Yan
yana dizilen kelimeler, ya yargı bildirerek cümleyi, ya da varlık ve
hareketleri karşılayarak kelime gruplarını meydana getirirler. Bu diziliş,
Türkçenin söz diziminin bazı kurallarına bağlıdır. Türkçe söz diziminin en
belirgin özelliği, ana unsurun genellikle sonda bulunmasıdır.
Kelimelerin,
bir varlığı, kavramı, niteliği, durumu, hareketi karşılamak üzere, belirli
kurallar içinde yan yana gelerek oluşturdukları kelime topluluklarına kelime
grubu denir.
Varlıklar,
kavramlar, nitelikler, durumlar, hareketler birer kelimeyle de karşılanır. Ama
bir kelime bunlardan birini karşılamaya yetmiyorsa, yani bir varlığı, kavramı,
niteliği, durumu, hareketi ancak birden fazla kelimeyle karşılayacaksak kelime
gruplarını kullanırız.
Kelime
ile kelime grubu arasındaki fark, kelime grubunun belli kurallar dahilinde bir
araya gelen kelimelerden oluşuyor olmasıdır. Yani kelime grubunun birden fazla
kelimeden oluşması.
Yan yana dizilen kelimeler, ya yargı bildirerek cümleyi, ya da varlık ve hareketleri karşılayarak kelime gruplarını meydana getirirler. Bu diziliş, Türkçenin söz diziminin bazı kurallarına bağlıdır. Türkçe söz diziminin en belirgin özelliği, ana unsurun genellikle sonda bulunmasıdır.
Kelime
Gruplarının Görevleri ve Özellikleri
]Tek
kelime ile karşılanmayan varlık, kavram, nitelik, durum ve hareketleri
karşılar. Kelime grupları, kavramları en verimli şekilde dile getirmede
kullanılan kolaylıklardır.
Meselâ,
“ipek” ve “böcek” kelimeleri tek başlarına birer varlığı
karşılarlar. Ama “ipek böceği” kelime grubunun karşıladığı varlığı tek
kelime ile karşılayamayız.
Bunun
gibi “telefon etmek, kör olmak, fotoğraf makinesi” kavramlarını da tek kelime
ile karşılamak mümkün değildir.
]
Kelime gruplarının en küçüğü iki kelimeden oluşur.
]Varlık,
kavram, nitelik, durum ve hareketleri, anlamlarını genişleterek, belirterek,
pekiştirerek, niteleyerek karşılar.
Meselâ,
“Çocuk çiçeği arkadaşına uzattı.” cümlesini, “Küçük çocuk, elindeki
kır çiçeklerini çok sevdiği arkadaşına uzattı.” şeklinde, varlıkların
nitelik ve niceliklerini de bildirerek ifade edebiliriz.
]Cümle
ve diğer kelime grupları içinde, tek kelime gibi (isim, sıfat, zarf ve fiil)
görev yapar.
Küçük
çocuk, / elindeki kır çiçeklerini / çok
sevdiği arkadaşına / uzattı.
İsim isim isim fiil
Dallarda
uzanan hışırtılar, / ağaçtan ağaca sürüklenerek, / ormanın kızıl
İsim zarf isim
derinliklerinde
/ kayboluyordu.
fiil
elindeki
/ kır çiçeklerini
isim
çok
sevdiği / arkadaşına
sıfat
Dallarda
uzanan / hışırtılar,
sıfat
ağaçtan
ağaca / sürüklenerek,
ikileme
ormanın
/ kızıl derinliklerinde
isim
]Ana
unsur grubun sonundadır.
Yemyeşil
ovalar ana unsur: ovalar
Kuş
sesleri ana unsur: sesler
Fiile
dayalı gruplarda hareketin oluş sırası gösterilir.
Gülü
koparıp koklayınca önce
koparma, sonra koklama
Birleşik
fiille edat grubunda ana unsur başta bulunur.
Gelebilmek ana unsur: gelmek
Adam
gibi ana unsur: adam
]Kelime
gruplarında unsurların sırası, konuşma ve şiir dilinde değişebilir, araya gruba
dahil olmayan kelimeler girebilir.
Hakkıdır
Hakk’a tapan milletimin istiklâl.
Gönlümü,
Maraşlı’nın yaktı kara haberi.
Açılan
bir gülsün sen yaprak yaprak.
Kandilli
yüzerken uykularda,
Mehtabı
sürükledik sularda.
Sırtına
Sakarya’nın Türk tarihi vurulur.
Hâlâ
dilimdedir tuzu engin denizlerin.
]Kelime
gruplarının diğer kelimelerle ve kelime gruplarıyla ilişkisi, grubun sonundaki
çekim ekleriyle sağlanır. Bu çekim ekleri sadece grubun son kelimesine değil, o
gruba aittir.
Çalışkan
insan, kendi varlığında hüküm süren bir aheng-i bütün kâinat-a nakleder.
]İkiden
fazla kelimeden oluşan gruplarda içe içe geçmiş, birbirini tamamlayan başka
kelime grupları da bulunur.
Küçük
oda
soluk
ışık
mumun
soluk ışığı
Küçük
odadaki mumun soluk ışığı
]Kelime
gruplarının vurgusu grubun yapısına göre değişir.
Küçük
odadaki mumun soluk ışığı
bütün
kâinat
Türkçedeki
kelime grupları şunlardır:
1.
İSİM TAMLAMALARI
Annem
belediye doktoruydu. Penceresinden kavak ağaçları
görünen bir sağlık ocağında çalışır, çoğu günler beni de yanında
götürürdü. Orada tek çocuk olmanın krallığını yaşar, oyalanır; haşarılıklarımın,
afacanlıklarımın hoş görüleceğini bilmenin kolaylıklarından fazlaca
yararlanır, buna karşılık beni mıncıklamalarına, yanaklarımı pembeleştiren
makaslar almalarına ses çıkarmazdım. Pencereden uzanır, uçuşan pamukçukları
yakalamaya çalışırdım. Kavakları silkeleyen rüzgâr oyun arkadaşım
olurdu. Koca bahçe, önümde mülkümmüş gibi uzanır bense onu tasasız gözlerle
izlerdim. Annemin masasında, güzel çerçeveler içinde
benim ve babamın resmi dururdu. Gurur duyardım. Kocaman bir
masası ve koltuğu vardı annemin. Annemi makamında daha çok severdim
sanki, ya da sevgim başka bir boyut kazanırdı. (Murathan
Mungan; Pamukçuklar)
Yukarıdaki
parçada en az iki kelimeden oluşan ve koyu harflerle yazılmış olan kelime
gruplarının ilk kelimelerinin yazılmadığını düşünelim:
Annem
doktordu. Penceresinden ağaçlar görünen bir ocakta
çalışır, çoğu günler beni de yanında götürürdü. Orada krallık yaşar,
oyalanır; kolaylıklardan fazlaca yararlanır, buna karşılık beni
mıncıklamalarına, yanaklarımı pembeleştiren makaslar almalarına ses
çıkarmazdım. Pencereden uzanır, uçuşan pamukçukları yakalamaya çalışırdım.
Kavakları silkeleyen rüzgâr arkadaşım olurdu. Koca bahçe, önümde
mülkümmüş gibi uzanır bense onu tasasız gözlerle izlerdim. Masada, içte,
resim dururdu. Gurur duyardım. Kocaman bir masası ve koltuğu vardı.
Annemi makamında daha çok severdim sanki, ya da sevgim başka bir boyut
kazanırdı.
Öncesindeki
kelimeler çıkarıldığında altı çizili olanların anlamları eksilmiş oldu. Kelime
anlamı olarak değil de cümleye kattığı anlam bakımından eksilme oldu.
Annem
doktordu. Ne
doktoru?
Penceresinden
ağaçlar görünen Ne
ağaçları?
bir
ocakta çalışır Ne
ocağı?
Orada
krallık yaşar Neyin
ya da nerenin krallığı?
kolaylıklardan
fazlaca yararlanır Neyin ya
da nelerin kolaylıkları?
rüzgâr
arkadaşım olurdu. Ne
arkadaşı?
Masada,
Ne
ya da kimin masası?
içte,
Neyin
içinde?
resim
dururdu. Neyin
ya da kimin resmi?
Kocaman
bir masası ve koltuğu vardı. Kimin?
İşte,
dilimizde, kullandığımız kelimelerin (asıl unsur olan kelimelerin) tam olarak
anlaşılması ve tanınması için onlardan önce bazı kelimeler getirerek
anlamlarını tamamlarız.
Tanımı
Aralarında
anlamca ilgili bulunan ya da sonradan ilgi kurulan, birinin diğerini iyelik
yönünden bütünlediği iki isimden oluşan kelime gruplarına isim tamlaması[1][1] denir.
Özellikleri
İsim
tamlamalarında birinci kelimeye tamlayan; ikincisine de tamlanan
denir. Tamlayan, tamlananın anlamını bütünler. Tamlayan başta gelir, tamlanan
sonda (şiirde yer değiştirebilir). Bu, “Türkçede yardımcı unsur başta; asıl
unsur sonda bulunur” kuralına göre açıklanabilir. Asıl unsur tamlanandır. Ama
vurgu tamlayandadır. Çünkü tamlayan sonradan eklenerek tamlananın anlamını
bütünlemektedir.
“kenar”
dendiğinde ne kenarı, neyin kenarı olduğu anlaşılmamaktadır. “deniz kenarı”
diyerek “kenar”ın “deniz”e ait olduğunu belirtmiş oluruz. Bu durumda “deniz”
vurgulu söylenir.
İnsanlar-ın
vefasızlığ-ı vefasızlık, insanlara
ait
Yalancı-n-ın
mum-u bu mum, yalancıya ait
Köprü
üst-ü bu üst
(kısım), köprüye ait
Masa
örtü-s-ü bu
örtü, hem masaya ait, hem de masa üzerine sermek için kullanılır
Kumaş
boya-s-ı bu boya, kumaş
için kullanılır
Tahta
fırça-s-ı bu
fırça, tahta temizlemek içindir
Sabrın
acı meyvesi bu acı meyve sabra
ait, sabrın eseri.
Erik
ağaçlarının pembe, beyaz çiçekleri
Bu pembe ve beyaz çiçekler erik
ağaçlarına ait.
]İsim
tamlamasına özgü iki tane ek vardır:
Tamlayan
eki ya da ilgi hâl eki: -(n)İn
Tamlanan
eki, daha doğrusu iyelik ekleri: -(s/y)İ
Tamlayan,
ek alsa da almasa da ilgi hâlindedir. Tamlayan zamir ise ilgi hâl ekini alır;
isimse alır veya almaz. Tamlanan ise daima iyelik eki alır.
Tamlayan
eki, isimleri isimlere bağlayarak tamlama kurmaya yarar.
Kitab-ın
yaprağı yırtılmış.
Yalancı-n-ın
mumu...
Gözlüğ-ün
camı...
İyelik
ekleri, isimlerin ve isim soylu kelimelerin sonuna gelerek onların sahiplerini,
ait oldukları kişileri belirten eklerdir. Tamlayansız kullanıldıkları zaman bu
eklere iyelik zamirleri de denir.
kitab-ım,
kitab-ın, kitab-ı, kitab-ımız, kitab-ınız, kitap-ları
masa-m,
masa-n, masa-s[2][2]-ı, masa-mız, masa-nız masa-ları
su-y[3][3]-um, su-y-un, su-y-u, su-y-umuz,
su-y-unuz, su-ları
ne-y-im,
ne-y-in, ne-y-i/ne-s-i, ne-y-imiz, ne-y-iniz, ne-leri
İyelik
ekleri isim tamlamasında tamlanana gelir:
Kapının
kol-u,
işin
baş-ı,
hayvan
sevgi-s-i
Zil,
şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...
Şevk
akşamında Endülüs üç defa kırmızı...
Aşkın
sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.
İspanya
neşesiyle bu akşam bu zildedir.
]İsim
tamlamaları cümlede isim gibi kullanılır, isme getirilen ekleri alabilir, ismin
aldığı görevleri yüklenebilirler: Cümle ve kelime grupları içinde isim, sıfat,
zarf olarak kullanılırlar.
İsim,
özne: Grubun lideri,
arkadaşları adına bir konuşma yaptı.
İsim,
yüklem: Beni üzen
unutulmak değil dostlarımın vefasızlığıdır.
İsim,
d.lı tüml.: Bu çiçekleri
pencerenin önüne götür, lütfen.
İsim,
nesne: Bu müzik sesi baş
ağrılarımı bir anda dindirdi.
Sıfat Fatih’in geçtiği kapı
Sıfat El yayması eserler
Zarf Bütün aile pazar
günleri bir araya gelirdi.
]Tamlayan,
tamlanan veya her ikisi birden kelime grubu olabilir.
Aşkın
/ şeref diyarı
Hısım
akrabanın / sözleri
Gurbet
duygusunun / hem kaynağı hem de sembolü
Göğün
ve denizin / gözleri ve ruhu alabildiğine çeken mavilikleri
]Birden
fazla tamlayan ve tamlanan bulunabilir.
Evin
/ kapısı, penceresi
Göğün,
ovanın / rengi
Savaşın,
kızıl ve korkunç facianın / nasıl olduğu
Yirmi
senenin / yazları, kışları, fırtınaları, güneşleri
]Tamlayan
cümle hâlinde de olabilir:
“Ben
başaramam” sözünü bir tarafa bırak.
Ortalık
bir anda “isteriz” nidalarıyla inledi.
Not:
Günümüzde bu tür tamlamalar, tamlanansız kullanılmaktadır
ki bu, yanlış bir tutumdur.
“Ben
başaramam”ı bir tarafa bırak.
Ortalık
bir anda “isteriz”lerle inledi.
Herkes
birbirine “şimdi ne yapacağız”ı soruyordu.
]Belirtili
isim tamlamasında vurgu her iki unsurda da eşittir, ama belirtisiz isim
tamlamasında tamlayan vurguludur.
Vapurun
düdüğü
Vapur
düdüğü
İyelik
ekleri takısız isim tamlaması ve bazı istisnalar hariç bütün isim
tamlamalarında tamlananda bulunur. Ama bir kısmında tamlayan eki (ilgi eki)
bulunmaz. İşte, tamlayanın ilgi eki alıp almamasına göre isim tamlamaları ikiye
ayrılır:
a.
Belirtili İsim Tamlaması
Tamlayanı
ilgi eki; tamlananı da iyelik eki almış isim tamlamasıdır. Tamlayan tamlananın
kime ya da neye ait olduğunu kesin olarak bildirir. Tamlayanda veya tamlananda
belirsizlik yoktur. Yani belirli bir şey yine belirli bir şeye aittir. Ama bu
aitlik geçicidir. Yani aynı tamlanan başka isimlerle de tamlanabilir.
“Sınıfın
kapısı” dediğimizde nerenin kapısı, hangi kapı
olduğu kesin olarak bilinmektedir. Ama “sınıf kapısı” tamlamasında
nerenin, neyin kapısı, hangi kapı olduğu kesin olarak bilinmemektedir.
Sen
bu avizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken
gece mehtabı getirsem yanına,
Baka
kalırım giden geminin ardından.
Beyaz
bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin
vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u
dinliyorum.
Kendimi
kaptırarak tekerleğin sesine
Uzanmışım,
kalmışım yaylının şiltesine,
Bir
noktada birleşmiş vatanın dört bucağı
Gurbet
çeken gönüller kuşatmıştı ocağı
]Belirtili
isim tamlamalarında tamlayanla tamlanan arasına kelime(ler) girebilir. Bunların
bir kısmı karma tamlama olarak bilinir:
oğlumun
yıllar önce alınan kazağı.[4][4]
Çocuğun
minik elleri
Şehrin
günlerdir akmayan suları
İhtiyarın
bir kış gecesi ölümü
Üsküdar’ın
dost ışıkları
Kocaman
bir masası ve koltuğu vardı annemin.
Arkadaşımın
bitmek bilmeyen aile sorunları beni üzüyor.
Serinliğini
hissettin mi rüzgârın?
]Belirtili
isim tamlamasında, tamlayanla tamlanan şiir ve konuşma dillerinde yer
değiştirebilir:
Cevabı
yok geçmişime yönelttiğim sorularımın.
Kocaman bir masası ve koltuğu
vardı annemin.
Serinliğini
hissettin mi rüzgârın?
Su
mudur sadece derdi milletin?
Sırtına
Sakarya’nın Türk tarihi vurulur.
Karanlık
sokaklarına dalarak şehirlerin
Dante
gibi ortasındayız ömrün.
Kimse
duymaz çilesini tütmeyen ocakların.
Bıraktım
ardını yıllarca koştuğum hevesin.
Tahsilin
ticarette yeri yok.
]Tamlanan
sıfat-fiil veya sıfat-fiil grubu da olabilir. Tabi bu isim tamlamaları ya isim
olarak kullanılacaklardır ya da bir simin sıfatı olarak.
Bingöl
çobanlarının / koyun otlatırken çaldıkları
Tyn. Tnn.
Asabî
bir ağırlığın / göğsümden yükseldiği (an)
Tyn. Tnn.
Çılgın
fırtınaların / döve döve yosunlattığı (kayalar)
Tyn. Tnn.
Parçaların /
hızla kayarak etrafa yayıldığı(nı)
Tyn. Tnn.
Buradan
şu sonucu çıkarabiliriz: İlgi eki almış olan bütün kelimeler ve kelime grupları
tamlayan, iyelik eki almış bütün kelimeler ve kelime grupları da tamlanandır.
]Tamlayan
ya da tamlanan söylenmemiş olabilir.
Genellikle
tamlayanı zamir olan tamlamaların tamlayanı düşer. Bu yüzden iki isimden de
zincirleme tamlama oluşabilir:
Konuşması
herkesi rahatsız edersi.
Yürüyüşünde
de bir asalet vardı.
Kalemimin
ucu bitti. Benim kalemimin
ucu:
Karşılıklı
konuşmalarda tamlayan da tamlanan da düşebilir:
─Şu
gelen kimin kızı?
─Hüseyin’in
(kızı)
─Bu
bey Ali’nin nesi?
─(Ali’nin)
Amcası.
Tamlanan
tekrardan kaçınmak için söylenmeyebilir.
Bu
ev bir zamanlar bizim(evimiz)di.
]Bazen
tamlayan bir şeyin değil de bir niteliğin kime ait olduğunu bildiriyor
olabilir:
öğrencinin
çalışkanı,
sporcunun
zekî, çevik ve ahlâklı olanı...
]Senli
benli konuşmalarda “koca, karı, oğul” gibi kelimeler ve iyelik ekleri
düşebilir:
Emine’nin
oğlu Duran→Emine’nin Duran.
Asımoğulları’nın
Ali(si)
Bizim
evimiz→bizim ev
]“-dEn”
eki tamlayan ekinin yerini tutabilir:
öğrencilerin
bazıları→öğrencilerden bazıları
onların
biri→onlardan biri
]Tamlayan
ekinin ikiden fazla tekrarı anlatım bozukluğuna yol açar.
Masanın
ikinci çekmecesinin kulpunun koptuğunu biliyorum.
Pencerenin
kenarının tamirinin yapılması gerekli.
b.
Belirtisiz İsim Tamlaması
Tamlayanın
ek almadığı, tamlananın da belirtili isim tamlamasında olduğu gibi iyelik eki
aldığı isim tamlamasıdır.
Tamlayan
ek (ilgi eki) almadığı için, yani tamlananın kime ya da neye ait olduğu tam
olarak bilinmediği için belirtisiz denmiştir. Ama tamlanan ile tamlayan
arasındaki ilişki daimidir.
“Sınıfın
kapısı” dediğimizde nerenin kapısı, hangi kapı
olduğu kesin olarak bilinmektedir. Ama “sınıf kapısı” tamlamasında
nerenin, neyin kapısı, hangi kapı olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Herhangi
bir kapı var elimizde; bu kapının hangi sınıfa ait olduğunu bilemiyoruz;
bilinen tek şey bu kapının genel anlamda sınıfla ilgili olduğudur. Kapı
herhangi bir kapıdır; sınıf da herhangi bir sınıf... Yani bir genelleme söz konusudur.
Çoban
çeşmesi, hayal iklimleri, ahududu şerbeti...
]Belirtisiz
isim tamlamasında tamlayan ile tamlanan arasına kelime girmez. Aşağıdaki gibi
kurulan tamlamalar yanlıştır.
Konya
eski milletvekili, Millî Eğitim eski Bakanı...
]Tamlayan
ile tamlanan yer değiştirmez.
]Belirtisiz
isim tamlamasında tamlayanın çeşitli görevleri vardır:
Tamlananın
türünü, kime ya da neye özgü olduğunu bildirir:
misafir
odası, kömür sobası, ev terliği, çiçek saksısı, masa örtüsü...
otobüs
bileti, coğrafya kitabı, kadın çorabı...
Tamlananın
neden yapıldığını belirtir:
kök
boyası, biber dolması, gül kurusu, pirinç pilâvı, peynir tatlısı...
Tamlananın
çıktığı, yetiştiği, ait olduğu yeri belirtir:
Bursa
şeftalisi, Amasya elması, İzmir üzümü, Bağdat hurması, yer elması, ağaç
mantarı, su yılanı, dağ keçisi...
Sokak
çocuğu...
Tamlananın
neye benzediğini belirtir:
dil
peyniri, parmak üzümü, dil balığı...
Tamlananın
mesleğini ve görevini belirtir:
kayıt
memuru, temizlik işçisi, fizik öğretmeni, ev kadını, okul müdürü, daire
başkanı...
Tamlananın
nedenini belirtir:
sel
felâketi, deprem yıkıntısı, kaza kurbanı...
Tamlananın
zamanını bildirir:
yaz
yağmuru, sabah kahvaltısı...
Tamlananın
yapıldığı aracı bildirir:
telefon
görüşmesi, çöp kebabı...
]Belirtisiz
isim tamlaması şeklinde özel yer adları vardır:
Konya
Ovası, Topkapı Garajı, Taksim Meydanı, Boğaziçi Köprüsü, Çanakkale Köprüsü,
Ankara Kalesi...
Birinci
unsuru özel isim olan tamlamalar, şekil bakımından belirtisiz oldukları hâlde,
anlam bakımından belirtili isim tamlaması özelliği taşır.
“İstanbul
şehri, Türk Dili, Tuz Gölü”
Birinci
unsuru cümle olan tamlamalar da anlam bakımından belirtili sayılırlar.
“Ben
başaramam” sözünü bir tarafa bırak.
Ortalık
bir anda “isteriz” nidalarıyla inledi.
Kiralıktır
levhası
Birleşme
aşkın mezarıdır iftirası
Not:
Günümüzde bu tür tamlamalar, tamlanansız kullanılmaktadır
ki bu, yanlış bir tutumdur.
“Ben
başaramam”ı bir tarafa bırak.
Ortalık
bir anda “isteriz”lerle inledi.
Herkes
birbirine “şimdi ne yapacağız”ı soruyordu.
]Kimi
belirtisiz isim tamlamaları bitişik yazılır:
hanımeli,
yüzbaşı, aslanağzı, yavruağzı...
]Bazılarında
da tamlayan çoğul eki alabilir:
öğretmenler
odası, erkekler hamamı, kadınlar hamamı, karılar koğuşu...
]Bazı
belirtisiz isim tamlamaları belirtili yapılabilirken bazıları yapılamaz.
Kapı
kolu → kapının kolu olur
Telefon
görüşmesi → telefonun görüşmesi olmaz
Yaz
yağmuru → yazın yağmuru olabilir
Çöp
kebabı → çöpün kebabı olmaz
Misafir
odası → misafirin odası olmaz
]Belirtisiz
bir isim tamlaması, belirtili isim tamlamasında tamlanan olarak görev
yaptığında, kendi iyelik ekini değil, ana tamlamanın iyelik ekini taşır.
Çamaşır
makinesi → benim çamaşır makinem
Şiir
dünyası → onun şiir dünyası
]Bazı
belirtisiz isim tamlamaları, iyelik eki olmadan kullanılır. Bu durum Türkçeye
aykırıdır.:
Şiş
kebap(kebabı),
Gönül Sokak(Sokağı),
kestane kebap(kebabı),
Çiçek Otel(Oteli)...
İsim
tamlamalarını, tamlayanın ilgi eki alıp almamasına göre belirtili ve belirtisiz
olmak üzere ikiye ayırmıştık. Bunların dışında üç isim tamlaması çeşidinden
daha bahsedilebilir:
Takısız
isim tamlaması
Zincirleme
isim tamlaması
Karma
tamlama[5][5]
Takısız
isim tamlaması[6][6]
Tamlananın
da tamlayanın da ek almadığı isim tamlamalarıdır.
Takısız
isim tamlamasında tamlayanın görevi, tamlananın neden yapıldığını (aslını, ham
maddesini) belirtmektir:
Çelik
kasa, cam kavanoz, kâğıt mendil, taş duvar, bakır tepsi, naylon torba, tahta
köprü, altın bilezik...
Not:
Tamlayan tamlananın neye benzediğini belirtiyorsa sıfat
tamlamasıdır.
Badem
göz, sırma saç, aslan çocuk, kurt adam, ölü deniz, altın başaklar...
!
ipek
gömlek: takısız isim tamlaması[7][7]
ipek
saçlar: sıfat tamlaması
altın
yüzük: takısız isim tamlaması
altın
kalp: sıfat tamlaması
ölü
deniz: sıfat tamlaması
ölü
hayvan: sıfat tamlaması
Zincirleme
isim tamlaması
Başlı
başına bir isim tamlaması çeşidi değildir.
Bu
tür isim tamlamalarının tek özelliği, bazen tamlayanın, bazen tamlananın, bazen
de her ikisinin birden herhangi bir isim tamlaması olmasıdır. Yani ikiden fazla
isimden oluşmasıdır. Bu durum bu kelime grubunun belirtili veya belirtisiz bir
isim tamlaması olma özelliğini değiştirmez.
Zincirleme
denmesinin sebebi de, önceden oluşturulmuş olan bir isim tamlamasına yeni bir
unsur (tamlayan ya da tamlanan) daha ekleniyor olması veya iki isim
tamlamasının birleştirilmesidir:
[çocuk
+ (sırt + çanta)] = çocuğun sırt çantası
[(su
+ ses) + nağme] = su sesinin nağmesi
[(şehir
+ hava) + kirlilik] = şehrin havasının kirliliği
[(hava
+ tahmin) + rapor] = hava tahmin raporu
[dünya
+ (kadınlar + gün)] = Dünya kadınlar günü
[(çelik
+ tencere) + marka] = çelik tencere markası
[(çocuk
+ edebiyat) + dizi] = çocuk edebiyatı dizisi
[(Ali
+ kardeşi) + (günlük + harçlık)] = Ali’nin kardeşinin günlük harçlığı[8][8]
Karma
tamlama[9][9]
Özelliği
şudur: Bir isim tamlamasının tamlayanının, tamlananının veya her ikisinin
birden bir sıfat tarafından nitelenmesi ya da belirtilmesi[10][10]. Başka bir deyişle, tamlayan, tamlanan
ya da her ikisi birden sıfat tamlamasıdır:
Issız
sokakların hüznü
Buraların
eski hâli
Yorgun
köylülerin nasırlı elleri
[1][1] Ad takımı da denir.
[2][2] masa-s-ı örneğinde olduğu gibi
-s- kaynaştırma harfi olarak da
gösterilebilir, -si şeklinde eke de dahil edilebilir.
[3][3] “su” ve “ne” kelimelerine
iyelik eki getirildiğinde araya “s” değil “y” kaynaştırma harfi girer.
[4][4] Aslında bunlar sadece belirtili isim
tamlamasıdır. Aradaki açıklayıcı kelimeler tamlananın sıfatıdır. Bazılarına
göre -aradaki sözler sıfat-fiil olduğu için- karma tamlamadır.
[5][5] Bunlardan takısız isim tamlaması, ilgi ve
iyelik eklerini almamasına, yani eksiz oluşuna; zincirleme ve karma tamlamalar
da kelime sayılarına ve kelime türlerine bakılarak belirlenmiş çeşitlerdir. Ama
isim tamlaması için tamlananın belirlenmiş olup olmaması yeterli bir tasnif
ölçütüdür. Yani belirtili ve belirtisiz isim tamlamaları yeterli iki çeşittir.
Aksi hâlde isim tamlamalarının; kelime sayısına, kelimelerin türüne ve ek
durumuna göre olmak üzere üç başlık altında yeniden çeşitlere ayrılması
gerekir.
[6][6] Bu konu tartışmalı bir konudur. Bu
tamlama çeşidinin sıfat tamlaması olduğu da söylenmektedir. Zaten yapı ve anlam
bakımından sıfat tamlamasından pek farkı yoktur. Tek fark iki isimden
oluşmasıdır.
Takısız isim tamlamasının belirtili veya belirtisiz
isim tamlamasıyla da -uzaktan da olsa- ilgisi yoktur. Hâlbuki belirtili,
belirtisiz ve zincirleme isim tamlamaları arasında bu ilgi oldukça kuvvetlidir.
Çünkü isim tamlamalarında aitlik ve tür önemlidir; sıfat tamlamalarında nitelik
ve nicelik. Öyleyse takısız isim tamlamalarında da nitelik ön plânda olduğu
için bunlar da sıfat tamlaması sayılmalı. Ama bunun ÖSYM için şimdilik önemi
yok. Çünkü sorular teoriyle değil pratikle ilgilidir.
[7][7] Gerçekten de “ipek gömlek” ile “ipek
saçlar” tamlamaları arsında anlam bakımından oldukça büyük bir fark vardır.
Biri neden yapıldığını bildirirken, diğeri neye benzediğini bildiriyor. Ama
“ipek gömlek” tamlaması “ipekten gömlek” olarak; “ipek saçlar” da “ipek gibi
saçlar” olarak söylenebilirdi. Bu durumda ikisi de sıfat tamlaması olarak kabul
edilirdi.
[8][8] Aslında bu 8 tamlamanın her biri ya
belirtili ya da belirtisiz isim tamlamasıdır.
[9][9] Zincirleme isim tamlaması gibi, hatta
ondan daha tutarsızdır.
[10][10] Bu tamlamalarda sıfat kullanılması
bunların belirtili ya da belirtisiz olma özelliğini değiştirmez
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder