Fiillerden türemiş
olmakla birlikte bir fiil gibi çekimlenemeyen olumlu, olumsuz şekilleri
yapılabilen ve cümlede isim, sıfat, zarf gibi görevlerde kullanılan
sözcüklerdir. Üç grupta incelenir.
a. İsim - Fiil
Fiillere “-mak, -mek” ,
“-ma, -me”, “-ış, -iş, -uş, -üş” eklerinin getirilmesiyle yapılır.
“O şimdi romanını bitirmekle
meşguldür.”
“Size gelmeyi ben
de çok istemiştim.”
“Onun yemek hazırlayışını
gördün mü hiç?”
cümlelerinde altı çizili
sözler isim-fiildir. Bu ekleri benzer eklerle karıştırmamak gerekir.
“Sana, bir daha buraya gelme,
demiştim.”
Bazı sözcükler aslında
isim-fiil ekleriyle türediği halde, zamanla isimleşmiş, yani fiilimsi
özelliğini kaybetmiş olabilir.
“Biraz ekmek
alabilir miyim?”
“Bugün gelmediğini danışmadan
öğrendim.”
“Derste yağış
türlerini inceledik.”
cümlelerinde altı çizili
sözcükler isim-fiil değildir.
“Deneme sınavlarıyla bu
öğrencileri denememiz doğru değil.”
cümlesinde altı çizili
birinci sözü “denememe” şeklinde kullanamayız; çünkü bu sözcük artık
isimleşmiştir. Ancak altı çizili ikinci sözcük “denemememiz” şeklinde
kullanılabilir; yani olumsuz yapılabilir, öyleyse fiil anlamı devam ediyor;
yani bu isim-fiildir.
b. Sıfat - Fiil
Fiillere “-an, -ası,
-mez, -ar, -dik, -ecek, -miş” eklerinin getirilmesiyle yapılır. Çoğu zaman
sıfat görevinde kullanılır.
“Kışta açan çiçeklerin
ömrü az olur.”
“Öpülesi elleri vardı analarımızın.”
“Senin ne bitmez
çilen varmış böyle.”
“Buralarda bir akar
çeşme yok galiba.”
“Size biraz
bilinmedik fıkralar anlatayım.”
“Bana gazetemi getirecek
biri yok mu burada?”
“Onda ne yakası açılmamış
sözcükler vardır.”
cümlelerinde altı çizili
sözcükler sıfat-fiildir.
Sıfat-fiil eklerinden
“-dik” ve “-ecek” ekleri çoğu zaman kendinden sonra iyelik eki alarak
kullanılır.
“Çözdüğüm soruları niçin yeniden soruyorsun?”
“Gideceğin gün belli mi?”
cümlelerinde altı çizili
sıfat-fiiller iyelik eki almıştır.
Bu ekler aynı zamanda
sıfatla hiç ilgisi olmayan kullanımlarda da görülür. Bu, daha çok dolaylı
anlatımda karşımıza çıkar.
“Kitabımı sana verdiğimi
unutmuşum.”
“Senin de bizimle geleceğini
bilmiyorduk.”
cümlelerinde sıfat-fiil
ekleri sıfatla ilgisi olmayan bir kullanımda görülüyor.
Sıfat-fiiller
niteledikleri isimler düştüğünde onların yerine geçebilir.
“Benden aldıklarını
ne zaman geri göndereceksin?”
“Beni arayanların
adreslerini almayı unutma.”
cümlelerinde altı çizili
sıfat-fiiller ismin yerine geçecek şekilde kullanılmıştır.
Kimi zaman sıfat-fiiller
çekimli fiillerle karışabilir.
“Gideceğim bu şehirden artık.”
“Gideceğim
herkes tarafından biliniyor.”
cümlelerinde altı çizili
sözcüklerin yazılışları aynıdır. Ancak birincisinde “Ben gideceğim” ifadesi
olduğundan çekimli fiildir. İkincisinde ise “benim gideceğim” anlamında
olduğundan, yani fiilin sonunda iyelik eki kullanıldığından fiil,
sıfat-fiildir.
Elbette fiilden türeyip
sıfat olan her sözcük de fiilimsi değildir.
“Yıkık duvarların resmini çektik.”
cümlesinde altı çizili
sözcük “yıkmak” fiilinden türemiştir. Ancak fiilimsi değildir. Çünkü
fiilimsilerin fiil anlamı devam ettiğinden olumsuz şekilleri de kullanılabilir.
Biz bu sözü “yıkmayık” şeklinde kullanamayız.
Aynı cümleyi biz;
“Yıkılmış duvarların
resmini çektik.”
şeklinde söyleseydik,
bunu “yıkılmamış” şeklinde de ifade edebilirdik. Çünkü bu sözcük
fiilimsidir.
c. Bağ-Fiil (zarf-fiil)
Fiillere, bağ-fiil eki
dediğimiz eklerin getirilmesiyle yapılır; cümlede daima zarf olarak kullanılır.
“Kapıyı açınca karşımda
onu gördüm.”
“Soruları çözdükçe
konuyu daha iyi anlıyorum.”
“Bize haber
vermeden gitmeyin sakın.”
“Bu kağıdı müdüre imzalatıp
geri getirin.”
“Televizyon seyrederken
çoğu kez uyuyakalırdı.”
“Gezdiği yerleri anlata
anlata bitiremiyordu.”
“Sınıfa girer
girmez öğrencileri azarlamaya başladı.”
“Sadece kitap okuyarak
bu kadar bilgi kazanılamaz.”
“Köyden ayrılalı
yaklaşık on yıl oldu.”
“Ders çalışmaksızın
sınavı kazanacağını mı sanıyorsun?”
cümlelerinde altı çizili
sözcükler bağ-fiildir. Görüldüğü gibi yüklemin durumunu ya da zamanını bildirerek
onun zarfı olmuşlardır.
Bunlar arasında yapı
bakımından diğerlerine benzemeyen bağfiil eki “-ken” ekidir.
Bu ek diğer fiilimsi
eklerinin aksine kendinden önce bir çekim eki alarak kullanılır. Bunun nedeni
“-ken” ekinin, ekfiilin bir bağ-fiil eki olmasındandır. Hatta bu özelliğinden
dolayı isimleri bile zarf yapabilir.
“Ben çocukken
burada yaşlı bir çınar ağacı vardı.”
cümlesinde “-ken” eki “çocuk”
ismini zarf yapmıştır. Elbette bu, bir fiilimsi değildir. Çünkü fiilimsiler
fiillerden türeyen sözcüklerdir.
Bağ-fiil eklerinin diğer
fiilimsi eklerinden önemli bir farkı vardır. Diğer fiilimsilerden sonra isim
çekim ekleri kullanılabildiği halde bağ-fiillerden sonra hiçbir çekim eki
kullanılamaz. Bazı bölgelerde “koşaraktan” gibi kullanımlar görülse de yazı
dilinde böyle bir kullanım yoktur.
Fiilimsilerin cümledeki
en önemli görevi yan cümlecik yapmasıdır. Bunu ileride “cümle çeşitleri”
konusunda göreceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder