NAZIM BİÇİMİ ve TÜRÜ
Şiirler nazım birimlerine, kafiyeleniş şekillerine, vezinlerine ve mısra sayılarına göre nazım şekillerine; işledikleri konulara ve ilgili oldukları alanlara göre de nazım türlerine ayrılırlar.
HALK ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ ve TÜRLERİ
I. HECE ÖLÇÜSÜYLE YAZILAN HALK ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ ve TÜRLERİ
A. ANONİM HALK ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ
1. MANİ
Sözlü/anonim edebiyat ürünlerindendir.
Dört mısradan meydan gelir.
Yedili hece ölçüsüyle söylenir.
Sevgi, tabiat, övgü, yergi, evlât sevgisi, ayrılık, hasret ve aşk konularını işler.
İlk iki mısra doldurmadır, konuya giriş için söylenir. Son iki mısrada ise asıl söylenmek istenen verilir.
Maniler, düz mani ve ayaklı (cinaslı, kesik) mani olarak iki grupta incelenir. Cinaslı manilerde mısra sayısı dörtten fazla olabilir.
Söyleyeni belli olmayan, genellikle 7'li hece ölçüsüne göre söylenen dörtlüklerdir.
Doğu Anadolu'da mani yerine bayatı sözü de kullanılmaktadır.
Uyak düzeni aaba şeklindedir.
2. TÜRKÜ
Türkiye'nin sözlü geleneğinde, bir ezgi ile söylenen halk şiirinin her çeşidini göstermek için en çok kullanılan ad "türkü"dür. Özel durumlarda ya da ezginin, sözlerin çeşitlemesine göre ninni, ağıt, deyiş, hava adları da kullanılmaktadır.
Çağdan çağa ve yöreden yöreye içerik ve şekil olarak değişiklikler gösterebilir.
Aşk, doğa, güzellik, kahramanlık, sosyal konular türkülerin konusunu oluşturur.
Türküler aynı zamanda aşık edebiyatı nazım şeklidir. Yani söyleyeni belli türküler de vardır.
Kendine özgü bir ezgiyle söylenir.
8‘li ve 11’li hece kalıbıyla söylenir.
Bent ve kavuştak olmak üzere iki bölümden oluşur.
Hecenin sekizli ve on birli ölçüleriyle yazılır.
Türküler ezgilerine göre divan, usulsüz, bozlak, koşma, hoyrat, kayabaşı, Çukurova gibi çeşitlere ayrılır.
Ninni
Anonim/sözlü ürünlerdendir.
Türkü çeşitlerinden biridir.
Çocuğun uyumasının sağlanması ya da ağlamasının durması için, sade bir dille ve hece ölçüsüne göre ezgili olarak söylenen türkülerdir.
Söyleyeni belli olmayan bu ürünler dörtlüklerden ve nakarat bölümlerinden oluşur.
B. ÂŞIK EDEBİYATI NAZIM BİÇİMLERİ
Âşık edebiyatı nazım tür ve çeşitleri çoğunlukla sözlü ürünlerdir. Ancak şehirde yaşamış, okumuş yazmış olan âşıklarla günümüzde yaşamakta olan âşıklar şiirlerini yazarlar.
1. KOŞMA
Âşık edebiyatında en çok sevilen ve kullanılan nazım şeklidir.
Dört dizeli bentlerden oluşur.
Dörtlük sayısı 3-5 arasındadır.
11’li hece ölçüsüyle (6+5 ya da 4+4+3 duraklı olarak) yazılır/söylenir. 4+3 ve 4+4 kalıbıyla söylenmiş koşmalar da vardır.
Şair son dörtlükte mahlâsını söyler.
Uyak düzeni abab cccb dddb... şeklindedir. İlk dörtlüğün uyak düzeni xbxb ya da aaab şeklinde de olabilir.
Koşmalar genellikle lirik konularda söylenir.
Aşk, güzellik, tabiat, sevgi vb konular işlenir.
Koşmalar konularına göre güzelleme, koçaklama, taşlama, ağıt gibi nazım türleri içerir.
Karşılıklı konuşma (dedim-dedi) biçiminde olan koşmalar da vardır.
Ziyadeli koşmalara ayaklı koşma denir: ab(b)ab(b) cccb(b) dddb(b) ...
Önemli koşma şairleri Köroğlu, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Gevherî, Erzurumlu Emrah, Âşık Ömer.
2. SEMAİ
Aruzla ve heceyle yazılan olmak üzere iki türlü semai vardır.
Heceyle yazılanlar koşmaya benzer.
Tek fark dizelerin hece sayısıdır.
Semai sekizli kalıpla yazılır.
Kendine özgü bir ezgiyle söylenir.
Dörtlüklerden oluşur.
Dörtlük sayısı 3-5 arasındadır.
Uyak düzeni aynıdır.
Sevgi, güzellik, ayrılık ve doğa konularını işler.
Karacaoğlan ve Erzurumlu Emrah bu alanda meşhurdur.
3. VARSAĞI
Toroslardaki Varsak (Avşar) boyunun özel bir ezgiyle söylediği türkülerden geliştirilmiş bir nazım biçimidir.
Kendine özgü bestesi vardır.
Epik şiirlerdir.
Sert, yiğitçe bir söyleyişi vardır.
Hayattan ve talihten şikâyet gibi konular da işlenir.
Hecenin 8’li kalıbıyla yazılır.
Genellikle “bre, bre hey, hey, be hey” gibi ünlem sözcüklerine yer verilir.
Kafiyelenişi koşmayla aynıdır.
Dörtlük sayısı 3-5 arasındadır.
Dadaloğlu ve Karacaoğlan varsağılarıyla ünlü iki şairdir.
4. DESTAN
Âşık şirinin en uzun nazım biçimidir. (Anonim destanlardan farklıdır.)
Dörtlüklerden oluşur.
Dörtlük sayısı konuya göre değişir. Kimi destanlarda yüzü geçer.
Savaşlar, kahramanlıklar, ayaklanmalar, kıtlıklar, doğal afetler, salgın hastalıklar, eşkıya ve ünlü kişilerin serüvenleri, gülünç olaylar, toplumsal taşlama ve eleştiri, atasözleri, hayvanlar destanlara konu olur.
Destan koşma gibi kafiyelenir: abab cccb dddb... İlk dörtlüğün uyak düzeni: xbxb şeklinde de olabilir.
Hecenin daha çok on birli kalıbıyla yazılır/söylenir. Sekizli kalıpla söylenenler de vardır.
Destanların kendine özgü bir ezgisi vardır.
Destanda da şair son dörtlükte mahlâsını söyler.
Seyranî ve Âşık Ömer bu alanda ünlüdür.
C. ÂŞIK EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ
Âşık edebiyatı nazım türleri genellikle koşma ve semai nazım şekilleriyle söylenir. Konuları bakımından koşma ve semaiden ayrılır.
1. GÜZELLEME
İnsan, tabiat, aşk, sevgi sevgilinin güzelliklerinden bahseden şiirlerdir. Koşma nazım şekliyle yazılır.
Lirik şiirlerdir.
En önemli şairi Karacaoğlan’dır.
2. KOÇAKLAMA
Coşkun ve yiğitçe bir üslûpla yiğitlik, kahramanlık ve savaş konularını işler.
Epik şiirlerdir.
Koşma şeklinde söylenir.
Edebiyatımızda Köroğlu ve Dadaloğlu koçaklama şairi olarak tanınır.
3. TAŞLAMA
Bir kimseyi veya toplumun bozuk yönlerini eleştirmek için yazılan şiirlerdir.
Koşma nazım şekliyle yazılır.
Aşık Dertli, Bayburtlu Zihni, Ruhsati ve Develili Seyrani önemli taşlama şairleridir.
Divan edebiyatındaki adı hicviye’dir.
4. AĞIT
Sevilen bir kişinin ölümünden duyulan üzüntüyü dile getirmek amacıyla ve koşma nazım şekliyle yazılan şiirlerdir.
İslamiyet öncesindeki adı sagu, Divan edebiyatındaki adı “mersiye”dir.
Anonim halk edebiyatında da ağıtlar olmakla birlikte ağıtlar âşık tarzı Türk edebiyatına aittir.
Doğal afetler, ölüm, hastalık vb. çaresizlikler karşısında korku, heyecan, üzüntü, isyan gibi duyguları ifade eden ezgili ürünlerdir.
Ağıt söyleme işine ağıt yakma, ağıt söyleyenlere ise ağıtçı denilmektedir.
Koşma nazım şekliyle söylendiğine göre dörtlüklerden oluşur.
Kafiye şeması koşmadaki gibidir.
D. TEKKE EDEBİYATI NAZIM TÜRLERİ
Dinî-Tasavvufî Türk edebiyatına Tekke edebiyatı da denir.
Tekke Edebiyatı nazım türleri şunlardır:
1. İLÂHÎ
Allah aşkını konu edinen, Tanrıyı övmek, ona yalvarmak için yazılan/söylenen şiirlerdir.
Özel bir ezgiyle okunur.
İlâhîler tarikatlere göre türlü adlar alır: Mevlevîlerde âyin, Bektaşîlerde nefes, Alevilerde deme (deyiş, deme), diğer tarikatlerde de cumhur yada ilâhî denir.
Deme, Alevî ve Kızılbaş şairlerine aittir. Bestelenir. 8’li kalıpla söylenir.
İlâhîleriyle en çok Yunus Emre (XIII. yy.) ünlenmiştir.
İlâhî, yedili, sekizli ve on birli hece ölçüsüyle yazılır.
Dörtlük sayısı 3-7 arasındadır.
Kafiye düzeni koşmaya benzer: abab cccb dddb... İlk dörtlüğün uyak düzeni xbxb ya da aaab şeklinde de olabilir.
2. NEFES
Bektaşî şairlerinin yazdıkları tasavvufî şiirlerdir.
Nefeslerde genellikle tasavvuftaki vahdet-i vücut (varlığı birliği) kavramı anlatılır. Bunun yanı sıra Hz. Muhammet ve Hz: Ali için övgüler de söylenir.
Nefeslerde kalenderane ve alaycı bir üslûp göze çarpar.
Edebiyatımızda Pir Sultan Abdal nefesleriyle ünlüdür.
3. NUTUK
Tekke önderlerinin tarikate yeni giren dervişlere tarikatin ilkelerini öğretmek macıyla söyledikleri didaktik şiirlerdir.
4. DEVRİYE
İlâhîye benzer. Ezelden beri var olan insan ruhunun Allah’tan gelip tekrar Allah’a dönmesi düşüncesini işleyen şiirlerdir.
5. ŞATHİYE (ŞATHİYAT-I SOFİYANE)
Dinin ilkelerinden, inançlardan teklifsizce ve alaycı bir dille söz ediyormuş gibi söylenen şiirlerdir.
Görünüşte saçma sanılan bu şiirler aslında toplumun ve insanların eleştirisini yapmakta ve tasavvuf kavramlarını anlatmaktadır.
Bunlara genellikle Bektaşî şairlerinde rastlanır.
II. ARUZ ÖLÇÜSÜYLE YAZILAN HALK ŞİİRİ NAZIM BİÇİMLERİ ve TÜRLERİ
.................
YENİ TÜRK ŞİİRİ NAZIM BİÇİM ve TÜRLERİ
A. NAZIM BİÇİMLERİ
I. DÜZENLİ NAZIM BİÇİMLERİ
1. TERZA-RİMA
Servet-ı Fünun şairleri tarafından batıdan alınarak edebiyatımıza kazandırılmış nazım biçimidir.
Üç dizeli bentlerden oluşur, son bent tek dizeden meydana gelir.
Kafiye düzeni örüşük kafiyedir. aba bcb cdc e
2. SONE
Servet-i Fünun döneminde Fransız edebiyatından alınmıştır.
On dört mısradan oluşur.
Özellikle lirik konular işlenir.
Kafiye şeması: abab abba ccd ede
3. TRİYOLE
On mısralı bir nazım biçimidir. aaaa aabb bb
4. BALAD
14. yy.da doğmuş dans şarkısıdır.
Gülünç ve acıklı olayları dile getiren şiirlerdir.
Bir çeşit manzum masaldır.
Üç uzun bir kısa bentten (sunu parçası) oluşur.
Genellikle çapraz kafiye kullanılır.
Edebiyatımızda fazla yaygın değildir.
5. SERBEST MÜSTEZAT
Müstezat’ın daha özgürce kullanılmış biçimdir. Servet-ı Fünun ve Fecr-ı Ati şairlerince kullanılmıştır. Serbest müstezatta nazım nesre yaklaştırılmıştır, belirli bir kafiyeleniş görülmez.
6. MENSUR ŞİİR
Düz yazı şiirdir. Özellikle seci (düzyazıda iç kafiye) ve alliterasyonlarla (belirli ünsüzlerin tekrarı) yazılır. Edebiyatımıza Halit Ziya Uşaklıgil (Mensur şiirler, Mezardan sesler) tarafından kazandırılmıştır.
7. ÇAPRAZ UYAK
8. SARMA UYAK
9. ÖRÜŞÜK UYAK
10. DÜZ UYAK
11. HALK ŞİİRİNDEN ALINAN NAZIM BİÇİMLERİ
II. SERBEST DÜZENLİ NAZIM BİÇİMLERİ
A. EŞİT DÜZENLİ BİÇİMLER
1. ÜÇLÜLER
Üçlük: Üç mısradan meydana gelen mazım birimidir. Bu birim Batı etkisindeki Türk edebiyatı nazım biçimlerinde kullanılır.
2. DÖRTLÜLER
Dörtlük: Dört mısralık nazım birimidir. Daha çok Halk edebiyatı ürünlerinde kullanılan bir nazım birimidir..
3. BEŞLİLER
4. ALTILILAR
5. YEDİLİLER
6. SEKİZLİLER
B. KARIŞIK DÜZENLİ BİÇİMLER
C. SERBEST NAZIM
Genel anlamda ölçü ve uyak kurallarına bağlı olmayan şiirdir. Serbest şiir Türk edebiyatına Servet-i Fünun döneminde Batı edebiyatından alınarak yeni Türk şiirine uygulanmış bir biçimdir.
Serbest şiirde dizelerin uzunluk kısalıkları, uyak, redif, uyak düzeni, nazım birimi gibi nazmın bağlayıcı unsurları önemsenmez. Hatta bu unsurlardan mümkün olduğunca kaçılır. Ama tamamen kafiyesiz ve redifsizdir de diyemeyiz.
Serbest şiirde bu şekil serbestliğinin yanı sıra içerik bakımından da bir serbestlik vardır. Nazmın belli kalıplarına uyularak yazılan/söylenen şiirlerde konularda belli ve sınırlıdır. Serbest şiirde ise konular sınırsızdır.
Bunların yanında serbest şiirin okuyucusu da serbesttir. Her şiir sever aynı şiiri aynı şekilde değerlendirmez. Kimisinin hoşlandığı şiirden kimileri hoşlanmaz. Ama nazımda (Divan şiiri, Türk halk şiiri, Âşık tarzı Türk şiiri...) beğeni ve takdir bakımından çoğunlukla bir ortaklık vardır.
III. DİVAN ŞİİRİNDEN GELİŞTİRİLEN NAZIM BİÇİMLERİ
B. NAZIM TÜRLERİ
Yeni Türk şiirinde şiirler işledikleri konulara göre türlere ayrılırlar. Bu sınıflandırma da batı edebiyatından etkilenilerek yapılmıştır.
1. EPİK ŞİİR
Kahramanlık şiirleri
Epik kelimesi epope (destan) kelimesinden gelir.
Bil milletin hayatını yakından ilgilendiren ve etkileyen tarih ve toplum olayları ile ilgili kahramanlıkları dile getiren destansı şiirlere epik şiir denir.
Olağanüstü olaylar ve kahramanlılar dikkat çeker.
İptida Bağdat'a sefer olanda
Dalkılıç yazıldı, çıktı Genç Osman
Askerin bir ucu göründü Van'dan
Kılıcın kabzası görünmez kandan
Bağdat'ın içine girilmez yastan
Her ana doğurmaz böyle bir aslan
Kelle koltuğunda geliyor Kars'tan
Şehitlere serdar oldu Genç Osman.
Epik şiirler doğal ve yapay olarak ikiye ayrılır.
1. Doğal epik şiir
Milletlerin hayatını etkileyip derin izler bırakan tarihi olayları, kahramanlık yönü ile işleyen manzum hikâyelerdir.
Halk şairleri tarafından söylenir (anonim), daha sonra da sanatçılar tarafından derlenip yazıya aktarılır.
Oğuz Kağan-Türk; İliada ve Odyssea-Yunan (Derleyeni Homeros); Kalevala-Fin; İgor-Rus; Ramayana ve Mahabharata-Hint; Nibelungen-Alman; Gılgamış-Sümer; Şinto-Japon; Chanson de Roland-Fransız; Eneid-Latin (Derleyeni Vergilius);
2. Yapay epik şiir
Yakınçağdaki milletlerin hayatlarına ait tarih ya da toplum olaylarını anlatan şiirlerdir. Belli bir şair tarafından kaleme alınan destanlardır.
Öfkeli Orlando-Ariosto, İtalyan; Kurtarılmış Kudüs-Tasso, İtalyan; Şehname-İran (Derleyeni Firdevsi); Kaybolmuş Cennet- Milton, İngiliz; Andriade-Voltaire, Fransız; Aeneis-Vergilius, Latin; Üç Şehitler Destanı-F. H. Dağlarca, Türk; Çanakkale Şehitleri-M. Akif Ersoy, Türk; Cabbaroğlu Mehmet Bey- Attila İlhan, Türk
Şüheda gövdesi, bir baksana dağlar taşlar...
O rükû olmasa, dünyada eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilâl uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa duşmuş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi...
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe!” desem, sığmazsın. (M. Âkif; Çanakkale Şehitlerine)
Benden selâm olsun Bolu Beyi’ne
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
At kişnemesinden kargı sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir
Düşman geldi tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfek icad oldu mertlik bozuldu
Eğri kılıç kında paslanmalıdır (Köroğlu)
2. LİRİK ŞİİR
Kişisel duygularla birlikte dini ve milli duyguları işleyen, sanatçının duygularını coşkulu bir şekilde ifade ettiği şiirlerdir.
Coşkulu ve akıcıdır. İçtenlik ve feryat içerir.
İnsanda coşku, güzellik sevgisi vb. duygular uyandırır.
Lir eski Yunan’da bir saz ismidir. Eski Yunan’da şiirler bu saz eşliğinde söylenirdi. Lirik şiir de işte bu saz eşliğinde söylenen şiirlerdir.
Türk edebiyatında koşma, semai, varsağı, ağıt, mersiye, ilâhî, münacat gibi şiirler lirik şiire örnektir.
Eski Yunan edebiyatında Sappho ve Alkaios, Divan edebiyatında Fuzuli, Baki ve Baki; Halk edebiyatında Yunus Emre, Karacaoğlan; yeni edebiyatta ise Cenap Şahabettin, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Cahit Sıtkı Tarancı gibi şairler lirik şiirler yazmışlardır.
Geceleyin bir ses böler uykumu.
İçim ürpermeyle dolar: -Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki ben onu,
Âşıkıyım beni çağran bu sesin. (A. Kutsi Tecer; Nerdesin)
Yeşil pencerenden bir gül at bana
Işıklarla dolsun kalbimin içi.
Geldim işte mevsim gibi kapına,
Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ.
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak
Ben aşkımla bahar getirdim sana.
Tozlu yollardan geçtiğim uzak
İklimden şarkılar getirdim sana. (Ahmet Muhip Dıranas; Serenad)
3. DİDAKTİK ŞİİR
Öğretici, bilgi verici şiirlerdir.
Belirli bir fikri aşılamak, anlatmak ve öğüt vermek amacıyla yazılan öğretici nitelikli şiirlerdir
Manzum hikâyeler, hicivler, tekke şiiri ve fabllar bu bölümde incelenebilir.
Edebiyatımızda Nâbî, Ziya Paşa, Tevfik Fikret, Mehmet Âkif, Ziya Gökalp bu tür şiirler yazmıştır.
Edebiyatımızda ilk didaktik şiir olarak Yusuf Has Hacip’in Kutadgu Bilig adlı eseri kabul edilir.
4. SATİRİK ŞİİR
Kişilerin, toplumların, inançların aksayan, beğenilmeyen ve istenmeyen yönlerini eleştiren şiirlerdir.
Satirik şiirde zekice, ince bir alay ve komiklik öğesi de vardır.
Halk edebiyatında taşlama, Divan edebiyatında ise hicviye adını alır.
Divan edebiyatında Nef’î, Bağdatlı Ruhî, Şeyhi, Ziya Paşa, Şair Eşref; Halk edebiyatında Dertlî, Bayburtlu Zihnî, Develili Seyranî yer almaktadır.
“Kırık çanağı yok ayran içecek
Kahveye gelir de fincan beğenmez.”
5. PASTORAL ŞİİR
Tabiat, dağlar, kır hayatı ve çobanlarla ilgili şiirlerdir.
Tabiat güzellikleri, dağlar, bunlara karşı duyulan ilgi, çobanların hayatındaki ilgi çekici olaylar, onların maceraları ve kır hayatı işlenir
Sade, süsten ve özentiden uzak bir dil kullanılır.
Edebiyatımızda ilk pastoral şiiri Abdülhak Hamit Tarhan, Sahra ismiyle yazmıştır.
Kemalettin Kamu (Bingöl Çobanları), Faruk Nafız Çamlıbel (Çoban Çeşmesi), Behçet Necatigil (Kır Şarkısı) diğer pastoral şiir yazarlarımızdır..
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlayan bağlar,
Ne söyler su dağa çoban çeşmesi.
O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi. (F. Nafiz; Çoban Çeşmesi)
Daha deniz görmemiş bir çoban çocuğuyum.
Bu dağların eskiden aşinasıdır soyum.
Bekçileri gibiyiz “eben ced” buraların,
Bu tenha derelerin, bu vahşi kayaların
Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi
Her gün aynı pınardan doldurup testimizi
Kırlara açılırız çıngıraklarımızla.
Kırlarda buluşuruz, karımız, kızımızla. (Kemalettin Kamu; Bingöl Çobanları)
İki bölümde incelenebilir
İdil
Kır hayatının güzelliklerini anlatan şiirlerdir.
Eglog
Birkaç çobanın karşılıklı konuşmalarını anlatan pastoral şiirlerdir.
6. DRAMATİK ŞİİR
Acıklı ve üzüntü verici olayları işleyen şiirlerdir.
Manzum tiyatro eserlerinde görülen şiir örnekleridir.
Klâsik komedya ve trajedide bu tür şiir görülür. Dolayısıyla dramatik şiir tiyatroda trajedi ve komedi olmak üzere ikiye ayrılır.
Edebiyatımızda Namık Kemal, Abdülhak Hamit Tarhan, Faruk Nafiz Çamlıbel, Necip Fazıl bu türün başarılı isimleridir.
1. Trajedi
Hayatın acıklı yönlerini sahneye koymak, ahlâk ve erdem örneği vermek için yazılan manzum tiyatro eserleridir.
Manzum olarak yazılır.
Perde yoktur, beş bölümden oluşur.
“Üç birlik kuralı” denilen yer, zaman ve olay birliği vardır.
Konular tarihten ve mitolojiden seçilir.
Elli kişiden oluşan bir koro vardır.
Seyircinin acıma ve korku gibi duyguları coşturulur.
Kahramanlar seçkin, soylu kişilerle Tanrı ve tanrıçalardır. Toplumdaki sıradan kişilere kahraman olarak yer verilmez.
Kötü ve bayağı söz ve konuşmalar kullanılmaz.
Korkunç ve çirkin olalar sahnede gösterilmez, bu olayları haberciler aktarır.
Kahramanların yaşamında genel olarak mutlu ve güzel bir yaşamdan kötü bir duruma düşüş vardır.
2. Komedi
Güldürme amacı güden, aynı zamanda düşündürerek hayatın gülünç yanlarını konu edinen tiyatro eserleridir.
Toplumsal çelişkilerin gülünç yanları ele alınır.
Konu yaşamdan ve günlük olaylardan seçilir.
Her seviyeden insan komedide yer alabilir.
Olaylarda, dil ve anlatımda soyluluk aranmaz.
Her türlü söz ve söyleyişe yer verilir.
Öldürme, yaralama gibi olaylar sahnede canlandırılabilir.
Üç birlik kuralına uyulur.
Genellikle beş perdedir.
Dram
19. yy.da romantik edebiyat devrinde, tragedyanın belli kurallarını kırmak amacıyla meydana getirilen tiyatro türüdür.
Başlıca özellikleri:
Zaman ve yer birliğine uyma zorunluluğu yoktur.
Hem acıklı hem de komik olaylar, hayatta olduğu gibi, bir arada bulunabilir.
Vakalar tarihin herhangi bir devrinden ya da günlük hayattan alınabilir.
Kişiler her sınıf halk arasından seçilebilir.
Çirkin görülen olaylar (vurma, öldürme, yaralama gibi) dahi sahnede oluş hâlinde gösterilebilir.
Hem nazımla hem de nesirle yazılabilir.
Gerçeğe uygunluk önemlidir.
Teşekürler gerçekten çok işime yaradı 🙏
YanıtlaSil