Türkçede yeni varlıkları ve
kavramları karşılamak için birkaç yol vardır. İhtiyaç hasıl olduğunda bu
yollardan birine baş vurulmaktadır.
A. KELİME TÜRETMEK
Türkçenin en tabii, en işlek, en
geniş yeni kelime kazanma yoludur. Kelime türetmek köklerden yapım ekleri ile
görevden yapmak demektir. Eklemeli bir dil olan Türkçenin çok zengin bir kelime
yapma mekanizması vardır. Türkçenin her tipte pek çok olan yapım ekleri ile
sayısız kelimeler yapılabilir. Türkçenin bu imkanı her zaman açıktır. Ancak bu
imkanın iyi, doğru ve yerli yerinde kullanılması gerekir. Bu husustaki ölçü
yeni yapılan kelimede hiç bir sunilik bulunmaması, hissedilmemesidir. Böyle bir
kelimeyi ilk defa elbette bir şahıs yapmış ve dile sürmüştür. Fakat kaidelere
ve şartlara öyle uygun yapılmıştır ki, herkes onun yeni değil , eskiden beri
var olan bir kelime olduğunu zanneder. Demek ki, yeni kelimenin sağlam olması
için dilde yadırganmaması, yapma hissini uyandırmaması, tereddütler
yaratmaması, itiraz ve isyan sesleri doğurmaması gerekir. Dil, onu sanki
kendiliğinden ortaya çıkarmış gibi olmalıdır.
Türemiş kelimeler, bir kelime kökü
ile bir veya birkaç yapım ekinden meydana gelir. Çekim sırasında yeni kelimeler
meydana getirlirken, kök asla değişmez. Kelime kökünden önce, başka dillerde
olduğu gibi ön ekler getirilmez. Dilimizde kelime türetmesi ancak köklerin
sonuna birtakım ekler getirilmek suretiyle yapılabilir.
Kelime kökleri isim veya fiil
olduğuna göre, türetme ekleri isme ilave edilenler ve fiile getirilenler olmak
üzere iki büyük bölüme ayrılırlar. Sonra bunlar, meydana getirdikleri kelimenin
isim veya fiil oluşlarına göre de ikiye bölünürler. Böylece kelime yapma
ekleri;
a.
isimden
isim yapma ekleri
b.
isimden
fiil yapma ekleri
c.
fiilden
isim yapma ekleri
d.
fiileden
fiil yapma ekleri
olarak dört gruba ayrılır.
Ekler ayrıca, işlek (canlı), az
işlek ve işlek olmayan olmak üzere üçe ayrılırlar. Bir dilde yeni kelimeler
ancak canlı eklerle meydana getirilebilirler. Bu durum dil ilminin değişmez
prensibidir. Bazen az işlek bir ekin canlılık kazandığı görülebilir. Fakat bu
nadir bir haldir ve şahısların eseri değildir. Halkın bilmeden fark etmeden
yaptığı, dil kanunlarına uygun olarak kendiliğinden meydana gelen bir
keyfiyettir.
Yeni teşkil edilen kelimeler dil
kurallarına uygun oldukları yani canlı eklerle ve ekin fonksiyonu ile manasına
aykırı olmadan meydana getirildikleri takdirde doğrudurlar.
B. KELİME GRUBU YAPMAK
Dilde yeni kavramları karşılamanın
bir yolu da kelime grubu yapmaktır. Bu yol, dilde var olan kelimelerden bir
terkip yaparak yeni ihtiyaçları karşılama yoludur. Bu yol, dilin yeni
kavramları karşılamada kullandığı çok tabii ve güzel bir yoldur. Ancak bunda
varlığı veya kavramı tek kelime ile değil, birden fazla kelime ile ifade etme
durumu vardır. Tabii her nesne de böyle iki kelime ile karşılanmaya müsait
olmayabilir. Onun için kelime grubu yapma yolu, imkanları geniş olmayan bir
yoldur:
Demiryolu bilirkişi uçaksavar gecekondu su yılanı
Başkent olağanüstü bilgisayar sivrisinek ses uyumu
C. YABANCI KELİME ALMAK
Yabancı kelime almak yeni bir
nesnenin veya kavramın, geldiği yerden ismini de beraber almak demektir. Alınan
yabancı kelime ya dilde karşılığı hiç
olmayan kelimedir veya dilde karşılığı olan fazladan bir kelimedir.
Birinci halde, yeni bir nesne veya
kavramla karşılaşılır. Dilde onun kelimesi yoktur. Bu durumda ilk tabii yol
onun ismini de beraber almaktır:
Ayet gazel cami otomobil radyo telefon
Televizyon motor banka posta telekom
Özellikle eşyaların beraberinde
getirdiği kelimelerin dile süratle girme ve yayılma gücü vardır. Eğer adını
önceden hazırlamamış ve o adla girişi sağlamamışsanız, eşyanın kendi kelimesini
beraber getirmesine engel olamazsınız. Zaten hazırlıklı olmak da kolay
değildir. Yenilik ve kelime çok defa
dili ansızın bastırır.
İkinci olarak dilde, karşılığı
mevcut olsa da yine fazladan kelime girebilir. Böyle kelimelerde çeşitli
faktörler rol oynar. Bunların başlıcaları çeşit ve değişiklik arzusu, özenme,
taklit, nüans, kısalık, yaygınlık, kibarlık ve tesadüf olarak sıralanabilir.
Fakat hepsinin müşterek bir sebebi vardır ki o da kültür ilişkileri, dil
alışverişleridir. Kültür ve medeniyet tesirlerinden kaçmak mümkün değildir.
Şüphesiz en iyisi bir dilin kendi kaynağından beslenmesidir. Ancak dile yabancı
kelime girmiş diye yakınmaya da lüzum yoktur. Yabancı kelime almak değil,
yabancı gramer kuralı almak tehlikelidir.
Esasen yüzde yüz saf dil yoktur.
Dillerde yabancı asıllı kelimeler daima bulunur. Ayrıca dil o kelimeleri kendi yapısına uydurur:
Hendese-geometri teşekkür-mersi yemiş-meyve
Siyate-politika teminat-garanti iktisat-ekonomi
Türkiye türkçesi için cumhuriyetten
sonra arapça ve farsçadan kelime alma yolu tamamıyla kapanmıştır. Buna karşılık
bugün batıdan gelen kelimelere karşı açıktır.
Yabancı kelime almak son derece
kolay bir yoldur. Onun için de bu kestirme yolun önüne kolay kolay
geçilememektedir. İstense de istenmese de her dile bu yolla pek çok kelime
girmektedir. Hele günümüzdeki iletişim teknolojisi bunu iyice arttırmış
bulunmaktadır.
Ç. KELİME DİRİLTMEK VE DERLEMEK
Dilde yeni kelime için
başvurulabilecek iki kaynak daha vardır. Bunlardan biri, eski yazı dili
devreleri, diğeri yaşayan şiveler, ağızlardır.
Eski yazı dilinin unutulmuş
kelimeleri tekrar dile kazandırılabilir:
Kamu subay yargı nitelik tartışmak görkem
Savcı tanık köken nicelik arıtmak sonuç
Diğer taraftan kültür dilinde
bulunmayan fakat ağızlarda yaşayan bazı kelimeler de yazı diline alınabilir:
Güney aylak onarmak deprenmek asalak yitirmek
Kuzey doruk yozlaşmak denetlemek alan güleç
Ancak bu diriltme ve derleme yolu
sanıldığı kadar kolay bir yol değildir. Eski kelimeler çok defa ölmüşlerdir.
Ayrıca metinlerden çıkarılan şekilleri, eski devrin fonetik taşır. Böylece
buğünkü dil için işlenmiş sayılmazlar. Bu sebeple onların diriltilmesi çok
güçtür, byük gayret ister. Bu, bütün millete yeniden kelime öğretmek demektir.
Ağızlardan edebi dile kelime
geçirmek de öyle pek kütle halinde ve kolay olmamaktadır. Çünkü bir ağızda bir
şekil, başka bir ağızda başka bir şekil vardır. Ayrıca yazı dili kelimeleri
gibi her bölge için geçerli olacak uygun ve fazla kelime bulmak da kolay
değildir. Ve bu da bütün milletin yeniden kelime öğrenmesi demektir.
Kısacası her iki
kaynaktan faydalanmak da ancak sınırlı bir ölçüde mümkündür. Fakat dil inkılabı
ile Türkçemize her iki kaynaktan bir haylı kelime kazandırıldığını da unutmamak
gerekir. Gerçi sadeleştirme çalışmları sırasındaki ihtiyaç dolayısıyla netice
alınması mümkün olmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder