Anlatım yöntemi, yazarın yazmaktaki amacına (olay içinde
yaşatma, kanıları değiştirme) ve eserin türüne (roman
öykü, makale) göre şekillenir.
Açıklama
• Herhangi bir konuda bilgi vermeyi, düşünce iletmeyi
amaçlayan anlatımdır.
• Bilgi verme ön plandadır.
• Makale, deneme, ansiklopedi, ders kitapları… gibi
ürünlerde başvurulur. Anlatıma yazı dili hakimdir.
• "Nedir, ne değildir" sorularını düşündürür.
• Tanımlama, örnekleme, karşılaştırma, istatistiksel
verilerden yararlanma... gibi düşünceyi geliştirme yollarına
başvurulabilir.
– Sıfat hakkında bilgi vermek; tanımı, sınıflanması,
örnekleri...
– Çağdaşlık hakkındaki kişisel düşüncenin açıklanması...
Tartışma
• Herhangi bir konuda bilgi vermeyi, düşünce iletmeyi
amaçlayan anlatımdır.
• Kanıları değiştirme ön plandadır.
• Bir görüşe karşı çıkılırken başka bir görüş savunulur.
• Eleştiri, açık oturum, panel... gibi türlerde başvurulur.
• Anlatıma konuşma dili hakimdir (Birden fazla kişi
izlenimi vardır –yazar, okuyucu–).
• “Ne doğrudur, ne yanlıştır” sorularını düşündürür.
• Tanık gösterme, karşılaştırma, tanımlama... gibi düşünceyi
geliştirme yollarına başvurulabilir.
– Şiirde yalnızca ahenk aranması gerektiği fikrine karşı
çıkılıp ahenkle birlikte anlamın da önemli olduğu fikrinin
savunulması…
Betimleme (Tasvir)
• Herhangi bir varlığın (kişi, hayvan, yer...) iç ve/veya
dış özelliklerini iletmeyi amaçlayan anlatımdır.
• İzlenim kazandırma (sözle resim yapma) ön plandadır.
• Roman, hikaye, anı, gezi... gibi türlerde başvurulur.
• “Nasıldır” sorusunu düşündürür.(Film karesi gibi)
• Gözlem (izlenimsel öğeler), çeşitli duyular, mecazlı ve
sanatlı söyleyiş (benzetme, kişileştirme...) gibi yollara
başvurulabilir.
– Kırlaşmış saçları, gülümseyen yüzü, yumuşak ses
tonu... (kişi –dış özellikler–)
– Çok az konuşan, hep dinleyen, dünyayla ilişkisini
kesmiş bir hali vardı. (kişi –iç özellikler–)
– Gölün etrafını bodur ağaçlar kuşatmıştı. (yerin özellikleri)
Yirmi yaşından fazla göstermeyen bir genç, çadırın önünde
yan yatırılmış el arabasının üstüne oturmuş saz çalıyordu.
Fenerin aydınlattığı alnı, ter damlalarıyla kaplıydı. Sazının
sapı şaşırtıcı bir süratle aşağı yukarı kayan parmaklarının
altında bir canlı gibi titriyordu. Tellere vuran sağ eli, küçük
fakat kendinden emin hareketler yapıyordu. Gencin eli,
sazın gövdesine yaklaştıkça insan, saz ile el arasında gizli
fakat çok anlamlı bir konuşma olduğunu sanıyordu.
Bir parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi
ağır basmaktadır?
A) Betimleme B) Tartışma
C) Açıklama D) Öyküleme
E) Karşılaştırma
(1995-ÖYS)
Parçada bir gencin saz çalma anı gözler önüne serilmiştir.
Hem çevre hem de genç, özellikleriyle betimlenmiştir.
Zaman sürecinde olay akışı olmadığından öyküleme yoktur.
Doğru seçenek A’dır.
Öyküleme
• Herhangi bir olayı zaman sürecinde iletmeyi amaçlayan
anlatımdır.
• Olay içinde yaşatma ön plandadır.
• Roman, hikaye, anı... gibi türlerde başvurulur.
• “Sonra ne oldu” sorusunu düşündürür (Film şeridi
gibi).
• Olaylar anlatılırken betimlemeye de yer verilebilir
(Öyküleme–betimleme).
– Pamuk tarlalarında çalışmak üzere yola koyulmuş, bin
bir güçlükle Çukurova’ya varmıştı.
2
Anlatım Biçimleri (Yöntemleri) TÜRKÇE
Adalarda oturanlar, akşamüzeri iskeleye çıkıp gelenleri
karşılar, gidenleri uğurlarlar; gençler arkadaşlarıyla buluşur,
yaşlılar çay bahçelerinde, aralarında söyleşirler. Saat
dokuza gelince herkes evine dönmüş, sofraya oturmuş
olur. Adalara gezmeye gelen birkaç kişi dışında kimseleri
göremezsiniz ortalıkta.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine
başvurulmuştur?
A) Öyküleme B) Tanımlama C) Tartışma
D) Açıklama E) Karşılaştırma
(1993-ÖYS)
Parçada zaman sürecine yayılmış bir olay akışı söz konusudur.
Adalarda akşamüzeri meydana gelenlerle, saat
dokuzda meydana gelenler öyküleyici bir anlatımla verilmiştir.
Doğru Seçenek A’dır.
Düşünceyi Geliştirme Yolları
Birçoğu cümle yorumunda verildi.
• Genelde açıklama, tartışma paragraflarında
• Herhangi bir düşünceyi, görüşü inandırıcı kılmak,
kanıtlamak için başvurulanlar:
Tanımlama
(Bkz. Cümlede Anlam konusu – Tanımlama-)
– Şair, şiirine olaylarla birlikte duygularını da katabilen
kişidir.
Örnekleme
“Örnek verecek olursak” anlamı taşır.
– Türkçe, yabancı kökenli sözcükleri kendi kurallarına
uydurarak benimsemiştir (düşünce, görüş). (Örnek
verecek olursak) Arapça kökenli mumkin “mümkün”
e, Farsça kökenli haste “hasta”ya, İtalyancadan
gelme brillante “pırlanta”ya dönüşmüştür.
– İnsanların beğenileri birbirine uymaz(düşünce, görüş).
(Örnek verecek olursak) Belki o kırmızıdan
hoşlanıyor, siz yeşili seviyorsunuzdur. Belki o,
Wagner’in müziğini beğeniyor, siz Mozart’ı yeğliyorsunuzdur.
“Ankara, tarihin şaşırtıcı terkipleriyle doludur. Burada
kerpiç bir duvardan İyonya tarzında bir sütun başlığı fırlar;
bir türbe merdiveninin basamağında bir Roma konsülünün
şehre gelişini kutlayan bir taş görünür. Ahi Şerafettin’in
türbesini, asırlardır Greko Romen aslanları bekler. Bu
yüzden Aslanhane adını alan caminin mihrabında Etilerin
toprak ve bereket ilahesinden başka bir şey olmayan bir
yılan, meyveler arasında dolanır.”
Yazar ilk parçanın cümlesindeki savını inandırıcı
kılmak için aşağıdakilerden özellikle başvurmuştur?
A) Örneklemelere ağırlık verme
B) Öyküleyici anlatım yolunu seçme
C) Konuyu tartışma için sunma
D) Okurun hayal gücüne dayanma
E) Kanılarını öne çıkarma
(1982 – ÖYS)
Yazar, ilk cümlede Ankara için tarihi değişik unsurların
kaynaştığını belirtiyor. Diğer cümlelerde de bunu örneklerle
açıklıyor. İyon, Roma, Eti ve İslam medeniyetine özgü
yapıların iç içe olduğunu anlatan cümleler örneklemedir.
Doğru seçenek A'dır.
Tanık Gösterme
Tanınmış birinin, yazarın düşüncesini destekleyen bir sözünün
(doğrudan ya da dolaylı anlatımla) alıntılanmasıdır.
– Bir yazar neyi yazdığına değil, nasıl yazdığına da bakmalıdır
(Düşünce, görüş). Ataç: “Sanatçının anadilini
korumada ve geliştirmede büyük rolü vardır.” der.
(Ataç da yazarın nasıl yazdığına dikkat etmesi gerektiğini
söylüyor.)
– Sözü uzatmak, anlatımı gereksiz sözlerle doldurmak,
düşünceyi gölgeler (Düşünce, görüş). Bir yazar şöyle
diyor: "Düşüncenin canı kısa sözde, onun yoğun anlatımındadır."
(Alıntı yapılan yazar da sözün uzatılmamasını savunuyor.)
3
TÜRKÇE Anlatım Biçimleri (Yöntemleri)
Çalışmalarımız sonuç verdi. Neler mi oldu? Ot bitmeyen
bozkırlar, ipek gibi yumuşak topraklı ovalara dönüştü.
Tarlalar, arı kovanları gibi uğuldamaya başladı. Toprağın
derinliklerinde uyuyan sular yeryüzüne çıkarıldı. Kova kova
süt veren inekler, kovan kovan bal veren arılar yetiştirildi.
Sofraları, el ele verilerek üretilen yiyecekler süsledi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi
yoktur?
A) Benzetme sanatından yararlanma
B) Öykülemeye başvurma
C) Yinelemelere yer verme
D) Betimleme yapma
E) Tanık gösterme
(2003 – ÖSS)
Toprağın ipek gibi yumuşak olması A, doğadaki değişimi
anlatan süreç B, "kova kova, kovan kovan" ifadeleri C,
doğanın görünüşünün gözler önüne getirilmesi D ile ilgilidir.
Tanık göstermeye yer verilmemiştir.
Doğru seçenek E'dir.
Sayısal Veri (istatistik)’lerden Yararlanma
Sayısal verilenin (istatistiksel bilgilerin) kullanılmasıdır.
– Ülkemizde son yıllarda hızlı bir büyüme gerçekleşiyor.(
Düşünce, görüş) Son on yıldaki büyüme, daha
önceki elli yıllık büyümeye eşit. Geçen yıl kişi başına
düşen yıllık gelir 2400 dolar iken bugün bu rakam
2700 dolar civarında. Gelecek yıl için ise bunun 3000
doları aşacağı öngörülmekte.
Karşılaştırma:
• Varlık veya durumlar arasında benzerlik ve farklılık
ilgisinin kurulmasıdır.
• “İse” sözcüğü veya anlamı vardır. (Bkz. Sözcükte
Anlam konusu –Karşılaştırma–)
– Bilim her şeyin laboratuara girmesini savunur. Sanatta
(ise) böyle değildir.
Röportajla öykü arasında kimi benzerlikler vardır. İkisi de
yaşamın gerçekleriyle beslenir. Röportajın gerçekliği belgelere,
kanıtlara, somut olay ya da olgulara dayanmasından
ileri gelir. Öyküde ise bunlar hayal gücüyle yeni bir renk,
yeni bir görünüm kazanır. Öte yandan bütün anlatı türleri
için geçerli olan dilin güzel ve etkili kullanımı, röportaj ve
öykü için de söz konusudur.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi
ağır basmaktadır?
A) Betimleme B) Karşılaştırma C) Öyküleme
D) Tanımlama E) Örneklendirme
(1997 – ÖYS)
Parça baştan sona röportajla öykü arasındaki benzerlik ve
farklılıkların ortaya konmasına dayalıdır. Varlık ve kavramlar
arasında benzerlik ve farklılıkların ortaya konmasına
"karşılaştırma" denir. Parçanın anlatım yöntemi "açıklama"
dır; ancak bu, seçeneklerde yoktur.
Doğru seçenek B'dir.
Genelde betimleme, öyküleme türü paragraflarda başvurulanlar:
Benzetme
• Varlık veya durumlar arasında benzerlik ilgisinin kurulmasıdır.
• “Benziyor” sözcüğü veya anlamı vardır.
– Ova sanki zümrütten bir denizi andırıyordu.
– Doğanın da insanlar gibi elbise değiştirdiğini görürsünüz.
Kişileştirme
Bkz. Sözcükte Anlam konusu, deyim aktarması.
– Toroslarda su, yeryüzüne çıkar çıkmaz telaşla denizi
aramaya başlar.
– Gece, yorgunluktan ve yalnızlıktan şikayet ediyordu.
Gözlem
(varlıkları ayırıcı özellikleriyle anlatma, niteleyici sözcüklere
yer verme, izlenimsel öğelere yer verme...)
Değişik duyulara seslenme
• görme;
güzelim gül bahçeleriyle çevrelenmiş evler...
4
Anlatım Biçimleri (Yöntemleri) TÜRKÇE
• işitme;
onları görenler, sevinç çığlıkları atıyor...
• dokunma;
havada taze bir esinti...
• tatma;
insanın ağzında acımsı bir his bırakıyor...
• koklama;
yoğun reçine kokulan arasında...
Sanki bir ekin denizindeyim. Düzlükte güneşin bir parçası
görünüyor; köz gibi, kıpkırmızı. Yer yarılmış da sanki içinden
çıkıyormuş gibi... İnceden inceye esen seher yeli yüzümü
okşuyor; burnuma taze ot kokuları geliyor. Buğdaylar hışırtılarla
dalgalanıyor. Burada dağ taş, yer gök buğdaya kesmiş.
İnsan kendini buğday denizinde kalmış sanıyor.
Bu parçada duyu organıyla seçilebilen ayrıntılara
yer verilmemiştir?
A) Görme B) Tat alma C) Dokunma
D) Koklama E) İşitme
(1998 – ÖYS)
Güneşin bir parça görünmesi A, inceden inceye esen seher
yeli C, taze ot kokuları D, buğdayların hışırtılarla dalgalanması
E ile ilgilidir. Tat alma duyusundan yararlanılmamıştır.
Doğru seçenek B'dir.
Mecazlara yer verme
(sanatlı söyleyiş, benzetme, kişileştirme, sözcüklerin
duygusal anlamlarından yararlanma, ikileme ve deyimler...)
Eksiltili ve devrik cümleler
Doğayı devinim (hareket) halinde verme
Olayları oluş sırasına göre anlatma...
Yüzümü usulca göğe yasladım. Gözlerimde kanat çırpıyor
martılar. Bulut bulut parçalanmış gökyüzünü seyrediyorum.
Bulutlar mı üstümüze koşuyor, yoksa ben mi bulutların
altındayım, bir türlü kestiremiyorum. Saklambaç oynarcasına
bir görünüp bir kaybolan güneş de alıp götürüyor beni
düş dünyamın derinliklerine.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi
yoktur?
A) Sözcükleri gerçek anlamlarının dışında kullanma
B) Karşılaştırmalar yapma
C) Benzetmeye başvurma
D) Betimleyici öğelerden yararlanma
E) Anlatıcının duygusal etkilenmesini yansıtma
(2004 – ÖSS)
"Yaslamak" sözcüğü somut olarak gerçekleşmediğinden
mecazlaşarak A'yı, "saklambaç oynarcasına (gibi)" ifadesi
C'yi, "bulut bulut parçalanmış gökyüzü" D'yi, güneşin
kendisini düş dünyasına götürmesi de E 'yi düşündürüyor.
Karşılaştırmalara yer verilmemiştir.
Doğru seçenek B'dir.
Doğuda dağlar kar altında yatarken bahar geldi dağlarına
Ege'nin. Yeşille kucaklaştı toprak; dağ taş yemyeşil. Sanki
papatya denizi Datça, göz alabildiğine uzanan. Bahar
kokuyor her yer. Kırlar rengarenk çiçek...
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Doğanın kişileştirildiği
B) Karşıt anlamlı sözcüklerin bir arada kullanıldığı
C) Karşılaştırmaya başvurulduğu
D) Bahara özgü görüntülerin betimlendiği
E) Devrik cümlelerle anlatımın doğallaştırıldığı
(2005 – ÖSS)
Doğanın yeşille kucaklaşması A, Doğuda kar var Ege'de ise
bahar C, Kırların rengârenk çiçek olması D, "bahar kokuyor
her yer.", "Yeşille kucaklaştı toprak" cümleleri E seçeneği
ile ilgilidir. Karşıt anlamlı sözcüklere yer verilmemiştir.
Doğru seçenek B'dir.
5
TÜRKÇE Anlatım Biçimleri (Yöntemleri)
1. Erciyes'in eteklerindeki bu şirin kasaba, ne kent ne
köy; ikisinin karışımı bir yerdir. Burası, kişiliğimi en
iyi yansıtan yerleşim örneğidir bence. İçinde doğup
büyüdüğüm bu kültür bütün yaşamımı etkiliyor; her
yönüyle davranışlarıma, ilişkilerime yansıyor.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi
yoktur?
A) Betimleyici sözlere başvurma
B) Niteleyici sözcükler kullanma
C) Kişisel görüşe yer verme
D) Anlatılanları nedenleriyle verme
E) Karşılaştırmaya başvurma
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde betimlemeye
yer verilmemiştir?
A) Her ortamda kendisini eleştirebilen, yanlışlarını
dürüstçe dile getiren, ikiyüzlülükten nefret eden
bir dostumuzdu.
B) Yaşamı kendince algılayıp yorumlamak yerine,
nasıl bulduysa öyle kabul eden biriydi.
C) Küçükken, insanların hep o küçük kutunun, televizyonun
içine doluştuğunu sanırdım.
D) Arkadaşım sürekli olarak, o kişilerle ilişkilerimi
kesmemi öneriyordu.
E) Dudakları ıslak, elleri kenetli, bir gelip bir gidiyordu
deniz.
3. Bu sanatçımız, konularını özellikle yüzümüzü Batı'ya
döndüğümüz 18. yüzyıldan alıyor. Tiyatroları bu dönemin
dünya görüşü, adetleri bakımından değerli
bilgiler veriyor. Güldürü öğelerine ağırlık vererek toplumun
çelişkilerini yansıtıyor. Mizah anlayışı, geleneksel
mizah anlayışımızla da örtüşüyor.
Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Karşılaştırma B) Tartışma C) Açıklama
D) Betimleme E) Öyküleme
4. Günümüz yazınına baktığımızda çarpıcı bir durum
görürüz. (I) Tüm dünyada geleneksel olandan yararlanma
yoluna gidilmektedir. (II) Çağdaş edebi türler
olan roman, hikaye ve tiyatroda halk hikayeleri ve
destan geniş ölçüde yer almaktadır. (III)Ben de gelenekselle
çağdaş olanı birleştirmek istiyorum. (IV)
Bunu yazınımızda başarıyla kullanan bir Sabahattin
Ali de var. (V) Özellikle son yapıtımda geleneksele
yöneldiğimi açıkça görebilirsiniz.
Bu parçada örnekler numaralanmış cümlelerin
hangisiyle başlar?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
5. Hikayeciliğimizin bugün çok başarılı bir noktaya
geldiğini ve o yönde seyrettiğini söyleyenlerden değilim.
Bence, 1940'lı 1950'li yıllarda ulaştığı düzeyini
koruduğu bile tartışılır. Ne yazık ki öykücülerimiz ne
önceki öykü yazarlarını ne de onların öykülerini doğru
dürüst okumuyorlar. Böylece hem yetersiz, hem
de geçmişten kopuk ürünlerle karşılaşıyoruz.
Yukarıdaki paragrafın anlatım yöntemi, aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Tartışma B) Öyküleme C) Açıklama
D) Örnekleme E) Tanık Gösterme
6. Atatürk'ün Nutuk'u, söz söyleme sanatı içinde alınabilecek
çok yönlü bir kitap sayılır. Yaşananların anlatıldığı
paragraflarda, romanlarda gördüğümüz kurgulama
yeteneğini fark ediyoruz. Eser baştan sona şiirin
büyülü havasını yansıtıyor. Ulu Önder, bu yapıtında
muhaliflerini başarılı bir deneme yazarı gibi
eleştiriyor. İçeriği ve üslubu bakımından gençleri ve
edebiyata yeni başlayanları yönlendirecek bir yönü
var Nutuk'un.
Bu parçanın anlatımında aşağıda verilenlerin
hangileri ağır basmaktadır?
A) Tartışma-Tanık Gösterme
B) Açıklama-Tanık gösterme
C) Tartışma-Karşılaştırma
D) Açıklama-Örnekleme
E) Betimleme-Kanıtlama
7. Her yıl uğradığım bu yörede günlerce Toroslara
tırmandım. Yedi Göller'in kıyısında koyun sürülerini
seyrettim akşamları. Sürü kıyıda beyaz bir bulut oluşturuyor.
Gün batarken bir hareketlilik yaşanır. Çobanlar,
sürü, kuşlar, böcekler, doğanın tüm canlıları
ağır ağır köşelerine çekilir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangileri
ağır basmaktadır?
A) Öyküleme-Betimleme
B) Açıklama-Öyküleme
C) Betimleme-Açıklama
D) Açıklama-Tartışma
E) Tartışma-Betimleme
8. (I) O, edebiyatın bir milletin en sağlam kültür kaynağı
olduğunu savunan bir yazardı. (II) Edebiyatın, sadece
ahenkli dizelerden ya da acıklı aşk hikayelerinden
oluştuğunu öne sürenlere karşı çıkıp çok daha
kapsamlı olduğunu ortaya koydu. (III) Arkasında
geçmişle geleceği kaynaştıran, geleceğin sanatçılarına
yol gösterecek kalıcı ve değerli bilgiler bıraktı.(IV)
İşte bu bilgiler, modern yöntemlerle derlendi. (V)
Böylece yeni neslin yararlanacağı mükemmel bir yapıt
oluştu.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin
hangisinde "tartışma" ağır basmaktadır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
6
Anlatım Biçimleri (Yöntemleri) TÜRKÇE
9. Güneş, sıcacık yüzünü gösterdiğinde, gecenin nemini
almış çimenlerin üzerinde yürüyorum. Güneş, insanın
gözünü kamaştıracak derecede aydınlık yayıyor çevreye.
Ağaçlar, çiçeğe durmuş, tepelere bakıldığında
yeşilin bin bir tonu... Öğleden sonra terasa çıkıp
kendimi güneşin koynuna bırakıyorum.
Bu parçanın anlatımında aşağıda verilen duyuların
hangilerinden yararlanılmıştır?
A) Görme-Dokunma
B) Görme-İşitme
C) Görme-Koklama
D) Dokunma-İşitme
E) Dokunma-Tatma
10. Günlük, yazarların diğer yapıtlarında açığa vuramadıkları
duygu ve düşüncelerinin yer aldığı iç dökmelerden
oluşan yazılardır. Yazar, burada okuduğu yapıtlara
yönelik samimi eleştirilerini dile getirebilir. Birtakım
olayları farkında olarak ya da olmadan çarpıtabilir.
Bir gün bunları yayımladığında bu nedenle
okurlarının kendinden uzaklaşacağını düşünebilir. Aslında
günlük tutan yazar çoktur; ama salt bu nedenle
bunları yayımlayanlarsa azdır.
Bu parçada yazar, aşağıdakilerden hangisini
amaçlamaktadır?
A) Düşüncelerini açıklamayı
B) Düşüncelerini tartışmayı
C) İzlenim kazandırmayı
D) Kanılan değiştirmeyi
E) Karşılaştırma yapmayı
11. Bir zamanlar en büyük arzum başarılı bir öykücü
olmaktı. Lise yıllarımda çeşitli dergilere yazdığım küçük
öyküleri gönderdim. Hiçbiri yayımlanmadı. Üniversiteyi
bitirip yayıncılıkta çalışmaya başladığımda
iyi bir öykünün nasıl olması gerektiğini anladım. Herhangi
bir konunun özentili cümlelerle süslenip buna
öykü denmeyeceğini de ... Şimdi öykülerimden oluşan
kitabım yirminci baskıya ulaşmış bir öykücüyüm.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi
ağır basmaktadır?
A) Betimleme B) Tartışma C) Karşılaştırma
D) Öyküleme E) Alıntılama
12. Hikaye alanında belirli bir çizgiye ulaşmış bir sanatçıya:
"Şimdi roman yazma zamanınız gelmiştir." diye
salık vermek ya da "Senden başarılı romanlar da
bekliyoruz." gibi bir sonuca ulaşmak hikayeye haksızlık
etmek anlamına gelir. Şüphesiz ki roman ile hikaye
birbirlerinden çok değişik özellikler gösterebilen
ayrı türlerdir. Düzyazıyla yazılmaları ve kurgusal olmaları
yönlerinden benzerlik gösterir. Sonuçta hangisiyle
yazılırsa yazılsın başarı, yazarının ustalığıyla
gelir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangileri
ağır basmaktadır?
A) Tartışma - Tanık Gösterme
B) Tartışma - Karşılaştırma
C) Açıklama – Alıntı Yapma
D) Öyküleme - Benzetme
E) Açıklama - Karşılaştırma
13. Bir sanatçının kendi hayatını yazması doğrusu kolay
iş değildir. Bir kere, insan tarafsız davranamaz. O, işte
bu gerçeği çok iyi kavramış ki kendini olabildiğince
geri plana iterek sadece yaşadıklarını yazmış. Hem
de biz okurları etkileyici biçimde. Liseli, üniversiteli
gençler, değerli öğretmenlerimiz bu kitabı okuyun.
Göreceksiniz yolunuz aydınlanacak, dopdolu bir yaşamın
ne olduğu, ona nasıl ulaşılması gerektiğini öğreneceksiniz
bu kitapla.
Yukarıdaki parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdaki
yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Yargılar, gerekçeleriyle birlikte verilmiştir.
B) Değişik yapılı cümleler kullanılmıştır.
C) Anlatıma beğeni duygusu katılmıştır.
D) Senli benli ve içten bir anlatıma başvurulmuştur.
E) Karşılaştırmalardan yararlanılmıştır.
14. Bir şiirin ömrünün ne kadar olacağını kestirebilmek
mümkün değildir. Bazı şiirler vardır ki onlarda gizli
bir yaşama gücü vardır. A. Muhip Dıranas'ın bir "Fahriye
Abla"sı, Cahit Sıtkı'nın bir "Otuz Beş Yaş Şiiri",
bir Orhan Veli'nin "İstanbul Türküsü" günümüzde
gençlerimizin hâlâ okuduğu şiirler. Onlara bu zamana
meydan okuma gücünü kazandıran ne?
Bu parçada düşünceyi geliştirme yollarından
hangisine yer verilmiştir?
A) Karşılaştırma B) Benzetme
C) Tanık Gösterme D) Örnekleme
E) Açıklama
7
TÜRKÇE Anlatım Biçimleri (Yöntemleri)
15. O, yazınsal türde verdiği tüm eserlerinde şair yönünü
bize hissettirmiş bir yazardır. Seçtiği sözcüklere, bunlar
arasındaki uyuma ve musikiyi sağlayan bütün
öğelere dikkat eden bir düzyazı ustasıdır. Tıpkı şiirlerindeki
gibi düzyazılarında da sözcük cambazıdır.
Kullandığı sözcükleri rafine eder. Rafine edilmemiş
hiçbir sözcük yer bulmaz onun yapıtlarında.
Bu parçada yazarın anlatımıyla ilgili, aşağıdakilerden
hangisi söylenemez?
A) Tanımını yapma
B) Yargıyı bir nedene bağlama
C) Somutlamalara başvurma
D) Benzetmeden yararlanma
E) Varlıklara, kişiye özgü nitelikler yükleme
16. Düşüncenin ifadesini en iyi, insanın anadilinde bulacağını
söylerdi. Dipdiri bir anlatımın, anadile yaslandığında
ortaya çıkacağını savunurdu. Her yurttaşın
anadilini koruması ve geliştirmesi gerektiğini vurgulardı.
Ona duyulan saygının fazilet olduğuna inanırdı.
Sadece yazarken değil konuşurken de diline ve anlatımına
büyük özen gösterirdi. Kimi zaman yapıtlarında
kullanacağı bir sözcük için günlerce düşündüğü
olurdu.
Bu parçanın anlatımında aşağıda verilenlerin
hangileri ağır basmaktadır?
A) Tartışma-Açıklama
B) Açıklama-Öyküleme
C) Tartışma-Betimleme
D) Öyküleme-Betimleme
E) Betimleme-Alıntı Yapma
17. Bir romancı, siyasal görüşlerini kabul ettirmek için
eserini araç olarak kullanıyorsa yanlış yoldadır. Çünkü
edebiyatın amacı okuru yönlendirmek, ona hayat
görüşü kazandırmak değil, onu etkilemek, onun düşünce
ve duygu evrenini zenginleştirmek olmalıdır.
Önemli olan, düşünce aşılamaktan çok, okura estetik
zevkler kazandırmaktır.
Bu parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Açıklama B) Tartışma C) Betimleme
D) Kanıtlama E) Örnekleme
18. Klasik Türk edebiyatında şairlerin hayattan ve yapıtları
hakkında bilgiler vermek, yapıtlarından örnekler
vermek amacıyla oluşturulmuş eserler vardır. Bunlara
"şuara tezkireleri" denir. Bu eserlerde dönemin
sanat anlayışım, hangi şairlerin kimlerden, nasıl etkilendiğini
öğrenebiliriz. O dönemlerle ilgili kültürel yapı
hakkında, araştırmacılar açısından kaynaklık da
teşkil eder bu yapıtlar.
Bu parçanın anlatım yöntemi aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Öyküleme B) Betimleme C) Tartışma
D) Açıklama E) Tanımlama
19. Dün hayatımda ilk defa içinde o büyük şair olmayan
bir dünyaya baktım. Gökyüzü kül rengiydi. Yağmur
onun şiirlerindeki gibi, şık bir hüzünle yağıyordu.
Sonbahar en şiirli haline bürünmüştü, şairi uğurlamak
için. Bense sudan çıkmış balık gibiydim. Baktığım
dünyanın içinde artık o yoktu. Başka bir dünya,
bambaşka bir gezegendi karşımdaki. Onu şiire dönüştürecek
büyük bir güçten mahrumdu çünkü.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi
yoktur?
A) Benzetmelerden yararlanma
B) Varlıklara, kişiye özgü nitelikler yükleme
C) Karşılaştırma yapma
D) Doğal bir durumu güzel bir nedene bağlama
E) Görsel ve işitsel öğelere yer verme
20. Genç kızlara ve ağaçlara baktım. Kızlar ne kadar
uçarı, nasıl şiirliydiler. Pek çoğu ömründe hiç şiir
okumamıştı, emindim. Kendileri birer şiirdi ama. Gri
okul etekleri ve ekim rüzgarının savurduğu saçlarıyla
şiirin ta kendisiydiler. En küçük hareketlerinde mısralar
dökülüyordu yere. Ağaçlar bir zamanlar dünyanın
özsuyunu emip şiire dönüştüren ağaçlar. Sonbaharı,
iyi kötü kabullenmişlerdi. Yaprakları kızarmaya başlamıştı
çoktan.
Yukarıdaki paragrafın anlatımında aşağıda verilenlerden
hangileri ağır basmaktadır?
A) Betimleme – Somutlama
B) Öyküleme – Örnekleme
C) Öyküleme – Somutlama
D) Karşılaştırma – Benzetme
E) Kişileştirme – Karşılaştırma
DOĞRU SEÇENEKLER
1.D 2.D 3.C 4.B 5.A 6.D 7.A 8.B
9.A 10.A 11.D 12.B 13.E 14.D 15.E 16.B
17.B 18.D 19.E 20.D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder