11 Haziran 2011

ANLATIM BİÇİMLERİ


Çeşitli amaçlara yönelik olarak gerçekleştirilen anlatımın etkileyici olması için çeşitli yöntemlere başvurulur. İşte,anlatımı gerçekleştirirken başvurulan bu yöntemlere “anlatım biçimleri” diyoruz.
    Anlatım biçimlerini şöyle sıralayabiliriz:
1)Açıklayıcı Anlatım,
2)Öyküleyici Anlatım (Hikaye Etme)
3)Betimleyici Anlatım (Tasvir Etme)
4)Tartışmacı Anlatım



A) AÇIKLAYICI  ANLATIM:

Herhangi bir konu hakkında bilgiler vermek,bir şeyler öğretmek amacına yönelik anlatım biçimidir.

ÖRNEK: Memduh Şevket Esendal öykülerini sade ve temiz bir Türkçe’yle yazmış, öykücülükte Çehov tarzını benimsemiştir.Onun öykülerini okuyanlar eserin içinde kendilerini,çevrelerini ve hayatta karşılaştıkları kişileri bulur gibi olurlar.Esendal,günlük hayatı iyimser bir hava içinde verir.Öykülerindeki olaylar son derece basittir.

B) TARTIŞMACI ANLATIM:

Okuyucuyu veya dinleyiciyi istenilen davranış ve düşünce biçimine yöneltmek amacıyla başvurulan bir anlatım biçimidir. Bu anlatım biçimiyle okuyucunun sahip olduğu düşüncenin değiştirilmesi amaçlanır. Yani amaç düşünce ve konularda değişiklik yapmaktır.

ÖRNEK: Edebiyat metninin dili günlük iletişim dilinden bütün bütüne ayrıymış gibi görülegelmiştir bizde.İstiareli, aktarmalı, doğallıktan uzak bir dil olarak düşünülmüştür hep.Edebiyat sözcüğü;süslü püslü, özentili, abartmalı ve boş sözler yığını gibi bir anlam kazanmıştır bu yüzden.Bunu da,edebiyat dilini günlük dilden apayrı gören bir anlayışa bağlayabiliriz.Oysa edebiyat dili günlük dilden tümüyle kopuk bir dil değildir.Gündelik dilin güzel, duygusal bir doku içinde yeniden düzenlenimidir bir bakıma.

C) ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM:

Bu anlatımda amaç;olayı okuyucunun gözü önünde canlandırmak,anlatmak istenileni bir olay içerisinde vermektir.Öyküleyici anlatımda olaylar oluş haline uygun olarak bir dizi halinde verilirse birbirine bağlanır.Öyküleme, tasarlanan ya da yaşanan bir olayın anlatımıdır.Roman, hikaye ve masalların anlatımı öyküleyici anlatım biçimindedir.

ÖRNEK: Ağır adamlarla kahveye girdi Hasan. Olanları düşündü bir süre.Otursam mı oturmasam mı diye bir tereddüt geçirdi.Sonra oturdu bir köşeye isteksiz.Babadan kalma tütün tabakasını çıkardı,kalınca bir sigara sardı.Öyle dalmıştı ki masasına konan çay bardağının sesi bile dikkatini çekmemişti.

D) BETİMLEYİCİ ANLATIM (TASVİR ETME):

Betimleme en yalın biçimiyle sözcüklerle resim çizme işidir. Varlıkların niteliklerini,bu varlıkların duyularımız üzerinde uyandırdıkları izlenimleri belirtmektir.Betimleme nesnelerin, varlıkların, belirgin özelliklerini tanıtıp göz önünde canlandırmaktır.Bu anlatımda okuyucunun çeşitli duyularına seslenilerek anlatılan varlıkla ilgili izlenim kazanılması amaçlanır.Bu amacın gerçekleşmesi için titiz bir gözlem gerekir.Gözlem sırasında ayırt edici özelliklerin anlatılmasına özen gösterilir.

ÖRNEK: Eski bir taş köprü geçildikten sonra fakir mahallelere giriliyor ve sefalet,bütün dehşeti ve çirkinliğiyle başlıyordu.Ortalarından akan çirkin sularında yarı çıplak çocuklarla çamurdan köpekler, eğri büğrü sokaklar… Tezekten, çamurdan yapılmış yarı yarıya toprağa gömülmüş penceresiz kulübeler…
Betimlemeler iki grupta incelenir.
a. Ruhsal betimleme : İnsanların iç dünyasıyla tanıtıldığı, tavır ve davranışlarının ele alındığı betimleme türüdür. Görsellikten çok, izlenim ve sezginin ağır bastığı bu betimlemeler sadece insanlara özgüdür.
“İçli, çok duygulu bir adamdı; konuşurken hem ağlar hem ağlatırdı...” sözleri bu tür betimlemedir.
b. Fiziksel betimleme : Gözle görülenin anlatıldığı betimlemelerdir. Kişinin dış görünüşüyle betimlenmesi ya da dış dünyanın anlatılması bu türdendir.
Betimlemelerde yazar nesnel olabileceği gibi gözlemlerine duygularını da katabilir.






         DÜŞÜNCEYİ GELİŞTİRME YOLLARI

    Bir yazıda ileriye sürülen görüş ve düşüncenin inandırıcılığını sağlamak amacıyla yazar çeşitli yollara başvurur. Düşünceyi geliştirmek için başvurulan yöntemler şunlardır:

1)TANIMLAMA:

Bir kavrama ya da olayın belirgin özellikleriyle tanıtılmasına tanımlama denir. Tanım kısaca “nedir” sorusuna verilen cevaptır.

ÖRNEK: İnsan vücudunun en küçük yapı taşına hücre denir.(Nesnel)
*Yiğitlik, kahramanlık, savaş temalarını işleyen şiirlere epik şiir denir.(Nesnel)
*Yaşam, güçlükleri yenebilme sanatıdır.(Öznel)
*Toros dağlarının etekleri Akdeniz’den başlar.(Değil)

2) ÖRNEKLENDİRME:

İleriye sürülen soyut düşüncenin somutlaştırılması yöntemidir. Söylenmek istenilenin okuyucunun kafasında canlandırılmasını sağlayan bir yöntemdir.

ÖRNEK: Genç Kalemler hareketi,edebiyatımıza özellikle dil konusunda yepyeni bir anlayışı getirmiştir.Türkçe kendi benliğine yavaş yavaş dönmeye başlamış;halk,aydınların yazdıklarını anlar duruma gelmiştir.1911’li yıllarda yazan Ömer Seyfettin’i, Ziya Gökalp’i açıp okuyun, severek, anlayarak okursunuz yazdıklarını.Sözcükler, tamlamalar…hep anlayacağınız biçimdedir.

3) KARŞILAŞTIRMA:

Karşılaştırmada iki varlık, iki kavram ya da iki şey arasındaki benzerlik ve karşıtlıklardan yararlanma söz konusudur. Benzerliklerin ya da karşıtlıkların ortaya konması karşılaştırma ile olur.

ÖRNEK: Özge Ali’ye göre daha çalışkandır.
*En çok sevdiğim arkadaşım sensin.
*Eski şiir hayali öğeleri yeni şiir ise somut öğeleri içerir.

4)TANIK GÖSTERME (ALINTI YAPMA):

    Anlatılmak istenilen düşüncenin başkalarının görüşlerinden, sözlerinden yararlanarak açıklanması yoludur.Başkalarının aynı konuda söylediği sözler yazı içerisinde alıntı olarak gösterilir.Tanık olarak düşüncesine başvurulan kişinin, konusunda uzman güvenilir olması gerekir.
 ÖRNEK: Mutluluk, aslında herkesin çok yakınında.İsteyen herkes, her an mutlu olabilir.Fizolof Sokrates: “Bir kitap, bir çiçek, bir kuş…ne büyük saadet!” derken bunu anlatmıyor mu?

5) SAYISAL VERİLERDEN YARARLANMA: Düşünceyi inandırıcı kılmanın yollarından biri de sayısal verilerden yararlanmadır. İnsanlar okuduklarının sayılarla desteklendiğini görürlerse yazıyı daha da inandırıcı bulurlar.
ÖRNEK: Adapazarı Şeker  Fabrikası 1953’te işletmeye açıldı. Kuruluşta günde 1800 ton olan pancar işleme kapasitesi 1980’de 6000 tona çıkarıldı. Bu büyük bir gelişme.

PARAGRAFIN YAPISI
Giriş:
* Genel bir yargı niteliğindedir.Bu bölüm bir ya da iki cümleden oluşur.
* Paragrafın konusu genellikle bu cümlelerdir.
* Giriş bölümü paragrafın bir çeşit özet olduğundan ana düşünce hakkında ipuçları verir.
* Asla bağlaçla başlamaz.
* Giriş cümlesinde kendisinden önce bir cümle daha olduğunu düşündürecek bazı zamir,sıfat ya da edatlar bulunmaz.

Gelişme:
* İkiden fazla cümleden meydana gelir.
* Girişte belirtilen konu, bu bölümde örnekleme,tanık gösterme,açıklama,karşılaştırma gibi düşünceyi geliştirme yollarına başvurularak açıklanır.
* Bu bölümde yer alan düşünceler paragrafın konusuyla ilgili olmalıdır, yoksa anlatımın akışı bozulur.

Sonuç:
* Genellikle bir cümleden ibarettir.
* Anlatılmak istenen düşünceyle ilgili son sözün söylendiği bölümdür.
* Yazar paragrafta asıl anlatmak, vurgulamak istediği düşüncesini (ana düşünce) genellikle bu bölümde verir.
* Sözlerin toparlanması niteliğinde olduğundan kapsamlı bir yargıdır. Bu yönüyle de giriş cümlesine benzer.
* Toparlayıcı, özetleyici olması nedeniyle “demek ki,sonuç olarak,öyleyse,özetle…”gibi sözlerle başlayabilir.

Uyarı:  Ana düşünce, genellikle paragrafın sonuç bölümünde olmakla birlikte,bazen metnin başında ya da tümüne yayılmış olabilir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder