23 Aralık 2011

CÜMLENİN ÖĞELERİNİ BULURKEN GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI GEREKEN HUSUSLAR


Bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği, bir hareketi, bir durumu tam olarak bir yargı halinde anlatan kelime veya kelime gruplarına cümle denir. Cümlenin olabilmesi için bir çekimli isim veya fiili olması gerekir. “Git.”, “Öğretmenim.” Tek bir kelime oldukları halde özne ve yüklemden meydana geldikleri ve yargı bildirdikleri için cümledir. “Türk atlarının geçtiği yoldan” kelime grubu ise dört kelimeden oluştuğu halde yargı içermediği için cümle sayılmaz. Sonuna “gittik” şeklinde çekimli bir fiil getirilirse cümle olur.

Cümlenin öğeleri bulunurken göz önünde bulundurulması gereken hususlar şunlardır:
1- Cümlenin temel öğeleri yüklem ve öznedir. Şayet bu öğeler yoksa o kelime grubu cümle değildir. Bu sebeple edilgen çatılı cümlelerde “Cam kırıldı.” örneğinde olduğu gibi “cam” nesne (eylemden etkilenen varlık) olduğu halde cümlenin temel öğelerinden özne bulunmadığı için özne kabul edilir ve bu tip özneler “sözde özne” olarak nitelendirilir. Şayet cümle “Cam top oynayan çocuklar tarafından kırıldı.”şeklinde olursa fiilin çatısı edilgen olduğu için kırma eylemini çocukların yaptığı söylendiği halde “top oynayan çocuklar tarafından” özne değildir; bu tür öğeler zarf tümlecidir. Bazı dil bilgisi kitaplarında bu tip öznelerden "örtülü özne" diye bahsedilmektedir. Sözde özne dışında gerçek ve gizli olmak üzere iki özne çeşidi daha vardır. Gizli özne yüklemin sonundaki şahıs ekinden hareketle bulunur.
2- Öğeler bulunurken önce yüklem, ikinci olarak özne bulunur. Daha sonra cümlede anlatılanlara göre yardımcı öğelerden nesne, dolaylı tümleç ve zarf tümleci bulunur. Yardımcı öğelerin bulunmasında herhangi bir sıra söz konusu değildir. Ama genel olarak nesne, dolaylı tümleç ve zarf tümleci şeklinde bir sıralama uygulanmaktadır. Yüklem ve öznenin bulunma sırasına uyulmadığı zaman hata yapma ihtimali artar.
3- Öğeleri bulurken hangi soruların yöneltileceği iyi bilinmelidir. Özne ve belirtisiz nesne “ne, kim”, belirtili nesne “neyi, kimi”, dolaylı tümleç “nereye, nerede, nereden; kime, kimde, kimden; neye, neyde, neyden ...”, zarf tümleci ise “nasıl, niçin, neden, ne zaman, ne kadar, neyle, ne şekilde, ne biçim, ne gibi, kimle, neyle ...” soruları sorularak bulunur.
4- Özne ve belirtisiz nesne yalın halde, belirtili nesne belirtme (-i), dolaylı tümleç ise yönelme (-e), bulunma (-de) ve uzaklaşma (-den) hallerinde bulunur. Fakat bazı durumlarda zarf tümleçleri de –e, -de, -den hal eklerini alabilirler. Öğelerin hangi ekleri aldıklarını bilmek büyük kolaylık sağlamakta ve birçok yanlışı engellemektedir. Özne eylemi yapanı, nesne eylemden etkileneni, dolaylı tümleç olayın geçtiği yeri ve zarf tümleci de eylemin hangi şartlarda, nasıl, ne zaman meydana geldiğini bildirir.
5- Yüklem bulunduktan sonra yükleme “ne” veya “kim” sorularak özne bulunur. Diğer öğeleri bulurken soruları özne ile yükleme birlikte sormak gerekir. Sadece yükleme sorulursa özneyi belirtisiz nesne ile karıştırma söz konusu olabilir. Bunları birbirine karıştırmamak için yüklemin belirttiği işi yapanın özne, yapılan işten etkilenenin de nesne olduğunu göz önünde bulundurmalıyız. 
6- Öğeleri doğru olarak tespit edebilmemiz için kelime grupları, ismin hal ekleri, fiil çatısı, fiil çekimleri, fiilimsiler, birleşik fiil, ek-fiil, cümle çeşitleri gibi dil bilgisinin diğer konuları hakkında bilgi sahibi olmamız gerekir.
7- İsim cümlelerinde nesne bulunmaz. “Bu konuyu arkadaşların bilmemektedir.” cümlesinin yüklemi isim olduğu halde nesne almıştır. Yüklemi isim-fiil olan bu gibi cümlelerde nesne bulunabilir. “İlkbaharda havalar çok güzeldi.” bir isim cümlesidir, bu yüzden “güzel olan ne?” sorusuna cevap olarak verilen “havalar” öznedir.
8- İsim cümlelerinin öğelerini bulurken yüklemin çok sayıda kelimeden meydana gelebileceğini unutmamalıyız. Fiil cümlelerinin yüklemi birkaç kelimeden oluşurken isim cümlelerinde durum farklı olabilir. “Ali sınıfın en arka sırasında oturan neşeli bir öğrencidir.” cümlesinin yüklemi “en arka sırasında oturan neşeli bir öğrencidir.” kelime grubudur. Fiil cümlesinde yükleme “nasıl” sorusunu sorarsak zarf tümlecini buluruz. Buradaki cümlenin yüklemini “öğrencidir” sanarak “Ali nasıl öğrencidir?” diye bir soru sorsak “en arka sırasında oturan neşeli bir öğrencidir.” cevabını alırız. Oysa burada sıfat tamlamasının ismine soru yöneltilmiş ve sıfat grubu zarf sanılmıştır.
9- Kelime grupları öğeler bulunurken asla parçalanmaz. Aynı şekilde birleşik fiiller de bölünmez. 
10- Türkçe’de cümlenin öğeleri arasında bir de edat tümlecinin varlığından söz edilir. Türü ne olursa olsun fiili niteleyen kelime veya kelime grubu cümlede zarf tümleci olarak kabul edilir. “Kitabı sizin için aldım.” cümlesindeki “sizin için” edat grubudur. ÖSS’de bu kelime grubunun cümlenin hangi öğesi olduğu sorulur ve seçenekler arasında edat tümleci de varsa tabii ki edat tümleci sayılır; ama genellikle ÖSS’de bu tip tartışmalı konular sorulmaz ya da seçenekler arasında edat tümleci verilmez.
11- Cümleden çıkarıldığı zaman anlamda bir bozukluk meydana getirmeyen kelime veya kelime gruplarına arasöz/aracümle denir. Cümlenin öğeleri bulunurken bu tip kelime ve kelime grupları cümle dışı unsur sayılır. “Kitap okuyanlardan biri, emekli öğretmen Zeki Bey, ağır ağır, yerinden kalktı.” cümlesinde “emekli öğretmen Zeki Bey” arasözdür. “Kitap okuyanlardan biri” öğesinin açıklayıcısıdır. Arasöz/aracümlelerin başında ve sonunda virgül veya tire (kısa çizgi) vardır.
12- Hitaplar da cümle dışı unsurdur. “Ey Türk geçliği! Birinci vazifen Türk istiklâl ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” cümlesinin öznesi “Ey Türk geçliği!” değil, “birinci vazifen”dir.
13- Bir başka cümle dışı unsur iki cümleyi birbirine bağlayan bağlaçlardır. “Çok anlattım ama dinletemedim” cümlesinde “ama” bağlacı cümle dışı unsurdur. Nesne, özne, dolaylı tümleç ve zarf tümleçlerini birbirine bağlayan bağlaçlar cümle dışı unsur değildir.
14- Öğeleri ayrılmış bir cümlenin unsurlarını kolayca bulabilirsiniz. Bu da öğelere doğru ayırmanın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
15- Özellikle şiirlerde mısralarda önce kaç cümle olduğunu tespit etmek gerekir. Yüklem sayısı kadar cümle olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
16- Şiirlerde unsurları ayrılan gruplar aynı öğe sayılır. 
17- Devrik cümleler, kurallı cümle haline getirildikten sonra öğeleri daha kolay bulunur. Soru cümlelerinin öğeleri cevap cümlesine çevrildikten sonra daha sağlıklı bulunur.
18- Türkçe'de vurgulu öğe yüklemden önceki ilk kelimedir. "Bu şiiri törende arkadaşımız okudu." cümlesinde "arkadaşımız" vurgulanırken "Arkadaşımız bu şiiri törende okudu." cümlesinde "törende" öğesi önem kazanmaktadır.
19- "Dışarı, içeri, ileri, geri ..." gibi zarflar yüklemin yönünü belirttikleri için zarf tümleci olur. Şayet bunlar yönelme halinde olursa o zaman dolaylı tümleç olur. "Ali az önce dışarı çıktı." cümlesinde "dışarı" zarf tümleci olduğu halde ""Ali az önce dışarıya çıktı." cümlesinde "dışarıya" kelimesi dolaylı tümleçtir. Oysa iki cümle arasında anlam bakımından hiçbir fark yoktur. Bu da bize cümlenin öğelerinin aldığı ekleri bilmenin önemi göstermektedir.
20- Bu bilgileri okuduğunuz herhangi bir metinde denemeye çalışınız. Cümle öğelerini öğreten kitaplarda örnekler oldukça basittir. Bu da öğrencilerin yazılılarda yeterince başarılı olamamalarına yol açmaktadır. Uygulamada verilen cümlelerde bu husus mümkün olduğu kadar dikkate alınmıştır.




CÜMLE ÖĞELERİ İLE İLGİLİ UYGULAMA
I-  Aşağıdaki cümlelerin öğelerini bulunuz.
a.     Oktay büzüldüğü köşede dişleri birbirine çarpa çarpa onu seyrediyordu.
b.     Bir de baktım ki adam boylu boyunca yerde yatıyor.
c.     Karagöz gibi ortaoyunu da güldürmeyi ve güldürerek insanların aksak yönlerini iğnelemeyi gaye edinmiştir.
d.    Ana düşünceyi bir duvar olarak düşünürsek bu duvarın tuğlaları da yardımcı düşüncelerdir.
e.     Bir yazarın sıkıntılarını ne bilir okuyucu!
f.      Bu yazarın dramlarında kişiler, durumlarına karşı koymaz, onu değiştirmek için savaşmazlar.
g.     Sanat eserinde yalnız hayattan alınmış öğeler kullanılmalıdır.
h.     Yukarıdaki cümleden aşağıdaki yargılardan hangisine varılabilir?
i.       Bir sergide seyircilerden biri Picasso’nun tablolarından birine bakarak “Bu ne biçim balık?” deyince, Picasso “Balık değil, resim.” der.
j.       Şeyh Galib divan edebiyatımızın son büyük şairidir.
k.     “Hâlâ unutamam o garip çocuğu
l.       Gönlüne acı salan hasta çocuğu”
m.   Doğrusu bu kadar erken geleceğini hiç ummuyorduk.
II- Öğelerine ayrılmış cümlelerin öğelerinin adlarını yazınız.

a) Başkaları / oralara / başka yollardan geçerek / gelirlerdi.
b) Geçenlerde tenha bir gece gezintisinde, / unutulmuş zannettiğim bazı mısraların mehtaptan cesaret alan titrek kış kuşları gibi birden hafızamın uzak dalları üzerinde ötüştüklerini / duydum.
c) Burçin / deminki düşüncesini ne kadar hafif kaldığını, bu küçük çocuğun düşüncesiyle ne kadar üstün olduğunu / anladı.
d) Kalıntıların resimleri / bunu / asla / bana / anlatamazdı; / çünkü / yapı sanatının kesitinde / bunlar / çok daha ince / görünürler.
e) Aşağıdaki cümlelerde / ne gibi / noktalama ve imlâ yanlışı / yapılmıştır?
f) Cebinden çıkardığı bir çakıyla / ince bir dalı / keserek / yontmaya başladı.
g) Bâbıâli'de Vatan gazetesinde fıkra yazarlığı yaptığı sıralarda / haftalık İttihad gazetesini / çıkardı.
h) Yorgun Savaşçı” / aslında / güzel bir eserdir.
i) Güzel güzel okuduğu günlerdi / askere gitmeye / karar vermiş.
j) Tartışma, / okuyucu veya dinleyiciyi belli bir düşünceye ve davranışa yönlendirmek için karşıt düşünce veya önerileri çürütmek, değiştirmek amacıyla başvurulan anlatım biçimidir.
k)  Tarihim, / şerefim, / şiirim / her şeyim;
Yer yüzünde / yer / beğen:
Nereye dikilmek istersen, /
Söyle, / seni / oraya / dikeyim!
l) “Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri
Atlarımız / çözüldü / girdik / handan  içeri
Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya /
Toplanmıştı / garipler / şimdi / kervansaraya"
m) Bir sanatçı için, romanı, şiiri ya da öyküsü konusunda bilgiler vermek, o yapıtı nasıl yazdığını, orada neler söylemek istediğini anlatmaya girişmek, / hem / boş bir çaba / hem de / okura karşı / saygısızlıktır.


I- Aşağıdaki cümlelerin öğelerini bulunuz.
a) Oktay büzüldüğü köşede dişleri birbirine çarpa çarpa onu seyrediyordu.
Oktay: özne
büzüldüğü köşede: Dolaylı tümleç
dişleri birbirine çarpa çarpa: Zarf tümleci
onu: B'li nesne
seyrediyordu: Yüklem

b) Ben (gizli özne) Bir de (zarf tümleci) baktım (yüklem) ki (cümle dışı unsur) adam (özne) boylu boyunca (zarf tümleci) yerde (dolaylı tümleç) yatıyor. (yüklem)
c) Karagöz gibi ortaoyunu da güldürmeyi ve güldürerek insanların aksak yönlerini iğnelemeyi gaye edinmiştir.
Karagöz gibi: zarf tümleci
ortaoyunu: özne
 
da: cümle dışı unsur
güldürmeyi ve güldürerek insanların aksak yönlerini iğnelemeyi: B'li nesne 
gaye edinmiştir: yüklem
d) Ana düşünceyi bir duvar olarak düşünürsek bu duvarın tuğlaları da yardımcı düşüncelerdir.
Ana düşünceyi bir duvar olarak düşünürsek: zarf tümleci
bu duvarın tuğlaları da: özne
yardımcı düşüncelerdir: yüklem
e) Bir yazarın sıkıntılarını ne bilir okuyucu!
Bir yazarın sıkıntılarını:belirtili nesne
ne bilir: yüklem
okuyucu: özne

f)Bu yazarın dramlarında kişiler, durumlarına karşı koymaz, onu değiştirmek için savaşmazlar.
Bu yazarın dramlarında kişiler: özne (bu yazarın dramındaki kişiler kastediliyor; aksi halde "bu yazarın dramında" dolaylı tümleç olur)
Durumlarına: dolaylı tümleç
karşı koymaz: yüklem
onu değiştirmek için: zarf tümleci
savaşmazlar: yüklem

g) Sanat eserinde yalnız hayattan alınmış öğeler kullanılmalıdır.
Sanat eserinde: dolaylı tümleç
yalnız: zarf tümleci
hayattan alınmış öğeler: özne
kullanılmalıdır: yüklem

h) Yukarıdaki cümleden aşağıdaki yargılardan hangisine varılabilir?
Yukarıdaki cümleden: dolaylı tümleç
aşağıdaki yargılardan hangisine: dolaylı tümleç
varılabilir: yüklem

i) Bir sergide seyircilerden biri Picasso'nun tablolarından birine bakarak "Bu ne biçim balık?" deyince, Picasso "Balık değil, resim." der.
Bir sergide seyircilerden biri Picasso'nun tablolarından birine bakarak "Bu ne biçim balık?" deyince: zarf tümleci
Picasso: özne
"Balık değil, resim." belirtisiz nesne
der: yüklem

j) Şeyh Galib divan edebiyatımızın son büyük şairidir.
Şeyh Galib: özne
divan edebiyatımızın son büyük şairidir: yüklem

k) "Hâlâ unutamam o garip çocuğu
Gönlüne acı salan hasta çocuğu"
"Hâlâ: zarf tümleci
unutamam: yüklem
o garip çocuğu: belirtili nesne
Gönlüme acı salan hasta çocuğu": belirtili nesne
("o garip çocuğu" nesnesinin açıklayıcısıdır; cümle dışı unsur olarak da düşünülebilir)
l) Doğrusu bu kadar erken geleceğini hiç ummuyorduk.
Doğrusu: zarf tümleci
bu kadar erken geleceğini: belirtili nesne
hiç: zarf tümleci
ummuyorduk: yüklem
II- Öğelerine ayrılmış cümlelerin öğelerinin adlarını yazınız. Öğeler altlarında sırayla verilmiştir.
m) Başkaları / oralara / başka yollardan geçerek / gelirlerdi.
özne, dolaylı tümleç, zarf tümleci, yüklem
n) Geçenlerde tenha bir gece gezintisinde, / unutulmuş zannettiğim bazı mısraların mehtaptan cesaret alan titrek kış kuşları gibi birden hafızamın uzak dalları üzerinde ötüştüklerini / duydum.
dolaylı tümleç, belirtili nesne, yüklem
o) Burçin / deminki düşüncesini ne kadar hafif kaldığını, bu küçük çocuğun düşüncesiyle ne kadar üstün olduğunu / anladı.
özne, belirtili nesne, yüklem
p) Kalıntıların resimleri / bunu / asla / bana / anlatamazdı; / çünkü / yapı sanatının kesitinde / bunlar / çok daha ince / görünürler.
yüklem, belirtili nesne, zarf tümleci, dolaylı tümleç, yüklem; cümle dışı unsur, dolaylı tümleç, özne, zarf tümleci, yüklem
q) Aşağıdaki cümlelerde / ne gibi / noktalama ve imlâ yanlışı / yapılmıştır?
dolaylı tümleç, zarf tümleci, sözde özne, yüklem
r) Cebinden çıkardığı bir çakıyla / ince bir dalı / keserek / yontmaya başladı.
O: gizli özne, zarf tümleci, belirtili nesne, zarf tümleci, yüklem (ayrıca "Cebinden çıkardığı bir çakıyla ince bir dalı keserek / yontmaya başladı." şeklinde öğelere ayrılarak gizli özne, özne, zarf tümleci, yüklem olabilir)
s) Bâbıâli'de Vatan gazetesinde fıkra yazarlığı yaptığı sıralarda / haftalık İttihad gazetesini / çıkardı.
O: gizli özne, zarf tümleci, belirtili nesne, yüklem
t) Yorgun Savaşçı" / aslında / güzel bir eserdir.
özne, zarf tümleci, yüklem
u) Güzel güzel okuduğu günlerdi / askere gitmeye / karar vermiş.
O: gizli özne, yüklem, dolaylı tümleç, yüklem
v) Tartışma, / okuyucu veya dinleyiciyi belli bir düşünceye ve davranışa yönlendirmek için karşıt düşünce veya önerileri çürütmek, değiştirmek amacıyla başvurulan anlatım biçimidir.
özne, yüklem
k) Tarihim, / şerefim, / şiirim / her şeyim; /
Yer yüzünde / yer / beğen:
Nereye dikilmek istersen, /
Söyle, / seni / oraya / dikeyim!
Sen: gizli özne, Sen: gizli özne, yüklem, Sen: gizli özne, yüklem, Sen: gizli özne, yüklem, Sen: gizli özne, yüklem
Sen: gizli özne, dolaylı tümleç, belirtisiz nesne, yüklem
zarf tümleci
Sen: gizli özne, yüklem, ben: gizli özne, belirtili nesne, dolaylı tümleç, yüklem

l) "Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri (Bu mısralarda üç cümle vardır.)
Atlarımız / çözüldü / girdik / handan  içeri
Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya /
Toplanmıştı / garipler / şimdi / kervansaraya"
zarf tümleci
sözde özne, yüklem, yüklem,  zarf tümleci
zarf tümleci
yüklem, özne, zarf tümleci, dolaylı tümleç

m) Bir sanatçı için, romanı, şiiri ya da öyküsü konusunda bilgiler vermek, o yapıtı nasıl yazdığını, orada neler söylemek istediğini anlatmaya girişmek, / hem / boş bir çaba / hem de / okura karşı / saygısızlıktır.
özne, cümle dışı unsur, yüklem, cümle dışı unsur, yüklem

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder