştük. Birkaç tane örnek verelim: İp ipi, suç suçu, ok oku, at atı...
Türkçe kelimelerde iki ünlü yanyana gelmez. Yanyana iki
ünlü bulunduran kelimelerin tamamı yabancı asıllıdır: Şair, ideoloji, fiil,
şiir, Rauf, saat, muamele, müessir, kaide, kauçuk, kooperatif...
Türkçe kelime ünlü ile sona eriyor ve kendisine de ünlü
ile başlayan bir ek geliyorsa arya koruyucu ünsüz adını verdiğimiz “y, s, ş, n” ünsüzleri getirilir: Konu-n-un içeriği, okulun kapı-s-ı,
iki-ş-er, iyi-y-e...
Türkçe kelimelerde aynı iki ünsüz yanyana bulunmaz. Bu
kurala uymayan kelimeler Türkçe değildir: Millet,
iddia, illet, kubbe, bakkal...
Değişmeler sonucu meydana gelmiş “anne, elli, belli” gibi
kelimelerde görülen aynı iki ünsüz bu kuralın dışındadır.
Dilimiz aynı iki ünsüzün yanyana gelmesinden hoşlanmadığı
için, yabancı dillerden gelen ve aynı iki ünsüzü bulunduran kelimeler bu
ünsüzlerinden birini düşürmektedir: Hammam<hamam,
kassap<kasap, amma<ama...
Türkçe kelimelerin başında iki ünsüz bulunmaz. Çift
ünsüzle başlayan yabancı kelimelerin bu ünsüzleri birbirinden ayrılır: Station>istasyon, slav>islav
Türkçe kelimelerin sonlarında ancak aşağıda sıralanan
çift ünsüzler bulunabilir.
iç < ölç ik < ilk rç <
sürç
nk < denk rk < kork şt < hişt
st < üst lt < alt nt < ant
rt < ört nç < sevinç lp < alp
rp < sarp rs < ters
Türkçe bir kelimede aynı hece içinde üç ünsüz yanyana
bulunmaz: Arslan, sırtlan
gibi kelimelerde görülen üç ünsüzden ikisi ilk heceye, üçüncüsü ise ikinci
heceye aittir.
Türkçe’ye başka dillerden girip yaygın olarak kullanılan
kelimelerde “b” ünsüzünden önce gelen “n” ünsüzü “m” ye dönüşür:
Çenber>çember, anbar<ambar... Bu kural bileşik kelimelerde geçerli
değildir: Binbaşı, onbaşı, külhanbeyi, Safranbolu, İstanbul...
Türkçe kelimelerde “r” ünsüzü bilhassa konuşma dilinde
düşmektedir: Bir ekmek ver>bi ekmek ver, geliyorum>geliyom...
Türkçe kelimelerde kesme işareti kullanılmaz. Kesme
işareti bulunduran kelimeler yabancı kökenlidir: San’at, te’sir, def’a...
“y” ünsüzü bazen kendisinden önceki geniş ünlüyü
daraltır: Bekle-yor>bekliyor, kapla-yor>kaplıyor...
YAZIM KURALLARI Bir dilin kendi alfabesiyle
yazıya geçirilmesinde kimi kurallar uygulanır. Bir dilin bu kurallara göre
yazılmasına o dilin Yazım Kuralları denir.
Kimi sözcüklerin yazımı zaman içinde değişmektedir. Yazım
kılavuzunun görevi, o ülkedeki doğru yazıma öncülük etmektir.
1-
EKEYLEMLERİN YAZIMI
Ekeylem (isim fiil) denen ve imek eylemine bağlanan idi, imiş, ise sözcükleri:
Bağlandıkları sözcükten ayrı yazılabilir; bu durumda
kendi ünlülerini korur: Gelmiş idi, hasta imiş, koşuyor ise...
Sözcüklerde çokluk bitişik yazılır: Ünlüyle biten bir
sözcükle bitiştirilirse, başlarındaki –i sesi yerine -y sesi gelir ve ünlü uyumlarına uyar.
Bildi-ydi, hasta-ymış, sulu-ymuş, Zonguldaklı-ymış, belli-yse, gamlı-ysa,
geldi-yse, yaşlı-ydı... Buradaki –y sesine yardımcı
ses, koruyucu ünsüz denir.
Ünsüzle biten sözcüklere eklendiğinde başındaki ünlüsünü
yitirir ve ünlü uyumlarına uyar: var+idi vardı, alır+idi alırdı, gelir+ise
gelirse, güzel+imiş güzelmiş...
2-
ÜNLÜ İLE BAŞLAYAN
EKLERİN BİTİŞMESİ
a) –i, -e, -en, -ecek,
-iş...gibi, ünlü ile başlayan ekler, ünlü ile biten bir ad ya da ad görevindeki
eylem gövdesine doğrudan eklenmez; bu durumda iki ünlü arasına y ünsüzü
girer:(Buna ünsüz türemesi-türemiş ünsüz denir.) ova-y-a, dere-y-i, bekçi-y-e,
sakla-y-acak, boya-y-ış, tekle-y-en...
b) –me eki ile biten
eylemliklerin sonuna –e, -i eki gelirse araya –y- sesi konur: Gezme-y-e,
yazma-y-ı
c) –ar, -er ekiyle
türetilen bazı sözcüklerde, sözcüklerin köklerindeki ünlülerde düşme veya
aşınma olur: Sarı-ar>sarar, kara-ar>karar, kızıl-ar>kızar,
yeşil-er>yeşer...
3-
“Kİ” EKİ İLE “-Kİ”
BAĞLACININ YAZIMI
“Ki” bağlacı da başlı başına bir sözcüktür; Önceki
sözcükten hep ayrı yazılır.
Bu bağlacın özellikleri şöyle sıralanabilir:
1- Genelde eylemlerden sonra gelir ve iki cümleyi
açıklamalı bir biçimde birbirine bağlar: Öyle anlaşılıyor ki bu
konuyu öğreneceksiniz.
(Temel cümle) (Açıklayıcı cümle)
-
Gör ki iyi öğrenesin.
-
Yar yüreğin yar, gör ki neler var.
-
Arıyorum yıllar var ki ben onu.
-
Her kim ki bu sırra mazhar.
-
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.
-
Zannetme ki ne güldür ne de lale.
-
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.
-
Atatürk diyor ki!..
2- Kimi zaman pekiştirme göreviyle kullanılır. Bu
durumda adlardan sonra gelebilir: Bir ev ki, görmeye değer.
3- Kimi sözcüklerle birleşip
kalıplaştığından, bitişik yazıldığı olur: Sanki, mademki, halbuki, oysaki,
çünkü, belki ...
4- Bu bağlaç, kesinlikle ünlü
uyumlarına uymaz: Görülüyor kü (Y) görülüyor ki (D), sandım kı (Y) sandım ki
(D)...
Ek olan “-ki” nin özellikleri şöyle sıralanabilir:
1-
“-ki” ekinin iki görevi vardır:
a) Temel görevi, ilgi zamiri olup bir adın yerini
tutmak ve onun kiminle ilgili olduğunu belirtmektir:
Kalemini
verir misin; benimki yazmıyor.
Bıçağın
ağzı kör, makasınki keskin.
Bu
görevde iken cümleye “kiminki?, neyinki?, nereninki?” sorularını yöneltsek
yanıt alabiliriz:
Benimki
yazmıyor. (Kiminki?)
Mutfağınki
yanmıyor. (Nereninki?)
Makasınki
keskin. (Neyinki?)
b) “-ki” ekini alan sözcük bir adla tamlama kurmuşsa
sıfat niteliği kazanır ve “hangi?”sorusuna yanıt verir:
Geceki
film güzeldi.
Evdeki
hesap çarşıya uymadı.
2- İster zamir, ister sıfat göreviyle kullanılsın,
cümleden çıkarıldığında genellikle cümle bozulur ya da cümlenin anlamı değişir.
Bu uygulamayı yukarıdaki örnekler üzerinde deneyebilirsiniz.
3- Bu ek büyük ünlü
uyumuna hiç uymaz, yani “-kı” olmaz:
Akşamki dizi güzeldi.
4- “Dünkü, çünkü, günkü, sanki, mademki, oysaki,
halbuki,belki...” sözcüklerinin dışında küçük ünlü uyumuna da uymaz.
5- Ek olan “-ki” her
zaman bitişik yazılır.
4-
“DE” BAĞLACI İLE “-DE”
EKİNİN YAZIMI
“De” bağlacı başlı başına bir
sözcük olduğundan, kendisinden önceki sözcüklerden hep ayrı yazılır. Bu bağlaç,
genellikle “dahi, hatta, bile, üstelik, ayrıca” bağlaçlarının yerini tutar. Bu
bağlacın özellikleri şöyle sıralanabilir:
1-
Büyük ünlü uyumuna uyar; de/da biçimleri vardır:
Gelsen de bulamazdın.
Alsan da kullanamazdın.
2-
Ünsüz sertleşmesine uymaz; te/ta biçimi yoktur:
Zonguldak ta deniz kıyısındadır. (Yanlış)
Zonguldak da deniz kıyısındadır. (Doğru)
3-
Özel adlardan sonra gelse bile kesme işaretiyle
(‘) belirtilmez; çünkü ayrı yazılır:
Mehmet’te bizimle gelecek. (Yanlış)
Mehmet de bizimle gelecek. (Doğru)
“-De” ekinin özellikleri şöyle sıralanabilir:
1-
Kendinden önceki sözcüğe hep bitişik yazılır:
Evde ekmek yok.
2-
Büyük ünlü uyumuna uyar; -de/-da biçimleri
vardır:
Kasada para kalmamış.
Bende de yok.
3-
Ünsüz sertleşmesine uyar; -te/-ta biçimleri
vardır:
Sandıkta ne var?
Gömlekte düğme yok.
4-
Özel adlardan sonra kullanılırsa, kesme işareti
(‘) ile belirtilir:
Zonguldak’ta kömür madeni var.
“De” bağlacı ile “-de”
ekinin ayırt edilebilmesi içim aşağıdaki çözümleri önerebiliriz:
1. Kolay Çözüm: cümleden “de” yi çıkardığımızda cümle
bozuluyorsa (anlamca düşük cümle) ektir, bozulmuyor ama anlamda çok az bir
değişme oluyorsa bağlaçtır:
Elimde
para var.
Elim
para var. (Cümle bozuldu; ektir.)
Gelsen de
bulamazdın. (Dahi, bile anlamı katmış; bağlaçtır.)
UYARI: Bu çözüm kimi zaman geçerli değildir: Elimde
yandı. (Ek mi, bağlaç mı belli değil.)
2. Kolay Çözüm: Cümlenin
öznesiyle ya da nesnesiyle birlikte “kimde?, nerede?, ne zaman? Sorularını
cümlenin yüklemine sorunuz. Cevap alıyorsanız ektir; almıyorsanız bağlaçtır:
Ayşe’de kitap var. (Kimde para var?) Ek
Kümeste horoz yok. (Nerede horoz yok?) Ek
Ayda bir milyon kazanır. ( Ne kadar zamanda bir
milyon kazanır?) Ek
Ellisinde bir adamdı. (Kaçında?) Ek
Çalışmakta kararlıydı. (Nede?) Ek
Bu anlayışta görülen... (nasıl?) Ek
Sema da bizimle gelecek. Yukarıdaki sorulara cevap
veremeyeceğinden bağlaçtır.
5-
“Mİ” SORU EDATININ
YAZIMI
“Mi”
soru edatı da bağımsız bir sözcük olup, kendisinden önceki sözcükten hep ayrı
yazılır. Bu edata “soru eki” demek, eklerin bitişik yazıldığı düşünülürse,
yanlış olur. Bu sözcükle ilgili olarak şunlar söylenebilir:
a) Kendinden önceki sözcükten her zaman ayrı yazılan
“mi”, kendinden sonraki eklerle birleşir: Gelecek misiniz?, alacak mısınız?...
b) “Mi” soru sözcüğü, kip eklerinden kimi zaman önce,
kimi zaman sonra kullanılır.
1- Bütün basit zamanlı
eylemlerin üçüncü kişiye göre çekiminde zaman ve kişi eklerinden sonra gelir:
Okudular mı?, görüyor mu?...
2- Üçüncü kişiler dışında
“-mış, -yor, -ecek, -r, -meli” ekleriyle çekime giren eylemlerde ise kişi
eklerinden önce gelir: Dinliyor musun?, gelmiyor musunuz?, koşar mısın?, almış
mısınız?, gelmeli miyim?...
3- “-Di”li geçmiş zaman,
dilek-koşul, istek ve emir kipleriyle çekimlenen eylemlerde kişi eklerinden
sonra gelir: Duydun mu?, geleyim mi?, gitsek mi?, okusunlar mı?...
UYARILAR:
1- “Mi” soru edatını, “-yor”
ekinin daralttığı –me/-ma ekiyle karıştırmayınız: Bu akşam, bize niçin
gelmiyorsunuz? Bu cümlenin yazımı doğrudur. Buradaki “mi” soru edatı “mi”
değil, olumsuzluk eki “-me”nin, “-yor” ekinin etkisiyle daralmış biçimidir.
Cümleye soru anlamını “niçin” katmaktadır. Dolayısıyla buradaki “-mi” bitişik
yazılır.
2- “Mi” soru edatını
ayrıca “-im” iyelik eki ve “-i” durum ekinin birleşmesiyle oluşan “-imi” ile
karıştırmayınız. Bu karışıklık, yazım kuralları ve noktalamayla giderilir:
Evimi yıktın. (Benim evimi yıktın) –im iyelik eki, -i
hal(durum) eki
Evi mi yıktın? (Bilinen bir evi mi yıktın?)
“De” bağlacıyla “mi” soru edatının
birlikte kullanımı.
Bu iki sözcük kimi cümlelerde
yan yana gelebilir. Bu durumda birbirlerinden ayrı yazılırlar. Çoğu zaman,
cümle, soru cümlesi değil ünlem cümlesi olur:
Sen de mi Brutus! (Şaşma, üzüntü)
Sen de mi geleceksin? (Soru cümlesi)
6-
“e”, “a” İle Biten Ek
Gövdelerine “-yor” Ekinin Getirilmesi
“-yor”
eki getirildiğinde eylemin sonundaki “a”lar “ı”, “e”ler “i” olur: Atlayor değil
atlıyor, bekleyor değil bekliyor, kucaklayor değil kucaklıyor...
7-
“İLE” BAĞLAÇ VE EDATININ
YAZILIŞI
“İle”
başlı başına bir sözcük olmasına karşın, önceki sözcükle birleşerek
ekleşebilir.”ile” ayrı yazıldığında hiçbir değişikliğe uğramaz; ama ek olarak
kullanıldığında şu değişikliklere uğrar:
a) Ünsüzle biten sözcüklere ek olarak getirildiğinde
başındaki “i” ünlüsünü yitirir ve büyük ünlü uyumuna uyar: Kitap ile kitapla,
defter ile defterle...
b) Ünlü ile biten sözcüklere ek olarak getirildiğinde
başındaki “i” ünlüsü “y” ünsüzüne dönüşür ve büyük ünlü uyumuna uyar: Araba ile
arabayla, gemi ile gemiyle, radyo ile radyoyla... “y” ünsüzüne yardımcı ses
(koruyucu ünsüz) denir.
8- “-KEN” EKİNİN YAZIMI
“-ken”
ekinin aslı “iken” dir. Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur... Ancak bu
yazım biçimi yaygınlığını yitirmiştir. “iken” eylemi bitişik yazıldığında şu
ses olayları gerçekleşir:
a) Ünsüzle biten bir sözcüğe eklendiğinde başındaki
ünlüsünü yitirir, ama büyük ünlü uyumuna uymaz: Alır+iken alırken, gider+iken
giderken...
b) Ünlü ile biten bir sözcüğe eklendiğinde önce araya
“y” ünsüzü girer, sonra başındaki ünsüzünü yitirir. Bu durumda da büyük ünlü
uyumuna uymaz: Yaşlı+iken yaşlıyken, konuşuyor+iken konuşuyorken... Güçlü+iken
güçlüyken, güler+iken gülerken ... gibi istisnalar hariç.
8-
ÇOK SÖZCÜKLÜ ÖĞELERİN
YAZIMI
Anlamlı
ya da salt görevli sözcükler, her zaman tek başlarına öğe olamazlar. Çoğu zaman
en az iki sözcük anlamca ya da yapıca bir araya gelerek tek bir öğe oluşturur.
Bu tür sözcükler özelliklerine göre kimi zaman bitişik, kimi zaman ayrı
yazılır. Çok sözcüklü öğeler şunlardır:
a)
Bileşik sözcükler
1-
Ad Bileşikleri
2-
Eylem Bileşikleri
b)
İkilemeler
c)
Pekiştirmeler
d)
Kimi Terimler
e)
Tamlamalar
f)
Deyimler
g)
Edat Öbekleri
a)
BİLEŞİK SÖZCÜKLERİN
YAZIMI
Bir
kavramı karşılamak üzere, iki ya da daha çok sözcükten oluşan öğelere bileşik
sözcük denir. Bileşik sözcüklerin çoğu ad soyludur:”Ad, zamir, sıfat, zarf,
edat, bağlaç, ünlem.” Bileşik sözcük biçiminde eylemler de vardır. Bileşik
sözcükler üç yolla oluşur:
A)
Anlam Kayması
B)
Ses Kayması
C)
Tür Kayması
A) Anlam kayması yoluyla oluşan ad bileşikleri bitişik, eylem
bileşikleri –herhangi bir ses olayı yoksa- ayrı yazılır:
1-
Ad Bileşikleri:
Kuşüzümü, balkabağı, kafatası, başvuru...
2-
Eylem Bileşikleri: Ayağını
kaydırmak, kafası kızmak, tepesi atmak...
B) Ses değişmesiyle oluşan
bileşik sözcükler bitişik yazılır:
Bileşik sözcükler oluşurken, sözcüklerin ünlüleri
kaynaşabilir, ünlülerden biri ya da bir ses öbeği düşebilir, bir ünsüz
türeyebilir ya da başka bir ünsüze dönüşebilir:
cuma+ertesi cumartesi(“e”
düşmüştür.)
güllü+aş güllaç(“ü”
düşmüş, “ş”de “ç” olmuştur.)
kayın+ana kaynana(“ı”
düşmüştür.)
pazar+ertesi pazartesi(“er”
ses öbeği düşmüştür.)
pek+iyi peki(“yi”
ses öbeği düşmüştür.)
his+etti hissetti(“s”
ünsüzü türemiştir.)
hasta+hane hastane(“ha”
öbeği düşmüştür.)
bahis+oldu bahsoldu(“i”
ünlüsü düşmüştür.)
UYARI: Farsça “hane” sözcüğüyle
birleşen sözcükler;
a) Ünsüzle bitiyorsa, “hane”
sözcüğü (birkaç sözcük dışında, örneğin: Tersane...) eksiksiz birleşir: Balıkhane,
rasathane, baruthane, darphane, dershane...
b) Ünlüyle bitiyorsa,
“hane” sözcüğünün ilk hecesi (birkaç sözcük dışında, örneğin: Boyahane...)
eksiksiz düşer: Eczane, hastane, pastane...
C)
Sözcük türü kaymasıyla
oluşan bileşik sözcükler bitişik yazılır:
Bileşiği
oluşturan sözcüklerden birinin ya da ikisinin türünün kayması ile oluşan
bileşiklerdir: Şıpsevdi, dedikodu, biçerdöver, akarsu,hanımeli, imambayıldı,
vurdumduymaz... iki sözcük fiilken, tür değiştirerek isim olmuştur. Tür
kaymasıyla oluşan bileşiklerde aynı zamanda anlam kayması da görülebilir.
UYARI: Eylem anlamlı bileşikleri:
a) Yardımcı eylemle
oluşanlarda bir ses olayı(düşme, türeme, değişme) oluyorsa bitişik, olmuyorsa
ayrı yazılır: Hapis+etti hapsetti,
his+etti hissetti, af+etmek affetmek, red+etmek reddetmek, sabır+etmek
sabretmek, kayıp+etmek kaybetmek...; yardım etti, rica etti, terk etti, arz
eylemek, yol olmak, el etmek...
b) Özel (kurallı) bileşik
eylemler (isteklenme eylemi ”gülesi gelmek, göresi gelmek...) dışında bileşik
yazılır: Girivermek, yapabilmek, bakakalmak, gidedurmak...
c) Anlamca kaynaşmış bileşik
eylemlerden, tam kaynaşmış olanlar bitişik; yarı kaynaşmış ve deyimleşmiş
olanlar ayrı yazılır:
Tam kaynaşmışlar: Başvurmak,
elvermek, öngörmek...
Yarı kaynaşmışlar: Kahkaha
atmak, göz kırpmak...
Deyimleşmişler: küplere
binmek, etekleri zil çalmak...
b) İKİLEMELERİN YAZIMI
Aynı sözcüğün
yinelenmesinden; yakın anlamlı, karşıt anlamlı ya da sesleri birbirini andıran sözcüklerin yan yana
kullanılmasından oluşan ikilemeler ayrı yazılır: Yavaş yavaş, ağır ağır, aşağı
yukarı, ileri geri, ufak tefek, yarım yamalak...
UYARILAR:
1- İkilemelerin kimileri
kaynaşmış olup bileşik yazılır: Çıtçıt, gırgır, iriyarı, kellifelli, kaçgöz,
kapkaç, karmakarışık, suspus...
Dır dır konuşup durma. (ikileme-zarf)
Bıktım artık dırdırından. (ad)
2- İkilemelerin arasına
hiçbir noktalama işareti konmaz. İkilemeleri, birbirini tamamlayan ve aralarına
(-) işareti konan kavramlarla karıştırmayınız:
Eğitim-Öğretimin temel görevi, çağdaş insan yetiştirmektir.
Aradaki (-) işareti “ve” anlamına gelmektedir.
c) PEKİŞTİRMELERİN YAZIMI
Genellikle nitelik bildiren, sıfat göreviyle
kullanılabilecek sözcüklerin ilk heceleri “m, p, r, s” ünsüzlerinden biriyle
kapatılır. Bu yolla oluşturulan sözcükler, pekiştirilmiş sözcüklerdir.
Pekiştirmeler bir tek sözcük olarak yazılırlar: Dapdaracık, tertemiz, tastamam,
kaskatı...
UYARI: Bazı
pekiştirmelerde arada fazladan bir ünlü ya da ses öbeği türeyebilir: sapsağlam
sap-a-sağlam, çepçevre çep-e-çevre, sırsıklam sır-ıl-sıklam... Bu sözcükler her
iki biçimiyle kullanılır ve yazılabilir.
d) TERİMLERİN YAZIMI
Bilim, sanat ve uygulayım
gibi alanlarda kullanılan, alanına özgü anlamıyla algılanan sözcüklere terim
denir.
UYARILAR:
1- İki ya da üç sözcükten
yapılan ve bileşik sözcük niteliği gösteren terimler bitişik yazılır:
İğneyapraklılar, atardamar, toplardamar, mercanbalığı, denizaltı, uçaksavar,
alyuvar, eşkenler, merkezkaç, omurilik, sıradağ...
2- Kimi terimler tamlama
biçimine ayrı yazılırlar: Kapalı hece, ters orantı, dik üçgen, pi sayısı, ana
toplardamar, karşılaştırmalı dilbilim...
3- İlk sözcük belirleyici,
niteleyici durumunda ise ayrı yazılır: Uçan memeliler, dere alabalığı, açık
eğreltileme, sözcük vurgusu, dışters açılar, içbükey ayna, kafatası kesiti...
4- ikinci sözcüğü eylem
olan kimi terimler ayrı yazılırlar: Mat etmek, haber atlamak...
e) DEYİMLERİN YAZIMI
Deyimler, en az iki sözcükten
oluşan, genellikle mecaz anlamlı sözcüklerdir. Deyimleri oluşturan sözcükler
ayrı yazılır: Ağzı var dili yok, eli açık, kulağı delik, sırtı pek, tez
canlı...
UYARI:Anlam kaymasına
uğramış ve kalıplaşmış deyimler bitişik yazılır: Açıkgöz, ağırbaşlı, başıboş,
yüzkarası...
9-
YERLEŞİK BİRİMLERİN
YAZIMI
İki ya
da daha çok sözcükten oluşan yerleşim birimlerinin adları bitişik yazılır:
Afyonkarahisar, Kahramanmaraş, Gümüşhacıköy, Şanlıurfa...
10-
BATI DİLLERİNDEN GELEN
SÖZCÜKLERİN YAZIMI
a) Çift ünsüzle başlayan sözcükler, ünsüzler arasına
ünlü almadan yazılır: Blok, flüt, flama, grev, glikoz, plak, plan, problem...
b) Çift ünsüzle biten sözcükler de ünsüzler arasına
ünlü almadan yazılır: Boraks, lüks, teyp...
c) Sözcüğün içindeki “g” ler korunur: Biyografi,
miligram, propaganda, paragraf, telgraf... Kalıplaşmış kimi sözcükler bu
kuralın dışındadır: Coğrafya, fotoğraf...
d) Sözcük sonlarındaki
“g” ler korunur: Diyalog, katalog, jeolog, monolog...
e) Sözcüğün içindeki “ua”
sesi korunur, araya “v” ünsüzü konmaz: Fermuar, kuaför, puan, şampuan...
Kalıplaşmış kimi sözcükler bu kuralın dışındadır: konservatuvar, kruvazör...
f) Sonları “-zm” ile biten
sözcükler araya ünlü getirilmeden yazılır: Realizm, psikanalizm, romantizm,
sembolizm...
11-
SESSİZ HARFLERLERLE
İLGİLİ YAZIM KURALLARI
a) Süreksiz yumuşak harflerle ilgili kural: Türkçe’de
sözcük sonlarında süreksiz yumuşak harfler “b, c, d, g” bulunmaz. Bunların
sertleri olan “p, ç, t, k” bulunur: Ağaç, kitap, yurt, ayak, kalp, saç, harp,
güç...
b) Sert ünsüzlerin yumuşaması (ünsüz değişimi): “p, ç,
t, k” sert ünsüzlerinden biriyle biten sözcüklerden sonra ünlü ile başlayan bir
ek(-ı, -i, -in, -a, -e) ulanırsa bu ünsüzler yumuşayarak “b, c, d, g”
ünsüzlerine dönüşürler: Kitap-a kitaba, bıçak-ı bıçağı, geçit-in geçidin,
ağaç-a ağaca, renk-e renge...
c) Ünsüz sertleşmesi (ünsüz benzeşmesi): Sert
ünsüzlerle “p, ç, t, k; f, h, s, ş” biten bir sözcüğe “c, d, g” ile başlayan
bir ek ulanırsa, ekin başındaki yumuşak ünsüz sertleşerek “ç, t, k” ya dönüşür:
Saatçi, yavaşça, kuşçağız, ağaççık, ayakta, kitaptan, yurttaş, atkı, seçkin,
çalışkan, kıskaç...
12-
SAYILARIN YAZIMI
Sayılar
kullanıldığı alana göre rakamla ya da yazıyla yazılabilir. Yazıyla yazıldığı
zaman her sözcüğü ayrı olur: Kırk iki, yedi yüz elli sekiz...
UYARILAR:
1- Parasal işlemlerde
sayıların bitişik yazılması zorunludur: Onmilyonyüzellibin,
ikimilyonbeşyüzellibin...
2- Kesinlik aranmayan
durumlarda küçük sayılar yazı ile gösterilir: “Üç yıldır özlem çekiyor”, “Henüz
on beş yaşında”, “Buralardan beş yaşında ayrıldı”...
3- Bilimsel yazılarda sayılar rakamla gösterilir: Dava
konusu tarlanın yüzölçümü 1700 metre karedir.
4- Çok sıfırlı sayıların ana sayılarından sonraki
basamaklar yazı ile gösterilebilir: 7 trilyon... gibi.
5- Yazıya geçirilmiş sayıların her rakamı ve
basamağını gösteren sözcük ayrı yazılır: Yüz elli, üç bin yetmiş beş...
6- Rakamla yazılmış bir sayıya gelen ekler, kesme imi
(‘) ile ayrılır: 1948’de, 22’yi, 0,4’ten sonra, 245’ten 500’e kadar 5’er 5’er
sayınız...
7- 3, 4, 5, 40, 60, 70 ile biten sayılardan sonra
gelen “-de ve –den” ekleri, ünlü uyumlarına ve ünsüz sertleşmesine uyarak
“-te/-ta ve –ten/-tan” olur: 1923’te, 1940’tan...
8- Sonu ünlü ile biten sayılara ünlü ile başlayan ek
getirilirse arya “n, s, ş, y” kaynaştırma ünsüzlerinden biri girer ve ek ünlü
uyumlarına uyar: 2!ye 2’şer, 7’nin, 6’yı, 50’nin, 50’si...
9- Sayılardan sonra gelen “-( ) nci “ eki sayının son
sesine göre biçimlenir. Sayıdan sonra nokta (.) konmuşsa “-( ) eki kullanılmaz:
1.inci
sınıf(Yanlış) 1.sınıf(Doğru)
2’inci
sınıf(Yanlış) 2’nci
sınıf(Doğru)
3’ncü
sınıf(Yanlış) 3’üncü
sınıf(Doğru)
13-
TARİHLERİN YAZIMI
Belli bir günü bildiren tarihler için en uygun yazımlar
şöyledir:
29 Ekim 1923
29.x.1923
29.10.1923
29/x/1923
UYARILAR:
1- Bir tarihi gösteren ay ve gün adları büyük harfle
başlanarak yazılır: 30 Eylül 1999 Perşembe
2- Gün ve ay adları, yanlarında sayı olmadığı ve
belirli bir tarihi göstermediği zaman küçük harfle yazılır:
Her
eylül içime hüzün çöker.
Her
cuma, bizim orada Pazar kurulur.
14-
KISALTMALARIN YAZIMI
UYARILAR:
1- Kısaltmalarda genellikle sözcüğün ilk üç harfi
alınır. Özel adların ve sanların kısaltmalarında ilk harf büyük yazılır.
Kısaltmaların sonuna nokta konur: Md.(Müdür), Ank.(Ankara), Alb.(Albay),
Cad.(Cadde), doğ.(doğumu)...
2- Tek heceli sözcüklerin kısaltmalarında ilk ses
kullanılır: a.(ad), c.(cilt)...
3- Bileşik sözcüklerin kısaltmalarında birinci sözcük
üç harfli ise genellikle aynen alınır ve ikinci sözcüğün ilk harfi kullanılır:
Gökb.(gökbilim), yerb.(yerbilim), sesb.(sesbilim)...
4- Bileşik sözcüğün ilk sözcüğü iki harfli ise, ilk
iki harf ve diğer sözcüğün ilk harfi kullanılır: Adb.(adbilim)...
5- Kurum ve kuruluş adları, bunları oluşturan
sözcüklerin ilk harfleri alınarak kısaltılır. Harflerin hepsi büyük yazılır ve
aralarına nokta(.) konmaz. TDK(Türk Dil Kurumu), TMO(Toprak Mahsülleri Ofisi),
0TEK(Türkiye Elektrik Kurumu), TBMM(Türkiye Büyük Millet Meclisi)...
UYARILAR:
1- Uluslar arası kısaltmalar,
silahlı kuvvetlerle ilgili kısaltmalar, devlet kurumlarınca saptanmış
kısaltmalar bu kuralın dışındadır: Atğm.(Asteğmen), Bçvş.(Başçavuş),
As.(Arsenki), H(Hidrojen)...
2- Kısaltmalarda sonra
gelen ekler kesme işaretiyle (‘) belirtilir ve eklerin sesleri kısaltmanın
okunuşuna uyar:
TMO’ya (Doğru), TMO’ne (Yanlış)
TRT’ye (Doğru), TRT’na (Yanlış)
TEK’ten (Doğru), TEK’dan (Yanlış)
TBMM’yi (Doğru), TBMM’ni (Yanlış)
BÜYÜK HARFLERİN KULLANILDIĞI
YERLER
1- Cümlenin ilk harfi büyük
yazılır. Cümle rakamla başlıyorsa ilk harf büyük yazılmalı:
“Bir insanı sevmekle başlar her şey.”
“622 numaraya bakınız”
2- Şiirlerde her
dize(mısra) büyük harfle başlar:
“Neler yapmadık şu vatan içn!
Kimimiz öldük,
Kimimiz nutuk söyledik.”
3- Nokta, soru işareti,
iki nokta ve ünlem işaretlerinden sonra başlayan cümlelerin ilk harfi büyük
yazılır. Bu işaretler, cümle sonlarında başka yerlerde kullanılmışsa kendinden
sonra gelen sözcükler büyük harfle başlamaz:
“Ben gönlümce yazabilmek için evime çekiliyorum.”
“Montaigne, Denemeleri’nde ‘kusur korkusuyla suç
işliyoruz.’der.”
“Acaba gelecek miydi? Bunu kendisi de bilmiyordu.”
“Acaba gelecek miydi? Diye düşündü.”
“Atatürk şöyle der: Yurtta barış, dünyada barış”
“-men ekiyle türemiş sözcükler: öğretmen, seçmen, yazman,
sayman...”
“Çabuk buraya gel! Yoksa karışmam!”
“Atatürk bu söylevini, ne mutlu Türküm, diyene! Sözüyle
bitirir.”
4- Bütün özel adlar büyük
harfle başlar:
a)
Kişi adları ve soyadları: Kemal, Zeynep, Halide
Edip Adıvar, Mehmet Akif Ersoy ...
b)
Hayvanlara verilen adlar: Minnoş, Karabaş,
Pamuk...
c) Ulus adları ve bu adlardan türetilen dil adları:
Türk, Türkçe, Alman, Almanca, Japon, Japonca...
d) Ülke ve uyruk
adları: İngiltere, İngiliz, Arabistan, Arap...
e) Köy, kasaba, kent
adları: Çayırhisar, Örencik, Bafra, Samsun...
f) Semt ve mahalle
adları: Çankaya, Emirefendi Mahallesi...
g) Bulvar, cadde, sokak, alan adları: Atatürk Bulvarı,
Anafartalar Caddesi, Sanat sokak, Hürriyet Meydanı...
h) Kıta, bölge, dağ, ova, deniz, göl, akarsu, orman
gibi coğrafya adları: Asya, Avrupa, Karadeniz Bölgesi, Uludağ, Ağrı Dağı,
Çukurova, Bafra Ovası, Ege Denizi, Van Gölü, Kızılırmak, Belgrat Ormanı...
ı) Yer, yön, yöre, bölge bildiren ve özel adlarla
birlikte kullanılan sözcükler(batı, doğu, kuzey, güney, iç, orta) birlikte
kullanıldıkları özel adlardan ayrı yazılır ve bunların her sözcüğü büyük harfle
başlar: Kuzey Amerika, Güney Afrika, Doğu Beyrut, Batı Almanya, İç Anadolu
Bölgesi, Orta Amerika... Amerikanın kuzeyi...
i) Kurum ve kuruluş adları: Boğaziçi Köprüsü, Beyazıt
Kulesi, Yerebatan Sarayı, Üçüncü Ahmet Çeşmesi, Efes Harabeleri...
j) Din, mezhep, tarikat adları: İslamiyet, Bektaşilik,
Mevlevilik...
k) Yasal antlaşma, yapıt, kitap, dergi, gazete adları:
Montrö Antlaşması, Kuğu Gölü Balesi, Silahlara Veda, Bilim ve Teknik, Sabah,
Hürriyet, Zaman...
l) Bir özel ada bağlı saygı sözcükleri, sanlar, takma
adlar: Bay Bülent Çelik, Profesör Doktor Muhittin Aşkın, Albay Ali Yılmaz,
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Çolak Ramazan, Parmaksız Salih...
m) Özel adlardan türeyen bütün ad, eylem ya da
sıfatlar: Türkçe, Atatürkçülük, Türkçeleştirmek, Budist...
n) Başlıklar: Edebiyatın İşlevi, Leyla ile Mecnun...
(Başlıklardaki ve, de, ile, ki, ya da bağlaçları, soru bildiren mi küçük harfle
yazılır)
o) Mektup başlığı ve zarf üzerindeki sözcükler:
Değerli Dayıcığım ve Yengeciğim,
ö) Kısaltmaların çoğu büyük harfle başlar: TC, TCDD,
TBMM, TMO, TEK...
Not: Kısaltmaların eklerinin yazımı kısaltmanın
okunuşuna uygun olur: TEK’e, TV’ye, TBMM’ye...
p) Güneş, Dünya ve Ay sözcükleri gökbilim ve coğrafya
ile ilgili kullanıldığında büyük harfle, öteki kullanımlarda küçük harfle
başlatılır:
“Dünya,
Güneş’in çevresinde, Ay da Dünya’nın çevresinde döner.”
“Bu işi
dünyada yapmam.”
Bütün
yıldız ve gezegen adları büyük harfle başlar: Merkür, Venüs, Uranüs...
Bu akşam
Kutupyıldızı’nı göremedim.
Derken
fıstık ağaçlarının arasında ay doğdu.(Terim anlamı yok.)
r) Özel adlarda ses düşmesi söylenişte belirtilir, ama
yazımda gösterilmez: Anıtkabrin(Söyleyiş) / Anıtkabirin(Yazım)...
s) Özel adlardan sonra gelen ekler keme işaretiyle (‘)
ayrılır: İbrahim Öztürk’e
ş)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder