SES
Akciğerlerden çıkan havanın nefes borucu
aracılığıyla yukarı çıkarak, gırtlaktaki ses tellerine çarpmasıyla oluşan
titreşimlere ses denir. Bir dilin en
küçük birimi sestir. Ses, hava titreşimlerinin kulakla duyulan
derecesidir.Konuşma ses ile gerçekleşir.
Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda
meydana getirdiği titreşime dil sesi denir. Dil sesleri, konuşma
organlarının (ağız, burun, boğaz boşluğu ve soluk borusu) uyumlu çalışmasıyla,
anlamlı kelimeler oluşturacak biçimde meydana gelir.
Ses, dilin en küçük birimidir. Kelimelerin
söylenip yazılması ses değerlerine bağlıdır.
Sesler, anlam ayırt edici özelliğe de
sahiptir.
ad/at, od/ot, sac/saç, hac/haç, hala/hâlâ,
dahi/dâhi
SES
YOLU
Sesler, ses tellerinin özelliklerine ve
titreşim derecelerine göre ince- kalın; alçak ya da yüksek tonda olur. Ses,
dil, küçükdil, dişler, çeneler, dudaklar yardımıyla çeşitlenir. Bu çeşitlemeyi
sağlayan ve ciğerlerden dudaklara uzanan sisteme Ses yolu denir.
Konuşma birçok organın yardımıyla
gerçekleşir. Ağız açılıp kapanmazsa, nefes alıp vermezsek konuşamayız. Nezle,
grip gibi hastalıklara yakalandığımızda veya burnumuz tıkalı olduğunda
konuşmamız değişir.
Konuşma ve Yazı : Düşünce, istek ve
duyguların sözle anlatımı “konuşma”; harf, hece
ya da resimlerle anlatımı “yazı” ile gerçekleşir.
HARF
ve HARF SİSTEMİ (ALFABE)
Bir dilin başlıca seslerini yazıda
göstermeye yarayan işaretlere harf denir.
Yani harf, sesin yazıdaki karşılığıdır.
Bir
dildeki harflerin bütünü o dilin alfabesini oluşturur.
Bir dildeki harflerin belirli bir sıraya
dizilmiş bütününe alfabe denir. Alfabede bulunan harflerin dilin her
sesini temsil edebilmesi önemlidir.
Türk alfabesi, Lâtin harfleri esas alınarak,
01.11.1928 gün ve 1353 sayılı kanunla tespit ve kabul edilmiştir. Bu kanuna
göre, Türk alfabesinde 29 harf bulunmaktadır. Bunların 21 tanesi ünsüzleri, 8
tanesi de ünlüleri karşılar. Bu harfler Şunlardır:
A, B, C, Ç, D, E, F, G, Ğ, H, I, İ, J, K, L,
M, N, O, Ö, P, R, S, Ş, T, U, Ü, V, Y, Z.
Lâtin alfabesindeki “q”, “x” ve “w” harfleri
alınmamış; bu alfabeye “ğ”, “i”, “ş” sesleri eklenmiştir.
Türk alfabesi, her ses için ayrı bir harf ve
her harf için ayrı bir ses ilkesine göre düzenlenmiştir. Buna göre dilimiz,
yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dildir.
Ses-Harf İlişkisi
Harf ile ses terimlerini birbirinden ayırmak
gerekir. Ses kulağa, harf ise göze hitap eder.
Önce ses vardı. Sonra yazının icat
edilmesiyle sesler yazıda harflerle temsil edilmeye başladı.
Bir dilin sesleri farklı alfabelerle de
yazıya aktarılabilir. Nitekim Türk dili sırayla Göktürk, Uygur, Arap, Lâtin ve
Kiril alfabeleriyle yazılmıştır.
HECE
Bir dilin sesten sonraki en küçük
birimi hecedir. Heceler bir veya birden
fazla sesten oluşabilir. Ağzımızın bir hareketiyle çıkan tek veya birleşik sese
hece denir. Her hecede mutlaka bir sesli olur. Bir kelimede kaç sesli varsa o
kadar hece vardır.
Türkçe’de heceler altı çeşittir :
1.Bir sesliden oluşan heceler : a-dam, e-rik, o-dun...
2.Bir sesli + Bir sessizden oluşan heceler :
al-çak, üz-gün
3.Sessiz+sesli : ba-lık
4.Sessiz+sesli+sessiz : bal-çık
5.Sesli+sessiz+sessiz : alt
6.Sessiz+sesli+sessiz+sessiz : yurt
NOT : “O” , hem harf, hem hece, hem de
kelime olarak kullanılabilir.
Harf
...hece...kelime...cümle...paragraf....edebi eserler oluşur.
SES TÜRLERİ
Sesler, ses yolundan çıkışlarına göre ikiye
ayrılır:
1. ÜNLÜLER
(SESLİLER) VE ÖZELLİKLERİ
Ünlüler, ses yolundan hiçbir engele
uğramadan çıkarlar. Tek başlarına okunur ve hece olabilirler.
8
ünlü vardır : a, e, ı, i, o, ö, u, ü. Bunlardan dördü ince (e, i, ö, ü), dördü
kalın (a, ı, o,u) ünlüdür.
Ünlüler söyleyiş özelliklerine, dilin ve ses
yolunun aldığı biçimlere ve dudakların durumuna göre şu özellikleri
gösterirler:
Ağzın açıklığına göre ünlüler:
Geniş Ünlüler : a, e, o, ö
Dar Ünlüler : ı, i, u, ü
Dudakların durumuna göre ünlüler :
Düz Ünlüler : a, e, ı, i,
Yuvarlak Ünlüler : o, ö, ü, ü
Dilin durumuna göre ünlüler:
Kalın Ünlüler : a,ı,o,u
İnce Ünlüler
: e,i,ö,ü
Kalın ünlüler, dilin geriye çekilmesiyle;
ince ünlüler, dilin ileri doğru itilmesiyle oluşur. Dudaklar düz durumdayken
çıkan ünlüler düz; büzülüp yuvarlaklaşmış durumdayken çıkan ünlüler de yuvarlak
ünlüdür. Alt çenenin açık ve ağız boşluğunun geniş durumunda çıkan ünlüler
geniş; alt çene az açık ve ağız boşluğu darken çıkan ünlüler de dar ünlüdür.
Bu sınıflandırmaya göre her ünlünün üç
özelliği vardır.
Dudakların
durumuna göre
|
Düzler
|
Yuvarlaklar
|
|||
Ağzın
açıklığına göre
|
Genişler
|
Darlar
|
Genişler
|
Darlar
|
|
DDilin durumuna göre
|
Kalınlar
|
a
|
ı
|
o
|
u
|
İnceler
|
e
|
i
|
ö
|
ü
|
Buna göre hangi ünlünün hangi özelliğe sahip
olduğuna tek tek bakalım:
a
|
düz,
geniş, kalın
|
o
|
yuvarlak,
geniş, kalın
|
e
|
düz,
geniş, ince
|
ö
|
yuvarlak,
geniş, ince
|
ı
|
düz,
dar, kalın
|
u
|
yuvarlak,
dar, kalın
|
i
|
düz,
dar, ince
|
ü
|
yuvarlak,
dar, ince
|
Ünlülerin bu özellikleri ünlü uyumlarında ve
bazı ses olaylarında karşımıza çıkacaktır.
Ünlülerin kullanımıyla ilgili bazı kurallar:
„Türkçe’de iki ünlü
yan yana bulunmaz. İki ünlünün yan yana olduğu kelimeler kesinlikle Türkçe
değildir:
Saat,kanaat, şecaat, maarif, aile,
kaide, mail, miat, dair, Siirt, buut (boyut), fiil...
„Kökeni Türkçe olan
kelimelerde uzun ünlü yoktur. Uzun ünlü, Arapça ve Farsça’dan dilimize
giren kelimelerde vardır.
şair, numune, iman (şa:ir, numu:ne,
i:man)
Ancak Türkçe’de uzun ünlü bulunmadığı için
birçok yabancı kelimedeki uzun ünlüler Türkçe’de kısa telâffuz edilir.
beyaz, hiç, rahat...
Bazen bu kelimelere ünlüyle başlayan bir ek
getirildiğinde uzunluk tekrar ortaya çıkar.
esas→esası,
hayat→hayatı, kanun→kanunen... (esâsı,
hayâtı, kanûnen)
Bazı örneklerde uzunluk ek getirildiğinde de
ortaya çıkmaz.
beyaz→beyazı, can→canım...
Uzun ünlüler belli durumlar dışında
gösterilmez.
Gösterilmeyenlere örn.: adalet, badem, beraber, şive, şube;
Gösterilenlere örn.:
âdet, yâr, âlem, şûra, hâlâ...
Eski yazıdan çeviri yapılan bilimsel
metinlerde uzun ünlüler özel işaretlerle gösterilebilir.
ā, ū
„Türkçede İngilizce
by, gibi ünlü bulundurmayan kelime (kısaltmalar hariç) yoktur.
„Türkçe kelimelerde
birinci heceden sonraki hecelerde o ve ö ünlüleri bulunmaz.
ÜNLÜ UYUMLARI
Türkçe’de ünlülerin kelime içerisindeki
dizilişiyle ilgili olarak iki önemli kuralı vardır :
1.BÜYÜK
ÜNLÜ (SESLİ) UYUMU
Türkçe’de sözcüklerde genel olarak, kalın
ünlülerden sonra kalın, ince ünlülerden sonra ince ünlü gelir. Türkçe’yi başka
dillerden ayıran bu temel özelliğe büyük
ünlü uyumu denir. Kalınlık-incelik uyumu da denir. (Çocuklar, çiçekler, güzel). Bu durum,
kelimenin Türkçe olup olmadığını bize gösterir.
Bu kurala göre Türkçe bir kelimenin
ünlülerinin tamamı ya kalın ya da ince olmalıdır.
sevilmek, ince, denizden, kelebekler,
göstermelik...;
satılık, kalın, oyun, uçurtma, aşağı,
sorular...
Bazı kelimeler Türkçe olduğu halde büyük
ünlü uyumuna uymayabilir:
Zamanla ses değişikliğine uğramış bazı
sözcüklerde bu kurala aykırılık olabilir. Ana bu kelimeler Türkçe sayılır :
kardeş (kardaş, karındaş), elma (alma), hangi (hangı, kangı), anne (ana), şişman
(şışman),) inanmak (ınanmak,)dahi, hani (kanı-dakı),
elma (alma)...
Tek heceli kelimelerde bu kural aranmaz.
Birleşik kelimelerde aranmaz. Kelimeler
birleşikken uymaz, ayrı ayrı incelendiğinde uyarsa bu tür kelimeler Türkçe’nin
yapısına uygundur. Hanımeli....hanım + eli
Kök veya gövde halindeyken büyük ünlü
uyumuna uyduğu halde –yor, ki, -ken, -leyin, -imtırak, -taş -gil eklerini aldığında kurala
uymayan kelimelerde özel durumdadır.
-yor :geliyorum,
üzülüyorum, siliyorum…
-ken :
alırken, koşarken, bakarken...
-leyin :
sabahleyin, akşamleyin
-(İ)mtırak : yeşilimtırak, mavimtırak,
ekşimtırak...
-ki : onunki, yukarıdaki,
akşamki...
-taş :
meslektaş, ülküdaş...
-gil :
halamgil, dayımgil, baklagiller...
Ancak, bu eklerle yapılan bütün kelimeler
büyük ünlü uyumuna aykırıdır denemez. Öyleyse bu eklerin ünlülerinin her zaman
aynı özellikte (kalın veya ince) olduğunu, bu yüzden bazı kelimelerde uyuma
girmediklerini söyleyebiliriz:
öğleyin, gelirken, sarımtırak, seninki,
arkadaş, eniştemgil...
NOT : Bazı yabancı kelimeler
tesadüfen uyuma uyabilir. Bunun Türkçe olup olmadığını diğer kurallara bakarak
karar vereceğiz. (Cennet : Türkçe’de
kel. –c- harfi ile başlamaz)
Yukarıda belirtilen durumlar dışında, bir
sözcük büyük ünlü uyumuna aykırı yapıda ise, o sözcük yabancı kökenlidir.
Dünya, otomobil, kitap ...Bu kelimeler yabancı kökenli olduğundan b.ünlü
uyumuna uymazlar.
Bazı yabancı kelimeler bu kurala
uydurulmuştur.
divar→duvar, kalib→kalıp,
brillante→pırlanta, suret→surat...
2.KÜÇÜK
ÜNLÜ (SESLİ) UYUMU
Bir kelimenin ilk hecesinde düz sesli harf
(a,e,ı,i) varsa, diğer hecelerinde de düz sesli harf olması gerekir. Kelimenin
ilk hecesinde yuvarlak sesli harf (o,ö,u,ü) varsa, diğer hecelerinde ya
düz-geniş (a,e), ya da dar-yuvarlak (u,ü) sesli harf bulunması gerekir. Buna küçük ünlü uyumu kuralı denir. Düzlük-yuvarlaklık
uyumu da denir.
(Kelimenin ilk hecesinde) (Diğer Hecelerde)
|
|
|
|
|
Örnek:
arkadaş,
karanlık, kelime, merdiven, serilmek, ıslık, ılık, ırak, sıcaklık, incelik, iyi
kova, orak,
oğlak, oğlan, gözlem, önem, uğrak, uygar, uğraşmak, üzer, üçer
okul, kuru,
uygun, olumlu, bozulmuş, çocuk, oğul, okul, ölümlü, öküz, uğur, ululuk, üçüz,
üzüm, süzgün...
„Küçük ünlü uyumunun
büyük ünlü uyumundan bir farkı vardır:
Büyük ünlü uyumunda kelimedeki bütün
ünlülerin kalınlık ve incelik bakımlarından uyuşmaları gerekli iken, küçük ünlü
uyumunda her ünlü kendinden önceki ünlüye uymak zorundadır.
Meselâ, “kolaylık” örneğinde olduğu
gibi “ı” ünlüsü kendinden önceki “a” ünlüsüne uyarken “a”dan önceki “o”
ünlüsüne uymayabilir.
Bu özellik, yuvarlak ünlüden sonra düz-geniş
ünlü geldiği zaman karşımıza çıkmaktadır:
ufaklık, uzaklık, olası, önemli, üzerinde...
Bu kurala uymayan yabancı kelimeler:
alkol, daktilo, mönü, akordeon, rötar,
radyo, tiyatro, otobüs, televizyon, horoz, kamyon, siroz...
Ancak bazı alıntı kelimeler bu kurala
uydurulmuştur:
müdir→müdür, mümkin→mümkün,
müşkil→müşkül...
Bu kurala uymayan Türkçe kelimeler:
Avuç, avurt, kavurmak, kavuşmak, savurmak,
kavun, karpuz, yağmur, çamur, tavuk, kabuk...
-yor ve -ki ekleri de çoğu zaman bu kurala
uymaz:
geliyor, onunki...
Bazı kelimeler k.ünlü uyumuna uyduğu halde
b.ünlü uyumuna uymayabilir: Kalem, kitap ...
Buna göre bir kelimenin Türkçe olabilmesi
için her iki kurala da uyması gerekir.
Büyük Ünlü uyumu incelenirken kelimelerin
tüm heceleri dikkate alınır. Yani dört heceli bir kelimede ilk üç hece büyük
ünlü uyumuna uyarken, son hece uyumu bozuyorsa, bu kelimeler kurala uymamış
olur. Getiriyor, otururken...
Küçük ünlü uyumunda ise yan yana gelen her
hece dikkate alınır. Örneğin, “kolaylık”
kelimesinin tüm hecelerine bakarsak ilk hecedeki yuvarlak sesli o’dan sonra
ikinci hecede düz-geniş –a-, son hecede düz sesli –ı- yer almıştır. Birinci ve
üçüncü heceyi dikkate aldığımızda yuvarlaktan sonra düz sesli geldiği için
kelimenin k.ünlü uyumuna uymadığını sanabiliriz. Halbuki bu kelime k.ünlü
uyumuna uymaktadır. Çünkü yuvarlaktan sonra düz-geniş, düzden sonra düz sesli
harf kullanılmıştır. Ko – lay – lık (Yuv.-düz/geniş-düz)
Kuraldışı :
-o- sesinden sonra ikinci hecede b-m-v-p seslerinden biriyle başlıyorsa
bu durumda ikinci hecede –u- olabilir. Bu tür kelimeler k.ünlü uyumuna
uymamasına rağmen Türkçe’dir.
Örnek: Hamur, avuç, sabun, çamur, kavun,
kalbur, çabuk, karpuz, tavuk, kabuk, kaput, yağmur, havuç, çaput, yamuk...
SONUÇ
„Bu uyumlar Türkçe’nin
ayırt edici özellikleridir. Yani bu kurallara uymayan kelimeler çoğunlukla
Türkçe değildir. Ama bu kurallar uyan kelimelerin tümü Türkçe’dir de diyemeyiz.
O hâlde bu kurallar sadece Türkçe kelimelerde aranmalıdır.
„Ayrıca bu kurallar en
az iki heceli kelimelerde aranmalıdır. Tek heceli kelimelerle bitişik
kelimelerde aranmaz. Bitişik kelimeyi oluşturan kelimeler ayrı ayrı
incelenebilir; birbirleriyle uyumlu olup olmadıklarına bakılmaz.
anaerkil, ataerkil, babayiğit, pisboğaz,
büyükbaş, küçükbaş (hayvan), camgöz, cingöz, paragöz, hoşbeş, yüzgöz (olmak),
düztaban, Karagöz, karagöz (balığı), önayak (olmak), kafakol, tepegöz,
tıknefes, günaydın, hanımeli, aslanpençesi, keçiboynuzu, yeşilbaş (ördek),
dilberdudağı, tavukgöğsü, baştankara (kuş), düşeyazdım, gidedurun, çıkageldi,
alabilirsin, alabildiğine (kalıplaşmış), bakıver, düşmeyegör, ölmeyegör,
çöpçatan, günebakan, ordubozan, oyunbozan, yelkovan, yolkesen, akımtoplar,
amperölçer, barışsever, basınçölçer, bilgisayar, sanatsever, yurtsever,
vatansever karıncaezmez, kuşkonmaz, külyutmaz, varyemez
„Yabancı kelimeler bu
kurallara uyabilir de uymayabilir de...
kalem, müzik, merasim; serbest, delil,
fakat...
„Kelimelerin bu
kurallara uyup uymadıklarına bakılırken kelimeler tek başlarına
değerlendirilir. Ancak “de” bağlacı ve soru eki kendinden önceki kelimeye
uyarlar:
“mi” soru eki: geleyim mi, okudun mu
“de” bağlacı: sen de, o da, aldı da, özledim
de...
Ek-fiilin çekimi olan “ise” kelimesiyle
“ile” edatı (hem edat hem bağlaç), bitişik yazıldıkları zaman ünlü uyumlarına
girerler:
alır ise→alırsa, konu ile→konuyla...
„Türkçe kelimeler bu
kuralların her ikisine birden uyarlar (değişikliğe uğramış olanlar hariç). Ama
Türkçe olsun olmasın, bir kelime bu kuralların her ikisine de uymak zorunda
değildir; birine uyup diğerine aykırı düşebilir. Bu yüzden bu ünlü uyum
kuralları ayrı ayrı ele alınmalıdır.
kavun, mönü: büu var, küu yok
mezar, nazik: büu yok, küu var
2.ÜNSÜZLER
(SESSİZLER)
Sessiz harfler ses yolundan engele uğrayarak
çıkarlar ve 21 tanedirler.
SESSİZ
HARFLERLE İLGİLİ KURALLAR
1.Türkçe kelimelerin başında farklı dahi
olsa iki sessiz yan yana bulunmaz.Bu tip kelimeler yabancı kökenlidir.
Spor, star, profesör…
2.Türkçe kelimelerin kökünde aynı sessizler
(ikiz sessizler) yan yana bulunmaz.Böyle kelimeler dilimize yabancı dillerden
girmiştir.
Millet, hürriyet, şiddet…
3.Türkçe kelimelerin sonunda yumuşak
sessizler ( b, c, d, g ) bulunmaz. Bunların sertleri olan ( p, ç, t, k )
harfleri bulunur.
Yanlış Doğru
Kitab Kitap
Ahmed Ahmet
Akac Amaç
Ancak yabancı kökenli bazı kelimeler bu
kurala uymayabilir.
Ad, hac, sac…
Dilimizdeki
29 harften 21’i ünsüzdür. (sessiz harf). Bunlar aşağıdaki tablo
gruplandırılmıştır:
Yumuşak
(Söylenişi
yumuşak, ağızdan titreşimli çıkan)
|
Sert
(Söylenişi
kuvvetli,sert,
ağızdan
titreşimsiz
|
|
Sürekli
|
Ğ,J,L,M,N,R,V,Y,Z
|
F,H,S,Ş
|
Süreksiz
|
B,C,D,G
|
P,Ç,T,K
|
Sürekli Ünsüzler: Başlarına bir ünlü
geldiğinde söylenişi uzayıp giden yani sürekli söylenebilen ünsüzlerdir.
Örn. : z sesi, ezzzzz...
Süreksiz Ünsüzler: Başlarına bir ünlü
geldiğinde sürekli söylenemeyen ünsüzlerdir.
Örn.: k sesi, ek. (Ses kesiliyor, devam
etmiyor.)
SES OLAYLARI
Kelimelerde zamana ve sahaya bağlı olarak
sürekli değişmelerin, gelişmelerin olması dilin canlılığının bir göstergesidir.
Dil durağan değil, dinamik bir yapıya sahiptir. Dilin söz varlığını oluşturan
kelimelerdeki sesler, heceleri ve kelimeleri oluştururken tarihî süreç
içerisinde düşerler, yer değiştirirler, türerler, başka seslere benzerler. İşte
bütün bunlar, ses olayları başlığı altında incelenir. Dilde ses olayları,
çeşitli sebeplerden kaynaklanır. Bunlardan başlıcaları aşağıda özetlenmiştir:
Ses
olaylarının sebepleri
a) Dilin ses özellikleri: Türkçede kelime
sonunda b, c, d, g sesleri olmadığı için Arapça kitâb kelimesi Türkçe’ye kitap
şeklinde geçmiştir. Uzun ünlü olmadığı için de â ünlüsü kısalarak normal a’ya
dönüşmüştür.
b) Başka seslerin etkisi: Bazı sesler,
yanlarındaki diğer seslere etki ederek onları kendilerine benzetirler,
değiştirirler. Meselâ, anbar
kelimesindeki b sesi, yanındaki n’ye etki ederek onu, kendisi gibi dudak ünsüzü
olan (m) yapmıştır. Böylece kelime, ambar
şekline dönüşmüştür.
Yaşıl kelimesinin yeşil’e dönüşmesinin sebebi, y ve ş
seslerinin inceltici etkisidir.
c) Vurgu: Türkçede orta hece vurgusu
genellikle zayıf olduğu için bu hecedeki ünlüler bazen daralır bazen de
düşerler: Tasarıla> tasarla,
besileme> besleme, yalınız > yalnız vb. gibi.
ç) Zayıf sesler: ğ, h, ı, l, n, r, y, z
sesleri zayıf sesler olduğu için bazı ses olaylarına sebep olurlar: ağabey > âbi, hastahane > hastane, pek
iyi > peki, bir daha> bi daha, soğan> soan, uğur> uur, ınanmak >
inanmak.
d) Söyleyiş güçlüğü ve kakofoni: Bazı
seslerin yan yana gelmesi söyleyiş güçlüğüne veya kakofoniye sebep olur. Bu
durumda bazı ses olayları olur: büyükcek
> büyücek, küçükçük > küçücük, ufakcık > ufacık.
Ses olaylarının sebebini, dildeki en az emek yasasına bağlamak
mümkündür.
a) Sözcük Sonlarında Kullanım
Türkçe kelimelerin sonunda b,c,d,g harfleri
bulunmaz. Bu nedenle dilimize giren ve sonunda b,c,d,g harfi bulunan
kelimelerin sonundaki bu harfler sertleşir.
(b – p , c – ç, d – t, g – k
dönüşme olur. )
Örnek :
Harab → harap
Özel Durumlar
1. Bu
kural,bazı tek heceli kelimelerde anlam değişmesine yol açacağı için
uygulanmaz Örn.: Ad : isim .... at : bir
hayvan
(hac...haç, öd...öt, od...ot)
2.Dilimizde bazı tek heceli kelimeler –ğ ile
bitebilir. Bunun dışında Türkçe sözcüklerin sonunda –ğ bulunmaz.
(Yağ, dağ, sağ, çağ, bağ....)
b) Ünsüz yumuşaması (sertsessizlerin yumuşaması)
Kelime sonlarında bulunan sert süreksiz
ünsüzler (p, ç, t, k ) ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında yumuşayarak “b, c,
d, g (ğ)” ye dönüşürler. Bu kurala ünsüz
yumuşaması denir.
Örnek :
kitap-ı→ kitabı
umut-u→umudu
bayrak-ı→bayrağı
yaprak-ı→yaprağı
ahenk-e →ahenge
sağlık-ı→sağlığı
Yukarıdaki örneklerde görüldüğü üzere sert
süreksiz ünsüzler ünlü arasında kalarak yumuşamışlardır.
NOT 2. Özel isimlerle
yabancı kökenli bazı kelimeler bu kuralın dışındadır.
Hürriyet-i→Hürriyeti
Hukuk-a→Hukuka
Özel Durumlar:
1.Tek heceli kelimelerin çoğunda yumuşama
olmaz.
Örnek:
Çit-i→ çiti
Tek-i→ teki
Çöp-ü→ çöpü
2.Tek heceli kelimelerin bazısında ise
yumuşama olur.
Örnek:
Kap-ın →kabın
3.Özel isimlerde kesinlikle yumuşama olmaz.
Örnek:
Ürgüp →e,
Zeynep’’→ in
Yozgat-a→ Yozgat’a
Ahmet-a→Ahmet’e
4.Dilimize Batı ve Doğu dillerinden girmiş
birçok kelimede yumuşama olmaz.
Örnek
:
Devlet →imiz,
Tank →ın
Hukuk
→un
Hürriyet →imiz
Sanat →ın
Millet →in
5.Fiil kök veya gövdelerine çeşitli yapım
ekleri getirilerek türetilen bazı kelimelerde yumuşama olmaz.
Örnek:
Taşı-t →ımız
Kon-u-t →un
DİKKAT : Ünsüz yumuşaması kuralına uymayan
kelimeleri, yumuşatarak yazmak yanlıştır.
Örnek:
Zonguldak →a gittik (Doğru)
Zonguldağ → gittik. (Yanlış)
c) Ünsüz benzeşmesi (ünsüz sertleşmesi)
f, s, t, k,ç, ş, h, p harfleri ile biten bir
kelimeye c, d, g harfleri ile başlayan bir ek gelirse, ekin başındaki yumuşak
harfler sertleşir. Buna göre; c-ç, d-t, g-k olur. Yani, Türkçe’de sert ünsüzlerden sonra yumuşak
ünsüzler gelmez. Sonunda sert ünsüz bulunan kelimelere yumuşak ünsüzle başlayan
ek getirilemez.Bu kurala ünsüz benzeşmesi
denir.
Örnek:
Kebap-cı→kebabçı
Yavaş-ca→yavaşça
Ayak-cak→ayakçak
Ayak-da→ayakta
Yurt-dan→yurttan,
Ses-deş→sesteş
Yap-dı→yaptı
Aç-dır→açtır
At-gı→atgık
Seç-gin→seçkin
Çalış-gan→çalışkan
Kıs-gaç→kıskaç...
NOT : Bu kural, sayıların rakamla
yazılışlarında da geçerlidir. Buna göre rakamlar okunur ve okunuşu p, ç, t, k,
f, h,s, ş harflerinden biriyle biterse, ekler de sertleşir. Buna uyulmazsa
yazım yanlışı yapılmış olur.
Örnek :
Saat 3’de geldim. (Yanlış),
Saat 3’te geldim (Doğru)
Özel Durumlar:
1.Bazı birleşik kelimelerin bu kurala
uymadığı görülür : Dikdörtgen, Akciğer...
2.Bazı matematik terimlerinin bu kurala
uymadığı görülür: Üçgen, beşgen..
3.–De, da bağlacı, başlı başına bir kelime olduğu
için p, ç,t,k,f,h,s,ş harfleriyle biten kelimelerden sonra gelse bile sertleşme
kuralına uymaz. Zaten de, da bağlacını –d, -d ekinden ayıran en önemli
özelliklerden biri de budur.
Örnek:
Gitsek de olur, gitmesek de..
Ç) Ünlü daralması (darlaşma)
Bir kelimede düz-geniş ünlülerden (a, e)
sonra –yor eki gelirse, bu ünlüleri darlaştırarak –ı-i-u-ü ‘ye dönüştürür.
Geniş olan ünlülerin daraldığı için bu kurala ünlü daralması denir.
Örnek :
Yazma-yor→yazmıyor
Anla-yor→anlıyor
Hopla-yor→hopluyor.
Bekle- yor→bekliyor
Dilimizde birçok yerde, yanlış ünlü
daralması da yapıldığı görülür. Kaynaştırma harflerinden y’den önce gelen a, e
ünlüleri konuşmada daralabilir. Ama bu daralma yazıda gösterilmemelidir.
Almayan (Doğru) → Almıyan (Yanlış),
Bekleyecek (Doğru) → Bekliyecek (Yanlış)
Özel Durumlar
Bazı kelimelerde –yor eki kullanılmadığı
halde, ünlü daralması olabilir. de- ve ye-
kelimelerine ünlü ile başlayan ek geldiğinde araya –y- kaynaştırma ünsüzü girer
ve bu
Kaynaştırma ünsüzü kelimelerin kökündeki
e’leri i’ye dönüştürür.
Örnek:
Diye, diyen, yiyecek, yiyerek...
NOT : Ünsüzle biten kelimelere –yor eki
geldiğinde, kelimenin kökü ile ekin arasına ı, i, u, ü yardımcı sesleri gelir.
Bu, ünlü daralması ile karıştırılmamalıdır. Buna göre, aşağıdaki kelimelerde
ünlü daralması yoktur:
Oturuyor, iniyor, bakıyor...
d) Ünlü düşmesi (hece düşmesi, ses
düşmesi)
İki heceli bazı kelimelere ünlü ile başlayan
bir ek getirildiğinde, kelimenin son hecesindeki ünlü düşer. Buna ses düşmesi denir. Ünlü düştüğünde hece
sayısı da azaldığından bu kurala ünlü
düşmesi yanında hece düşmesi, hece
azalması da denir. Ses düşmesi genellikle kelime yapım ve çekimine bağlı
olarak ortaya çıkar. Ünlü düşmesinden bir de başka bir ünsüz düşmesi vardır.
Türkçe’de hece düşmeleri aşağıdaki çeşitlere
ayrılır:
1. İkinci hecesinde dar ünlü (ı,i,u,ü)
bulunan bazı kelimelere, sesli harfle başlayan bir ek gelirse, ikinci hecedeki
dar ünlü düşer.
Örnek:
sıyır-ıl→ sıyrıl
savur-ul→savrul
ağız-ı→ağzı
2. Sesli harfle biten bazı isim köklerinden
–la, -le eklerini kullanarak fiil türetildiğinde ses düşmesi görülür.
Örnek:
Koku-lamak → koklamak
3. Bazı renk isimlerine –ar, -er ekleri
getirilerek fiil türetildiğinde, ismin sonundaki ünlü düşer.
Örnek:
Sarı-armak → sararmak
Not: Kızarmak ve yeşermek
kelimelerinde bir ünlü, bir ünsüz düşer.
Örnek:
Kızıl-armak → kızarmak
4. İkinci hecesinde dar ünlü bulunan bazı
fiillere yapım eki getirilip isim yapıldığında ünlü düşmesi görülür.
Örnek:
Ayır-ım→ayrım
5. Bazı fiillerden fiil türetildiğinde ünlü
düşmesi görülür.
Örnek:
Çevir-il → çevrilmek
6. Bazen iki kelime birleşirken ünlü düşmesi
olur.
Örnek:
Kayıp-olmak → kaybolmak
Türkçe’de bazı kelimeler iki şekilde
yazılabilir. Aşağıda verilen kelimelerin her iki yazılışı da doğrudur. İkinci
tür yazılışta ünlü düşmesi vardır.
Ünlü
Düşmesi Yok Ünlü Düşmesi Var
Nerede Nerde
Nereden Nerden
Burada Burdan
Şurada,
Şuradan Şurda
, Şurdan
Orada,
Oradan Orda,
Ordan
İçeride,
içeriden, dışarıda İçerde, içerden, dışardan
İleride,
ileriden, yukarıda İlerde, ilerden, yukardan
e) Ünlü türemesi (Ses artması)
Bazı kelimelerin anlam yönünden küçültülmesi
veya pekiştirilmesi sırasında kelimelerin kökü ile aldığı ekin arasına bir ünlü
gelebilir. Buna ünlü türemesi denir.
Ünlü türemesi hece sayısını artırır.
Örnek:
Az-cık → azıcık
Bir-cik→biricik
Dar-cık→daracık
f) Ünsüz türemesi
Bazı tek heceli kelimeler ünlü ile başlayan
bir ek aldıklarında veya “etmek, eylemek, olmak” yardımcı fiilleriyle
birleştiklerinde asıl kelimenin sonundaki ünsüz ikizleşir. Buna ünsüz türemesi denir. Ünsüz türemesi
hece sayısını değiştirmez.
Örnek:
Af + etmek→ affetmek
Ret + etmek→ reddetmek
His + etmek→ hissetmek
g) Ünsüz düşmesi
K
ünsüzü ile biten bazı kelimelere –cik, -cek küçültme ve sevgi ekleri getirildiğinde
kelimenin sonundaki –k sesinin düştüğü görülür. Buna ünsüz düşmesi denir.
Örnek:
Minik-cik → minicik.
Küçük-cük → küçücük
Büyük-cük → büyücük
Bazen –l, -msa ekleri de ünsüz düşmesine neden olur.
Örnek:
Ufak-l→ufalmak
Küçük-mse →.küçümsemek.
h) İç ses benzeşmesi (ünsüz benzeşmesi)
Ünsüz sertleşmesine de benzeşme dendiğini
biliyoruz. O ses olayı ekte meydana gelir. Türkçe’de bir de kelimenin içinde
meydana gelen benzeşme vardır. Bunu şöyle anlatabiliriz:
Dudak ünsüzlerinden olan –b harfi,
kendisinden önce gelen diş ünsüzü –n’yi dudak ünsüzü olan –m’ye dönüştürür.
Buna göre bir dudak ünsüzü (b), bir diş ünsüzünü (n), kendisine benzetmiş olur.
Bu durumda ünsüz değişimi de söz konusudur. Çünkü n ile m birbirlerinin yerini
almıştır.
Örnek
:
Çenber→çember
Tonbul→tombul
Not: Bu kural birleşik
kelimelerde ve özel isimlerde uygulanmaz. Örnek: İstanbul, binbaşı...
k) Ünlü değişmesi
Daha önce belirtildiği gibi Türkçe’de
kelimeler ek aldığında, köklerinde değişiklik olmaz. Bu kural iki kelime için
geçersizdir. Buna göre, “ben, sen” sözcüklerine
ismin –e hali (yönelme durumu) eki
getirildiğinde kökteki e sesleri a’ya dönüşür. Buna ünlü değişmesi denir. Örnek: Ben-e...bana, Sen-e....sana
ÖNEMLİ NOT : Sınavlarda bazen “ses değişmesi” şeklinde
sorular sorulmaktadır. Ses dendiğinde hem ünlü, hem ünsüz akla gelir. Bu
nedenle “ses değişmesi” veya “ses değişikliği” ifadeleriyle karşılaştığımız
zaman aklımıza aşağıdaki ses olayları gelmelidir:
Ünsüz yumuşaması
: p-ç-t-k → b-c-d-g-ğ
Ünsüz sertleşmesi
: c-d-g → ç-t-k
İç ses benzeşmesi
: n → m
Ünlü
daralması : a→ı-i-u-ü
Ünlü
değişimi : e→a
l) Kaynaşma (kaynaştırma)
Türkçe kelimelerde iki sesli harf yan yana
gelmez. Bu nedenle sesli harfle biten bir kelimeye, sesli harfle başlayan bir
ek gelirse, iki seslinin arasına bir sessiz girer. Bu sessiz , iki sesliyi
kaynaştırır. Bu sessiz harfe kaynaşma (kaynaştırma) harfi, bu olaya da kaynaşma
(kaynaştırma) denir. Bazı kaynaklarda yardımcı ünsüz olarak da adlandırılan
kaynaştırma harfleri –y-ş-s-n’ dir. Kaynaşma harfleri daha çok isim
tamlamalarında kullanılır.
Örnek :
Kapı-y-ı
Akşam sefa-s-ı
Yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı gibi
isim tamlamalarında tamlayan –n,
tamlanan –s kaynaşma harflerini alır. Türkçe’de sadece “su, ne” kelimeleri bu
kurala uymaz .
Örnek:
Su-y-un tadı
Ne-y-in tadı
NOT : -ş kaynaştırma harfi, bazen sözcüğün
sonundaki –ş ile karıştırılır. Buna dikkat etmek gerekir.
Altı-ş-ar, yedi-şe-er (Kaynaşma var)
Beş-er
(Kaynaşma yok)
NOT : Kaynaşma harfinin olup olmadığını aranırken,
iyelik eklerine de dikkat etmek gerekir.
Örnek :
Onun defter-i-n-i (Kaynaşma var)
Senin
defter-in-i (Kaynaşma yok)
m) Ulama
Cümle içerisinde sessizle biten bir
kelimeden sonra, sesliyle başlayan bir kelime gelirse, bu iki kelime okunuşta
birleşir. Buna ulama denir. Ulamanın olabilmesi için kelimelerin arasında
hiçbir noktalama işareti bulunmamalıdır. Aşağıdaki cümlelerde ulama vardır:
Sensiz olamam
Senden ayrılamam
Okullar açıldı.
Mehmet Akif Ersoy
Pencereden bir gül attığın zaman
Işıkla dolacak kalbimin içi
Not:Kelimeler arasında
noktalama işareti olduğu zaman ulama yapılmaz.
Ulama söyleyişle ilgili bir kuraldır.
Yazarken ulama yapılmaz.
NOT : Sınav sorularında “ses olayı” sözüyle
karşılaştığımız zaman, yukarıda açıkladığımız bütün ses olaylarını aklımıza
getirerek soruyu cevaplamalıyız. Bazıları ulama ve kaynaşmanın ses olayı
olmadığını zanneder. Halbuki bunlar da birer ses olayıdır.
NOT : Vurgu ve Tonlama
da ses bilgisi ile ilgilidir. Bu nedenle bunları da bu bölümde ele
alacağız:
TONLAMA
Cümleleri söylerken sözcükleri veya harfleri
sert, yumuşak, uzun, kısa, alçak ve yüksek gibi değişik seslerle belirtmeye
tonlama denir. Tonlama öfke, sitem, beğenme, umut vb. duygularımızı karşıdaki
kişiye iletmemizi sağlar. Konuşmalarda özellikle topluluğa hitap ederken veya
şiir okurken tonlamaya dikkat etmek gerekir. Şairlerin ve yazarların
duygularını tonlamaya dikkat ederek daha iyi anlar ve karşımızdaki kişilere
aktarmış oluruz.
Örnek :
Ne yapıyorsun? cümlesini kızgınlık anında
başka, şaşma anlatırken başka, hâl hatır sorarken başka ses tonlarıyla sorarız.
VURGU
Kelime veya cümlelerde herhangi bir hecenin
ya da sözcüğün diğerlerine göre daha baskılı yani kuvvetli söylenmesine vurgu
denir. Vurgu anlam yönünden önemli heceleri ya sözcükleri öne çıkarmaya yarar.
Türkçe’de iki çeşit vurgu vardır:
1.Kelime Vurgusu : Bir kelimede
herhangi bir hecenin diğerlerine göre daha kuvvetli söylenmesidir. Kuvvetli
söylenen hece olduğu halde bu olay kelimede meydana geldiği için kelime vurgusu
olarak adlandırılır. Türkçe kelimelerde vurgu genellikle son hecelerdedir.
Kelime vurgusu ile ilgili önemli özellikler
şunlardır:
Tek heceli kelimelerde vurgu bulunmaz.
Vurgu genellikle son hecede bulunur.
Kelimeye bir ek getirilirse, son hecedeki
vurgu eke geçer. Çünkü bu durumda son hece ek’tir. Örnek: Kitap ....
kitapçı
İki heceden oluşan yer adlarında vurgu
genellikle birinci hecededir. Örnek : Konya
Pekiştirilmiş kelimelerin başına getirilen
heceler vurguludur. Örnek: Masmavi
2.Cümle Vurgusu : Cümlede herhangi bir
kelimenin diğerlerine göre daha kuvvetli söylenmesidir. Türkçe’de genellikle
yüklemden bir önceki kelime vurguludur. Aşağıdaki cümlelerde sırasıyla özne,
nesne, zarf tümleci e dolaylı tümleç vurgulanmıştır.
Dün okuldan defteri Ayşe aldı. (Ayşe
: Özne)
Ayşe, dün okuldan defteri aldı. (Defteri : Nesne)
Ayşe, defteri okuldan dün aldı. (Dün: Zarf T.)
Ayşe, dün defteri okuldan aldı. (Okuldan : DT)
Sınav sorularında vurgu öğe şeklinde
sorulabildiği gibi, “yer, zaman, kişi” şeklinde de sorulabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder