1. EŞ ANLAMLI KELİMELER
Yazılış ve
okunuş bakımından farklı fakat anlamca aynı olan kelimelerdir. Bu tür kelimeler
birbirlerinin yerini tutabilir. Anlamdaş kelimelerin birisi genelde yabancı
kökenlidir.
kıymet-değer,
cevap-yanıt, sene-yıl, medeniyet-uygarlık, imkân-olanak, acele-ivedi,
zelzele-deprem, yoksul-fakir, misafir-konuk, sınav-imtihan, yöntem-metot,
mesele-sorun, fiil-eylem, kelime-sözcük, vasıta-araç...
Fakat bazı
durumlarda anlamdaş kelimeler birbirinin yerini tutamaz: “kara bahtlı” kelime
grubunda “kara” kelimesinin yerine “siyah” kelimesini kullanamazsınız. Çünkü
iki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş veya yakın anlamlı olabilmesi
için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir.
Türkçe
kelimeler arasında da eş anlamlılık olabilir:
deprem-yer
sarsıntısı-zelzele,
kimi zaman-ara
sıra-zaman zaman-arada bir-bazen
2. YAKIN ANLAMLI KELİMELER
Yazılışı ve
okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen
tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimelerdir. Bunlar çoğunlukla
Türkçe kelimelerdir.
göndermek-yollamak,
bezmek-bıkmak-usanmak, dilemek-istemek, çevirmek-döndürmek,
söylemek-demek-konuşmak, eş-dost, hısım-akraba, bakmak-seyretmek,
Kardeşim sana küsmüş.
Kardeşim sana kırılmış.
Kardeşim sana gücenmiş.
Kardeşim sana darılmış.
Birinci
cümlede bir "kesinlik ve aşırılık" anlamı, ikinci cümlede bir
"esneklik, hatta hoşgörü" anlamı, üçüncü cümlede "üzülmek"
anlamı, dördüncü cümlede "gücenip görüşmez olmak" anlamı vardır.
Ben her
sorunla başa çıkarım. (baş etmek)
Bu kadar yürekten
çağırma beni. (candan)
Davranışları
hiçbir zaman içtenlikli değildi. (yürekten, candan)
Yaptığı işi önemsemiyordu.
(özen göstermiyordu.)
3. ZIT ANLAMLI KELİMELER
Anlamca
birbirinin karşıtı olan kelimelerdir.
Siyah-beyaz,
uzun-kısa, aşağı-yukarı, ileri-geri, var-yok, gelmek-gitmek,
Tüm
kelimelerin zıt anlamlısı yoktur. Eylemlerde de durum aynıdır. Bir eylemin
olumsuzu o eylemin karşıtı satılmaz.
“sevinmek”
karşıtı sevinmemek değil “üzülmek”tir.
Kelimeler
arasındaki karşıtlık cümledeki kullanıma göre değişir.
“doğru”
kelimesinin zıt anlamlısı bir cümlede “eğri” olurken, diğerinde “yanlış”
olabilir.
İki kelimenin
(kökeni ne olursa olsun) anlamdaş, yakın anlamlı veya zıt anlamlı olabilmesi
için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir. Meselâ, siyah ile beyaz, ancak
ikisi de gerçek (temel) anlamda oldukları zaman zıt anlamlı olurlar. Hafif
olmayan anlamındaki “ağır” kelimesinin ağır olmayan anlamındaki “hafif”le zıt
anlamlı olabilmesi için ikisinin de gerçek (temel) anlamda kullanılması
gerekir.
4. EŞ SESLİ KELİMELER
Yazılışı ve
okunuşu aynı olduğu hâlde anlamları farklı olan kelimelerdir. Bunlar yalın
hâlde olabildikleri gibi ek almış hâlde de olabilirler. Şiirde cinas olarak
kullanılır ve cinaslı kafiye yapılır.
Gül: 1. çiçek,
2. gülmekten emir
Kır: 1. kırsal
alan, 2. kırmaktan emir, 3. beyaz
Yazma: 1. baş
örtüsü, 2. yazmaktan olumsuz emir, 3. yazma işi
Ek almış
kelimelerle, ek almış ve almamış kelimeler arasında da eş seslilik söz
konusudur. Bu ekler görevce farklı ekler de olabilir:
Siyah
anlamındaki “kara” ile “kar-a” (-a: yönelme hâl eki) gibi
“Oyuncakları
olmuş çocukların kurşunlar”
“Zalimler her
saat taze fidanları kurşunlar”
Neden kondun a
bülbül kapımdaki asmaya
Ben yarimden
vazgeçmem götürseler asmaya
“hala” ve
“hâlâ”, “kar” ve “kâr”, “adet” ve “âdet”
kelimeleri eş sesli değildir. Okunuşları ve anlamları farklıdır.
5.
İkilemeler
Anlamı
pekiştirip güçlendirmek ve çekici kılmak için aynı kelimenin, yakın anlamlı
kelimelerin veya zıt anlamlı kelimelerin tekrarıyla oluşan kelime grubudur.
ev bark, çoluk
çocuk, ufak tefek, doya doya ...
Yapı Yönüyle
İkilemeler:
a) Yakın
Anlamlı: doğru dürüst, delik deşik, eş dost
b) Aynı
Anlamlı: kılık kıyafet, ses seda, köşe bucak...
c) Karşıt
Anlamlı: Aşağı yukarı, ileri geri, az çok, er geç ....
d) Aynı
Kelimenin Tekrarı: duya duya, ağır ağır, yavaş yavaş ...
e)
Yansımaların Tekrarı: çat pat, kıs kıs, fısıl fısıl ...
f) Sadece Biri
Anlamlı: eğri buğrü, eski püskü
g) Yarı
Anlamlı: eciş bücüş, ıvır zıvır, abur cubur ...
İkilemelerin
arasına hiçbir noktalama işareti konulamaz.
6. YANSIMALAR
Tabiata,
insana, insan dışındaki canlılara ve eşyaya ait seslerin taklit edilmesi sonucu
ortaya çıkan kelime veya kelime gruplarıdır.
tık, tak, pat,
çat, hışır hışır, miyav, hırr, hav, me, mee, mışıl mışıl, fıkır fıkır, şıkır
şıkır...
ÄYansımalardan
isim ve fiil türetilebilir.
“miyavlamak,
çatırdamak, şıkırtı, meleşmek, şırıltı”
7.
atasözleri
[Atalarımızdan
günümüze kadar ulaşan, belirli bir yargı içeren, söyleyeni belli olmayan düz
konuşma içinde kullanılan sözlerdir.
[Kalıplaşmış
sözlerdir, eşanlamlılarıyla dahi değiştirilemez.
[Kısa
ve özlü sözlerdir. Az sözle çok anlam ifade ederler
[Tecrübelere
ve gözlemlere dayanırlar, bazen âdet ve gelenekleri ifade ederler
[Çoğu
mecazlıdır.
[Anonimdir
ve edebî tür özelliği gösterir.
[Genel
bir yargı bildirir.
[Öğüt
verme amacı taşır.
ZAt
ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır.
ZAç
koyma hırsız olur, çok söyleme yüzsüz olur, çok değme arsız olur.
ZBöyle
gelmiş, böyle gider
ZÇocuğa
iş buyuran, ardınca kendi gider.
ZDamlaya
damlaya göl olur.
ZDost
kazan dost; düşman anadan da doğar.
ZEden
bulur.
ZGeniş
gününde dar gezen, dar gününde geniş gezer.
ZGöz
görmeyince gönül katlanır.
ZHerkes
kaşık yapar ama sapını yapamaz.
ZHer
şey incelikten insan kabalıktan kırılır.
ZMart
kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.
ZÜzerine
laf düşmedikçe konuşma.
ZVakitsiz
açılan gül çabuk solar.
8. DOLAYLAMA
Bir kelimeyle
anlatılabilecek bir durumu birden fazla kelimeyle anlatmaya denir.
“yavru vatan”:
Kıbrıs,
“büyük
kurtarıcı”: Atatürk,
“derya
kuzuları”: balık,
“insanlığın
iftihar kaynağı”: Hz. Muhammet,
“Türkiye’nin
kalbi”: Anakara
9. anlam
genişlemesi
(yan anlam)
10. anlam
daralması
]
“oğul” kelimesinin önceleri kız ve erkek çocukları için kullanılırken şimdi
artık sadece erkek çocukları için kullanılması gibi.
11. anlam
iyileşmesi
]
“kötü” anlamındaki yavuz kelimesinin artık “yiğit” anlamında kullanılması gibi.
12. anlam
kötülenmesi
]
“canlı” anlamındaki canavar kelimesinin artık yırtıcı yaratık anlamında
kullanılması gibi.
13. güzel
adlandırma
]
“verem” kelimesinin dildeki korkunçluğunu azaltmak için “ince hastalık” ile
karşılanması gibi.
]Yabanî
hayvan adı olan “börü”nün atılıp yerine “kurt” kelimesinin kullanılması gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder