Zarflar (Alm. adverbium; Fr.
adverbe; İng. adverb) yer, zaman, hal, nitelik, soru ve miktar isimleridir.
Zarflar da yine başka kelimelerle ilişki halinde sözkonusu olan kelime
çeşididir.
Yavaş yürü.
Çok konuşma.
İstanbul'dan dün geldi.
Bugün İzmir'e gidiyor.
Zarf asıl fiilin önüne gelen,
fiile etki eden, fiilin manasını değiştiren kelimedir. İşte fiilin manasını
değiştirmekte kullanılan buna elverişli olan isimler yer, zaman, hal, nitelik,
soru ve miktar isimleridir. Onun için bu isimleri zarf başlığı altında ayrıca
ele alıyoruz.
Zarflar fiille ilişkide çekimsiz
olan, çekim eki almayan kelimelerdir. Mesela, iler gitmek sözünde ileri
zarftır, fakat ileriye gitmek sözünde ileriye kelimesi zarf değildir. Doğrudan
doğruya isimdir. Çekim eki almıştır.
Zarfların çeşitleri şunlardır:
yer ve yön zarfları, zaman zarfları, hal zarfları, ölçü zarfları, soru
zarfları, niteleme zarfları, gösterme zarfları.
1. Yer ve Yön Zarfları: Eylemin anlamını, yer ve
yön bakımından etkileyen sözcüğe yer ve yön zarfları (Alm. Ortsadverb;
Fr. adverbe de lieu; İng. adverb of place) denir.
Onu yukarı çıkarınız.
Oynamak için dışarı çıktılar.
İçeri girmeyin.
Aslında önad olan uzak, yakın,
sağ, sol, ön, arka, alt, üst gib sözcükler de iyelik ve ad durumu eklerini
alarak adlaştıkları halde, tümce içinde belirteç tümleci görevini
yüklenirler.
Bu belirteçler şu şekillerde
kullanılırlar:
·
İyelik
ekini alırlar:
Sağı anıt, solu türbe
Ortası kare şeklinde... (B. Necatigil)
·
Ad
durumu eklerini alırlar:
Yüz metre ilerden sağa
dönün.
İçerden gürültüler geliyordu.
·
İyelik
ve ad durumu eklerini birlikte alırlar:
Ey gece! Kapını üstümüze
kapa (A.M.Dıranas)
Allahım, görüyorsun üşümüşüm,
Uzatsan da sıcak kanatlarını
Altına giriversem. (B. Necatigil )
·
Ad
durumu ekleriyle birlikte çoğul eki de alabilirler:
Uzaklarda çok uzaklarda
Sucuların hiç durmayan
çıngırakları;
İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı.
(O. Veli)
2. Zaman Zarfları: Eylemin anlamını zaman
kavramıyla sınırlayan belirtece zaman zarfı (Alm. zeitadverb; Fr.
adverbe de temps; İng. adverb of time). Bunlar zarf olarak kullanılan çeşitli
zaman isimleridir: dün, şimdi, gene, artık, sonra, ilkin, geç erken, biraz
çabuk, çabuk, bazen, gündüz, gece, şimdilik, kışın, yazın, demin, geceleyin,
akşamüstü, bazı, önce, hâlâ, birdenbire, ne çabuk, derken, erkenden, zaman
zaman, sabah sabah, gibi
Geceleyin bir ses böler uykumu
içim ürpermeyle dolar-Nerdesin?
(A.K.Tecer)
Mayıs derken haziran
Derken temmuz derken ağustos derken
eylül
Gitti gider 1952. (O. Rıfat)
Zaman zaman buraya da uğrar.
Sabah sabah canımı sıkma.
Çabuk ol.
Biraz çabuk ol.
3. Hal Zarfları: Bunlar, hal ve tavır ifade eden
zarflardır. Hal ve tavır, nasıllık nicelik ifade eden her isim hal zarfı olarak
kullanılabilir. Onun için bunların sayıları hudutsuzdur. Bütün vasıf isimleri,
eşitlik ve instrumental eki almış isimler hep böyle hal zarfı olarak
kullanılabilirler: iyi, yavaş, güzel, kardeşçe, iyicene, durmaksızın, böyle,
şöyle, öyle, nasıl, niçin ve niye gibi.
4. Ölçü Zarfları: Bir eylemin, bir eylemsinin, bir
önadın ya da bir başka belirtecin anlamını azlık çokluk bakımından etkileyen
zarfa ölçü zarfları (Alm. Quantitatsadverb; Fr. adverbe de quantité;
İng. adverb of quantity) denir.
Çok yeme.
Az çalışmışsın.
Daha çok çalışmalısın.
Bu kadar umutsuz olma.
Biraz daha sabret.
Dört tür ölçü belirteci vardır:
·
Eşitlik
belirteci:
Aslında ilgeç olan ve ölçü,
benzerlik ilgisi kuran kadar, denli sözcükleri, bu , şu, o
sözcükleriyle birlikte kullanılınca eşitlik belirten belirteç olur:
Ben de o kadar zenginim.
Sen de bu kadar ver.
Bu kadar yeter.
Kadar ilgeci, bu, şu, o
sözcükleriyle birlikte kullanılınca, aşırılık da belirtir:
Bu kadar güzel bir yer görmedim.
O kadar ileri gitme!
Ki bağlacıyla birlikte kullanılınca
da aşırılık belirtir:
O kadar güzel ki..
O kadar korktum ki...
·
Üstünlük
belirteci:
Üstünlük kavramı, karşılaştırma
kavramıyla birlikte daha belirteciyle verilir:
Ben daha zenginim.
Senden daha iyi bir yanıt
beklerdim.
·
En
üstünlük belirteci:
En üstünlük ölçüsü, en
sözcüğüyle verilir:
Sınıfın en şanssız
öğrencisi benim.
Dünyanın en uzun adamı o
dur.
·
Aşırılık
belirteci:
Aşırılık derecesi, çok, pek,
fazla, epey, az sözcükleri ve bunların yer aldığı belirteç öbekleriyle
sağlanır:
Çok terbiyesiz, çok kaba.
Pek uslu, pek terbiyeli.
Daha çok çalışmanız gerekir.
Pek az zamanımız kaldı.
Çok fazla masraf yapmış.
5. Soru Zarfları: Bir eylemin, bir eylemsinin
anlamını soru yoluyla açıklayan belirtece soru zarfı (Alm. Frageadverb;
Fr. Adverbe interrogatif; İng. interrogative adverb) denir.
Niçin yanıt vermiyorsunuz?
Neden susuyorsun?
Sizi daha ne kadar
bekleyeyim?
Buraya nasıl gelmişler?
6. Niteleme Zarfları: Bir eylemin, bir önadın ya da
bir bir başka belirtecin anlamını nitelik bakımından etkileyen sözcüklere
niteleme zarfı (Alm. Adverb der akt und weise; Fr. adverbe de qualité; İng.
adverb of quality) adı verilir.
Böyle konuşmayın.
Öyle yapmayın.
Çok iyi çalışmış.
Ne olursa olsun, kararımdan dönmeyeceğim.
Ne dersen de, sana inanmiyorum.
Sana inanır miyim hiç? Elbette
inanmam.
Niteleme belirtecin birçok türü
vardır:
·
Nitelik
belirteci: Bu
belirteç, eylemi nitelik, biçim bakımından etkiler; nasıl ve ne biçim sorularına
yanıt verir:
Yalan söylüyorsun.
Bu davranışını iyi
karşılamadım.
Her şey güzel olsun
isterim.
·
Durum
belirteci:
Eylemin durumunu belirtir:
Haber vermeksizin çıkıp
gitmiş
Düşünceni korkmadan söyle.
Artık gücüm kalmadı.
Addan, eylemden ve önaddan kurulu
ikilemeler de durum belirteci olur.
Addan kurulu ikileme:
Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar
Unutuşun o tunç kapısını zorlar.
(A.M. Dıranas)
Bingöl dağı çiğdem çiğdem
yeşerir.
Belki olur abi hayat içtiği.
(C.Külebi)
Önaddan kurulu ikileme:
Bir an ki etraf titredi kırmızı
kırmızı
Bir an ki herkes gördüğü sihirden
emin. (F.H. Dağlarca)
Yansımalardan kurulu ikileme:
Yağmur çisil çisil üstüme
yağar. (C.K. Solok)
·
Pekiştirme
belirteci:
Pekiştirme önadının
belirteç olarak kullanılmasıyla elde edilir:
Eli yüzü simsiyah olmuştu.
Her şeyi silip süpüdü, tertemiz
etti.
·
Küçültme
belirteci: -ca
ve -cık ekleriyle kurulur:
Şimdi bana her şeyi kısaca
anlat.
Şuradan güzelce çık git.
Birazcık uyu.
·
Yaklaşıklık
belirteci: Söze,
benzerlik, yakınlık, yaklaşıklık, aşağı yukarılık kavramı verir:
Hemen hemen herkes ordaydı.
Aşağı yukarı buradakilerin hepsini tanıyorum.
Öyle güçlüsün ki
Güçleneceğim.
Öyle yücesin ki yüceleneceğim. (F.H.
Dağlarca)
·
Koşul
belirteci: Koşul
belirteci, eğer sözcüğüdür.
Eğer beni öldüreler külüm göğe
savuralar
Toprağım anda çağıra bana seni
gerek seni (Yunus Emre)
·
Yineleme
belirteci:
Eylemi yineleme, süreklilik kavramıyla etkiler:
Sakın ihmal etme, yine
gel.
Bir daha geç kalırsan seni eve almam.
Bir kez olsun sözümü dinle.
İkide bir sözümü kesme.
·
Kesinlik
belirteci: bu
belirteç, eylemin anlamını kesinlik yönünden etkiler:
Söz verdiyse mutlaka
gelir.
Gerçek er geç ortaya
çıkar.
Hiç sanmam, öyle ağarsın bir daha
tanyeri. (C.S. Tarancı)
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla
sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp
sövemem.
Biri ecdadıma saldırdı mı hatta
boğarım.... (M.A. Ersoy)
Kesinlik bildiren diğer kelimeler
şunlardır: Artık, tıpkı, elbette, kesin, muhakkak, vallahi, besbelli, hiç
olmazsa, gerçekten, önünde sonunda, ne olursa olsun...
·
Dilek
belirteci:
Eylemin anlamını dilek, istek belirterek etkiler:
Ne olur, bu akşam bize gel.
Madem davet etti. Keşke
gitseydin.
İnşallah. Orhan bizi bekletmez.
·
Olasılık
belirteci:
Sonrardım söylerdi herhalde
Soramadım (C. Külebi)
Galiba, verdiği sözü unuttu.
·
Üleştirme
belirteci:
Üleştirme önadından kurulu ikileme, üleştirme belirteci gibi kullanılır:
Konuklar birer ikişer
geldi.
İkişer ikişer oturunuz.
İstanbul'un üstüne güneş doğdu.
Kapılar açıldı birer ikişer.
(O. Rıfat)
·
Yanıt
belirteci: Sorulara
karşılık olarak kullanılan belirtece, yanıt belirteci denir.
Ör: Bana biraz borç verir misin?
sorusunun yanıtı olan aşağıdaki cümlelerin ilk sözcükleri yanıt belirtecidir.
- Evet, veririm.
- Hayır, veremem.
- Asla vermem.
- Elbette.
- Peki.
- Tabii.
- Şüphesiz.
7. Gösterme Zarfları: Bir
eylemin, bir adın, bir önadın ya da bir başka belirtecin anlamını gösterme
yoluyla sınırlayan sözcüklere gösterme zarfı (Alm. Demonstrativadverb;
Fr. Adverbe démonstratif; İng. demonstrative adverb) denir:
İşte deniz göründü.
Ta nereden geliyorum.
İşte şurada oturuyoruz.
Al sana bir fırsat daha.
"Al sana bir aksilik daha." (Anonim)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder