Sözcüğün yapısını üç
grupta inceleyebiliriz: Basit sözcük, türemiş sözcük, bileşik sözcük.
Şimdi bunları
ayrıntılarıyla görelim.
1. Basit Sözcük
Yapım eki almayan
sözcüklerdir. Bu tür sözcükler çekim eki almış olabilir. Yapım eki almadıklarından
bunlar daima kök halinde bulunur.
“Her tarafı bembeyaz
karlar örtmüştü.” cümlesindeki bütün sözcükler basittir.
2. Türemiş Sözcük
Yapım eki alan
sözcüklerdir. Türemiş sözcükler cümledeki görevlerine göre belli türleri
karşılar. Böylece sözcük hem yapı hem görevce adlandırılır; yani türemiş isim,
türemiş sıfat, türemiş fiil.... gibi.
“Bu köşeye bir
kitaplık kurmak lazım.”
“Bana bir silgi verebilir
misin?”
“Sınıfımızın başkanı çok
dalgın biriydi.”
“O her zaman büyük
düşünürdü.”
“Yolda çok hızlı
yürürdü.”
“O her zaman yanında
çalışanları gözetirdi.”
“Çocuklar asla sevgisiz
yaşayamaz.”
“Çok acıktım, haydi
yemeğe gidelim.”
cümlelerindeki altı
çizili sözcükler türemiştir.
cümlesinde altı çizili
sözcük, “aç” ismine”-ık” isimden fiil yapma eki getirilerek türetilmiştir.
Buna türemiş fiil diyoruz.
“Yaprakların hışırtısı,
kuşların cıvıltısına karışmış, tatlı bir musıki oluşturmuştu.”
cümlesinde altı çizili
sözcükler “hışır”, “cıvıl” yansıma sözcüklerine “-tı” eki getirilerek
yapılmıştır ve yansımadan türeyen isim oluşturulmuştur.
*
*
*
Bazı pekiştirmeli
sözcüklerde sözcüğün başına bir hece eklendiği görülür.
“Etraf bembeyaz
olmuş, göz kamaştırıyordu.”
cümlesinde altı çizili
sözcük incelendiğinde “beyaz” sözcüğünün ilk hecesinden oluşturulmuş “bem”
hecesinin sözcüğün başına geldiğini görüyoruz. Bu bir ek olmadığından sözcük
yapım eki almamıştır; yani basittir.
Diğer taraftan, Türkçe
sondan çekimli bir dildir, ekler daima sözcüğün sonuna eklenir.
Bir sözcük sadece kökten
türetilmez; gövdelerden de türetilebilir.
“Şuralarda bir gözlükçü
vardı eskiden.”
cümlesinde altı çizili
sözcük “göz” isminden “gözlük”, “gözlük” isminden “gözlükçü” olmuştur.
Görüldüğü gibi “-lük” eki sözcüğün köküne, “-çü” eki gövdesine eklenmiştir.
Elbette sözcük yine türemiş bir isimdir.
3. Bileşik Sözcük
İki farklı sözcüğün bir
araya gelerek kendi anlamlarından az çok farklı bir anlam oluşturacak biçimde
kaynaşmasıyla oluşan sözcüklerdir.
Bileşik sözcükler
değişik şekillerde oluşur. Kimileri isim tamlamalarının, kimileri sıfat
tamlamalarının, kimileri cümle özelliği gösteren söz öbeklerinin kaynaşmaları
sonucunda oluşmuştur.
Bu kaynaşma sırasında
sözcüklerin her ikisi anlamını kaybedebilir.
“Bahçeden çok güzel hanımeli
kokusu geliyordu.”
Sözcüklerden sadece biri
anlamını kaybetmiş olabilir.
“Yeryüzü yemyeşil olmuştu yine.”
Sözcüklerden hiçbiri
anlamını tam olarak kaybetmemiş olabilir.
“Bu kış yeni bir ayakkabı
almam gerek.”
*
*
*
Bileşik sözcükler
yapılışlarına göre değişik özellikler gösterir. Bunları şu şekilde
gruplandırabiliriz.
a. İsim Tamlaması
Yoluyla
“Komşunun çocuğu kuşpalazına
yakalanmış.”
“Onlar düğünden sonra balayına
gidecekler.”
“Üzerinde camgöbeği
renginde bir kazak vardı.”
“Bahçenin bir köşesine aslanağzı
ekmişlerdi.”
cümlelerinde altı çizili
bileşik sözcükler isim tamlaması yoluyla oluşmuştur. Sözcükleri ayrı
düşündüğümüzde bu, açık olarak anlaşılır.
Bazen bu yolla oluşan
isimlerin - özellikle yer isimleri - sonunda iyelik ekinin düştüğü görülür.
“Edirnekapısı
->
Edirnekapı”
“Kadıköyü
->
Kadıköy”
sözcüklerinde altı
çizili eklerin düştüğünü görüyoruz.
b. Sıfat Tamlaması
Yoluyla
“O ne açıkgöz
adamdır bilsen.”
“Buradan Acıgöl’e
gidebilir miyiz?”
“Buralarda eskiden çok sivrisinek
olurdu.”
“Bu mevsim tam karatavuk
avlama mevsimidir.”
cümlelerinde altı çizili
bileşik sözcükler sıfat tamlamalarının kalıplaşmasıyla oluşmuştur.
c. İyelik Ekinin Kaynaştırması
Yoluyla
“Burası bağrıyanık
insanların diyarıdır.”
“Çocukları fazla başıboş
bırakmamalıyız.”
“O sütübozuk
adama güvenir miyim hiç?”
cümlelerindeki altı
çizili sözcüklerde, birinci sözcük isim, ikinci sözcük sıfat özelliği
gösteriyor ve isim olan sözcük iyelik eki almıştır.
d. İki Çekimli Fiilin
Kaynaşması Yoluyla
“Odaya yeni bir çekyat
alalım.”
“Bu denizlerde gelgit
olayı pek görülmez.”
“Ekinler biçerdöverlerle
biçilip ambarlara doldurulurdu.”
“Onunla uyurgezer
diye dalga geçerlerdi.”
cümlelerinde her iki
sözcük de çekimlidir. Birleşerek kendi anlamlarından farklı bir anlam ifade
etmişler, ya da tür değişikliğine uğrayıp ad ve sıfat görevinde sözcükler
oluşturmuşlardır.
e. Bir İsimle Bir
Çekimli Fiilin Kaynaşması Yoluyla
“Onun gibi mirasyedi
birinden, başka ne beklenir.”
“Yeni bir ateşkes
imzalanacakmış.”
“Bu lokantada
imambayıldı güzel yapılır.”
cümlelerinde altı çizili
sözcüklerin birincisi isim, ikincisi çekimli bir fiildir. Sözcükleri gerçek
anlamlarında düşündüğümüzde bunların bir cümle özelliği gösterdiğini
söyleyebiliriz.
f. İsim ve Fiilimsinin
Kaynaşması Yoluyla
“Bu bölgede
günebakan yetişmiyormuş.”
“Ahmet karakaçanın
sırtına binmiş gidiyordu.”
“Böyle oyunbozanlık
edersen seninle geçinemeyiz.”
“Bu limana bir dalgakıran
yapmak lazım.”
“Onun gibi çöpçatan
birini görmedim, doğrusu.”
cümlelerinde birincisi
isim soylu sözcük, ikincisi sıfat-fiil olan bu sözcüklerden bir bileşik sözcük
meydana gelmiştir.
Bunlardan başka yollarla
da bileşik sözcük oluşturulabilir. Önemli olan iki ayrı sözcüğün kaynaştığını
anlayabilmektir.
Bileşik sözcüklerin
kimileri oluşurken ses kaybı olabilir.
“Pazartesi günü size geleceğim.”
cümlesindeki sözcüğün
oluşmasına bakalım.
Pazar - ertesi
->
Pazartesi
Görüldüğü gibi “er”
hecesi düşmüştür.
Bazı bileşik sözcüklerin
oluşumunda ise iki ayrı sözcüğün varlığı bile hissedilemez.
sütlü aş
->
sütlaç
ne asıl
->
nasıl
bu öyle
->
böyle
Bu sözcüklerin artık iki
ayrı sözcükten oluştuğunu düşünemiyoruz bile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder