Ses dilin en küçük parçasıdır. En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün dil
birlikleri seslerden yapılır. Heceler (seslemler), ekler, kökler, kelimeler,
kelime grupları ve cümleler birtakım seslerin birleşmesinden meydana gelirler.
Bu dil birliklerini unsurlarına ayırdığımız zaman en sonunda karşımıza bir
unsur çıkar ki artık onu parçalayamayız. İşte, ses (sesbirim: Alm.
Phonem; Fr. Phonème; İng. Phoneme) parçalanamayan ve küçük dil birliğidir.
Ses sözlü, harf yazılıdır. Ses kulağa, harf göze hitap eder. Sesler söyleniler,
ağızdan cıkan , işitilen, yani konuşulan küçük dil birlikleridir. Dili yazıya
geçirmek için bu küçük unsurlar birtakım işaretlerle karşılanır. Bu işaretlere harf
(Alm. Buchstabe; Fr. Lettre; İng. letter) adı verilir. Demek ki harf,
seslerin yazıdaki işaretleridir.
Bir dildeki sesleri karşılayan harflerin tümünün meydana getirdiği, belli bir
sıraya göre hazırlanmış harf topluluğuna alfabe denir. Türkk milleti çeşitli
devirlerde farklı alfabeler
kullanmışlardır. Bunların belli başlıları Göktürk, Uygur, Arap, Latin, Kiril
alfabeleridir. Türkiye'nin türk abecesi, 1
Aralık 1928 gün, 1353 sayılı yasayla
saptanmıştır. Yirmi dokuz harften oluşur.
ÜNLÜLER
Sözlü iletişim sırasında, ağız
kanalında hiçbir engele çarpmadan ve başka bir sesin yardımına gerekseme
duymadan çıkan sese ünlü (Alm. Vokal; Fr. Voyelle; İng. Vowel) adi verilir.
Türkçede sekiz ünlü vardır:
a,e,ı,i,o,ö,u,ü
Ünlünün özel tınısın ağız
boşluğunun oylum ve biçimi oluşturur. Bu da belli başlı dört etkene bağlıdır:
·
Dilin
durumu,
·
Ağzın
durumu,
·
Dudakların
durumu,
·
Çıkış
süresi,
Ünlüleri çıkarırken dil, ağız
boşluğunun ya önünde ya da arkasında toplanır. Önde toplandığı zaman, örneğin
\i\ sesinde olduğu gibi, dudaklarla dil arasındaki boşluk da, dolayısıyla bu
boşluktaki hava da kısıtlıdır. Dil, \ı \ sesinde olduğu gibi, arkaya doğru
toplanırsa bu kez, dudaklarla arasındaki boşluk büyür. Bildirişim sırasında
ağız, ata (ata), Oğuz (O-ğuz) sözcüklerinin ilk seslemlerini çıkarmak için
açıldığındaysa dudaklar birbirinden ayrılır. Dil damaktan uzaklaşır. Türkçenin
sekiz ünlüsü, dilin, ağzın ve dudakların bu durumlarına göre aşağıdaki gibi
kümelenir.
DİLİN DURUMUNA GÖRE
Ünlüler, dilin ağız boşluğunun ön
ve arka bölümünde kullanılmasına göre, ikiye ayrılır:
1. Dilin ağzın ön bölümünde kullanılmasıyla
öndamakta oluşan ön (ince) ünlüler (Alm. Vordere Vokal; Fr.
Voyelle antérieure; İng. Front vowel): e,i,ö,ü
2. Dilin geri çekilmesiyle artdamata oluşan art
(kalın) ünlüler (Alm. hinterer Vokal; Fr. voyelle postérieure; İng.
back vowel): a,ı,o,u
Ünlüler,dilin alt çeneye ve
damağa yakınlığına göre de ikiye ayrılır:
Dilin alt çeneye yapışması sonucu
çıkarılan ünlülere alçak ünlü (Alm. niedriger vokal; Fr. voyelle basse;
İng. low vowel) dilin damağa yaklaşık durumunda çıkarılan ünlülere de yüksek
ünlü (Alm. hoher vokal; Fr. voyelle haute; İng. high vowel) adı
verilir.
alçak ünlüler ------> a,e,o,ö
Yüksek ünlüler ------> ı,i,u,ü
AĞZIN DURUMUNA GÖRE
Ağzın durumuna göre de ünlüler
ikiye ayrılır:
1. Ağız açıklığı genişken çıkarılan geniş ünlüler
(Alm. Breitvokal; Fr. voyelle large; İng. wide vowel) : a,e,o,ö
2. Ağız açıklığı darken çıkarılan dar ünlüler
(Alm. enger vokal; Fr. voyelle étroite; İng. narrow vowel): ı,i,u,ü
DUDAKLARIN DURUMUNA GÖRE
Ünlüler dudakların durumuna göre
de yine ikiye ayrılır:
1. Dudakların biçimi düzken çıkarılan düz ünlüler
(Alm. ungerundeter vokal; Fr. voyelle non-arrondie; İng. unrounded vowel):
a,e,ı,i
2. Dudakların biçimi yuvarlakken çıkarılan yuvarlak
ünlüler (Alm. gerundeter vokal; Fr. voyelle arrondie; İng. rounded vowel):
o,ö,u,ü
Bu ünlülere, dudakların
yardımıyla çıkarıldıkları için, dudak ünlüleri (voyelle labiale) adı verilir.
Bu bölümlemelerin ışığında ünlüleri tek tek ele alıp
incelersek şu sonuca varırız:
ÜNLÜLER
|
|
Dilin durumuna göre
|
|||
|
|
İnce
(ön)
|
Kalın
(art)
|
||
Ağız
açıklığına göre
|
Dar
|
Geniş
|
Dar
|
Geniş
|
|
Dudakların
durumuna göre
|
Düz
|
İ
|
E
|
I
|
A
|
|
Yuvarlak
|
Ü
|
Ö
|
U
|
O
|
ÇIKIŞ SÜRESİNE GÖRE (UZUN ÜNLÜ)
Bazı sözcüklerde bir seslem, o
hecedeki çıkış süresi uzun olan ünlü nedeniyle, diğer seslemlere göre daha uzun
söylenir. Sözcüğün daha uzun söylenen bu seslemine uzun seslem (Alm.
longe silbe; Fr. syllabe longue; İng. long syllabe), bu seslemindeki ünlüye de uzun
ünlü (Alm. longvokal; Fr. voyelle longue; İng. long vowel) deniz.
Türkçede uzun ünlü yoktur. Bütün
aşağı yukarı aynı değerdedir. Türkçede uzun ünlü yalnız aşağıdaki durumlarda
söz konusudur:
1. Türkçede uzun ünlü yalnız başka dillerden geçmiş
sözcüklerde görülmektedir. Örneğin, aile, afiyet, adil,
adalet, amir,şair, hatıra gibi
Eskiden, bu uzun okunan ünlülerin
üzerine (^) işareti konurdu. Bugün yalnız yazılışları aynı, anlamları farklı
sözcüklerin uzun ünlüleri üzerine bu işaret konmaktadır. Böylece, yazılışları
aynı, anlam ve söylenişleri farklı sözcüklerin bir karışıklığı yol açması
önlenmektedir.
adet:
Sayı
|
âdet:
Bir kimsenin ypmaya alışmış olduğu şey
|
alem:
Bayrak
|
âlem:
Evren
|
hala:
Babanın kız kardeşi
|
hâlâ:
Henüz, şimdiye dek
|
dahi:
Da., de
|
dâhi:
Olağanüstü yeteneği ve gücü olan
|
Türkçede uzun ünlü bulunmaması,
yabancı kökenli sözcükleri de etkilemekte, bu sözcükler de giderek uzun
ünlülerini yitirmektedir: bakkal, beyaz, emlak, silah....
Bu tür yabancı kökenli
kelimelerden bazıları ek aldıkları ya da olmak, etmek eylemleriyle
kullanıldıklarında son sesler yeniden uzayarak doğal yapısına kavuşur: haram
olsun, hücum etti, hitab et, ahbab olduk....
2. Hane kelimesinin eklenmesiyle kurulan yabancı
kökenli birleşik kelimelerde, ha hecesinin düşmesi sonucu orta seslem uzaması
görülür:
ecza+hane ----> eczane
posta+hane ---> postane
pasta+hane ---> pastane
3. Türkçe sözcüklerden ya da bir Türkçe bir yabancı
kökenli sözcükten kurulmuş birleşik sözcüklerde de ünlü uzaması başgösterir:
baba+anne ---> babanne
ne+haber -----> naber
ne+olur -------> nolur
4. Bazı özel adların ünvan dalarıyla birlikte
söylenmesi sırasında da, orta hece düşmesı sonucu, ünlü uzaması kendini
gösterir:
Mustafa Efendi ----> Mustafendi
Hoca Efendi --------> Hocafendi
Ali Ağa -------------> Alia
5. "Var" sözcüğü yardımcı eylemlerle
kullanılınca, a uzun söylenir:
Var ol çocuğum.
6. Baş ve üstüne sözcükleri birlikte
kullanıldıklarında baş'taki /a/ sesi uzar: baş üstüne
7. Bazı durumlarda ğ,h,y sesleri bir ünlüye uzatma
görevi de görür:
ğ
alacağım -----> alıcam
gideceğim ----> gidicem
h
allahaısmarladık ----> allaısmarladık
daha -----------------> da
pahalı-----------------> palı
y
şöyle ---------> şöle
vaktiyle ------> vaktile
söylemek ----> sölemek
8. Vurgulu açık hece belli belirsiz uzar:
kuzu
kutu
kuyu
koyu
ÜNLÜLERDE
SES OLAYLARI
1. Orta hece ünlüsünün
değişmesi: Orta hecedeki vurgusuz ünlü bazen değişebilir:
başlayor—başlıyor
yaşayan—yaşıyan
2. Ünlü düşmesi (Alm.
Elison; Fr. élision; İng. elision): Genellikle iç seste ve aşağıdaki biçimlerde
olur:
Bazı vücut organlarına ilişkin Türkçe adlarda içses düşmesi görülür:
Alın: Top oynarken düşmüş, alnı yarılmış.
Ağız: Ben bir şey söylemedim; ağzımı bile açmadım. Ağzı var, dili yok.
Beyin: Beyninde ur varmış.
Burun: Burnum kanıyor
...
Organ adları dışında, bir iki Türkçe sözcükte de içses düşmesi olur:
oğul: Kızım liseyi bitirdi, oğlum okula yeni başladı.
kayın: O benim kaynım oluyor.
Birleşik sözcüklerde içses düşmesi olur:
kahve+altı -----> kahvaltı
ne+ise ----------> niçin
bu+ile -----------> böyle
şu+ile -----------> şöyle
ne+asıl ----------> nasıl
...
Çift seslemli ve /r/ sesiyle biten bazı eylem kökleri, edilgen çatıya
çevrilirken içses düşmesi gerçekleşir:
ayır > ayrıl
çağır > çağrıl
çevir > çevril
kıvır > kıvrıl
...
Bazı eylemlerden ad soylu sözcük türetirken de içses düşmesi olur:
devirim > devrim
çağırı > çağrı
kavuşak > kavşak
ayıraç > ayraç
Birkaç ad ve ad soylu sözcükten türetilen eylemlerden de içses düşmesi görülür:
koku > koklamak
yumurta > yumurtlamak
oyun > oynamak
Bazı yer belirten belirteçlerde ve adıllarda da içses düşer:
dışarıda > dışarda
yukarıda >yukarda
orada > orda
Soru adılı nere sözcüğüne ek gelince de içses düşmesi olur:
nerede > nerde
Türkçede, Türk, kurt, turp gibi birkaç sözcük dışında, iki ünsüz bir araya
gelmez. İki ünlü ya da iki ünsüz ancak Türkçeye girmiş yabancı kelimelerde
görülür:
emr, hükm, zehr, ism, kast, kısm, meyl, sabr, vakt........
Bu tür sözcüklerin bir bölümü, bir ünlü eklenerek az cok Türkçeleştirilmiştir:
emir, hüküm, zehir, isim, kasıt, kısım, meyil.......
Ancak, bu sözcükler ek aldıkları zaman, sonradan aldıkları ünlüleri yitirerek
yine asıl biçimine dönmektedir.
Emir verdin mi? : Bir emriniz var mı?
Verdiğiniz hüküm yanlış : Hakimin hükmü tartışılmaz.
Bu sözcüklerin sonuna bir
yardımcı eylem gelince de ünlü düşer:
Sabır
> sabretmek
Meyil
> meyletmek
Hüküm >
hükmetmek
Tamamlanı açık seslemle biten belirtisiz ad tamlamasına ikinci bir iyelik
eki getirildğinde içses düşmesi gerçekleşebilir:
Yazı masası+m > yazı masam
Okul
çantası+nız > okul çantanız
-ı (-i, -u, -ü ) iyelik eki, kimi sözcüklerde kaynaşıp kalıplaşır:
biri, kimi, evveli,
Bu tür sözcüklere özellikle konuşma dilinde iyelik
eki yeniden getirilir:
Biri-s-i, kimi-s-i, evvel-s-i
Bu ek bazı sözcüklerin sonuna ikinci ez gelince de
ünlü düşmesine yol açar:
Yukarısı > yukarsı
Dışarısı > dışarsı
Konuşma dilinde ve şiirlerde sen ve için sözcükleri birlikte
kullanıldığında ünlü düşmesi olur:
Seninçin yas tutuyor, bulutlarıyla gökler (B.K.
Çağlar)
Emmilerim hudutlarında
Seninçin döğüşürken ölmüşler. (C. Külebi)
Bir de yazı diline yansımayan, yalnızca sözlü iletişim sırasında içses
düşmesi olur:
Buyurun > buyrun
Gazete > gazte
Satılık > satlık
Bazı ad ve ad soylu sözcüklerin sonuna yapım eki gelince de içses
(ünlü) düşmesi olur:
Bakır+aç > bakraç
Diri+lik > dirlik
3. Ünlü birleşmesi :
Türkçe asıllı kelimelerde iki ünlü yan yana gelmez. Böyle durumlarda iki vokal
birleşerek tek vokal haline dönüşür:
Kahve altı>kahvaltı
ne için>niçin
ne asıl>nasıl
ne oldu>noldu
4. İki vokalin yan yana
gelmesi: Bu, Türkçeye geçmiş yabancı kelimelerde pek çoktur: saat ,
fiil , kaide, faaliyet, kanaat... Türkçe kelimelerde ise sadece konuşma dilinde
ve birleşik kelimerde rastlanır:
Kağan>kaan
karacaoğlan
soğuk>souk
karaağaç
soğan>soan
akçaağaç
5. İkili ünlü (ünlü kayması):
Türkçede, son zamanlarda karşılaşılan bazı iddialara karşın, ikil ünlü ya da
ünlü kayması (Alm. Diphtong; Fr. Diphtongue; İng. diphtong) denilen, bir
seslemde iki ünlünün yan yana gelmesi (air, auto, deuxieme) olayına kesinlikle
rastlanmaz.
Türkçeye yabancı dillerden
geçmiş, içinde iki ünlü bulunduran sözcükler de Türkçeye uyarak tek ünlüyle söylenir
ve yazılır:
Otomobil
> automobile
Otoriter >
autoritaire
Şoför
> chauffeur
Profesör
> professeur
6. Ünlü
çatışması: Ünlüyle biten bir sözcük, ünlüyle başlayan bir başka sözcükle
birleşik sözcük kurarken ünlülerden biri /y/ sesine dönüşür. Buna ünlü
çatışması (Alm. Synarese; Fr. Synérèse; İng. syneresis) denir.
Ne
ise >
neyse
bu ile > böyle
O
ile >
öyle
şu ile > şöyle
Türkçeye
geçmiş yabancı sözcüklerde de iki ünlü yan yana gelmez. Araya /y/ sesi girer:
Biologie
>
biyoloji
biographie >
biyografi
physiologie > fizyoloji
7. Bağlantı
ünlüsü: Ünsüzle biten bir sözcüğe ünsüzle başlayan bir ek getirilince, bu
iki ünsüz arasına ı(i,u,ü) ve a(e) ünlüsü girer. Bu ünlülere bağlantı ünlüsü
(Alm. Bindevokal; Fr. Voyelle de liaison; İng. Connecting vowel) denir.
Üç-ü-z,
göz-ü-m, at-ı-l, gez-i-n, gel-i-yor
8. Pekiştirme
ünlüsü: Bazı sözcüklerde anlam pekiştirmesine yarayan –a- ünlüsüne, bu
işlevi gereği, pekiştirme ünlüsü denir:
yap-a-yalnız
güp-e-gündüz
gep-e-genç
9. Ünlü
genişlemesi: Türkçed dar ünlülerin geniş ünlüye dönüşmesine ünlü
genişlemesi adı verilir.
Ünlü genişlemesi, k ve g seslerinin yanlarındaki dar ünlüleri genişletmesi
sonucu olur:
Kuzu+cık
>
kuzucak
boğuz > boğaz
Yavru+cık
> yavrucak
ığaç > ağaç
Bilindiği
gibi, ben ve sen adıllarına –a- yönelme durumu eki getilince de bene ve sene
yerine bana ve sana biçimleri ortaya çıkar. Bunun nedeni de g sesine
bağlanmaktadır. Yönelme durumu ekinin eski biçimi –ga/-ge’dir. Ben ve sen
sözcüklerini, bana ve sana biçimine sokan da bu /g/ sesidir:
benge >
bana
senge > sana
10.
Ünlü yuvarlaklaşması: Düz ünlünün yuvarlak ünlüye dönüşmesine yuvarlaklaşma
ya ünül yuvarlaklaşması (Alm. Rundung; Fr. Arrondissement; İng. Rounding)
denir.
Yağmır
>yağmur
savrık
>savruk
çabık > çabuk
11. O,
Ö ünlülerinin durumu: Türkçede bu vokaller yalnız ilk hecede bulunur: Ordu,
görmek, dönek, ocak..... Fakat şimdiki zaman eki –yor- bu kurala uymaz:
geliyoruz, bakıyorum vb. Buna karşılık yabancı dillerden girmiş pek çok
kelimenin ikinci ve diğer hecelerinde o ve ö vokalleri kullanılır: radyo, televizyon,
banko, balo, balon, tayyör....
12. Orta hece vokali:
Türkçede vurgusuz orta hecenin ünlüsü bazen değişir veya düşer:
Üzere/üzre
burada/burda ilerlemek/ilerilemek
yukarıda/yukarda yaşayan/yaşıyan
Bekleyen/bekliyen
alını/alnı burunu/burnu omuzu/omzu
13. Ses uyumları:
Türkçenin en belirgin ses özelliğidir. Büyük ünlü uyumu ve küçük ünlü uyumu
olmak üzere iki başlık altında inceleyeceğiz.
a) Büyük
Ünlü Uyumu (Alm. Palatalharmonie; Fr. Harmonie vocalique, harmonie
palatale; İng. palatal harmony ) : Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde
kalın bir ünlü varsa onu takip eden hecelerde de kalın ünlüler bulunur.
Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde ince bir ünlü varsa onu takip eden hecelerde
de ince ünlüler bulunur:
İlk
hece
|
Sonraki
heceler
|
(kalın)
a,ı,o,u
|
(kalın)
a,ı,u
|
(ince)
e,i,ö,ü
|
(ince)
e,i,ü
|
Kelebek, sağlamak, bütünleşme,
getirenler, evlilik, açıklamalar, temizlik, karşılanmak, bölüm, tütün,
göstermek................................
Bu kurala uymayan kelimelerimizi
yedi kümede toplayabiliriz:
1. Yabancı kökenli sözcükler:
kitap
dünya
sandalye
kafi
Ahmet
mecburiyet
berabe
Cumhuriyet
Not:
Bu sözcüklere getirilen ekler, sözcüklerin son hecelerindeki ünlüye uyarlar:
kitaplar
sandalyeler televizyonu
2.
Çok az sayıda Türkçe sözcük:
anne
(ana)
elma
(alma)
kardeş
(kardaş)
hani
(kanı)
hangi
(kangı)
3.
Birleşik sözcükler:
çiçektozu
çokbilmiş
doğumevi
sabretmek
güneybatı
bayayiğit
Not:
birleşik kelimeler ek alacak olurlarsa, son hecelerine uyarlar:
Beyoğlu'na,
güneybatıya, babayiğitler.....
4.
Sözcükler, hiç değişmeyen -ken, -ki, -yor, -leyin, -(ı)mtrak eklerini aldıkları
zaman da büyük ünlü uyumuna uymazlar:
okurken
uyurken
çeviriyor
seviniyor
masadaki
okuldaki
sabahleyin
ekşimtrak
-daş
eki de genellikle büyük ünlü uyumuna uymaz:
meslektaş,
denktaş, emektaş........
5.
Ki bağlacı, bazı sözcüklerde kalıplaşmış olarak kullanılır. Bu durumda , dünkü,
bugünkü, gibi sözcüklerin dışında, ünlü uyumu kuralına uymaz; daima ki
biciminde kullanılır:
halbuki,
mademki, oysaki, sanki, sonraki........
6. " L " ile biten
yabancı kökenli sözcükler ek aldıkları zaman büyük ünlü uyumuna uymaz:
hal-i-ni
helal-i
ihtimal-e
intikal-i
amiral-e
petrol-den...
7.
Son hecelerinde ince " a " bulunan bazı yabancı kökenli sözcükler de
ünlü uyumuna uygun ek almaz:
kanaat-i
harf-i
harp
harb-i
liyakat-i,
liyakat-li, liyakat-siz
dikkat-i,
dikkat-e
şefkat-i,
şefkat-li
b) Küçük
Ünlü Uyumu (Alm. Labialharmonie; Fr. harmonie labiale; İng. labial
harmony): Bu uyumu iki madde halinde inceliyoruz:
1. Türkçe
bir kelimenin ilk hecesinde düz bir ünlü (a,e,ı,i) varsa onu takip eden
hecelerde de düz ünlüler (a,e,ı,i) bulunur.
İlk
hece
|
Sonrak
heceler
|
A,e,ı,i
|
A,e,ı,i
|
Açık beklemek sevgili erik ırak
ileri geri
2. Türkçe
bir kelimenin ilk hecesinde yuvarlak bir ünlü (o,ö,ü,ü) varsa onu takip eden
hecelerde ya düz-geniş (a,e) ya da dar-yuvarlak(u,ü) ünlüler bulunur:
İlk
hece
|
Sonrak
heceler
|
O,ö,u,ü
|
A,e,u,ü
|
Oduncu ördek uzun uçak söylemek
öpüş ocak
Bu kurala uymayanları beş grup altında inceleyebiliriz:
1. İlk sesleminde düz
ünlü bulunduğu halde onu izleyen seslemlerde yuvarlak ünlü bulunan Türkçe
sözcükler:
avuç (avıç yerine), çamur (çamır
yerine), yağmur (yağmır yerine), kavurmak.....
Not: Bu sözcüklerde /ı/ ünlüsü,
dudak ünsüzü olan /m/ ve /b/ ile diş-dudak ünsüzü olan /v/ sesinin etkisiyle
/u/ sesine dönüşmüştür.
2. İlk sesleminde düz ünlü
bulunduğu halde, onu izleyen seslemlerde yuvarlak ünlü bulunan yabancı kökenli
sözcükler:
ampul, pantolon, anafor, amazon,
anons, alüvyon....
3. Son sesleminde o, ö ünlüsü
bulunan sözcükler:
konsolos, doktor, şoför, motor,
profesör.....
Not: Bunların tümü yabancı
kökenlidir.
4. ilk hecede yuvarlak ünlü
bulunduğu halde, son hecede geniş-düz ünlü (a,e) yerine dar-düz ünlü (ı,i)
bulunan yabancı kökenli kelimeler:
müzik, müfit, komik, mühim,
ofis.....
5. Türkçede yalnız -(ı)yor eki
küçük ünlü uyumuna uymaz:
al-ı-yor, gid-i-yor, gör-ü-yor,
gül-ü-yor....
14. Uzun
ünlü: Türkçede uzun ünlü yoktur. Buna karşılık Türkçeye girmiş yabancı
kelimelerde uzun a, u,ı ünlüleri bol bol kullanılmaktadır:
fuzûlî âşikâr ârif
kâtip sâdık askerî
ÜNSÜZLER
Ağız kanalında bin engele carparak
çıkan ve bir ünlünün desteği olmadan algılanamayan sese ünsüz (Alm. Konsonant;
Fr. Consonne; İng. consonant) adı verilir.
Türkçede 21 ünsüz vardır:
b, c,
ç,d,f,g,ğ,h,j,k,l,m,n,p,r,s,ş,t,v,y,z
ünsüzler, sestellerinin durumuna, çıkış
yerlerine ve çıkış biçimlerine göre farklılık gösterir.
SESTELLERİNİN DURUMUNA GÖRE
Ünsüzlerden bazıları, sestellerinin
titreşimli durumunda, bazılarıysa, sestellerinin durgun durumunda çıkarılır.
Sestellerinin titreşimli durumunda cıkarılan ünsüzlere titreşimli ünsüz (Alm. Stimmhaft; Fr. Sonore, voisé; İng. voiced)
denir. Titreşimli ünsüzler ötümlü ve
yumuşak ünsüz olarak da adlandırılır.
Türkçenin titreşimli ünsüzleri
şunlardır:
B,c,d,g,ğ,j,l,m,n,r,v,y,z
Ünsüzlerden bir bölümüyse sestellerinin
durgun durumunda çıkarılır. Bunlara da titreşimsiz
ünsüz (Alm. Stimmlos; Fr. Sourd, non-voisé; İng. Voice-less) adı verilir.
Ötümsüz
ya da sert ünsüz adı da verilen
titreşimsiz ünsüzler şunlardır:
Ç,f,h,k,p,s,ş,t
ÇIKIŞ YERLERİNE GÖRE
Ünsüzler, çıkış yerlerine göre, yedi
kümede toplanabilir:
- Çift
dudak ünsüzleri
(Alm. Bilabial; Fr. Bilabiale; İng. bilabial): b,m,p
Bu
üç ünsüz, alt ve üst dudakların birbirine değmesiyle çıkar. Bu nedenle, bunlara
çift dudak ünsüzleri diyebiliriz.
- Diş-budad
ünsüzleri
(Alm. Labiodental; Fr. Labiodentale; İng. Labio-dental): f,v
Bu
ünsüzler, alt dudağın üst dişlere dokunması sonucu oluşurlar.
- Dişeti
ünsüzleri
(Alm. Dental; Fr. Dentale; İng. dental): d,l,n,r,s,t,z
Dişeti
ünsüzleri, dil ucunun üst dişetlerine yaklaşması sonucu çıkarlar.
- Dişeti-damak
ünsüzleri
(Alm. Alveolar; Fr. Consonne alvéolaire; İng. alveolar):c,ç,j,ş
Dil
ucunun üst dişetlerine ve sert damağa yaklaşmasıyla söylenirler.
- Sert
(ön) damak ünsüzleri (Alm.
Vorderpalatal; Fr. Consonne prépalatale; İng. prepalatal): g,k,y
Dil
ortasının sert damağa yaklaşmasıyla çıkarlar. Bu üç ünsüzden /y/ ünsüzü ağız
kanalında önemli bir engele çarpmadan çıktığı için yarı ünlü (Alm. Semivokal,
halbvokal; Fr. Semi-voyelle; İng. Semi-vowel) sayılmaktadır.
- Yumuşak
(art) damak ünsüzü
(Alm. Postpalatal; Fr. Postpalatale; İng. Postpalatal, velar): ğ
Bu
ünsüz sızıcı ve ötümlü bir yumuşak damak ünsüzüdür. /y/ sesi gibi yarı ünlü
sayılır.
Tek
seslemli sözcüklerin sonuda (çağ, dağ, bağ....) çok seslemli sözcüklerin lik sesleminde
bulunur(ağda, dağlamak, uğramak, doğru,sağlam.....) ve kesinlikle bir ünlüden
sonra gelir. Bu durum ğ’nin değişik söyleyiş biçimleri yaratmasına yol açar.
- Gırtlak
ünsüzü
(Alm. Laryngal, glottal; Fr. Laryngale, glottale; İng. Laryngal, glottal):
h
Bu
ses, ağız boşluğunda değil, gırtlakta oluşur.
ÇIKIŞ BİÇİMLERİNE GÖRE
Ünsüzler çıkış biçimlerine göre altı
kümede toplanabilir:
- Kapanma
ünsüzleri:
Sesyolunun
bir anlık kapalı duruma girmesi sonucu çıkan ünsüzlerdir:
B,d,g,k,p,t
Bu
ünsüzler aynı zamanda patlayıcı ünsüz
sayılmaktadır.
- Kapanma
sürtünme ünsüzleri:
Sesyolununda
sürtünmeyi andıracak biçimde çıkan ünsüzlerdir:
C,ç
- Daralma
ünsüzleri:
Ağız
kanalının çeşitli yerlerinde oluşan bir daralma ya da hafif bir kapnma
sonucunda çıkan ünsüzlere denir. Daralma ünsüzleri şunlardır:
F,ğ,h,j,s,ş,v,y,z
Bu
ünsüzlere sızıcı ünsüz de denir.
- Burun
ünsüzleri:
Yumuşak
(art) damağın alçalması, sesyolundan gelen havanın hem ağza hem de burna
geçirilmesi sonucu oluşan ünsüzlerdir:
M,n
- Yan
ünsüzler:
Dil
ucunun ya da dil sırtının damağa değmesi ve havanın böylece ortaya çıkan
engelin yalnız bir yanından ya da her iki yanından birden çıkmasıyla oluşan
ünsüzdür.
Türkçenin
yan ünsüzü /l/ sesidir.
- Çarpmalı
(vurmalı) ünsüz:
Dilsırtının
geriye doğru kabarıp kenarları sert damağa yaklaştığı sırada dil ucunun
dişetlerine hafifçe çarpması sonucu oluşan /r/ ünsüzüne denir.
Ünsüzler
üzerine verilen bütün bu ayrıntılı bilgileri görmek için buraya tıklayın.
ÜNSÜZLERDE SES OLAYLARI
1.
Sözcük başında bulunmayan
ünsüzler:
Yansıma sözcüklerin dışında, f,ğ,h,l,m,n,r,z sesleriyle sözcük başlamaz.
Türkçede
/n/ sesiyle başlayan tek sözcük ne soru adılıdır. Nasıl sözcüğü ne ile asıl,
niçin sözcüğü ne ile için sözcüklerinin kaynaşmasıyla oluşmuştur.
Türkçe
/h/ ile başlayan birkaç sözcük vardır: Hangi, hevenk, höyük, hörgüç. Sözcük
başında /c/ ve /v/ ünsüzlerine de pek az rastlanır.
2.
Kök sözcüklerden iki ünsüzün yan
yana gelmesi:
Yansıma sözcüklerin dışında kalan yalın durumdaki Türkçe sözcüklerde genellikle
iki ünsüz yan yana gelmez.
Türkçede kelime sonunda sadece şu
çift ünsüzler bulunabilir:
Lç,lk,lp,lt (ölç, kalk, alp, alt,
ilk, ülkü, altı, altın vb.)
Nç,nk,nt (sevinç, denk, ant,
dinç, vb.)
Rç, rk, rp, rs, rt (sürç, ürk,
kork, sarp, pars, yırt, Türk, Kurt, turp, borç
vb.)
St (üst, ast vb.)
Şt (hişt vb.)
Yt (heyt vb.)
Bu
sözcüklerde, örneklerden de anlaşılacağı gibi, ilk sesler titreşimli ve sızıcı
n,r,l,s ünsüzleridir.
Bazı
eylemlerin köklerinde de çift ünsüz görülür:
Ürk-,
yırt-, silk-........
Türkçede
sözcük başında da iki ünsüz yan yana gelmez. Bunun istisnası da yoktur. O kadar
ki, çift ünsüzle başlayan bazı yabancı sözcükler yazı dilinde bile başlarına
bir ünlü alarak seslem bölünmesine uğrar:
Station > istasyon
Statistique > istatistik
Slav > islav
3.
Ünsüz uyumu: Bir sözcükteki ünsüzler arasında
görülen benzeşme olayına ünsüz uyumu
(Alm. Konsonantenharmonie; Fr. Harmonie consonantique; İng. Consonant harmony)
denir.
Ünsüz
uyumu aşağıdaki biçimlerde görülür:
Titreşimsiz
ç,f,h,k,p,s,ş,t ünsüzlerinden biriyle biten bir sözcüğe titreşimli c,d,g
ünsüzlerinden biriyle başlayan bir ek getirilirse , bu ünsüzler ç,t,k seslerine
dönüşür:
-cı (-ci,-cu,-cü)
Bıçak-çı
Çift-çi
Top-çu
Gözlük-çü
|
-dık (-dik,-duk,-dük)
Yat-tığım
yatak
İç-tiği
su
Tut-tuğu
ev
Dök-tüğü
ter
|
-gı (-gi,-gu,-gü)
Bas-kı
İliş-ki
Tut-ku
Çeliş-ki
|
-ca (-ce)
Ahlak-ça
Çocuk-ça
Yavaş-ça
Büyük-çe
|
-daş (-deş)
Meslek-taş
Yurt-taş
Denk-taş
Kök-teş
|
-gan (-gen)
Çalış-kan
Somurt-kan
Dövüş-ken
Et-ken
|
Bu
ünsüz benzeşmesi sözcük içinde de görülür:
As-tır-dı
Pekiş-tir-di
Görüş-tür-dü
Ünsüz
uyumu kuralı, yalnız yapım ekleri için değil; ad durumu eklerinden –da, -dan;
eylem çekim eklerinden –dı (-di,-du,-dü) ve –dır (-dir,-dur,-dür) koşacı için
de geçerlidir. Bu ekler, titreşimsiz bir ünsüzle biten sözcüklere
getirildiğinde sırasıyla –ta (-te), -tan (-ten), -tı (-ti,-tu,-tü) ve –tır
(-tir,-tur,-tür) olur.
Bu
kurala uymayan ekler de vardır: -ken,-ki,-tı.
Akarken onunki inilti
Uyuken bizimki gürültü
4.
Ünsüz düşmesi: Ünsüz
düşmesi üç biçimde görülür:
·
Küçültme
ekleri –cık,-cak’tan önceki /k/ ünsüzü düşer:
-cık:
küçük küçücük
yumuşak yumuşacık
alçak alçacık
sıcak sıcacık
-cak:
büyük büyücek
çabuk çabucak
sağlık sağlıcak
·
Yalnızca
konuşma sırasında ünsüz düşmesi olur. Bu düşme yazı diline yansımaz:
YAZILIŞ
|
SÖYLEYİŞ
|
Bir
şey
Bir
tane
Bir
lira
Böyle
Tabakhane
Yetimhane
Serbest
Çiftsayı
|
Bi şey
Bi
tane
Bi
lira
Bö:le
Tabakane
Yetimane
Serbes
çifsayı
|
Örneklerden
de anlaşılacağı gibi, bu tür ünsüz düşmesi, genellikle, sözcüğün seslem
sayısını değiştirmez.
·
Bazı
önadlardan eylem türetilirken önadın son sesi ünsüzse düşer:
Alçak > alçal-
Büyük > büyü-
Soğuk > soğu-
Yumuşak >yumuşa-
5.
Ünsüz değişimi: Türkçede, sözcük sonunda yer
alan ünsüzlerden biri, çeşitli nedenlerden değişerek bir başka ünsüze dönüşür.
Buna ünsüz değişimi (Alm.
Lautverschiebung; Fr. Mutation consonantique; İng. Consonant mutation) denir.
Türkçede
ünsüz değişimi, aşağıdaki şekillerde olur:
·
Türkçe
sözcüklerin sonunda b,c,d,g ünsüzleri bulunmaz. Onların yerine p,ç,t,k,
ünsüzleri bulunur. O kadar ki, Türkçeye başka dillerden girmiş bu ünsüzlerle
biten sözcükler değişikliği uğramıştır. Bu değişiklik sonunda, sonlarındaki
b,c,d,g, ünsüzleri, sırasıyla p,ç,t,k olmuştur.
Kitap > kitab feryad >feryat
Cevab > cevap ferd >fert
Muhtac > muhtaç reng > renk
Türkçeye
başka dillerden girmiş sözcüklerden bazıları bu kurala uymaz. Örneğin, Batı
kökenli diyalog, sosyolog, brifing...gibi sözcüklerin sonundaki /g/ sesi, /k/
olmaz. Buna karşılık, Farsçadan gelen aheng, reng sözcükleri , ahenk, renk
olmuştur.
·
Türkçede,
sözcük sonundaki p,ç, t,k ünsüzleri, iki ünlü arasında yumuşayarak b,c,d,ğ ‘ye
dönüşür.
Yaprak : yaprağı, yaprağa, yaprağın
Ağaç : ağacı, ağaca, ağacın
Ancak,
özellikle tek seslemli bazı Türkçe sözcüklerde son seste bir değişiklik olmaz.
Ac
- açı (doyurmak) çap- çapı
İç
– içi kaç – kaçı
Piç
– piçi küp – küpü
İt
– iti konut – konutu
Erk
– erki aygıt - aygıtı
Türkçeye
yabancı dillerden geçmiş bazı sözcüklerde de p,k,t sesleri yumuşamaz, aynı
kalır:
Adalet
– adaleti halk – halkı
Ayet
– ayeti sirk – sirki
Cemaat
– cemaati bank – bankı
Aşk
– aşkı frak – frakı
·
Türkçede,
bazı birleşik eylemler, ayrı yazıldıkları halde, sanki tek sözcükmüş gibi
söylenirler. Bu durumda, ilk sözcük p,ç,t,k ünsüzleriyle bitiyor, eylem de
ünlüyle başlıyorsa bu ünsüzler, yapılan ulama nedeniyle, yine b,c,d,ğ gibi
çıkarlar:
Tahrip
etmek : tah-ri-bet-mek
Sahip
olmak : sa-hi-bol-mak
Çorap
örmek : ço-ra-bör-mek
Yalnız
sözlü iletişimde görülen bu değişiklik yazı diline yansımaz.
·
Tümce
içinde de, ulama sonucu, aynı ses değişim olur:
Geziye
giderken yanına kitap almayı unutama.
(Geziye
giderken yanına kita-balmayı unutma.)
Başıma
çorap örmekten vazgeç.
(Başıma
çora-börmekten vazgeç.)
·
/ğ/
sesi, /o/ ve /ö/ ünlülerinin etkisiyle, kolaylıkla /v/ sesine dönüşür:
Döğmek : dövmek
Koğmak : kovmak
Oğmak : ovmak
Söğmek : sövmek
/ğ/
sesi, konuşma dilinde /e/ ve /i/ ünlülerinin etkisiyle /y/ sesine de dönüşür:
eğil- : eyil-
beğen- : beyen-
öğle : öyle
siğil : siyil
·
Sözcük
sonunda /n/ den sonra gelen /ç/ sesi, ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde,
/c/ sesine dönüşür:
Genç : genci
Konç : koncu
Tunç : tuncu
Eylemden
–nç ekiyle türetilen sözcüklerin sonuna ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde
de /ç/ sesi /c/ olur:
Basınç : basıncı
Sevinç : sevinci
Korkunç : korkuncu
·
Sonunda
–nk bulunan sözcük, ünlüyle başlayan bir ek aldığında bu /k/ ses /g/ olur:
Cenk : cengi
Denk : dengi
Renk : rengi
·
Titreşimsiz
ünsüzle biten köke ünlüyle başlayan yapım eki getirilince iki ünlü arasında
kalan titreşimsiz ünsüz değişir:
Aç+ık- : acık-
Geç+ik- : gecik-
Genç+el- : gencel-
6.
Ünsüzlerin ünlülere etkisi (ünsüz
darlaşması):
Türkçede, ünlüler ünsüzleri değiştirdiği gibi, ünsüzler de ünlüleri değiştirir.
Örneğin, şimdiki zaman eki –yor, a, e ünlüleriyle biten eylem kök ve
gövdelerine getirildiğinde /y/ ses bu ünlüleri değiştirir. Bir başka deyişle,
/y/ sesi, geniş ünlüyü dar ünlüye dönüştürür.
a. Bu değişiklikler sonucu a ünlüsü /ı/ ya
da /u/ olur:
başla-mak : başlıyor
anla-mak : anlıyor
sula-mak : suluyor
b.
Bu
değişik sonucu e ünlüsü de /i/ ya da /ü/ ye dönüşür:
Gizle-mek
: gizliyor
Mele-mek : meliyor
Söyle-mek : söylüyor
Bazı
sözcükler, konuşma dilinde, yine /y/ sesinin etkisiyle yazıldıkları gibi
söylenmeyebilir:
YAZILIŞ
|
SÖYLENİŞ
|
Ağlayan
|
Ağlıyan
|
Ağlayarak
|
Ağlıyarak
|
Söyleyelim
|
Söyliyelim
|
Söyleye
söyleye
|
Söyliye
söyliye
|
Daha
çok eylem kök ve gövdelerinde görülen ve /y/ den kaynaklanan bu ses değişmeleri
diğer sözcükler için de geçerlidir:
YAZILIŞ
|
SÖYLENİŞ
|
Buraya
|
Burıya
|
Şuraya
|
Şurıya
|
Oraya
|
Orıya
|
Ortaya
|
ortıya
|
7.
Ünsüz türemesi: Sayıları çok olmamakla birlikte,
bazı Türkçe ve yabancı sözcükler de ünsüz türemesi olayıyla da karşılaşılır.
Ünsüz türemesi de, ünlü türemesi gibi, üç biçimde ele alınır:
·
Öntüreme (Alm. Prothese; Fr. Prothèse;
İng. prothesis):
Türkçe
sözcüklerde ünsüz türemesi sözcük başında görülür:
Örgüç : hörgüç
Öveng : hevenk
Öyük : höyük
Urmak : yurmak
Ilan : yılan
·
İçtüreme (Alm. Epenthese; Fr. Épenthèse;
İng. epenthesis):
Europe : Avrupa
Équateur : ekvator
Laboratoire : laboratuvar
Conservatoire : konservatuvar
Acaib : acayip
Zaif : zayıf
·
Sontüreme (Alm. Epithesis; Fr. Épithèse;
İng. epithesis):
Bazı
yabancı sözcükler, aslında çift ünsüzle yazıldıkları halde, Türkçede bu
ünsüzlerden birini kaybederler. Bu tür sözcükler, ancak ünlüyle başlayan bir ek
aldıkları zaman, yitirdikleri ikinci ünlüleri ortaya çıkar. Türkçe açısından,
bu bir sontüreme sayılır:
Af :affı
Hal : halli
Had : haddi
Ret : reddi
Sır : sırrı
Türkçede
de ya sözcüğü sontüremeyle yay olmuştur.
7.
Koruma ünsüzleri: Türkçede iki ünlü yan yana
gelmez. Bu nedenle ünlüyle biten bir sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek
getirlirse, araya –y, -n, -s, -ş ünsüzlerinden biri girer. Bu ünsüzlere koruma
ünsüzleri (Alm. Eigeschalteter euphonischer konsonant; Fr. Consonne
intercalaire euphonique; İng. İntervocalic euphonic consonant) adı verilir.
Bu
dört ünsüzden hangisinin nerede kullanılacağı kesin olarak bellidir.
·
/y/ koruma ünsüzü: Bu ünsüz, /n/ koruma ünsüzünün
kullanılamadığı durumlarda, koruma ünsüzü olarak iki ünlü arasına girer:
komşu-y-u
masa-y-ı
pencere-y-i
Ayşe-y-i
Bu
koruma ünsüzü, bazen ünlüyle biten bir sözcüğe ünsüzle başlayan bir ek
getirildiği zaman da kullanılabilir:
Hasta-y-mış
(hasta+imiş yerine)
Hasta-y-dı
(hasta+idi yerine)
Hasta-y-sa
(hasta+ise yerine)
Hasta-y-ken
(hasta+iken yerine)
Görüldüğü
gibi, bu durumlarda /y/ koruma ünsüzü, aslında ünlü çatışmasını önlemektedir.
·
/n/ koruma ünsüzü: belirtili ad tamlamasında,
tamlayan, ünlüyle sona eriyorsa, bu ünlüyle ek arasına /n/ ünsüzü gelir:
Ali-n-in
Ayşe-n-in
Ankara-n-ın
Ünlüyle
sona eren tüm sözcüklerin sonuna gelebildiğine göre, bu koruma ünsüzünün
kullanım alanı çok geniştir.
Bu
-n- sesinden başka bir de adıl n’si vardır.
Bazı
adıllarla ad durum eki arasına ya da üçüncü kişi iyelik ekiyle ad durumu eki
arasına giren /n/ sesine adıl ne’si
(Alm. Pronominal n; İng. Pronominal n) denir.
Adıl
n’si aşağıdaki durumlarda kullanılır:
1. Üçüncü kişi adılına (o adılına)
ad durumu ekleri getirileceği zaman adılla ek arasına /n/ koruma ünsüzü girer:
o-n-u
o-n-a
o-n-dan
o-n-un
2. Kendi adılıyla ad durumu ekleri
arasına girer:
Kendi-n-i
Kendi-n-e
Kendi-n-de
Kendisi-n-e
3. İşaret adıllarıyla ad durumu
ekleri arasına girer:
Bu-n-u
o-n-da
bu-n-dan
şu-n-lara
bu-n-lardan
4. -ki ekiyle durum ekleri arasına
girer:
benimki-n-i
seninki-n-i
onunki-n-de
5. Üçüncü kişi iyelik eki almış
sözcüklerle ad durumu ekleri arasına yine /n/ koruma ünsüzü girer:
Çantası-n-ı
Cebi-n-de
Eli-n-i
Gözleri-n-i
Görüldüğü
gibi, adıl n’si farklı olarak, ünlüyle ünsüz arasına da girebilmektedir.
·
/s/ koruma ünsüzü: Üçüncü kişi iyelik eki, ünlüyle
biten bir sözcüğün sonuna geliyorsa, araya /s/ ünsüzü girer:
Ali’nin
sıra-s-ı
Boğaziçi
köprü-s-ü
Masa
örtü-s-ü
Soğan
koku-s-u
Bu
kural yalnız su ve ne sözcüklerinde bozulur, araya /s/
yerine /y/ ünsüzü girer:
Su-y-um
Su-y-un
Ne-y-im
Ne-y-in
Neyi yerine bazen nesi biçiminin kullanıldığı da görülür:
Kim
nesini almış, nesi var, nesi yok (F.H.
Dağlarca)
·
/ş/
koruma ünsüzü: Ünlüyle biten sayı adlarına paylaştırma (üleştirme) kavramı
veren –ar (-er) eki getirilirken iki ünlü arasına bu kez de /ş/ koruma ünsüzü girer:
iki-ş-er
altı-ş-ar yedi-ş-er
8.
Benzeşme: Türkçenin ses yapısını etkileyen
inceleyegeldiğimiz ses olaylarına her dilde rastlanır. Bu ses olaylarının temel
amacı, konuşma sırasında sözcüğün kolayca söylenmesini sağlamaktır. Söyleyişi
kolaylaştırmaya yönelik bu ses değişmelerini belirleyen kurala en az çaba kuralı (Alm. Geringst
anstrengung; Fr. Loi du moindre effort; İng. Least effort) deni.
Bu
kurala uyan ses olaylarından en yaygını benzeşme
(Alm. Angleichung; Fr. Assimilation; İng. assimilation) adı verilen bir
sözcükte bir sesin başka bir sesi kendine benzetmesi olayıdır. Benzeşme iki
biçimde olabilir:
1.
Tüm benzeşme: Bir sesin her bakımdan değişerek
bir başka ses dönüşmesi olayına tüm
benzeşme (Alm. Totale angleischung; Fr. Assimilation totale; İng. Total
assimilation) denir. Tüm benzeşme hem ünlülerde hem de ünsüzlerde görülür. Tüm ünsüz benzeşmesi yalnızca konuşma dilinde
kendini göstermektedir:
Anlatmak : annatmak
Bunlar : bunnar
Onlar : onnar
Yalnız : yannız
2.
Yarı benzeşme: Bir sesin yalnızca bazı
nitelikleri açısından başka bir sese benzer duruma gelmesine yarı benzeşme
(Alm. Unvollstandige angleichung; Fr. Assimilation partielle; İng. Partial
assimilation) adı verilir.
Örneğin;
aşağıdaki sözcüklerde görülen yarı benzeşme, b-p, d-t, m-n, c-j seslerindeki
ortak niteliğe dayanmaktadır. Bunlardan b-p çift dudak ve kapanma; d-t dişeti
ve yine kapanma; m-n burun; c-j ise, dişeti-damak ünsüzleri olarak ancak
nitelikleri bakımından birbirine benzemektedir:
Abdest : aptes
Çenber : çember
Anbar : ambar
Cübbe : cüppe
Tesbih : tespih
Yarı
benzeşme konuşma dilinde de rastlanır:
Binbeşyüz : bimbeşyüz
Binbir : bimbir
Onbir : ombir
Şimdiye değin verilen
örneklerden de anlaşılacağı gibi, benzeşme iki yönlü oluşmaktadır:
·
İlerleyici benzeşme (Alm. Progressive assimilation,
progressive angleichung; Fr. Assimilation progressive; İng. Progressive
assimilation), etkileyen sesin sözcük içinde etkilenen sesten önce gelmesiyle
oluşan benzeşmedir:
Bunlar : bunnar
Motör : motor
Müfti : müftü
Şemsiye : şemşiye
·
Gerileyici benzeşme: Sözcük içinde çıkış yeri sonra
olan bir sesin, çıkış yeri önce olan sesi etkilemesiyle oluşan benzeşmeye de gerileyici benzeşme (Alm. Regressive
assimilation, regressive angleichung; Fr. Assimilation régressive; İng.
Regressive assimilation) denir. Örneğin, o bir sözcükleri çıkarılırken önce /i/
nin etkisiyle /o/ sesi /ö/ olmuş; sonra da, öbür sözcüğü oluşmuştur. /i/ sesi,
kendinden önceki /o/ sesine kendine benzettiği yani ön ünlüye çevirdiği için bu
bir gerileyici benzeşmedir.
Aşağıdaki
sözcükler de birer gerileyici benzeşme görülür:
Bu
ile : böyle
Şu
ile : şöyle
Pantalon : pantolon
Asker : esker
Yatsı
: yassı
9.
Aykırılaşma: Aykırılaşma tam tersine, kimi
zaman da bir sözcükteki aynı ya da benzeri seslerden biri değişikliğe uğrar. Bu
değişikliğe de aykırılaşma (Alm.
Dissimilation, entahnlichung; Fr. Dissimilation; İng. dissimilation) adı
verilir:
Aşçı : ahçı
Muşamma : muşamba
Kibrit : kirpit
Makkap : matkap
10. Göçüşme
(yer değiştirme):
Sözcük içinde bazı seslerin yer değiştirmesi olayına göçüşme (Alm. Metathesis; Fr. Métathèse; İng. metathesis) adı
verilir.
Yaprak : yarpak
Toprak : torpak
Çömlek : çölmek
Yalnız : yanlız
Perhiz : pehriz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder