25 Aralık 2013

TÜRKÇEDE YENİ KAVRAMLARI KARŞILAMA YOLLARI


            Türkçede yeni varlıkları ve kavramları karşılamak için birkaç yol vardır. İhtiyaç hasıl olduğunda bu yollardan birine baş vurulmaktadır.


A.        KELİME TÜRETMEK
            Türkçenin en tabii, en işlek, en geniş yeni kelime kazanma yoludur. Kelime türetmek köklerden yapım ekleri ile görevden yapmak demektir. Eklemeli bir dil olan Türkçenin çok zengin bir kelime yapma mekanizması vardır. Türkçenin her tipte pek çok olan yapım ekleri ile sayısız kelimeler yapılabilir. Türkçenin bu imkanı her zaman açıktır. Ancak bu imkanın iyi, doğru ve yerli yerinde kullanılması gerekir. Bu husustaki ölçü yeni yapılan kelimede hiç bir sunilik bulunmaması, hissedilmemesidir. Böyle bir kelimeyi ilk defa elbette bir şahıs yapmış ve dile sürmüştür. Fakat kaidelere ve şartlara öyle uygun yapılmıştır ki, herkes onun yeni değil , eskiden beri var olan bir kelime olduğunu zanneder. Demek ki, yeni kelimenin sağlam olması için dilde yadırganmaması, yapma hissini uyandırmaması, tereddütler yaratmaması, itiraz ve isyan sesleri doğurmaması gerekir. Dil, onu sanki kendiliğinden ortaya çıkarmış gibi olmalıdır.
            Türemiş kelimeler, bir kelime kökü ile bir veya birkaç yapım ekinden meydana gelir. Çekim sırasında yeni kelimeler meydana getirlirken, kök asla değişmez. Kelime kökünden önce, başka dillerde olduğu gibi ön ekler getirilmez. Dilimizde kelime türetmesi ancak köklerin sonuna birtakım ekler getirilmek suretiyle yapılabilir.
            Kelime kökleri isim veya fiil olduğuna göre, türetme ekleri isme ilave edilenler ve fiile getirilenler olmak üzere iki büyük bölüme ayrılırlar. Sonra bunlar, meydana getirdikleri kelimenin isim veya fiil oluşlarına göre de ikiye bölünürler. Böylece kelime yapma ekleri;

a.                   isimden isim yapma ekleri
b.                  isimden fiil yapma ekleri
c.                   fiilden isim yapma ekleri
d.                  fiileden fiil yapma ekleri
 olarak dört gruba ayrılır.
            Ekler ayrıca, işlek (canlı), az işlek ve işlek olmayan olmak üzere üçe ayrılırlar. Bir dilde yeni kelimeler ancak canlı eklerle meydana getirilebilirler. Bu durum dil ilminin değişmez prensibidir. Bazen az işlek bir ekin canlılık kazandığı görülebilir. Fakat bu nadir bir haldir ve şahısların eseri değildir. Halkın bilmeden fark etmeden yaptığı, dil kanunlarına uygun olarak kendiliğinden meydana gelen bir keyfiyettir.
            Yeni teşkil edilen kelimeler dil kurallarına uygun oldukları yani canlı eklerle ve ekin fonksiyonu ile manasına aykırı olmadan meydana getirildikleri takdirde doğrudurlar.
B.        KELİME GRUBU YAPMAK
            Dilde yeni kavramları karşılamanın bir yolu da kelime grubu yapmaktır. Bu yol, dilde var olan kelimelerden bir terkip yaparak yeni ihtiyaçları karşılama yoludur. Bu yol, dilin yeni kavramları karşılamada kullandığı çok tabii ve güzel bir yoldur. Ancak bunda varlığı veya kavramı tek kelime ile değil, birden fazla kelime ile ifade etme durumu vardır. Tabii her nesne de böyle iki kelime ile karşılanmaya müsait olmayabilir. Onun için kelime grubu yapma yolu, imkanları geniş olmayan bir yoldur:
Demiryolu                  bilirkişi                        uçaksavar                    gecekondu                  su yılanı
Başkent                      olağanüstü                  bilgisayar                    sivrisinek                    ses uyumu
C.        YABANCI KELİME ALMAK
            Yabancı kelime almak yeni bir nesnenin veya kavramın, geldiği yerden ismini de beraber almak demektir. Alınan yabancı kelime ya dilde  karşılığı hiç olmayan kelimedir veya dilde karşılığı olan fazladan bir kelimedir.
            Birinci halde, yeni bir nesne veya kavramla karşılaşılır. Dilde onun kelimesi yoktur. Bu durumda ilk tabii yol onun ismini de beraber almaktır:
Ayet                gazel               cami                otomobil                     radyo              telefon
Televizyon                  motor              banka              posta               telekom
            Özellikle eşyaların beraberinde getirdiği kelimelerin dile süratle girme ve yayılma gücü vardır. Eğer adını önceden hazırlamamış ve o adla girişi sağlamamışsanız, eşyanın kendi kelimesini beraber getirmesine engel olamazsınız. Zaten hazırlıklı olmak da kolay değildir. Yenilik ve  kelime çok defa dili ansızın bastırır.
            İkinci olarak dilde, karşılığı mevcut olsa da yine fazladan kelime girebilir. Böyle kelimelerde çeşitli faktörler rol oynar. Bunların başlıcaları çeşit ve değişiklik arzusu, özenme, taklit, nüans, kısalık, yaygınlık, kibarlık ve tesadüf olarak sıralanabilir. Fakat hepsinin müşterek bir sebebi vardır ki o da kültür ilişkileri, dil alışverişleridir. Kültür ve medeniyet tesirlerinden kaçmak mümkün değildir. Şüphesiz en iyisi bir dilin kendi kaynağından beslenmesidir. Ancak dile yabancı kelime girmiş diye yakınmaya da lüzum yoktur. Yabancı kelime almak değil, yabancı gramer kuralı almak tehlikelidir.
            Esasen yüzde yüz saf dil yoktur. Dillerde yabancı asıllı kelimeler daima bulunur. Ayrıca dil o kelimeleri  kendi yapısına uydurur:
Hendese-geometri                  teşekkür-mersi                        yemiş-meyve
Siyate-politika                        teminat-garanti                       iktisat-ekonomi
            Türkiye türkçesi için cumhuriyetten sonra arapça ve farsçadan kelime alma yolu tamamıyla kapanmıştır. Buna karşılık bugün batıdan gelen kelimelere karşı açıktır.
            Yabancı kelime almak son derece kolay bir yoldur. Onun için de bu kestirme yolun önüne kolay kolay geçilememektedir. İstense de istenmese de her dile bu yolla pek çok kelime girmektedir. Hele günümüzdeki iletişim teknolojisi bunu iyice arttırmış bulunmaktadır.

Ç.        KELİME DİRİLTMEK VE DERLEMEK
            Dilde yeni kelime için başvurulabilecek iki kaynak daha vardır. Bunlardan biri, eski yazı dili devreleri, diğeri yaşayan şiveler, ağızlardır.
            Eski yazı dilinin unutulmuş kelimeleri tekrar dile kazandırılabilir:
Kamu              subay              yargı                nitelik              tartışmak                     görkem
Savcı               tanık                köken              nicelik             arıtmak                       sonuç
            Diğer taraftan kültür dilinde bulunmayan fakat ağızlarda yaşayan bazı kelimeler de yazı diline alınabilir:
Güney             aylak               onarmak                      deprenmek                  asalak              yitirmek
Kuzey             doruk              yozlaşmak                   denetlemek                 alan                 güleç
            Ancak bu diriltme ve derleme yolu sanıldığı kadar kolay bir yol değildir. Eski kelimeler çok defa ölmüşlerdir. Ayrıca metinlerden çıkarılan şekilleri, eski devrin fonetik taşır. Böylece buğünkü dil için işlenmiş sayılmazlar. Bu sebeple onların diriltilmesi çok güçtür, byük gayret ister. Bu, bütün millete yeniden kelime öğretmek demektir.
            Ağızlardan edebi dile kelime geçirmek de öyle pek kütle halinde ve kolay olmamaktadır. Çünkü bir ağızda bir şekil, başka bir ağızda başka bir şekil vardır. Ayrıca yazı dili kelimeleri gibi her bölge için geçerli olacak uygun ve fazla kelime bulmak da kolay değildir. Ve bu da bütün milletin yeniden kelime öğrenmesi demektir.
            Kısacası her iki kaynaktan faydalanmak da ancak sınırlı bir ölçüde mümkündür. Fakat dil inkılabı ile Türkçemize her iki kaynaktan bir haylı kelime kazandırıldığını da unutmamak gerekir. Gerçi sadeleştirme çalışmları sırasındaki ihtiyaç dolayısıyla netice alınması mümkün olmuştur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder