25 Kasım 2011

SÖZCÜKTE ANLAM ÖZELLİKLERİ 1



                Dilin anlamlı en küçük parçası sözcüktür. Sözcükler dilde kullanımlarına göre bir ya da birden çok anlam kazanabilirler.

Anlam Daralması: Sözcüğün önceden karşıladığı anlamın sadece bir bölümünü ifade eder hale gelmesine anlam daralması denir.
Yemiş & incir     davar & küçükbaş hayvan  il & şehir

Anlam Genişlemesi: Bir varlığın bir bölümünü anlatan, kullanış alanları sınırlı olan sözcüklerin zamanla o varlığın bütününü ifade eder hale gelmesine denir.

Ödül & her türlü yarışma         yüz & yorgan, su….

Tek Anlamlılık: Sadece tek anlama gelen bu anlamın dışında başka anlam ifade etmeyen sözcüklere denir. Kiremit, subay…

Çok Anlamlılık: Birden çok durum ya da kavramı ifade eden, birden çok anlamda kullanılan sözcüklere denir.
Gün biraz yükselince yola çıktık.  
Gün vurdukça perdeler solmuş.
Bütün gün durmadan çalıştılar.
Buraya geleli üç gün oldu.

1. Hangisinde “barınmak” sözcüğünün anlamıyla kullanımı birbirine uymamaktadır? Kelimede çok anlamlılık 01
A) Bir yerde yaşamak, yaşamını sürdürmek: Burası yılın her mevsiminde gemilerin barınabileceği bir yerdi.
B) Çevresiyle uyumlu, dirlik içinde yaşamak: Çalıştığı yerlerin hiçbirinde barınamadı.
C) Bir yerde etkili olmak, gelişecek ortam bulmak: Çağdışı anlayışların burada barınamayacağını görmüştü.
D) Doğa etkilerinden korunmasını sağlayacak bir yere sığınmak: Soğuk havalarda barınmak için kendine bir yer arıyordu.
E) Yerleşmek için uygun koşullar bularak oturmak: Koskoca kentte bir yer bulup, barınamadılar.

Gerçek Anlam: Kelimenin aklımıza gelen ilk anlamına denir.
Bir taşla koca camı kırdırn.
Kardeşim hep ince uçlu kalem kullanır.
Çocuk ağır kutulardan birini güçlükle taşıyordu.
Dün kaybettiği kalemini kütüphanede bulmuş.

Yan Anlam:Bir sözcüğün dilde zamanla kazandığı ikinci anlamdır
Suya dik gelen ışık kırılır.           İki yıl hukukta okudu.
Lisedeyken iyi zeybek oynardım.

Mecaz Anlam: Bir kelimenin gerçek ve yan anlamlarından tamamen farklı bir anlamda kullanılmasıdır.
Gönül almayı bilen, ince biriydi.
Ne düşündüğü gözlerinden okunuyordu.
Söylediği ağır sözler hepimizi çok kırmıştı.
Bu şiirler duygusal yönden eksik bulduğum şiirlerdir.

2.Hangisinde “bulmak” kelimesi farklı anlamdadır?
A) Kristof Kolomb Amerika’yı buldu.
B) Roald Amundsen, Güney Kutbunu buldu.
C) Thomas Edison ampulü buldu.
D) Robert Koch, kendi adıyla anılan basili buldu.
E) Pierre Curie ve eşi radyumu buldu.

3.  I. Bu roman bizi ortaçağ Avrupa’sına götürüyor.
   II. Kardeşini bu akşam tiyatroya götürecekmiş.
  III. Dinlediğim müzik beni yıllar öncesine götürdü.
  IV. Ellerini, ağrıyan başına götürdü.
“götürmek” sözcüğünün aynı anlamda kullanıldığı iki cümle, aşağıdakilerden hangisinde bir arada verilmiştir?
A)I. ve II.   B)I. ve III.     C)I. ve IV.    D)II. ve III.      E) III. ve IV. 

4.”Kıyıya dikine inen bu sokak gül kokuyor, hanımeli kokuyordu; ama insan kokmuyordu.” Cümlesindeki “insan kokmamak” sözü, gerçek anlamının dışında kullanılmıştır. Hangisinde benzer bir kullanım vardır?
A) Denizin yarattığı bu güzelliklerde göz nuru yoktu.
B) Yalılarda oturanların inceli kalınlı seslerini işitiyorduk.
C) Deniz küçük dalgalıydı, kıyılar sebze atıklarıyla doluydu.
D) Kıyı boyunca yürürken resimden, müzikten konuştuk.
E) Gezintiden dönenlerin neşelerine diyecek yoktu.

5. I. Onun bu pişkinliğine bir anlam veremedik.                                                                        II. Çoğunluk sağlanamadığı için toplantı ertelendi.                                            III. Cesaretinin kırılmasına sen sebep oldun.                                                                  IV. Çevre temizliğine önem vermek gerekir. mecaz
Yukarıdaki cümlelerin hangilerinde altı çizili sözcükler gerçek anlamı dışında (mecaz anla­mıyla) kullanılmıştır?
A) I-II      B) I-III       C) II-III         D) II-IV        E) III-IV

Somut ve Soyut Anlam: Duyu organlarımızdan herhangi biriyle algılanabilen varlıkları karşılayan kelimeler SOMUT;  duyu organlarımızın herhangi biriyle kavrayamadığımız; ancak varlığını zihnen kabul ettiğimiz sözcüklere SOYUT anlamlı sözcükler denir. Sevinç, gönül, bilgi, rüzgâr, ses, bulut, elektrik, duman, gürültü….

Soyutlaştırma ve Somutlaştırma: Somut anlamlı kelimenin mecazlaşarak soyut anlamda kullanılmasına SOYUTLAŞTIRMA denir. Soyut anlamlı bir sözcüğün somutlaştırılarak kullanılmasına da SOMUTLAŞTIRMA denir.
İçindeki alevi bir türlü söndüremedi.
Bu olaylarda mutlaka onun da parmağı vardır.
Kötüler, yaptıklarının cezasını mutlaka çekerler.                                    

ÖRN."Anlam genişlemesi yoluyla somut anlamlı bir ad, bir de soyut anlam kazanabilir. Örneğin, somut anla­mıyla “geçilen yer” demek olan “yol" kelimesi yöntem anlamına gelerek soyut bir anlam da kazanmıştır.soyt.      Böyle bir anlam değişmesini örneklendiren keli­me, aşağıda kilerden hangisinde kullanılmıştır?                                                                                              A) Bunu yapmaya yürek ister, bu her babayiğidin harcı değil.                              B) Bu gördüğün bulutlar, yağmur yüklü bulutlardır.                                               C) Bu dağlan geçit vermez sarp dağlardır.                                                                 D) Ağaçlar ilkyazda bir gelin gibi donanırlar                                                             E) Yapının güzel bir görünümü vardı; taş, dantel gibi işlenmişti.

Terim Anlam: Kelimenin bir bilim, sanat ya da meslek dalıyla ilgili kazandığı özel anlamdır. Kök, doğru, açı, miyop, ağız..

Yansımalar: Doğadaki seslerin taklidi yoluyla oluşturulan sözcüklere denir. Şırıltı, miyav, cızırtı, pat, küt, tık, çıt

6. Hangisinde yansımadan türemiş bir yüklem vardır?
A) Kuşlarınız birbiriyle ötüşür.
B) Keklik gibi taştan taşa sekersin.
C) İnip aşkın deryasını boyladı.
D) Ayrılık elinden bağrım eziktir.
E) Döne döne ardın sıra melerim.

Eş Anlam: Bir varlık ya da kavram birden fazla sözcükle karşılanıyorsa bu sözcükler eş anlamlıdır. Ev-konut gibi
Ancak “O kara gün dostudur.” Cümlesindeki “kara”nın eş anlamlısı siyah değil “kötü”dür.

7.  I. Kendini fazla yorma; sonra hastalanırsın.
    II. Yağmur başlamadan sen git; ben sonra gelirim.
   III. Sağdaki çiçekçiden sonra ilk sokağa sapacaksın.
   IV. Kurumumuzda imza yetkisi, başkandan sonra genel sekreterindir.
   V. Bu işi sonra seninle birlikte yaparız.
Hangilerinde “sonra”  sözcüğü aynı anlamda kullanılmıştır?
A) I ve II    B) II ve V    C) III ve IV    D) III ve V    E) IV ve V

Yakın Anlamlı Sözcükler: Eş anlamlı olmadıkları halde cümle içinde aşağı yukarı aynı anlamı taşıyan sözcüklere denir.
Son ziyaretimde onu iyi görmüştüm.
Çocukları, bu kez beklediğimden iyi buldum.
Sabah erkenden yatakları toplamış, sofrayı kaldırmıştı.

8. Aşağıdaki cümlelerin hangisindeki altı çizili sözcükler anlamca birbirine en yakındır?
A) Bir süre sonra kendisi de bu akımın, bu tartışmanın içinde yer
     almıştır.   
B) Bu kitapları, belirlediğiniz ölçütlere göre seçin, ayırın.
C) Kendisine yapılan bu haksızlığı, bu saygısızlığı içine
     sindiremiyordu.
D) Bütün bunları, kendisinin yerine, önüne geçmek isteyenler
     düzenliyordu.
E) Bu makineler ötekilere göre daha kullanışlı, daha pahalıdır.

Karşıt Anlam: Birbirine karşıt kavramları karşılayan kelimeler
Aç doymam, tok acıkmam sanır.
Ağlayanın malı, gülene fayda vermez.                                                

9. Hangisinde “hafif” kelimesi “Kurşun ağır bir madendir.” Cümlesindeki “ağır”  kelimesinin karşıtıdır?
A) Kaç gündür midemde hafif bir ağrı var.                                                    B) Hastalığı geçene kadar hafif bir işte çalışması gerekiyormuş.              C) Savaşta hafif bir yara almıştı.                                                                  D) Eline alınca hangisinin daha hafif olduğunu anlarsın.
E) Araba harekete geçerken hafif bir sarsıntı hissediliyor.                   

Eşsesli (Sesteş) Sözcükler: Yazılışları ve söylenişleri aynı, anlamları farklı olan sözcüklerdir. Aç, gül, dal, dil,………
Kar-kâr , gülen az – güle naz gibi ifadeler sesteş değildir.                         

SÖZ ÖBEKLERİNİN ANLAMI: Son yıllarda ÖSS’de ağırlık verilen soru tipi Söz Öbeklerinin anlamına yönelik sorular olmuştur. Farklı anlamları olan sözcüklerin bir araya gelerek oluşturdukları yeni anlamlar söz öbeklerinin anlamı olmaktadır.                  Bu genç ozanımız şiirleriyle çağını aşmıştır.                                     Eserleriyle gençlere ışık tutuyor.
10. Bu ozanımız, çevresini kuşatan varlıkların ayırıcı ve belirleyici özelliklerini inceden inceye algılıyor; bir bakıma şiirini, yüreğinden çok, gözleriyle yazıyor.
Bu cümledeki “şiirini, yüreğinden çok, gözleriyle yazmak” sözüyle anlatılmak istenen hangisidir? 04                                              A) Görsel öğeleri ön plana çıkarmak                                                          B) Belli bir iletiye yer vermekten kaçınmak                                              C) Belirli temaları kullanmak                                                                        D) Soyutlamalara başvurmak                                                                          E) Yaşananlardan yola çıkmak
11. Bir yazar şöyle diyor: “Sözcüklerin dediğini anlıyorum, bütün özelliklerini biliyorum, hepsinin tadına varıyorum; ama onları yan yana getirirken yeni çağrışımlar yaratamıyorum.” Bu cümledeki altı çizili sözle anlatılmak istenen hangisidir? 05
A) Çok kullanılan sözcükleri yeğlememek                                                B) Birbirinden kolayca ayıramamak                                                              C) Yerleşik kullanımların dışına çıkamamak                                                D) Aralarında anlam ilişkisi kuramamak                                                      E) Yapıtın içeriğine göre biçimlendirememek
12. Yazmaya yeni başlayanlara, bu alanda yeterli deneyim kazanmamış olanlara bir önerim var: Önce Türkçenin kurallarını tanıyın, inceliklerini öğrenin, daha sonra dil oyunlarına başlayın. Düz yolda yürüme becerisini kazanmadan ip cambazlığına özenirseniz vay halinize. Bu parçadaki altı çizili söz öbeğiyle anlatılmak istenen hangisidir? 06
A) Söz oyunlarına bolca yer vermek, okurların anlatılanları anlamasını engeller.                                                                                      B) Yazar seçtiği konuyla örtüşen, kendine özgü, yepyeni bir biçem oluşturmalıdır.                                                                                                C) Herkesin kolayca anlayıp, tadına varacağı bir anlatım biçimi yeğlenmelidir.                                                                                               D) Dili sanatlı kullanmadan önce doğru, güzel ve etkili kullanmayı öğrenmek gerekir.                                                                                         E) Anlatımda tekdüzeliğe düşmemek çalışılmalıdır.
CÜMLEDEKİ EKSİK SÖZCÜĞÜ TAMAMLAMA
Bu tür sorularda cümlede herhangi bir bağlacın olup olmadığına veya bir kavramın tanımının yapılıp yapılmadığına dikkat etmek gerekir.                                                                                        Kiraladığımız ev kent merkezine uzaktı;…….. aylık kirası düşüktü. Daha ilk dizeleriyle okurun yüreğindeki telleri titreten, duygularını harekete geçiren, kısaca söylemek gerekirse, ….. şiirleri severim ben.
13. .……….. yapılmış hiçbir şeye tahammülüm yok; işte, yemekte, kısaca her şeyde.  Yandaki cümlede boş bırakılan yere hangisi getirilirse bu sözleri “her şeyde kusursuzluk arayan” bir kişinin söylediği anlaşılır? 98
A) Ikına sıkıla        B) Vakitli vakitsiz        C) Bir çırpıda                           D) Ucu ucuna         E) Yarım yamalak
SÖZCÜKLERDE ANLAM AKTARMALARI
Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel, Düz Değişmece) : Bir sözün benzetme amacı gütmeden başka bir sözün yerine kullanılmasıdır.
İç dış ilişkisi: Bütün okul seni alkışladı. Kazan kaynadı mı?
Yer halk ilişkisi: Düzce o acı dolu depremi unutamıyor.
Yer yönetim ilişkisi: Ankara, Irak konusunda aktif rol oynuyor.
Neden sonuç ilişkisi: Tarlalara bereket yağıyor iki gündür.
Nicelik ilişkisi: Üzerindeki kazağı beş yüze almış.
Nitelik ilişkisi: Bugün hepsi yeşilleri giymişti.
Yön medeniyet ilişkisi: Batı ile ilişkileri askıya aldılar.
Parça bütün ilişkisi: Gemi yarın Samsun’a yanaşacak.
Bir hilal uğruna Ya Rab ne güneşler batıyor.  /  Bizler Yahya Kemal’i okuyarak yetiştik.   /     Törende bütün kasaba toplanmıştı.    Bardağını bitir de sana biraz daha çay doldurayım.  /     Bozuk paraları cebine kağıtları cüzdanı koydu.   /   Çevremizi temiz tutup yeşili korumalıyız.    /    Düşük bir maaşla beş canı besliyor.   /   Komşu apartmana yandan giriliyor.    /     Buradan güneye inildikçe hava ısınır.    /  
Benzetme Yoluyla Aktarma:Sınıfın tilkileri iyi bir tuzak kurmuş. Türk dünyasından bir çınar daha devrildi. / Dünyayı tozpembe görmekten vazgeç.
Nitelik Aktarması  : Anlam veya nitelik aktarmaları insandan doğaya, doğadan insana, doğadan doğaya, duyudan duyuya olarak değişik biçimlerde görürüz.                                                                                                     Çok yumuşak bir ses tonu vardı.                                                                Bize çok sıcak davrandı.                                                                            Böyle soğuk şakaları hiç sevmem.
Parktaki menekşeler sıcakla birlikte gülümsemeye başladı. Edebiyatımızın çınarlarından birini daha kaybettik.                                    İçeriyi keskin bir sirke kokusu kaplamıştı.                                              Rüzgar birden kükremeye başladı.
14.        Marmara'da her yelken
             Uçar gibi neşeli
Yukarıdaki dizelerde olduğu gibi, kimi sözler benzetme amacı gütmeden kendi anlamları dışında kullanılır. Aşağıdaki dizelerin hangisinde bu örnektekine benzer bir kullanım vardır?
A)  Dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilâl
B) Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
C)  Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
D) Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı.
E) Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda

Dolaylama:Bir sözcükle anlatılabilecek bir yer, kişi, ülke, nesne vb. şeyleri özel bir isimlendirmeyle birden fazla sözcükle anlatma sanatıdır.
Top & meşin yuvarlak, turizm & ……………, Atatürk &……….
Bu roman da beyaz perdeye aktarılacak. 
Bu yıl vatan şairi Gelibolu’da mezarı başında anılacak.

15. “Bir tek kelimeyle belirtilebilecek bir kavramı, birden çok kelimeyle anlatmaya ‘dolaylama’ denir.”
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde dolaylama yoktur?   
A) Anadolu’da bağ kütüğüne, “omça” denir.
B) Yavru vatandan yapılan ihracatta önemli artışlar oldu.
C) Ormanların kralı, şimdi bir kafeste tutsaktır
D) Balıkçı, “Derya kuzuları !” , diye bağırıyordu.
E) Büyük kurtarıcı, Anadolu’da yeni bir devlet kurdu.

Kinayeli Söyleyiş:  Bir sözün alaylı bir biçimde tam tersini kastetmeye “kinayeli söyleyiş” denir. Kinayeli söyleyiş ile kinaye sanatı karıştırılmamalıdır. Kinayede sözün gerçek anlamı düşünülmekle beraber, mecaz anlamı anlatılmak istenir.
“Siz günde yarım saat çalışmakla sınavı kesin kazanırsınız.” ifadesi kinayeli söyleyiştir; ancak “Kardeşim başarısını ileriyi görmesine borçludur.” İfadesinde kinaye sanatı vardır.
Sekreterimiz ne kadar becerikli, hiçbir işe elini sürmemiş.
Üç yıldır bir üst sınıfa geçemediğine göre çok çalışkan birisin.

16. Aşağıdakilerin hangisinde söyleyenin düşüncesi kinayeli bir şekilde dile getirilmiştir?
A) Otel görevlisi salondaki TV’nin sesini sonuna kadar açmış ama kimse dinlemiyor.
B) Eh, bu hızla gidersek, okula belki yarın sabah varırız.
C) Bu küçük tatil köyünde her sabah saat üçe kadar arabesk türünde parçalar çalınıyor.
D) Son on yılda tükenen hayvan bitki türü, daha önceki elli yılda yok olanlara eşitmiş.
E) Gürültüyle etkili bir biçimde savaşabilmek için bir yasa çıkarılması gerekir.

Güzel Adlandırma: İnsanları rahatsız edecek bazı kavramların yerine daha güzel sözlerin kullanılmasıdır.
Sağır & ………, gömmek & ……………, delirmek & ………., verem & …………., cenaze & ……………., kusmak & ………
Teşbih (Benzetme):Anlatıma canlılık vermek ve hayal değeri vermek için aralarında benzerlik bulunan iki varlıktan zayıfını kuvvetlisi gibi göstermeye denir. Teşbihte dört öğe bulunur: Benzeyen, Benzetilen, Benzetme Edatı, Benzetme Yönü
Kartal gibi yırtıcı bir kuştu. (Tam Benzetme)
Bu dil ağzımda annemin sütüdür. (Güzel Benzetme, Ana öğelerle)
*** “Sanki, benzemek, dönmek, andırmak, örnek, kadar” sözleri  “-den eki” de benzetme edatı olabilir.
Türkiye’miz güzellikleriyle cenneti andırıyor.

İstiare (Eğretileme):Teşbihin asıl öğelerinden biriyle yapılır.
Açık İstiare: Sadece benzetilenle yapılır. Örnek: İki kapılı bir handa / Yürüyorum gündüz gece.
Kapalı İstiare:Sadece benzeyenle yapılır. Örnek:Mor menevşe boynun eğmiş / Gül kızarmış hicabından

Kişileştirme (Teşhis):İnsan dışındaki varlıkları insan kişiliğinde gösterme sanatıdır. Örnek:Kaldırımlar, ıstırap çekenlerin annesi.
İntak (Konuşturma):İnsan dışındaki varlıkları konuşturma sanatı
Demişler kurda: Niye boynun kalın / Demiş: Kendi işimi kendim yaparım da ondan.

17.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “hazır” kelimesi “Hazır araba ile gidiyorken bu paketi de götürüverirsin.” Cümlesindekiyle eş anlamda kullanılmıştır?
A) Hazır olunca bana haber ver, birlikte çıkalım.
B) Hazır elbise diye tutturdu ama denediklerinin hiçbiri uymadı.
C) Yemek hazır olana kadar, konuşur dertleşiriz.
D) Terzi provayı hazır edince telefon edecekmiş.
E) Hazır gelmişken öteki musluklara da bir bakıver.

18.Hangisinde “çıkmak” kelimesi, “Bu tencerenin bakırı çıkmış, kalaylanması gerek.”cümlesindekiyle eş anlamda kullanılmıştır?
A) Havalar ısındı, ekinler çıkmaya başlamış bile.
B) Yüzünde önce küçük bir sivilce çıktı, sonra da çıbana dönüştü.
C) Bugünlerde çok zayıfladı, adeta kemikleri çıktı.
D) En küçükleri akıllı çıktı da baba malını toparladı.
E) Sahneye önce rejisör çıktı, onu yapıtın yazarı izledi.

19.”Bu iki ülke arasındaki ilişkiler, bir süre sonra gerginliğe dönüştü.”cümlesinde “gerginlik” yerine aşağıdakilerden hangisi getirilirse cümle eskisine göre karşıt anlam kazanır?
A) gevşeme                  B) genişleme               C) bütünleşme        
            D) yakınlaşma                     E) yumuşama

20.”….Pazarlığa girişmeden önce kalitesi hakkında bir fikir edinmek amacıyla tereyağının, kaymağın, peynirin tadılması adetti; çok kez, alıcı tattığı malın başından bir tiksinme ifadesiyle ayrılırdı.O zaman arkanızdan açılacak ağızların iltifatlarına kulaklarınızı tıkayacaksınız.” Cümlesinde “iltifat” sözcüğünün kullanılışından doğan anlam özelliğini hangisi belirtmektedir?
A) Anlatımda, birbirine aykırı kavramların birlikte kullanılması
B) Birine, bir davranışa, incitmeden takılma amacı güden ince alay.
C) Ciddi gibi görünen fakat şaka konusu yapılan acı bir olay.
D) Anlatılmak isteneni, alaylıca tersini söyleyerek anlatma
E) Anlatımda birbirini bütünlemeyen sözleri ardı ardına kullanma

Genel ve Özel Anlam:Kelimeler anlamları içinde bir çok sözcüğü içerebilirler. VarlıkCanlıBitkiAğaçÇam
Özelden genele HamsiBalıkSudaki HayvanHayvanCanlı
Anlam kapsamı geniş olan sözcüklere "genel anlamlı sözcük" ; anlam kapsamı daha dar olan sözcüklere "özel anlamlı sözcükler" denir. Örnek:Kitap Roman Huzur
Nitel ve Nicel Anlam: Ölçülebilen bir değeri ifade eden anlama NİCEL ANLAM; ölçülemeyen bir değeri ifade eden anlama NİTEL ANLAM denir. Örnek: Eve gelince bir tabak yemek yedi. (tabak, ölçü bildirdiğinden nicel anlam)- Bu, çok lezzetli bir yemekti. (lezzet; ölçülemez, görecelidir nitel anlam)
Bu paket daha hafif sen bunu taşı.
Dün gece hafif bir rahatsızlık geçirmiş.

21. ”Dil” kelimesi, aşağıdaki cümlelerin hangisinde “düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı.” anlamında kullanılmıştır?
A) Dilinden, Karadenizli olduğu anlaşılıyordu.
B) Tevfik Fikret’i anlamak için Servet –i Fünûn dilini iyi bilmek
     gerekir.  
C) Müzik kadar güçlü ve evrensel bir dil yoktur.
D) Namık Kemal’in tiyatrolarında kullandığı dil oldukça sadedir.
E) Konuşma dili kimi yönleriyle yazı dilinden ayrılır.

22. ”Maviyle yeşilin kucak kucağa olduğu Kanlıca, hep kıpır kıpır, hep hayat dolu ve hep kendi gibi kalmak istiyor.”
Cümlesindeki “kendi gibi kalmak istemek” sözüyle ne anlatılıyor
A) Sahip olduğu özellileri koruma çabası içinde olmak
B) Önemli bir yer olduğunu kanıtlamaya çabalamak
C) Benzerlerinden farklı olmaya çalışmak
D) En iyi biçimde tanıtılmayı istemek
E) Canlılığını çevresine hissettirmek

23.”Sözünü dinletmeyi sever, bunu başaramadığında sinirlenip hırçınlaşırdı. Bunun için, hemen her zaman, hem çevresindekilerin kendisine, hem de kendisinin çevresindekilere karşı davranışlarında ipleri kendi istediği gerginlikte tutmayı başarırdı.”
Yukarıda geçen “ipleri kendi istediği gerginlikte tutmayı başarmak” sözüyle ne anlatılmak istenmektedir?
A) Çevresindekilere kendi görüşlerinin doğruluğunu kanıtlamak
B) İsteklerinin gerçekleşmesi için her yola başvurmak.
C) Her konuda kendisini bilgili ve yeterli görmek
D) İnsanlarla ilişkilerini kendi ölçütlerine göre yönlendirmek
E) Kendini, olduğundan daha güçlü göstermeye çalışmak

24. Deneme yazmanın temel koşulu sayılan başka türlü düşünme, genellikle yazarların olgunluk çağına özgü bir niteliktir.
Bu cümledeki “başka türlü düşünme” sözüyle ne anlatılmaktadır
A) Kitlelerin isteklerine yanıt verebilme
B) Üstün nitelikli olduğunu yorumlarıyla kanıtlama
C) Yeni bilgiler edinip kendini geliştirme
D) Olayların ilgi çekici yönlerini görebilme
E) Sıradanlıktan kurtulup özgün olabilme

25.”Onun, çağının sorumluluğunu üstlenme, tanığı olma gibi, aydın sanatçıya özgü tutum ve davranışları yazın, düşün ve kültür coğrafyamızda bir meşale gibi ışıyacaktır.” Cümlesindeki “bir meşale gibi ışıyacaktır” sözünün yerine aşağıdakilerden hangisi getirilirse cümlenin anlamı değişmez?
A) yol gösterici, aydınlatıcı olacaktır
B) kuşaktan kuşağa geçecektir
C) gelecek kuşaklarca da hatırlanacaktır
D) çarpıklıkların, bozuklukların düzeltilmesini sağlayacaktır
E) yaşananları gözler önüne serecektir

26. Geçmişe sürekli özlem duymak, çağla beraber yürümemek, geçmişe demir atmak olur. Bu da aydın kişiye yakışmaz. Benim yazılarımda geçmiş büyük ölçüde yer tutar, ama bu, hiçbir zaman yaşadığımız günlerden kopma, geçmişe sığınma anlamında değildir.Tersine,geçmişle günümüzü birleştirerek zenginleştirmedir.
Bu parçadaki altı çizili sözle ne anlatılmak istenmektedir?
A) Geçmişteki güzel günleri anmak
B) Geçmişin güzelliklerini bugün görememek
C) Geçmişin sınırları dışına çıkmamak
D) Geçmişle günümüz arasında köprü kurmak
E) Geçmişin, geleceği etkileyeceğini yadsımak.

27. ”Bıkmadan, yorulmadan, yılgınlığa düşmeden sürekli okumalıyız. Okurken bir yandan, daha önce okuduklarımızdan belleğimizde kalan izin üzerini örten tozu, kiri temizlemeli, bir yandan da bu izi derinleştirmeye çalışmalıyız.”          Cümlesindeki “belleğimizde kalan izin üzerini örten tozu, kiri temizlemek” sözüyle anlatılmak istenen nedir?
A) Edinilmiş bilgilerin önemini anlamak
B) Doğruyu yanlıştan ayırmak
C) Gereksiz bilgilerle oyalanmamak
D) Unutulmaya yüz tutmuş bilgileri hatırlamak
E) Yeniliklere açık olmaktan kaçınmamak

28.”Bir sözcüğü ötekinin yanına öylesine getireceksin ki oluşturacağın güzellikle okuyucunun yüreğindeki teli titretecek onu gerçekler dünyasından düşler dünyasına taşıyacaksın.” Bu cümledeki altı çizili sözün cümleye kattığı anlam aşağıdakilerin hangisinde vardır?
A) Bu tabloya her bakışında onda yeni ve değişik yönler bulurdu.
B) Çocukluğunda yaşadığı bu ilginç olayı sık sık anlatırdı.
C) Bu öyküyü okurken uzun süredir gitmediği köyünü anımsamıştı.
D) Roman kişilerinin birbirine kavuşması onu çok etkilemiş,
duygulandırmıştı.
E) Bu sıkıntılı yolculuğun bir an önce bitmesini istiyordu.

29. (I) Evimiz istasyona yakındı. (II) Çocukluğumda istasyonun geniş bahçesi en iyi oyun alanımızdı. (III) Günde iki kez tren uğrardı bu istasyona. (IV) Buharlı trenin geldiğini, ta uzaktan görünen dumandan anlardık. (V) Ama elektrikliler sessiz sedasız yaklaşırdı istasyona.” Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde ad aktarması vardır?
A) I                 B) II            C) III                 D) IV                 E) V

30.Aşağıdakilerin hangisinde dolaylama vardır?
A) Cadde kenarlarına park etmiş arabalar, yayaların geçişini engelliyor.
B) Şehirler arası yolculuklarda üzerime bir sessizlik çöker.
C) Köylüler yıllarca bu tahta köprüden karşı kıyıya geçtiler.
D) Kalem ustası, geçinmek için başka bir işe ihtiyaç duymaz ama
     çok da rahat geçinemez.
E) Apartmanlarda oturanlar toprak kokusunun güzelliğini nereden
     bilecek?

31.”Şiirin size verdiği coşkunun nedeni duyarlılığınızı dile getirmesi, kendinizde var sandığınız duyguları çözümlemesidir. Oysaki o duygunun daha önceden sizde var olduğu su götürür bir durumdur.Bu parçadaki altı çizili sözün yerine aşağıdakilerden hangisi getirilirse parçanın anlamı değişmez?
A) tartışılmaz bir gerçektir      B) ancak, kendini gizlediği ortadadır.
C) kesinlikle emin olabileceğiniz bir şey değildir
D) şüphe edilmeyecek bir durumdur.    E) söylenemez







34. (I) Bugünlerde Beyoğlu Adliyesinin başka bir binaya taşınacağına ilişkin söylentiler var.(II) Umarız gerçeğe dönüşür ve bu kez öyle köprü altı binalarına değil, işlevsel ve gereksinmelere yanıt veren, mimari estetiğinde biraz olsun adaletin yüceliğini yansıtan bir binaya taşınır. (III) Beyoğlu gibi tarihsel ve kültürel kimliğiyle öne çıkan bir bölgede bu tür yapıların zenginliği zaten biliniyor. (IV) Hukuk devleti, öncelikle hukukun binalarını seçmek, onarmak veya inşa etmek, yargı organlarını kiracılıktan, kötü, çirkin, yanlış ve işlevsiz binalardan kurtarmak durumundadır. (V)Adaleti mülkün temelli olarak görenler ve gösterenler, bunun gereklerini de yapmakla yükümlüdür.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde yazar beklentisinden söz etmiştir?
A) I               B) II             C) III               D) IV               E) V

35.”Yıllarca ve yıllarca edebiyatla uğraştı, kılı kırk yararak, çalıştı, hiç karşılık düşünmeden yazdı ve çok sayıda ürün bıraktı.” Bu cümledeki altı çizili söz kişinin hangi özelliğini anlatmaktadır?
A) Titizliğini              B) Özgünlüğünü                C) Doğallığını
               D) Şekilciliğini                       E) Fedakârlığını

36.Şiirin çıtası yükselince düzayak okurun işi zorlaştı. Onlar emek vermeyi sevmedikleri için şairlere çamur atıyorlar.” Cümlesindeki altı çizili sözle ne anlatılmaktadır?
A) Şiirin nitelik yönünden güçlendiği
B) Şiirde kapalılığın esas alındığı
C) Şiirin gündelik hayattan uzaklaştığı
D) Şiirin yabancı sözcüklerle yüklü olduğu
E) Şiirde ulusal kültürden uzaklaşıldığı.
37.Hangisinde “Ad Aktarması(Mecaz-ı Mürsel)” vardır?
A) Bir dükkanın camında süslü kadınlar, erkekler, çocuklar
     duruyordu.
B) Hepimiz onun fıkra anlatımına hayran kalmıştık.
C) Bu konuyu konuşmaktan hepimiz çok sıkılmıştık.
D) Ben onun bu sözlerini kırk defa dinledim.
E) Herifler büyüdüler ama iki çift lakırdı etmeyi öğrenemediler.

38. Gerçek anlamlı bir sözcük, anlam genişlemesi yoluyla mecaz bir anlam kazanabilir. Örneğin, “Su çok soğuktu.” cümlesinde gerçek anlamıyla kullanılan “soğuk” sözcüğü, “Bize çok soğuk davrandılar.” cümlesinde mecaz anlamda kullanılmıştır.
Aşağıdakilerin hangisinde buna uygun bir kullanım vardır?
A) Yağmur dün geceden bu yana tüm hızıyla yağıyor.
B) Beklediğimiz konuklar akşamleyin geldiler.
C) On yaşına kadar dedesinin gölgesinde büyüdü.
D) Kitap okumayı içimizde en çok seven odur.
E) Denizi seyretmek için az önce sahile gittiler.

39.”Yumuşak bir rüzgarın yüzleri okşadığı serin bir ilkbahar günüydü.“ Bu cümledeki “yumuşak” sözcüğü katı cisimlere ait olan bir nitelikken rüzgar için kullanılmıştır.” Hangisinde “sert” sözcüğü buna benzer bir anlam ilgisiyle kullanılmıştır?
A) Sert bir zeminde uyursan belinin ağrısı geçer.
B) Sert kabuklu meyveleri dişinle kırmamalısın.
C) Ayağımı sert bir zemine vurdum galiba.
D) Bu kasabanın suyu kireçli ve çok sert
E) Sokak kapısının kilidini sert bir taşla kırarak içeri girdik.

40. Gerçek anlamıyla somut olan bazı kelimeler anlam genişlemesi yoluyla yeni anlamlar kazanarak soyut bir anlam ifade edebilir.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde böyle bir anlam değişmesini örneklendiren bir sözcük kullanılmıştır?
A) Bu sanatçımız geçmişle bugün arasında bir köprü olmuştur.
B) O, başarısını hikayeler yazarak kazanmıştır.
C) Son romanında kendi yaşamından da yararlanmış.
D) Ne yazık ki onu genç yaşında kaybettik.
E) Sanatçı her eserinde aynı başarıyı sürdüremez.

41.Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “görmek” sözcüğü “geçimini sağlamak” anlamında kullanılmıştır?
A) Gördüğüm bunca kötülükten sonra hâlâ burada nasıl kalırım.
B) Sen kendini göremiyorsun, bir de evlenmeyi düşünüyorsun.
C) Hele bir çalışmaya başla, o zaman görürsün para kazanmanın
     güçlüğünü.
D) Artık hiçbirinizi burada görmek istemiyorum.
E) Paranı cebinde görmeden harcamaya kalkmamalısın.

42.Aşağıdaki cümlelerde verilenlerden hangisi “yatak” sözüyle karşılanamaz?
A) Uyumak için yapılan döşek
B) Nehir, dere, ırmak gibi akarsuların akıp gittiği yer
C) Bazı makinelerde veya ateşli silahlarda hareketli kısmın
     oynadığı yer.
D) Maden ocaklarında toprak içinde bulunan maden damarı
E) Aynı amaçla bir araya gelmiş kişilerin oluşturduğu topluluk ya
    da kuruluş.

43.”Son dönem kadın şairlerinden Nigâr Hanım bir gün kurbanlık almak için pazarda dolaşıyormuş. Bir adam usulca yanına yaklaşmış ve ona: “Bu yıl da kurbanınız ben olayım sultanım.” demiş. Nigâr Hanım hiç istifini bozmadan adama dönmüş ve: “Sağ olun, bu yıl boynuzlu kesmeyeceğim.” karşılığını vermiş.” Bu parçada altı çizili sözde hangi anlam olayı vardır?
A) Benzetme ilgisi kurmadan bir sözü başka bir sözün yerine
     kullanma
B) Bir sözün iki gerçek anlamını birden çağrıştırma.
C) Bir varlığa ait bir niteliği başka bir varlık için kullanma
D) Bir sözün gerçek anlamını söyleyip mecaz anlamını çağrıştırma
E) İnsana ait bir özelliği insan dışındaki bir varlığa aktarma

CEVAPLAR:1.C  2.B  3.A   4A)D    4B)E     5.A  6.B  7.E   8.C   9.E   10.D  11.A  12.B  13.C 14.A   15.E   16.C  17.A   18.D  19.E   20.E  21.A  22.C  23.D   24.D   25.E   26.A   27.B    28.E 29.E      30.D    31.A    32.B    33.C    34.B   35.A   36.A   37.A  38.C  39.D  40.A   41.B   42.E 43.D


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder