Tanım
Canlı cansız bütün varlıkları,
kavramları, hatta fiilleri de
karşılayan, onları anmaya, tanımaya, birbirinden ayırmaya yarayan kelimelere isim
(ad) denir:
ağaç, su, deniz, Hasan, Anadolu,
gidiş, dönüş vb.
İsimler çeşitli yönlerden
sınıflara ayrılır.
A. VARLIKLARA VERİLİŞLERİNE GÖRE
İsimler ait oldukları varlığın
veya kavramın eşi benzeri olup olmamasına göre ikiye ayrılır: Varlık veya
kavram özelse (eşsiz, benzersiz) onun ismi de özel isim; cins ise (aynısından
birden fazla) onun ismi de cins ismidir.
1. Özel İsim
Kâinatta tek olan, tam bir
benzeri bulunmayan varlıkları karşılayan kelimelere denir.
Bu varlıklar zaten özel
oldukları için adlarına da “özel” denir. “Mehmet” kelimesi milyonlarca insana
ait olabilir, ama bütün “Mehmet”ler tek tek özel oldukları için adları da
özeldir.
Özel isim adından da
anlaşılacağı gibi özeldir, yani bir şeyin kendisine aittir.
Özel isimler, etiket isimlerdir;
varlıklara sonradan takılmış hususî adlardır. Cins isimlerdeki gibi nesne ile
kelime arasında tam bir ilişki yoktur. Özel isimlerin sahipleri tanınmazsa
zihinde bir varlık, kavram oluşmaz.
Bütün özel isimler (özel ismi
oluşturan her kelime ve onları niteleyen, tanıtan unvanlar) büyük harfle
başlar. Büyük harfle başlamazsa cins ismi zannedilebilirler.
Yavuz, Hasan, Kayseri, Acıpayam,
Akdeniz, Alanya, Ulu Cami, Sultan Selim, Hatice, Küçük Ağa, Türkçe, Türk Dil
Kurumu...
Başlıca Özel İsimler
1. İnsan
isimleri:
Ali, Meltem, Mehmet, Meral,
Yasemin, Uğur, Barkın...
Binbaşı Ömer, Doktor Kenan,
Mütercim Asım, Ankaralı Âşık Ömer...
Fatih Sultam Mehmet, Mimar
Sinan, Nedim, Mustafa Kemal, Mehmet Akif, Nazım Hikmet, Yavuz Bülent Bakiler,
Kâmuran İnan...
2. Kurum,
kuruluş, müessese, makam, üniversite isimleri:
Mamak Anadolu Lisesi, Yeşilay
Derneği, Türk Dil Kurumu, Ege Üniversitesi, Kars Valiliği, Mamak İlçe Millî
Eğitim Müdürlüğü...
3. Millet,
kavim, din, mezhep isimleri:
Türk, Türkler, Yunan, İngiliz,
Çeçen, Ruslar...
Müslüman, Musevî, Hıristiyan...
İslâm, İslâmiyet, Musevîlik,
Hıristiyanlık...
Hanefî, Hanefîlik, Şafiî,
Alevî...
4. Dil
isimleri:
Türkçe, Farsça, Fransızca,
Macarca, Fince, Tibetçe...
5. İl, İlçe,
Semt, mahalle, cadde, bulvar, sokak
isimleri:
Sivas, Ankara, İstanbul, Mamak,
Yenişehir, Şirinevler, Dikimevi, Atatürk Bulvarı, İvedik Caddesi, Gönül
Sokak...
6. Ülke ve
bölge isimleri:
Türkiye, Afganistan, Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti...
Batı Almanya, Batı Trakya, Güney
Yemen, Doğu Avrupa, Doğu Anadolu Bölgesi, İç Anadolu (Bölgesi), Ege, Marmara...
7. Kıta
isimleri:
Avrasya, Asya, Avrupa, Afrika,
Amerika, Antarktika, Arktika, Avustralya.
8. Deniz,
okyanus, göl, akar su, boğaz, geçit isimleri:
Akdeniz, Karadeniz, Manş Denizi,
Büyük Okyanus, Atlas Okyanusu
Van Gölü, Hazar Denizi, Beyşehir
Gölü, Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya, Seyhan, Fırat, Nil, İstanbul
Boğazı,Panama Geçidi, Süveyş Kanalı ...
9. Dağ,
tepe, ova, yayla isimleri:
Elmadağ, Uludağ, Ağrı Dağı,
Erciyes (dağı), Everest Tepesi, Çukurova, Konya Ovası...
“Konya Ovası, Van Gölü, Ağrı
Dağı” gibi her iki harfi de büyük yazılan özel isimlere dikkat
edilirse, birinci kelimenin zaten il olarak mevcut olduğu; ikinci kelime
eklenince oluşan ismin o ile ait ama yeni ve özel bir varlığı karşıladığı
görülür. Hâlbuki Hürriyet gazetesi, Nil nehri, Ankara şehri, Fırat nehri,
Erciyes dağı gibi örneklerde birinci kelime büyük, ikinci kelime de küçük
harfle başlamaktadır. Bunun sebebi bu kelimelere eklenen ikinci kelimelerle
yeni bir özel isim oluşturulmuş olmamasıdır. Hürriyet zaten bir gazete
adı; Nil zaten bir nehir adı; Ankara zaten bir şehir adı; Erciyes
zaten bir dağ adıdır.
10. Gezegen
ve yıldız adları:
Merih, Mars, Jüpiter, Venüs,
Küçükayı...
11. Dünya,
güneş ve ay kelimeleri terim olarak (astronomi ve coğrafya terimi)
kullanılıyorsa özel isim olduğu için büyük; diğer anlamlarında (gerçek, mecaz,
yan, eş, deyim vb.) kullanılıyorsa cins ismi olduğu için küçük harfle başlar:
Ay’ın yakından çekilmiş
fotoğrafları insanlığı pek şaşırtmıştı.
Yazın Güneş ışınları Dünya’ya
dik olarak gelir.
Türkiye’nin birçok yerinde
insanlar Güneş tutulmasını seyretti.
Sabahtan beri dünya kadar yer
dolaştık.
Şair sevgilisinin yüzünü aya
benzetir. (ayın kendisine değil, görünüşüne)
12. Kitap,
gazete, mecmua, eser isimleri:
Tercüman (gazetesi), Zaman
(gazetesi); Nokta (dergisi), Aktüel (dergisi); Türk Dili (dergisi), Virgül;
Yaprak Dökümü, Semerkant; Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Ansiklopedisi...
13. Hayvanlara
takılan özel isimler:
Tekir, Karabaş, Yumoş, Minnoş,
Pamuk...
2. Cins İsmi
Aynı cinsten olan varlıkların
ortak isimleridir. Dilin temel kavramları cins (tür) isimleridir.
taş, yol, ağaç, ırmak, kitap,
dergi, yaprak, ev, çocuk, su, sıra, hayal, düşünce, sıla, özlem, taraf, ceza...
Cins isimlerinde kelime ile
ifade edilen anlam arasında sıkı bir ilişki vardır: İsim, tanıttığı varlığı
veya kavramı çağrıştırır. Cins isimleri herkes tarafından tanınır ve bilinir.
Tür adı olan her kelime, o
türden tek varlığı anlattığı gibi; biçimce çoğullanmadığı hâlde o türün tümünü
ya da bir bölümünü de anlatabilir:
İnsan, düşünen, konuşan bir varlıktır.
(bütün insanlar)
Çiçek, susuzluktan kurumuş.
(herhangi bir çiçek)
Başlıca Cins İsimleri
1. Vücudun
bölümleri ve organ isimleri:
baş, kol, el, ayak...
2. Akrabalık
isimleri:
ana, baba, kardeş, dayı, hala,
teyze...
3. Araç,
eşya isimleri:
kaşık, makas, bardak, iplik,
iğne...
4. Hayvan ve
bitki isimleri:
kedi, kartal, fındık, ceviz,
kiraz...
5. Kavramlar:
düşünce, hedef, zekâ, temenni...
6. İş,
meslek; meslek sahibi simleri:
öğretmenlik, öğretmen, avukat,
işçi, memur, profesyonel, futbolcu...
7. Giyecek
isimleri:
ceket, ayakkabı, gömlek,
eldiven...
8. Yiyecek
isimleri
elma, yemek, ekmek, biber...
9. İçecek
isimleri:
su, meşrubat, gazoz...
10. Sayı
isimleri:
on, beş yüz, bir...
11. Renk
isimleri:
sarı, kıpkırmızı, mor...
12. Nitelik
isimleri:
büyük, kocaman, dairesel...
13. Zaman
isimleri:
ay, saat, dakika, yıl...
14. Soru.
Kelimeleri:
ne, kim, hangi...
Bazı cins isimlerin özel isim
olarak kullanıldığı görülür:
tırmık: bir ziraat aleti.
Tırmık: bir kedinin özel adı
ozan: şair
Ozan: erkek ismi
hürriyet: bağımsızlık
Hürriyet: gazete adı
Dünya, güneş ve ay kelimeleri
terim olarak (astronomi ve coğrafya terimi) kullanılıyorsa özel isim; diğer
anlamlarında (gerçek, mecaz, yan, eş, deyim vb.) kullanılıyorsa cins ismi olur:
Ay’ın yakından çekilmiş
fotoğrafları insanlığı pek şaşırtmıştı.
Yazın Güneş ışınları Dünya’ya
dik olarak gelir.
Türkiye’nin birçok yerinde
insanlar Güneş tutulmasını seyretti.
Sabahtan beri dünya kadar yer
dolaştık.
Şair sevgilisinin yüzünü aya
benzetir. (ayın kendisine değil, görünüşüne)
B. MADDELERİNE GÖRE İSİMLER
İsimler, karşıladıkları
varlıkların beş duyu organından herhangi biriyle algılanıp algılanamamasına
göre ikiye ayrılırlar.
1. Somut İsim
Beş duyudan herhangi biriyle
algılayabildiğimiz, kavrayabildiğimiz varlık ve kavramların isimleridir. Yani
somut varlıkları karşılayan isimlere somut isimler denir. Bu isimler, herkes
tarafından görülen, bilinen, hissedilen, cismi olan, varlığı kişiden kişiye
değişmeyen varlıkları karşılarlar.
su, toprak, ağaç, ses,
televizyon, rüzgâr, sarı, mavi, duman, koku...
2. Soyut İsim
Beş duyudan herhangi biriyle
algılanamayan, madde hâlinde bulunmayan ve zihnimizle kavradığımız veya var
olduğuna (akla, ruha, sezgiye, inanca bağlı olarak) inandığımız varlıkların
isimleridir.
sevinç, şüphe, tezat, Allah,
cesaret, keder, korku, aşk, melek, ruh, şeytan...
C. VARLIKLARIN SAYILARINA GÖRE İSİMLER
1. Tekil isim
Tek varlığı belirten ve
karşılayan, yapıca tekil olan (topluluk isimleri hariç) kelimelerdir.
kendi, ben, çocuk, kalem,
defter...
Not: Tür adı
olan her kelime, o türden tek varlığı anlattığı gibi; biçimce çoğullanmadığı
hâlde o türün tümünü ya da bir bölümünü de anlatabilir. Bu durumda da tekil
sayılırlar.
İnsan, düşünen, konuşan bir
varlıktır. (bütün insanlar)
Çiçek, susuzluktan kurumuş.
(herhangi bir çiçek)
2. Çoğul isim
Yapısında, anlamında birden çok
varlığı barındıran, çokluk eki almış isimlerdir. Cins isimlerinin çoğulu
yapılır.
Biz, siz, onlar, evler,
fikirler, merkezler, dünyalar, kuşlar, böcekler, kelebekler, arılar...
Not: Şekil
yönüyle çoğul olmadığı, çokluk eki almadığı hâlde anlamca çoğul olan kelimeler
vardır.
Seçmen, tercihini yarın ortaya
koyacak.
Asker, sınırları bekliyor.
Genç yaşta saçı dökülmüş.
Bu cümlelerde seçmen, asker ve
saç kelimeleri tekil oldukları hâlde anlamca çokluk bildirmektedirler. Bunlar,
topluluk isimleri değildir.
Not: Bazı
durumlarda özel isimlere de çoğul eki getirilir:
1. Aile anlamı katar; -gil
ekinin yerine kullanılır, yapım eki görevinde olduğu için ayrılmadan yazılır
Yarın Ahmetlere
gideceğiz.
İzmir’e, amcamlara/dedemlere/teyzemlere
gideceğiz. (burada
özel isme getirilmemiş.)
Aliler bize
gelecekler.
2. Benzerleri anlamı katar,
kesme işaretiyle ayırarak yazılır:
Bu millet nice Fatih'ler,
Kemal'ler yetiştirecektir.
Bu topraklarda ne Çaldıran’lar,
ne Ridaniye’ler yaşandı.
3. Aynı ismi taşıyanları
belirtir:
Sınıftaki
Ali’ler ayağa kalksın.
Hüseyin’lerin hepsi buraya
gelsin.
4. Abartma anlamı katar:
Çalışmak için ta Almanya’lara
gitti.
5. Topluluk, soy kavramı
bildirir:
Osmanlılar, Türkler, Yunanlar,
Adanalılar, Konyalılar...
3. Topluluk İsmi
Yapıca tekil, ancak anlam
bakımından çoğul olan; aynı türe dahil birden çok varlığı anlatan isimlerdir.
Teklerden oluşan topluluğu, çokluğu bildiren kelimelere denir.
ordu, sürü, orman, sınıf, okul,
millet...
Not: Topluluk
isimleri de çokluk eki alabilir. Bu durumda aynı topluluktan birden fazla
olduğu ifade edilmiş olur.
Ordular, ormanlar,
sürüler.
D. YAPILARINA GÖRE İSİMLER
İsimler kaç kelimeden
oluştuklarına ve yapım eki alıp almadıklarına göre de sınıflandırılırlar.
1. Basit İsim
Herhangi bir yapım eki almamış,
kök hâlindeki isimlere denir. Çekim eki almış hâlde kullanılabilirler. Türemiş
ve birleşik kelimeler yaparken bunlara yapım ekleri getirilir.
İnsan, kelebek, gölge,
yaprak(lar), kağıt(ta), kuş(u), çiçek(ler), dağ(dan), bir(de), ...
Basit isimlerimizin çoğu tek
hecelidir, ama bütün basit isimler tek heceli zannedilmemeli.
Basit isimler, daha küçük ve
anlamlı parçalara ayrılamazlar. Meselâ “kelebek kelimesini kel-ebek
şeklinde ikiye ayırıp “kel” diye anlamlı bir kelime bulabiliriz gibi bir
düşünce yanlıştır. Çünkü parça ile bütün arasında her zaman -az ya da çok-bir
anlam ilgisi bulunmalıdır.
2. Türemiş isim
İsim veya fiil kök ve
gövdeleriyle yansıma kelimelere bir yapım ekinin getirilmesiyle oluşturulmuş,
şekil ve anlam olarak yeni isimlere denir.
İsimden türeyenler
kömürlük, kitaplık, tuzluk,
başlık, kulaklık, gecelik, gençlik, insanlık, Türklük, çocukluk, hanımlık,
kardeşlik, Müslümanlık, kulluk, erkeklik, bilgelik, bayramlık, kışlık,
akşamlık, gömleklik, iyilik, güzellik, küçüklük, öğretmenlik, doktorluk,
veterinerlik, eczacılık, arıcılık, demircilik, kılavuzluk, rehberlik...
Türkçe, Almanca, Arapça, Farsça,
Çatalca, Yenice, Çamlıca, Taşlıca, Ilıca, delice, karaca, kokarca, yumuşakça...
sanatçı, kiracı, inşaatçı,
yolcu, çaycı, şakacı, duacı, milliyetçi, Türkçü, halkçı, sözcü, tiyatrocu,
kemancı...
Ankaralı, Konyalı, köylü,
kentli, Osmanlı, Karahanlı, Selçuklu, Sözlü, evli, nişanlı...
etçil, otçul, insancıl, evcil,
bencil, ölümcül...
vatandaş, yurttaş, gönüldaş,
anlamdaş, meslektaş...
Aligil, Yaşargil, ancamgil...
geceleyin, akşamleyin,
sabahleyin, gündüzleyin...
birinci, üçüncü, sonuncu, üçer,
beşer, yedişer, dörder, altışar...
gelincik, kızılcık, elmacık,
kulakçık, karıncık...
Yansımalardan türeyenler:
çıtır-tı, cızır-tı, şakır-tı,
şıkır-tı, homur-tu, gıcır-tı…
Fiilden türeyenler
gel-mek, oku-mak, ye-mek,
iç-mek, çalış-mak...
yemek, çakmak, ekmek, ilmek,
kaymak,
başlama, okuma, yazma, nakletme,
hasta olma, danışma, sevme, inanma...
Asma (yaprağı), bölme (işlemi),
danışma (memuru), dondurma (külâhı), kavurma, işletme, bağlama (:saz)...
Gülün açılış-ını seyret.
Kapının kapanış-ı çok ses
çıkarıyor.
Adam oturuş-undan bellidir.
seziş, biliş, alış, veriş,
anlayış...
Bu görüşü benimsemedim.
Bir buluş yapmış ki sorma
Alış verişe çıkacağız.
Sende hiç anlayış yok mu?...
Çıkış ne taraftaydı?
Okur yazar, yazar kasa, bilir
kişi, gelir gider, keser, güler yüz, tanıdıklar,
alacak(lı), yakacak, yiyecek,
giyecek, içecek(lerimiz)...
Geçmiş, çok bilmiş...
Alım, satım, atım, yatırım,
seçim, ölüm, yıkım, verim, biçim, giyim, kuşam, takım, kavram, üretim, bölüm,
çözüm, uyum, çekim...
Sevgi, saygı, görgü, bilgi,
duygu, örgü, sergi, vergi, övgü, algı, tutku, uyku, biçki, baskı, içki, atkı,
keski...
Yazı, sıkı, yapı, ölü, korku,
batı, gezi, bölü, koşu, doğu, artı, tartı, sürü, örtü, çeki, duru, sayı...
Korkunun ecele faydası yok.
Doğuyu, batıyı karıştırdık.
Ölü balıklar suyun yüzündeydi.
Yurdun batı tarafı soğuyacak.
kurucu, yüzücü, gidici,
öğren(i)ci, dilen(i)ci...
Eskiden iyi yüzücü imiş.
Okuyucu sayısı günden güne
artıyor.
kızartı, karartı, bağırtı...
konak, durak, yatak, dönek,
ürkek, korkak, bıçak...
inanç, sevinç, usanç...
alıntı, akıntı, söylenti,
toplantı, yaşantı, sarsıntı
3. Birleşik İsim
Birleşik isimler, birden fazla
kelimenin bir araya gelip yeni bir varlığı veya kavramı karşılayacak şekilde
kalıplaşarak oluşturdukları, anlam ve şekil bakımından yeni isimlerdir.
Birleşik ismi oluşturan
kelimeler arasına herhangi bir ek veya kelime giremez; girerse bu kelime grubu
birleşik isim olmaktan çıkar, belirtili isim tamlaması veya başka bir kelime
grubu olur.
Bu isimler anlam bakımından tam
bir kalıplaşmaya uğradıkları için tek bir kelime olarak kabul edilir ve bu
şekilde kullanılırlar.
Türkçe’de üç yolla birleşik isim yapılır:
Anlam kayması yoluyla
Ses kaynaşması yoluyla
Kelime sınıfı kayması yoluyla
a. Anlam kayması yoluyla
Birincisi: Birleşik ismi
oluşturan kelimelerin tamamı (genellikle iki kelimeden oluşurlar) anlam kaybına
uğrar.
Hanımeli, aslanağzı,
katırtırnağı, devetabanı, suçiçeği, demirbaş, denizaltı, kuşpalazı...
İkincisi: Kelimelerden sadece
birincisi anlam kaybına uğrar:
Adamotu, yayınbalığı,
incehastalık...
Akçaağaç, akçakavak, akciğer,
karabiber, alageyik...
Başbakan, başyazar, başhekim... ?
Üçüncüsü: İkinci kelime anlamını
kaybeder:
Karatavuk, yerelması,
karafatma...
b. Ses kaynaşması yoluyla
cumartesi, pazartesi, kahvaltı,
çörotu, peki...
c. Kelime sınıfı kayması yoluyla
kaptıkaçtı, külbastı, mirasyedi,
dedikodu, hünkârbeğendi, albastı, gecekondu...
örtbas, sıkboğaz, alaşağı,
ateşkes, kapkaççı...
giderayak, bilirkişi,
vatansever, hacıyatmaz, cankurtaran...
elverişli, rasgele, albeni,
çalçene...
Birleşik isimlerin bir kısmı
ayrı, bir kısmı da bitişik yazılır. Bu sebeple birleşik isimler ayrı yazılanlar
ve bitişik yazılanlar olmak üzere ikiye ayrılır.
Birleşik kelimelerin ayrı veya
bitişik yazılmalarında birleşik kelimeyi oluşturan kelimelerin uğradıkları
anlam kaybı ve ses olayları göz önünde tutulur.
a. Bitişik Yazılan Birleşik İsimler
Aralarına ek giremeyecek kadar
kalıplaşmış olanlarda kelimelerden en az biri anlam değişikliğine uğradığı için
bunlar bitişik yazılır. Kelimelerden biri veya her ikisi birden anlam
değişikliğine veya kaybına uğradıkları için bitişik yazılırlar:
Sivrihisar, Kırşehir, dedikodu,
hanımeli, aslanağzı, keditırnağı, cumartesi, Ulucami...
Yapılışlarına Göre Birleşik İsimler
İsim +
isim: İsim tamlaması
içgüdü, aslanağzı, hanımeli,
Çanakkale, Pamukkale, tahtakurusu, Çatalçeşme, cumartesi, pazartesi,
Topkapı(sı)...
Sıfat +
isim: Sıfat tamlaması
Acıpayam, Ulukışla, anayasa,
Sivrihisar, Karagöz, Altıparmak, sütlaç, başsavcı...
Fiilimsi
+ isim:
bilirkişi, yazarkasa...
İsim +
çekimli fiil / fiilimsi:
hünkârbeğendi, imambayıldı,
mirasyedi, kuşkonmaz, kediboğan, gecekondu, tanksavar, dalgakıran, tozkoparan,
cankurtaran...
Çekimli
fiil /Fiilimsi + çekimli fiil / fiilimsi:
dedikodu, uyurgezer, kaptıkaçtı,
vurdumduymaz, oldubitti...
Yansımalarla:
çıtçıt, şakşak, patpat...
]Birleşik
isimler oluşturulurken ses değişmeleri meydana gelebilir:
Cuma +erte = cumartesi
Pazar + erte = pazartesi
Sütlü+ aş = sütlaç
Top + kapı = Topkapı(sı)
]Birleşik
isim olarak kullanılan bir kelime grubuyla, aynı kelimelerden oluşup da
birleşik isim olmayan bir kelime grubu (meselâ bir isim tamlaması), bir eki
aynı şekilde almazlar. Birleşik isimle diğer kelime gruplarını bu şekilde de
birbirinden ayırabiliriz.
hanımeli-y-i birleşik isim, bitki adı
hanım eli-n-i isim tamlaması
denizaltı-y-ı deniz altı-n-ı
b. Ayrı Yazılan Birleşik İsimler
TDK kılavuzundan
Buraya kadar yapılan tasnife
göre her kelimenin birden fazla özelliği vardır:
Varlıklara verilişine göre :
özel isim, cins ismi
Maddelerine göre :
soyut, somut
Varlıkların sayılarına göre :
tekil isim, çoğul isim, topluluk ismi
Yapılarına göre :
basit, türemiş, birleşik
el : cins
ismi; somut, tekil, basit isim
düşünce :
cins ismi; soyut, tekil, türemiş isim
kitaplıklar : cins
ismi; somut, çoğul, türemiş isim
ayakkabı :
cins ismi; somut, tekil, birleşik isim
ordu : cins
ismi; somut, topluluk ismi, basit isim
Ankara : özel
isim; somut, tekil, basit isim
Çanakkale : özel
isim; somut, tekil, birleşik isim.
İSİMLERDE KÜÇÜLTME
Bir varlığın, bir ismin
küçüklüğü genel olarak, başına getirilen “küçük, mini, ufak” gibi
sıfatlarla ifade edilir:
Küçük köy, ufak el, mini kasa...
Bazen bu sıfatların yerini “Cİk,
-Ceğİz” ekleri tutar. Bu ekler isimlere küçültme anlamı katar.
küçük tepe→tepecik
küçük çocuk→çocukcağız
Not: Bu ekler
her zaman küçültme anlamı katmayabilir; acıma ve sevgi; zavallılık ve küçümseme
anlamları da katabilir:
Serçecik daldan dala atlıyor. (acıma)
Adamcağız korka korka ayağa
kalkar. (acıma)
Bebeciğimi çok özledim, diyordu.
(sevgi)
küçük insan→insancık (zavallılık)
zavallı kelimeler→zavallı
kelimecikler (küçümseme)
“-cik” eki sıfata da
getirilebilir:
genç adam→gencecik
yaşta
“k” sesi ile biten sıfatlara –cik
eki getirildiğinde sıfatın sonundaki “k” düşer:
küçük→küçücük
ufak→ufacık
alçak→alçacık
minik→minicik
“-cik” eki somut isimler de
türetir:
karın→karıncık,
badem→bademcik
“-cik” ekinin “k” ile biten
isimlere getirilerek somut isim türettiği durumlarda kelime sonundaki k düşmez:
kulak→kulakçık,
kapak→kapakçık...
“-ce, -imsi, -imtrak” ekleri de
küçültme anlamı katar:
küçük→küçükçe
büyük→büyükçe
iri→irice
yeşil→yeşilimsi
sarı→sarımtırak
İSMİN HÂLLERİ
İsimleri isimlere, fiillere,
edatlara bağlayan, diğer kelimelerle ilişki kurarak isimlerin cümlede görev
kazanmasını sağlayan eklere isim hâl ekleri denir. İsimlerin bu ekleri alarak
yüklendikleri görevlere ismin hâlleri denir.
1. Yalın Hâl (Nominatif)
Eki yoktur.
İsimlerin hiçbir hâl eki almamış
hâlleridir. Çoğul, iyelik ve bildirme eki almış olabilir. Bu durumda da yalın
hâlde sayılırlar.
ev, okul, yol, çocuk, fikir,
baba(sı), defter(ler), çalışkan(dır)...
Yapım ekleri de ismin yalın
durumunu değiştirmez.
kalemlik, bilgili, susuz,
meslektaş...
Birleşik isimler de hâl eki
almamışlarsa yalındırlar:
dershane, tanksavar, gecekondu,
bilirkişi...
Yalın hâldeki isimler cümlede
özne, yüklem (ek-fiil yardımıyla), zarf tümleci ve belirtisiz nesne olarak
kullanılabilirler.
Çocuk
ağlıyordu.
Biraz sonra çay içelim.
Edebiyatın en mükemmel ürünü şiirdir.
Akşam size
geleceğiz.
2. Belirtme (Yükleme) Hâli
“-i” ekiyle yapılır.
İsmin, fiildeki işten,
hareketten, eylemden doğrudan etkilenme ve onunla ilgili olma hâlidir.
Bu eki alan isimler cümlede
belirtili nesne görevinde bulunur.
ev-i gördüm, kapı-y-ı açtım,
okul-u boyadılar, gül-ü koparmayın...
Belirtme durumundaki isim, yani
belirtili nesne yükleme sorulan “neyi, kimi” sorularının cevabıdır. Tabi
belirtili nesne bir soru kelimesi ise bu soru sorulmaz.
Çocukları buradan
kim alacak?
Babası çocuğu çağırdı.
Şimdi soruları
cevaplayın.
Burada kimi
bekliyorsunuz?
Uyarı: Türkçe’de
iki tane –i eki vardır: iyelik eki ve belirtme hâl eki. Bunlar iyi bilinirse
cümledeki belirtili nesne ile isim tamlamasındaki tamlanan birbirine
karıştırılmaz. Bu, cümlenin anlamından da çıkarılabilir.
–i: iyelik eki: (onun) kalem-i
–i: belirtme hâl eki: kalem-i
(kim aldı?)
3. Yönelme Hâli
“-e” ekiyle yapılır.
Yüklemin yöneldiği yeri, nesneyi
ya da kavramı gösterir.
Yönelme hâlinde, ismin
belirttiği kavrama yöneliş, dönme, yaklaşma, ulaşma söz konusudur. Yönelme
hâlindeki kelimeler cümlede dolaylı tümleç ve yüklem olabilir. Dolaylı tümleç,
yükleme sorulan “neye, kime, nereye” sorularının cevabıdır.
Sinema-y-a git, ev-e dön...
Bizi karşılamak için kapıya
geldi.
Bugün okula gitti.
Benim itirazım yapılan haksızlığa.
(haksızlığadır: yüklem)
“-e” yönelme ekinin bunun
dışında başka görevleri de vardır:
Fiyat, araç ile anlamı katar:
Kitabı bin liraya
aldı. (karşılığında)
Bu iş kaç paraya olur?
Zaman bildirir, zarf tümleci
yapar:
Bu iş sabaha
biter.
Haftaya size
gelelim.
İsimleri edatlara bağlar:
Akşama kadar
okulda ders çalıştık.
Sabaha karşı
varırız.
Yaşına göre
ağır bir işte çalışıyordu.
Deyim kurar:
Ağzına geleni
söyler.
İşleri yoluna koymak
Başına buyruk.
Başa gelen
çekilir.
Çok cana yakın bir
çocuktu.
İçin, aitlik, amaç ilgisi kurar:
Bunu size aldık.
(sizin için)
Sana bir
iyilik düşünüyorlar. (senin için)
Annesini görmeye gitti.
İkilemeler kurarak durum
bildirir:
Otobüse nefes nefese
yetiştiler.
İki ahbap kafa kafaya
vermiş...
“-an, -en” sıfat-fiil ekleriyle
birleşerek abartma anlamı veren ikilemeler kurar:
Soran sorana,
geçen geçene,
giden gidene...
Şekilce çekimli fiil olan fakat
fiil özelliğini kaybetmiş söz gruplarına gelir:
Geçmiş olsuna gitti.
(demeye)
4. Bulunma Hâli
“-de” ekiyle yapılır.
Eylemin yapıldığı yeri, nesneyi
ya da soyut kavramı bildirir.
ev-de oturma, okul-da öğren,
yurt-ta kaldı, devlet-te bulunuyor...
Bulunma hâlindeki bir isim,
cümlede dolaylı tümleç, zarf tümleci veya yüklem olabilir. Dolaylı tümleç
olduğunda, yükleme sorulan “nerede, nede, kimde” sorularının cevabıdır.
Eski İstanbul'da ne güzel
günler yaşanmış. (dolaylı
tümleç)
Okullar bu yıl da eylülde
açılacak. (zarf
tüml.)
Suyu bir yudumda içti. (zarf tüml.)
Siz ayakta kaldınız. Zarf tüml.
Çamaşırları elde
yıkıyormuş. Zarf tüml.
Saat yedide mi gelecekmiş?
(zarf tümleci)
Her şey yerli yerinde. (yüklem)
“-de” bulunma ekinin bunun
dışında başka görevleri de vardır:
Zaman ve sayı bildiren
kelimelere eklenerek ölçü, miktar bildirir:
Yılda yirmi
gün izni var.
Haftada bir
geliyor.
Yüzde yetmiş
başarı vardı.
İkilemeler kurar:
Ayda yılda bir
uğrar oldu.
Elde avuçta ne varsa
bitti.
Eklendiği kelimeyi sıfat yapar:
Parmak kalınlığında
yaprakları var.
Yapım eki görevi görür:
Gözde
sanatçılarımızdandı.
Peyami Safa'nın "Sözde
Kızlar"ını okudun mu?
Sözde Ermeni
soykırımı...
5. Ayrılma (Uzaklaşma, Çıkma) Hâli
“-den” ekiyle yapılır.
Eklendiği kelimeyi dolaylı
tümleç yapar; “çıkma, ayrılma, uzaklaşma” bildirir. İsmin ayrılma hâli, yani
dolaylı tümleç, yükleme sorulan “nereden, kimden, neden” sorularının cevabıdır.
okul-dan çıktı, ev-den ayrıldı,
yurt-tan geliyor, devlet-ten istedi...
Ali, evden yeni çıktı.
Birçok seneler geçti dönen yok seferinden.
“-den” ekinin bunun dışındaki
görevleri:
Edat tümleci ve yüklem de yapar.
Gönüldendir şikâyet.
(yüklem)
Bebek gürültüden uyandı
(edat tümleci)
Yalnızlıktan
sıkıldım. (edat tümleci)
Durum bildirir:
Yağmur hafiften yağıyor.
Ben onu yakından tanırım.
Üstünlük, karşılaştırma
bildirir:
Kıldan ince
baldan tatlı
Erzurum’dan soğuk
şehir yok.
Bundan iyisi
bulunmaz.
Bütünün parçasını, bütünden
ayrılmayı ifade eder:
Verilen pastadan bir
dilim yedi.
Soruların cevabını sözlerimden
çıkaracaksınız.
Canından can
vermek istiyordu.
İsimleri edatlara bağlayarak
edat grubu ve edat tümleci oluşturur:
Akşamdan beri
seni arıyoruz.
Yemekten sonra
çayı nerede içeceğiz?
Sebep bildirir:
Soğuktan tir tir
titriyordu.
Yorgunluktan
uyuyuverdi.
İsim tamlamalarında tamlayan
ekinin (-in) yerine kullanılır:
Geçen gün öğrencilerden
biri yanıma geldi.
Bu ürünlerden hangisini
istediğinizi söyleyin.
Yapım eki özelliği kazanarak
eklendiği kelimeyi sıfat yapar:
Sıradan
insanlarla düşüp kalkma diyordu.
Sudan
sebeplerle buradan ayrılıp gitti.
Toptan satış
Uzaktan akraba
En içten duygular
İkilemeler kurar:
Zavallı çocuk günden güne
eriyor.
Baştan başa
bizim bu topraklar.
Durumumuz yıldan yıla
kötüye gidiyor.
Dünden bugüne
ne değişti ki...
Varlıkların neden, hangi
maddeden yapıldıklarını bildirir:
Üstüne yünden bir kazak
almıştı.
Tahtadan kılıçlarla
oynuyorlardı.
Ayı derisinden post;
Rus’tan dost olmaz.
Zaman anlamlı kelimelere gelerek
zaman anlamı katar:
Bu işi dünden
halletmeliydik.
Yarın geceden yola
çıkmayı düşünüyoruz.
6. Eşitlik Hâli
“-ce” ekiyle yapılır.
Bu hâldeki kelimeler cümlede
zarf tümleci ve yüklem olarak kullanılır.
Onun davranışları çok zaman delicedir.
Bu okulda yıllarca
çalıştım dedi.
O gün sizi saatlerce
bekledik.
Bu kararı sınıfça aldık.
Bugün milletçe
sevinçliyiz.
Anlatılanları sessizce
dinledi.
Düşüncelerini açıkça dile
getirdi.
Elazığ'dan gizlice
ayrıldık.
Ekin bundan başka görevleri:
Bu ek isim, sıfat ve zarf
türetir.
ben-ce, okul-ca, yurt-ça,
sert-çe...
Gibi, benzerlik anlamları katar:
Çocukça
davranışları vardı.
İnsanca hareket
etmeliyiz.
Bakımında, yönüyle anlamı katar:
O sizden kiloca biraz
daha düşük.
Akılca
birbirinizden farkınız yok.
Göre anlamı katar, edat gibi
kullanılır:
Sence bu
yaptığın doğru mu?
Bence bu
doğru.
Çokluk, abartma anlamı katar:
Evinde yüzlerce kitabı
var.
Küçültme, sınırlandırma anlamı
katar:
Oralarda yaşlıca bir adam
dolaşıyordu.
Fatih, büyükçe bir taşı
alıp denize atıverdi.
7. Vasıta Hâli
“ile” edatı kullanılarak
yapılır. “i” düşürülerek kullanılır.
Bu hâldeki kelimeler cümlede
zarf tümleci, edat tümleci ve yüklem olarak kullanılır.
Mor bulutlarla açık
türbene çatsam da tavan. (edat tüml.)
İşi kolaylıkla başardı.
Ayağına gelen topa hızla
vurdu.
Babasını sevinçle
karşıladı.
O artık bizimledir.
Öğrencileriyle geziye
gitmişti.
Arabasıyla evimize
kadar getirdi.
İğneyle kuyu
kazıyorsun.
Rüzgârın etkisiyle dallar
sallandı.
Sonbaharın gelmesiyle
soğuklar artmıştı.
Zilin sesiyle yarışma
bitti.
Ekin diğer görevleri:
“ve” bağlacı görevinde
kullanılır:
Annemle kardeşim
buraya geldiler.
Baki’yle Fuzuli,
16. yy. şairleridir.
8. İlgi Hâli (Tamlayan Hâli)
“-(n)in”, “-den” ekleriyle
yapılır ya da yalın hâldedir.
Bir isimin başka bir isme
tamlayan olduğu biçimdir.
Kitabın yaprağı
yırtılmış.
Ceket düğmesi
Öğrencilerden biri
“-(n)in” ekinin diğer görevleri
İsimleri, zamirleri ve
sıfat-fiilleri edatlara bağlar:
Gözlerin için
ölürüm, dedi.
Bunu senin için yaptım
dedi.
Gelmediğin için
payını aldılar.
İsimleri ve zamirleri fiillere
bağlar:
Birincilik ödülü Atilla'nın
oldu.
En güzel ve mutlu yıllar sizlerin
olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder