28 Haziran 2011

CÜMLE ÇEŞİTLERİ 4



D. YAPI BAKIMINDAN CÜMLELER


1. Basit Cümle
2. Birleşik Cümle
         a. Girişik Birleşik Cümle
         b. İç İçe Birleşik Cümle
         c. İlgi Cümlesi
         d. Şartlı Birleşik Cümle
3. Sıralı Cümleler
4. Bağlı Cümle
         a. “ki”li Bağlı Cümleler
         b. Diğer Bağlaçlarla Kurulanlar
Sonuç





CÜMLE ÇEŞİTLERİ


Bir cümlenin yüklemi ya çekimli bir fiil ya da ek-fiille çekimlenmiş bir isi olabilir.
Buna göre yüklemin türü bakımından cümleler ikiye ayrılır:

1. Fiil Cümlesi

Yüklemi çekimli bir fiil olan cümlelerdir.
Bu fiil şahıs ve kip eki alarak çekimlenir.
Türkçede  (başka dillerde de) fiil cümlesi isim cümlesinden daha çok kullanılır.

Annem dün sessizce odama girdi. Beni yine, yorgun gözlerimin önünden hiç ayrılmayan, bir gün bile elimden düşmeyen, parmaklarımın arasında ezilip büzülen kitabımın karşısında okumaktan gözlerimin feri kaçmış, düşünmekten alnımı kırışmış gördü. En ziyade düşman olduğu bu cansız arkadaşıma kinli bir nazar attıktan sonra bir iskemle çekti, karşıma oturdu, bol bir nefes aldı. Belli ki mühim bir şey, çok düşünülen ve az söylenen endişelerden, aile üzüntülerinden birini bana açmak istiyordu. Bunu ben onun bir iğne izi kadar ince iki gölge ile, belirsizce çatılan kaşlarından anlamıştım, hatta bu keşfimde o kadar ileri gittim ki, bana, artık bu sefer katî bir tarzda, izdivaç meselesini açacağına bile hükmettim. İzdivaç meselesi... Hakikaten de hiç yanılmamıştım. "Kızım!" diye resmî, ciddî, yüksekten, kalın bir ses perdesiyle başladı, bir çok defalar dinlediğim fikirleri, sebepleri, delilleri, mukayeseleri kendine mahsus muntazam bir mantık zincirine bağlayarak, sakin, heyecansız ve soğukkanlı, söyledi, söyledi, son hükmünü de verdi:
-Sen ilkbahara kadar, mutlaka evleneceksin!   (P. Safa, Gençliğimiz)


2. İsim Cümlesi

Yüklemi isim soylu bir kelime olup, ek-fiilin zamanlarından biri ile çekimlenmiş olan cümlelerdir.

Uzun bir yolculuktan sonra İncesu’daydık.
Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık.
İçinde kaybolup gittiğini sandığı bu kalabalık şehirde bir tek tanıdığı bile yoktu. Ama şimdi sevgili öğrencileri, vefalı arkadaşları, dostları var.

Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...
Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları,

İsim cümleleri genellikle iki unsurdan, özne ve yüklemden meydana gelir.

İnsan, üç beş damla kan, ırmak, üç beş damla su
Bir hayata çattık ki hayata kurmuş pusu

Mehmet Emin Yurdakul, Cenge Giderken
Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur;
Sinem, özüm ateş ile doludur.
İnsan olan vatanının kuludur.
Türk evladı evde durmaz giderim.

Bu topraklar ecdadımın ocağı;
Evim, köyüm hep bu yerin bucağı;
İşte vatan, işte Tanrı kucağı.
Ata yurdun, evlât bozmaz, giderim.

Tanrım şahit, duracağım sözümde;
Milletimin sevgileri özümde;
Vatanımdan başka şey yok gözümde.
Yâr yatağın düşman almaz, giderim.

]İsim cümlelerinde zarf ve bulunma ekli yer tamlayıcıları da kullanılır.

Anadolu’da dağların ve köylerin sonsuz bir biteviyeliği var.
Geyik, dağdan dağa atlarken güzel.
Bu sabah hava berrak.
Bahar geleli kargalar sınırsız bir neşe içinde.

]İsim cümlelerinde nesneyle yaklaşma ve uzaklaşma ekli yer tamlayıcıcı az  kullanılır.

Türk halkı bağımsızlığını, Ulu Önder’e ve onunla birlikte savaşanlara borçludur.

Ek-fiil, isim soylu kelimelerin sonuna gelerek onların yüklem olmasını sağlayan, ek hâlindeki fiildir. “imek” fiilinin ek olarak kullanımıdır. Genellikle bitişik yazılır.


Şu üç kipe göre çekimlendiğinde yüklem olur.

1. Geniş zaman

İsim soylu kelimelere kişi ekleri getirilerek yapılır. Bunlar geniş zaman eklerinin yerini tutar. Üçüncü kişilere “-dİr” eki getirilir.

“insanım, insansın, insan(dır), insanız, insansınız, insan(dır)lar”
“yorgun değilim, yorgun değilsin, yorgun değil, yorgun değiliz, yorgun değilsiniz, yorgun değiller”

Ben bir küçük kelebeğim.                                  
Üstümüze doğan bir güneşsin sen.         
Her taraf bugün bir başka güzel(dir).      

2. -di’li geçmiş zaman

Ek-fiilin bilinen geçmiş zaman çekimi, kavramların ve varlıkların bilinen geçmişteki durumuna şahit olunduğunu gösterir.

“sevinçli idim, sevinçli idin, sevinçli idi, sevinçli idik, sevinçli idiniz, sevinçli idiler”
“sevinçli değildim, sevinçli değildin, sevinçli değildi, sevinçli değildik, sevinçli değildiniz, sevinçli değildiler (değillerdi)”

Bir güzelin hayranıydım.             hayranı i-di-m
Dün daha heyecanlıydın.            heyecanlı i-di-n
Merhametli biriydi.         biri i-di

3. -miş’li geçmiş zaman

Ek-fiilin bilinmeyen (öğrenilen) geçmiş zaman çekimi, kavramların ve varlıkların öğrenilen geçmişteki durumunun başkasından duyulduğunu anlatır.

“küçük imişim, küçük imişsin, küçük imiş, küçük imişiz, küçük imişsiniz, küçük imişler”
“küçük değilmişim, küçük değilmişsin, küçük değilmiş,  küçük değilmişiiz küçük değilmişsiniz küçük değilmişler (değillermiş)”

Suçlanan ben-miş-im.                 ben imişim
Meğer sen ne çalışkan-mış-sın.    çalışkan imişsin
Adam yirmi yıldır evine hasret-miş.          hasret imiş

Dikkat

Ben iyi bir okurum.         Ek-fiilin geniş zamanı
Hep iyi kitaplar okurum.  Şahıs eki
Benim okurum anlayışlıdır.          İlgi eki ve iyelik eki



Sonuç

Her cümle bu yedi cümle türünden en az birine dahildir.
Bir kere bütün cümleler ya olumludur ya olumsuz.

Ah, bilsen biz senin ıstırabını ne iyi anlıyoruz! Ünlem, olumlu, istek
Biz ki her şeyi görür ve anlarız.                            Olumlu
Düşün, bir elbiseyle bir vücut arasındaki esrarlı rabıtayı düşün. Emir, olumlu
Vücudun sonsuz hareketleri içinde bize düşmeyen pay hangisidir? Olumlu, soru
Fakat o göz kimde vardır?                       Olumlu, soru
Kimsede...                                Eksiltili cümle
Yalnız bizde...                            Eksiltili cümle
Bize artık hikâyeni anlatma!...     Ünlem, emir, olumsuz
Ne lüzum var?                           Anlamca olumsuz, soru








Özne + tümleçler + yüklem.

Yüklem sonda bulunur. Ama meselâ şiirde yüklem cümlenin herhangi bir yerinde olabilir.
Diğer öğelerin yeri önem sırasına göre değişebilir.

Yüklemin cümle sonunda olup olmamasına göre cümleler ikiye ayrılır:


1. Kurallı (Düz) Cümle

Yüklemi sonda bulunan cümledir. Dilimizin söz dizim özelliğine göre asıl öğe sonda, yardımcı öğeler de başta bulunur.

Kapalıçarşı'da birkaç istikametten düdük sesleri gelmeye başladı. Bu, her akşam üzeri çarşı bekçilerinin verdiği bir işarettir ki, kapanma saatinin geldiğini ve dükkanını kapamaya geç kalanların acele etmesini ilân eder. O saatte Sahaflar Çarşısı tarafındaki büyük kapıdan içeri bir göz atmak korkunçtur. Çarşı, kimi kapanmış, kimi kapatılmaya uğraşılan iki sıra dükkanın çizdiği, karanlık ve nerede bittiği belirsiz bir dehliz halinde uzar. Ayrıca kepengi olmayan bazı vitrinli mağazaların camekânlarındaki eşya, bütün gün üzerine serpilen elektrik ziyasından ayrı düşünce, korkularından büzülürler ve camdan, çarşının tenhalaşmış yolunu görmemek için gözlerini yumarlar.


2. Devrik Cümle

Yüklemi sonda değil, herhangi bir yerinde bulunan cümlelerdir.

Görmüyor musun sana doğru geldiğini?
Bendim dün gece evinizin önünden geçen.

Şiirde ve günlük konuşmalarda çok kullanılır.

Çok insan anlayamaz eski musikimizden
Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden.

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...

Sular sarardı... Yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

]Atasözleri de kafiye amaçlı devrik yapılabilir:

Gülme komşuna, gelir başına.
Sakla samanı, gelir zamanı.
Besle kargayı, oysun gözünü.

]Ünlem cümleleri de devrik olabilir.

Gel buraya!
Git başımdan!



Sonuç

Her cümle bu yedi cümle türünden en az birine dahildir.
Bir kere bütün cümleler ya olumludur ya olumsuz.

Ah, bilsen biz senin ıstırabını ne iyi anlıyoruz! Ünlem, olumlu, istek
Biz ki her şeyi görür ve anlarız.                Olumlu
Düşün, bir elbiseyle bir vücut arasındaki esrarlı rabıtayı düşün. Emir, olumlu
Vücudun sonsuz hareketleri içinde bize düşmeyen pay hangisidir? Olumlu, soru
Fakat o göz kimde vardır?                       Olumlu, soru
Kimsede...                                Eksiltili cümle
Yalnız bizde...                            Eksiltili cümle
Bize artık hikâyeni anlatma!...     Ünlem, emir, olumsuz
Ne lüzum var?                           Anlamca olumsuz, soru







C. ANLAM YÖNÜNDEN CÜMLELER

İşin, oluşun, hareketin, durumun, kılışın yüklemde nasıl anlatıldığına göre cümleler çeşitlere ayrılır.

Burada işin yapılıp yapılmadığı, durumun varlığı yokluğu, işin istenildiği ya da emredildiği, bildirildiği ya da sorulduğu önemlidir.

Cümlede anlatılan işin, oluşun, hareketin olup olmadığını veya sözü edilenin var olup olmadığını bildiren cümlelere haber cümlesi; bir isteği, dileği, emri, tasarıyı, şartı bildiren cümlelere de dilek cümlesi denir.

Bunlar da olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye ayrılır.


1. Olumlu Cümle

Fiil cümlesinde işin, oluşun yapıldığını veya olduğunu; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunduğunu, var olduğunu, bahsedilen şekilde olduğunu bildiren cümlelerdir.

Bursa bu mevsimde soğuktur.
Yarın daha erken gelmelisin.
Bu binanın yerinde şeftali bahçesi vardı.

Vapur rıhtımdan kalkıp ta Marmara'ya doğru uzaklaşmaya başlayınca, yolcuyu geçirmeye gelenler, üzerlerinden ağır bir yük kalkmış gibi ferahladılar:
Çocukcağız Arabistan'da rahat eder.
dediler, hayırlı bir iş yaptıklarına herkesi inandırmış olanların uydurma neşesiyle, fakat gönülleri isli, evlerine döndüler.
Zaten babadan yetim kalan küçük Hasan, anası da ölünce uzak akrabaları ve konu komşunun yardımıyla halasının yanına, Filistin'in ücra bir kasabasına gönderiliyordu.
Hasan vapurda eğlendi; gırıl gırıl işleyen vinçlere, üstleri yazılı cankurtaran simitlerine, kurutulacak çamaşırlar gibi iplere asılı sandallara, vardiya değiştirilirken çalınan kampanaya bakarak çok eğlendi. Beş yaşında idi; peltek, şirin konuşmalarıyla da güverte yolcularını epeyce eğlendirmişti.

2. Olumsuz Cümle

Fiil cümlesinde işin, oluşun yapılmadığını, yapılmayacağını veya olmadığını; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunmadığını, var olmadığını, bahsedilen şekilde olmadığını bildiren  cümlelerdir.

Fiil cümleleri, olumsuzluk ekiyle ve “ne.....ne” bağlacıyla; isim cümleleri de “yok, değil” kelimeleriyle, “ne....ne” bağlacıyla ve “-sİz” olumsuzluk ekiyle kurulur.

Yarın daha erken gelmemelisin.
Buraları daha önce hiç görmemiştim.
Ateşle oyun olmaz.
Bursa bu mevsimde soğuk değildir.
Bu binanın yerinde şeftali bahçesi yoktu.
Sokakta ne araba ne de insan var.
Ankara bugün hem elektriksiz hem susuz.

Bazı cümleler yapı bakımından olumsuz olduğu hâlde anlamca olumlu olabilir.

Çocuklarının okumasını istemiyor değildi.             İstiyordu.
Cezaya çarptırılanlar suçsuz değildiler.                 Suçluydular.
Yangından korkmayan yoktur.
Beni sevindiren onun iyi haberlerini almaktan başka bir şey değildi.

Soru eki, olumsuz çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumlu cümle; olumlu çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumsuz cümle yapabilir:

Senin ne kadar zorluğa katlandığını bilmez miyim?            Bilirim.

Anlattıklarına inanmaz olur muyum?                                İnanırım.

Sen çağırırsında o gelmez mi?                                        Gelir.

Mazisi yıkık milletin atisi olur mu?                                               Olmaz

İnsanları kendine inandırmak kolay mı?                           Kolay değil

Bu kadar eşyayı almaya para mı yeter?                            Yetmez.

O küçücük çocuğa bu ağır işler yaptırılır mı?                     Yaptırılmaz.

Yeşilden daha güzel renk olur mu?                                              Olmaz.

Bir cümle aynı anlamı verecek şekilde hem olumlu hem de olumsuz kullanılabilir:

Uygarlığın başlıca özelliği bilime dayanması ve bilimle beslenmek zorunda olmasıdır.                    Uygarlığın bilime dayanmaması ve bilimle beslenmemesi düşünülemez.

Diğer cümle türleri de şunlardır ki bu cümleler ya olumlu ya da olumsuz olacaklardır.


3. Soru Cümlesi

İçinde soru anlamı bulunan; bir konuda bilgi edinmek, şüpheleri gidermek ve düşünceleri onaylatmak için kurulan cümlelere soru cümlesi denir.
Cümlenin öğelerini bulmaya yönelik tüm soru kelimeleriyle soru cümleleri yapılabilir.

Elimdekinin ne olduğunu kim söyleyecek?            Özne
Babası çocuğa ne getirmiş?                    Nesne
Yarın kimi göreceksiniz?                          Nesne
Ankara’ya ne zaman yerleştiniz?              ZT
Burayı nasıl buldunuz?                            ZT
Daha sonra nereye gidecekler?               DT

Cümlelerde soru anlamı soru sıfatları, soru zarfları, soru zamirleri, soru edatları, soru eki ve tonlama yoluyla sağlanır.

]“mı” soru ekiyle:

Soru eki sadece yüklemin değil, diğer öğelerin ve unsurların da sorusunu hazırlar.

Son sözünüz bu mu anneciğim?
Alt mı üst mü?
Hiç mi anlatacak bir şeyin yok?
Tarlamı bana zorla mı sattıracaksınız?
Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer?
Acaba yanlış mı aklımda kaldı?

­Soru eki değişik anlamlar katabilir:

Beni biraz dinler misiniz?             İstek, rica
Sessiz olabilir miyiz?                   uyarı
Bu su da içilir mi?                                  beğenmeme
Bütün bunları ben mi söylemişim?           İnkâr, kabullenmeme

­Soru eki her zaman cevap almaya yönelik değildir. Bazen cevap sorunun içinde de olabilir.

Senin ne kadar zorluğa katlandığını bilmez miyim?            Bilirim.
Anlattıklarına inanmaz olur muyum?                    İnanırım.
Sen çağırırsında o gelmez mi?                             Gelir.
Mazisi yıkık milletin atisi olur mu?                                    Olmaz
İnsanları kendine inandırmak kolay mı?               Kolay değil
Bu kadar eşyayı almaya para mı yeter?                Yetmez.
O küçücük çocuğa bu ağır işler yaptırılır mı?                     Yaptırılmaz.
Yeşilden daha güzel renk olur mu?                                  Olmaz.

]Soru sıfatlarıyla

Nasıl kitaplardan hoşlanırsın?
Kaç gün sonra geleceksin?
Eve giderken hangi otobüse bineceğiz?
Kaçıncı sınıfta okuyor?
Ne gün geleceğini söyledi mi?
Kaçar kişilik gruplar hâlinde gideceğiz?
Kaçta kaç hisse istersin?
Ne gün geleceksin?       
Ne iş yapıyordunuz?

]Soru zarflarıyla

Neden coşkun suların sesi gittikçe dindi?
Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
Bu sonbahar sabahının donuk ince rengini nasıl anlatabilirim?
Daha ne kadar bekleyeceğiz?

]Soru zamirleriyle

Yanında ne getirdin?
Bunları sana kim anlattı?
Hangisi sizinle geldi?
Soruların kaçı cevaplandı?
Buraya nereden geldiniz?
Nereden gelip nereye gidiyoruz?
Burada kimi bekliyorsun?
Bu masa neden yapılmış? (tahtadan)
Kimin yanında bozuk para var?
Bu da neyin nesi?
Bizim neyimiz eksik?
Nereden buldun bunu?
Kim attı bu resimleri?
Çocuklarını alıp buraya gelsen de neyle geçineceğiz biz ikimiz?
Ne var ne yok dünyada?

Söyle yavrum, o roman ne diyor?
Genç kız büyük gözlerini kaldırdı. Kitabı dizlerine indirdi. Nazik bir şive ile:
Büyükanneciğim, Fransızca bir roman işte, dedi.
Lâkin büyük nine merak ediyordu, mutlaka anlamak istiyordu:
Adı ne?
Desenchanté.
Ne demek?
Sevinçten, saadetten mahrum kadınlar demek.
Onlar kimmiş?
Biz... Türk kadınları...   (Ömer Seyfettin, Bahar Ve Kelebekler)

]Tonlama yoluyla

Bu mektup sana.
Bana mı? Kimden?
Evden olacak.
Evden? Ne münasebet!                       
—Evden mi?


4. Emir Cümlesi

Yüklemi emir kipiyle çekimlenmiş veya anlamca emir özelliği taşıyan cümlelerdir.
Fiilin yapılmasını emir biçiminde bildirir.

Oraya otur ve yerinden kalkma.
Bu raporu akşama kadar yetiştir.
On dakika sonra hazır ol!
Gürültü etme!

Emir kipiyle çekimlenmediği hâlde anlamca emir ifade eden cümleler de vardır.

Bu yazıyı arşive götüreceksin!
Yarın herkes burada olmalı.
Burayı hemen boşaltalım!

Bazen dilek, istek anlamları ve başka anlamlar da taşır.

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak    temin etme

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!        istek
Kahraman ırkıma bir gül...                      istek

Her şey gönlünüzce olsun                       dilek, dua.
Allah’ım bizi affet!                      yakarma
Peki, öyle olsun.                                    Razı olma
Zannetme ki bunları unuturum.   Uyarma
Gayret edin; başaracaksınız.        Teşvik
Hele bir kere sözümü dinlemesin...          korkutma
Bizi arayan Selim olmasın?                     Olabilirlik
Şu adamın yaptıklarına bak.        Şikâyet.



5. Ünlem Cümlesi

Sevgi, korku, şaşma, hayret, seslenme, coşkunluk, heyecan ve sitem ifade eden cümlelere ünlem cümlesi denir.

Ünlem cümleleri, ünlemlerle, bazı sıfatlarla, emir kipiyle, “ki” bağlacıyla, haykırmalarla ve ses tonuyla kurulur.



Yapma!
Öyle yorgunum ki!..
İşte şimdi yandık!..
Ne güzel tesadüf!
Hişt! Buraya gel!
Şşt! Sus bakayım!
Ee, yeter artık!              
Ah, ne yaptım!
Hah, şimdi oldu!           
Eyvah! Geç kaldım!
İmdat! Boğuluyorum!
Çok ilginç!
Ne kadar güzel! 
Çabuk eve git!              
Ne olur yardım et!         
Çık dışarı!

Ünlem ifade eden sözler her zaman cümle hâlinde değildir:

Ey Türk Gençliği!           
Hemşehrilerim!
Tanrım!
Mehmet!
Ay, elim!                      
Hay Allah!                    
Vah zavallı!
Vay sersem!     
Aman dikkat!    
Komşular!         
Babacığım!       


6. Şart Cümlesi

İçinde şart ve koşul anlamı bulunan cümlelere şart cümlesi denir. Şart cümlelerinin yüklemleri şart kipine göre çekimlenmiştir ve yardımcı cümle oluşturmuştur. Yani bir cümleyi şart çekimiyle bir yardımcı cümle yapabiliriz.

Eve geldiyse bizi beklesin.
Ankara’ya gidersen Kızılay’dan bana kaset al.
Beni arayan Dursun ise gelmediğimi söyleyin.

“ise”, bazen istek anlamı katar; bu durumda yardımcı cümle ve şart cümlesi olmaz:

Kar yağsa da kartopu oynasak.
Önümüzdeki iki ayı bir geçirebilsek.                    
Onu bir bulsam..           

Cümlelerde şart anlamı bazı kelime ve eklerle de yapılabilir:

Kursa devam etti mi kazanır.
Büyüklerin yanında oturacaksın, ama konuşmadan.
Seni gördükçe onu hatırlıyorum.
Yarın geri vermek üzere alabilirsin.


7. İstek Cümlesi

Gerçekleşmesi mümkün olan veya olmayan dileği, arzuyu, isteği bildiren cümlelere istek cümlesi denir.
 İstek cümlesi istek ve dilek-şart kipleriyle yapılır; bu kiplerle birlikte “bari, tek, n’olaydı, keşke” kelimeleri de kullanılabilir.

Çıkıp biraz dolaşalım.
Dirilip kalksa da yapılanları bir görse.
Bari doğru cevap verseydi.
Her yere gitmeye razıyım, tek onu bulayım.
N’olaydı bugünleri görmeyeydim.
Keşke deprem olmasaydı.
Bari insanlarımız dürüst olsaydı.

Sonuç

Her cümle bu yedi cümle türünden en az birine dahildir.
Bir kere bütün cümleler ya olumludur ya olumsuz.

Ah, bilsen biz senin ıstırabını ne iyi anlıyoruz! Ünlem, olumlu, istek
Biz ki her şeyi görür ve anlarız.     Olumlu
Düşün, bir elbiseyle bir vücut arasındaki esrarlı rabıtayı düşün.                                    Emir, olumlu
Vücudun sonsuz hareketleri içinde bize düşmeyen pay hangisidir?                                  Olumlu, soru
Fakat o göz kimde vardır?           Olumlu, soru
Kimsede...                    Eksiltili cümle
Yalnız bizde...                Eksiltili cümle
Bize artık hikâyeni anlatma!... Ünlem, emir, olumsuz
Ne lüzum var?                  Anlamca olumsuz, soru



D. YAPI BAKIMINDAN CÜMLELER

Cümleler, bildirdikleri yargı sayısına ve öğelerin yüklemle olan ilişkisine göre çeşitlere ayrılırlar.
Cümlede bir ya da birden fazla yargı vardır. Başka bir deyişle birden fazla cümle bir araya gelip bir cümleymiş gibi görünebilir.

Bir ceylan gibi ürktü.                            Tek yargı
Sevincinden ne yapacağını şaşırmıştı.     İki yargı

Bu tür cümlelerde bazı öğeler ortak olduğu gibi öğelerin tamamı farklı da olabilir. Bu cümleler birbirlerine bazı bağlaçlar yardımıyla bağlanabildiği gibi anlam bakımından da bağlanabilirler.

Saatine baktı ve otobüsü kaçırdığını anladı.

Cümleler yapı bakımından çeşitlere ayrılırken içlerindeki kelime sayısı değil yüklem, fiil veya yargı sayısı dikkate alınır.

Yapı bakımından cümleler; basit, birleşik, bağlı ve sıralı olmak üzere dörde ayrılır.

 

1. Basit Cümle


İçerisinde tek yargı, tek fiil, dolayısıyla isim veya fiil cinsinden tek yüklem bulunan cümledir.
Başka bir cümleye bağlanmaz, yani bağımsız bir cümledir. Tamamladığı ya da onu tamamlayan bir cümlecik yoktur.

Yarın akşam maç yapacaklar.
Zayıf kolları kirli tunç rengindeydi. Tekrar başını kaldırdı. Gökle denizin birleştiği dumandan çizgiye baktı.

Sıcak yaz aylarını geçirmek için deniz kenarlarına, kırlara tepelere kaçanlar, şimdi birer birer kışlıklarına dönüyorlar.

®Bazı dil bilimcilere göre içerisinde yüklemin dışında isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiil bulunan cümleler de basit cümledir; bu kelimeler ve kelime grupları yargı bildirmezler.

Rüzgâr, denizin yüzünü pürüzlendirerek küçük savaşlar yaratıyordu.
Birden köşe başından, iki karayağız atın çektiği bir fayton peyda oldu.

 2. Birleşik Cümle

Bir temel cümle ile onun anlamını tamamlayan en az bir yan cümlecikten meydana cümlelerdir.
Yani yapısında birden fazla cümle bulunduran cümlelerdir.

Temel cümleyle yan cümlenin bir araya geliş şekillerine göre birleşik cümleler çeşitlere ayrılır.

a. Girişik Birleşik Cümle


Bu tür cümlelerde yan cümlecik temel cümleciğin herhangi bir öğesi olabildiği gibi, bir öğenin parçası da olabilir.
Girişik birleşik cümleler, fiilimsilerle ve çekimli fiillerle kurulur.

Havaların ısınması / tatil düşkünlerini sevindirdi.
Özne

Çadırları çalanlar / bulunamadı.              
Sözde özne

Evlerin ne zaman biteceğini / bilmiyoruz.                         Nesne

Yarın / bir tanıdığa / gideceğiz.                                       Dolaylı tüml.

Babasını karşısında görünce / çok sevindi.                                   Zarf tüml.

Havalar soğuduğundan / artık dışarı çıkmıyor.                   Edat tüml.

Ellerim takılırken / rüzgarların saçına
Asıldı arabamız bir dağın yamacına,

b. İç İçe Birleşik Cümle


Bir temel cümleyle, herhangi bir sebeple onun içinde kullanılan bir yardımcı cümleden oluşan cümlelerdir.
Yardımcı cümle de temel cümle gibi bağımsız bir cümle yapısındadır.
Asıl yargı sonda bulunur.

]Yardımcı cümle nesne olarak kullanılabilir. Alıntı hâlindedir.

Adam, / “Kartınız geçerli değil.” / demez mi?
Şark için “Ölümün sırrına sahiptir.” derler.

]Yardımcı cümlenin yüklemi “de, zannet-, san-, bil- gör-, görün-, farzet-, düşü-“ fiillerinin çekimli şekli olabilir.

“Seni göremedim diye bu bahar
İçimde bin türlü duygunun isyanı var.”
Yaşamak zevki nedir bilmez ölümden korkan
“Savaşı önce kendime karşı kazanmalıyım.” diye düşündü.

]Yardımcı cümle ana cümle içinde bir isim tamlamasının tamlayanı olarak bulunabilir.

Iraklardan bir dondurmacının “Vişnelim var, kaymaklım” nidası titreyerek dağılıyordu.

Artık “Ev alma komşu al.” atasözünün hükmünün kalmadığına inanıyorum.

]Yardımcı cümle edat grubu olabilir.

Gönül Anadolu’da Yunus Emre’nin “Taştın yine deli gönül / Sular gibi çağlar mısın” gibi mısralarıyla şahlanır.

 

c. İlgi Cümlesi


Temel cümlenin herhangi bir öğesi olan veya bir öğenin açıklayıcısı olan yan cümleciğin, bağlı bulunduğu veya açıkladığı öğeye “ki” bağlacıyla bağlanması sonucu ortaya çıkan cümleye ilgi cümlesi denir.
Bu cümlelerde ki atılarak yan cümleciğin hangi öğeye bağlı olduğu görülür.
Cümle dışı unsurlar konusunda anlatıldı.

Muhsin, / ki öğrencilerimizdendir, / böyle bir şey yapmaz.
Öğrencilerimizden olan Muhsin...
Dün gece, / ki oradaki son gecemizdi, / çok eğlendik.
Oradaki son gecemiz olan dün gece...

 

d. Şartlı Birleşik Cümle


Bir temel cümle ve onun şartı olan bir cümleden oluşan birleşik cümlelerdir.
Şart cümlesi tek başına yargı bildirmez; ana cümleyi zaman, şart, sebep ve benzetme yönlerinden tamamlar. Onun zarfı olarak kullanılır.

Hava güzel olursa / yarın pikniğe gideriz.
Çanakkale’yi de gezerdik, / vaktimiz olsaydı.
Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun.

“Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır.”

Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

®Bazı kalıplaşmış şart cümleleri özne veya nesne de olabilir.

Ne yapsa faydasız.

İstek bildiren şart eki bağımsız cümle kurar. Ancak istek ifadesinde de yargının kuvvetli olmadığı sezilmektedir.

Bir gün çıkıp gelsen, vursan kapıma
Atılsan boynuma kollarını açarak
Otursan dizlerime yaramaz bakışlarla
Konuşsan yine öyle yarım yamalak.  (YBB)

 

3. Sıralı Cümleler


Bağımsız cümlelerin, aralarındaki anlam ilgisinden dolayı virgülle veya noktalı virgülle birbiri ardına sıralanmasıyla oluşan cümleler topluluğudur.
En az iki cümleden oluşur.

Yağız atlar kişnedi, / meşin kırbaç şakladı, /
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, /
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...”
“Gök sarı, / toprak sarı, / çıplak ağaçlar sarı...
Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları,”
“Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu,  /
Gökler bulutlanıyor, / rüzgar serinliyordu.”

Sarı çiçeğin saçları yolunmuş, kana bulanmıştı.
Bu, asırlardan beri böyle olagelmişti, asırlarca da böyle dürüp gidecekti.

Sıralı cümlelerin bütün öğeleri ayrı olabildiği gibi bazıları ortak da olabilir.

Otobüs her zamanki gibi yine geç geldi; / biz de derse geç kaldık.

Mart kapıdan baktırır; kazma kürek yaktırır.          
Özne ortak.

Mallarımızı önce çaldılar, sonra geri bize sattılar.  
Özne ve nesne ortak.

Merdivenleri kardeşin yıkasın, sen de sil.             
Nesne ortak.

İnatçı adama dil döküyor, sürekli yalvarıyordu.     
Özne ve dolaylı tüml.

 

4. Bağlı Cümle


Aralarındaki ilgiden dolayı birbirlerine bir bağlaçla bağlanan cümlelerdir.
Bağlaçlar cümle öğesi değildir.

İkiye ayrılır.

 

1. “ki”li Bağlı Cümleler


Farsça “ki” bağlacıyla birbirine bağlanan bağımsız cümlelerden oluşur.
Yardımcı cümle ana cümleyi genellikle nesne ve zarf göreviyle tamamlar.
Ana cümle başta, yardımcı cümle sonra bulunur. Bu sıralanış, Türkçe cümle yapısına aykırıdır.

Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.
“Gönlüm isterdi ki mazini dirilten sanat
Sana tarihini her lâhza hayal ettirsin.”
(Gönlüm, mazini dirilten sanatın sana tarihini her lâhza hayal ettirmesini isterdi.)

]Yardımcı cümlenin başta, ana cümlenin sonda kullanıldığı cümleler de vardır. Burada da yardımcı cümle zarf görevindedir.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi.
(Büyük olduğun için kanın tevhidi kurtarıyor.)

Kırk elli adım uzaklaşmıştı ki iki iri kanadın havada çarpışmasından çıkan boğuk bir gürültü işitti.
(İki iri kanadın havada çarpışmasından çıkan boğuk bir gürültü işittiğinde kırk elli adım uzaklaşmıştı.)

]Bu tür cümlelerde “ki” bazen düşebilir. Cümle, okuyanın, dinleyenin muhayyilesine bırakılır.

Darıldı diye o kadar korktum ki...           (anlatamam)

Not: ”ki” edatının şüphe kattığı cümleler bağlı cümle değildir.

Düşler mi ki şu burcu burcu kokan havada
Renk mi ki üzerimde akaduran bu nehir?

 

 

2. Diğer Bağlaçlarla Kurulanlar


“ve, veya, ya da, da, fakat, ama, lâkin, hâlbuki, ne.....ne, meğer...” edatlarıyla birbirine bağlanan bağımsız cümleler topluluğudur.

Hava bulutlu ve durduğumuz tepe rüzgârlı idi.
Çocukluk günlerini hatırladı ve gözlerinde iki damla yaş belirdi.
Okumayı bilmiyor veya numara yapıyor.
“Ne doğan güne hükmim geçer
Ne hâlden anlayan bulunur.”
Bu ev güzel, temiz, her şeyi yerinde bir ev; / ama / Şinasi Bey'in istediği ev değil.

"Yatsam, acaba uyuyabilir miyim?" diye düşündü, yatıp da uyuyamamaktan korktu; / ama / korktuğu başına gelmedi. Sabaha kadar yattı, hem de uyudu.
Burnu biraz basıkça, / fakat / gözleri derin ve güzel; alnı küçük ve dar, / fakat / saçları altından bir duman gibi yumuşak ve seyyal; dişleri biraz eğri, / fakat / dudakları çilek gibi küçük, toplu ve yuvarlak... Güzel değilse bile çirkin hiç değil.

Onun bu sözlerinin samimî olduğuna hiç şüphe etmediler / ve / bir çocuk ruhu kadar temiz ruhundan gelen nutuklarını sessizce dinlediler.
Dün resim yapmadı / da / maça gitti.
Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde.

]Bağlı cümlelerin bir kısmında yüklemin kipi ve şahsı aynı, bir kısmında farklıdır.

Hava bulutlu ve durduğumuz tepe rüzgârlı idi.
Ayakkabılarını ayağına geçirdi ve kendini sokağa attı.
İstediğiniz evrakları getireceğim, fakat okuyabileceğinizi sanmıyorum.
Ben saatinde gelmiştim, ama o henüz ortalıkta yoktu.

]Unsurların biri veya birkaçı ortak olan bağlı cümleler de vardır.

Ya okumayı bilmiyor ya numara yapıyor.


Sonuç


Bir cümle, yapı bakımından basit, birleşik, bağlı, sıralı cümlelerden ancak birine dahil olabilir. Birleşik, bağlı ve sıralı cümleleri oluşturan cümleler de ayrı ayrı basit, birleşik, sıralı veya bağlı olabilir.

Gündüzleri onların sesleriyle o kadar dolmuş olurdum / ki / rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım ve hep bunları tefsir etmek isterdim.

Çeşidi: “ki”li bağlı cümle
Yardımcı cümle: basit:

Gündüzleri onların sesleriyle o kadar dolmuş olurdum
Ana cümle: bağlı:

rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım / ve / hep bunları tefsir etmek isterdim.
Ana cümleyi oluşturan cümlelerin her biri: basit:
rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım 
hep bunları tefsir etmek isterdim.

Örnekler

Öğle yemeğinden sonra sinirlerim uyuştu, ufak bir uyku kestireyim diye kompartımanda uzandım.

Tüllenen mağribi akşamları sarsam yarana
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana

Medeniyet öyle kuvvetli bir ışıktır ki ona bigâne olanları yakar, mahveder.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder